ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Taşambarlar’da yangın söndürüldü
Taşambarlar’da yangın söndürüldü
AK Parti’de görev dağılımı yapıldı
AK Parti’de görev dağılımı yapıldı
YURTLİG’de Erzurum Kız Yurdu şampiyon oldu
YURTLİG’de Erzurum Kız Yurdu şampiyon oldu
Erzurum’da bilekler yarıştı
Erzurum’da bilekler yarıştı
Akdağ ailesi yasta
Akdağ ailesi yasta
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
16 Kasım 2009 Pazartesi - 01:12

Türk Fotoğrafçılığının Yüzakı : Ara Güler

Türkiye’de fotoğraf sanatçılığı denilince şüphesiz akla ilk Ara Güler gelir. Ülkemizdeki genel yargıya inat Ara Bey kendini fotoğraf sanatçısı olarak görmez. Daha ziyade yaptığı işi ve bu hobiyi foto muhabiri olarak tanımlar.

Türk Fotoğrafçılığının Yüzakı : Ara Güler

 

Oğuzhan Saygılı

Fotoğraf üzerine dünyanın muhtelif ülkelerinden onlarca ödül alan, yabancı birçok haber ajansında örneğin 50 yıldır dünyaca ünlü ve köklü Time dergisinde çalışan, Türk basın tarihine yaptığı foto-röportajlar ile hatırlanan Ara Güler hakkında Ağustos ayında bir biyografi kitabı çıkmıştı.[1] Haftanın eseri olarak bu kitabı anlatmaya çalışacağım.

 Okuduğum biyografi kitaplarının hemen hemen hepsinde özellikle de mesleklerinde başarılı olanların hayat hikâyelerinde her zaman bir formül karşıma çıkmaktadır. Mesleklerini çok sevmeyenlerin, işini ciddiye almayanların, yaptığı işe dört elle sarılmayanların başarı merdivenlerinin ilk basamaklarına çıkması bile mevzubahis olamaz. Örneğin bu altın kuralı Hacı Ömer Sabancı, çocuklarına “işinizin mecnunu olacaksınız” diye nasihat eder. Ünlü bilim insanı Pavlov’a atfen anlatılan bir anekdot da büyük mesaj içermektedir. İşine geç gelen asistandan Ivan bunun hesabını sorar. Asistan: “Hocam haberiniz yok galiba ihtilal oldu. (Bolşevik ihtilalı) bu sebepten geç kaldım.” der. Pavlov’un asistanını azarı işini ne kadar özümsediğini gösterecek cinstendir: “Sana ne ihtilaldan!”

            Çanakkale gazisi, eczacı Ermeni Dacat beyin oğludur Güler. Varlıklı bir ailenin çocuğudur. Her ne kadar ailesi doktor olmasını istemesine rağmen kendisinin tiyatro, sinema ve gazeteye ilgisi had safhadadır. İsmail Cem’in babasının “İpek Film Şirketi”nde çırak olarak başlar, sinema makinistliği bile yapar. Derken kendisini gazetecilikte bulur. Gazeteciliğin hemen hemen tüm birimlerinde çalışır. Türkiye’nin birçok yeri ve yöresini işi icabı görür. Dünyanın birçok ülkesini görme ve gezme fırsatı yakalar. Sırf on küsur sene Cannes Film Festivali’ne katılır. 8 ay kadar dünya turu yapar. “Dünyada gitmediğiniz yer kaldı mı?” sorusuna Güler’in verdiği cevap “dünyanın ne kadarını tanı(ma)dığımızı” sorgular niteliktedir: “Yalnız dünyanın her yerine gittim olamaz sadece Endonezya’da 168 bin ada var. Her gün bir tanesine gitsen ömrün yetmez, çünkü öyle yerler var ki ancak 3-4 günde varılabilir.”(s.236) Meslek yaşamı boyunca Bertrand Russell, Arnold Toynbee, Picasso, Salvador Dali, Alfred Hitchcock’un da aralarında bulunduğu birçok önemli isimle foto-röportaj yapar. Bunlar ile görüşmelerinin perde arkasını ayrıntısıyla anlatır. Öbür taraftan Türk edebiyatının, sanatçıların, kültür ehli birçok köşe taşlarıyla tanışıklıkları, arkadaşlıkları ve dostlukları da kitabın önemli bölümünde göze çarpar. Bu yıldızlar geçidinden bir kısmını şöyle sıralayabilirim: Abidin Dino, Sait Faik, Halide Edip Adıvar, Yaşar Kemal, Sabahattin Eyüpoğlu, Orhan Kemal, Aşık Veysel, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Kemal Tahir, Fikret Mualla vs..
            Ara Güler, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün özel fotoğrafçılığını da yapar. Yurt içi ve dışı birçok yerden ödül alır. Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülü’nü de alır. Ülkemizde aldığı ödülleri daha çok önem atfeder: “Legion d’Honneur ödülüne de çok sevindim. Ama Cumhurbaşkanlığı ödülü bu ödülden daha değerlidir benim için. Benim milletimin beni takdir etmesi mühimdir, yoksa elin gâvuru vermiş ne olur.”(s.271) Güler, Osmanlı son dönemi ile Cumhuriyet döneminin kuruluş aşamasında yaşayan milliyetçi düşünce ve siyaset adamı Ahmet Ağaoğlu’nun torunuyla evlidir.
            Kitapta Güler’in yaptığı işten zevk aldığının emareleri oldukça fazladır. Ara Bey, örneğin foto muhabiri olarak ilk kez aldığı Leice marka fotoğraf makinesinin künyesini 81 yaşında olmasına rağmen aldığı gün gibi anlatır: “Leice lllb, numarası 382418 ve bayaz 1938 modeldir”(s.29) Fotoğraf ile arasındaki ilişkisini “fotoğrafın askeriyim, esiriyim” diyerek açıklar. İstanbul Sultan Ahmet meydanında idam edilen bir mahkûmun üzerinde asılı olan kanun numaralarının bulunduğu yaftanın net olarak fotoğrafının çekilmesi için maktulun yönünü değiştirecek kadar cesaretlidir.(s.67) Nemrut Dağı’ndaki tarihi eserlerle ilgili haber yapan ilk Türk gazeteci de kendisidir. Nemrut dağına katırlarla birkaç kişiyle 9 saatte çıkar, 12 saatte inerler. Birçok Türk meslektaşının “bu dağ taş fotoğraflarını ne yapacaksın. Niye artistlerle röportaj yapmıyorsun da taşlarlar yapıyorsun” önerileriyle (!) karşılaşır. Hayat mecmuasına bu haber ve röportajı gösterir, önemsemez yetkililer. Hâlbuki bu haber ve fotoğraflar dünyanın dört bir yanında 137 kez yayımlanır. Fransa’da “Paris Match Mecmuası” muhabirimizin keşfi diye manşetten verir. Güler, meslek hayatındaki üç önemli haberi dünya kamuoyuna duyurmanın mutluluğunu yaşar. Nemrut dağı, Nuhun gemisi ve tarihi Afrodisias kentidir. Çalıştığı Hayat mecmuası kendisini Aydın’a baraj açılışına gönderir. Baraja giderken yollarını kaybederler. Bu durum tarihi Afrodisias kentini keşfetmesine sebep olur. Hakeza Afrodisias ile ilgili fotoğraflarını mecmuanın yöneticisi, yazar Şevket Rado’ya gösterir. Rado’nun cevabı Türkiye’de kültürün, sanatın yerlerde sürünmesinin –aydınlar eliyle çekilmiş- fotoğrafı gibidir: “Boş ver, bu taş toprak resimlerini, sen barajı çektin mi?”(s.86)
            Eserin finalinde Güler, ile yapılan uzun bir mülakat yer alır. Burada ilginç, merak edilen sorulara cevaplar verir. Fotoğrafı bir sanat olarak görmez. Yaptığı işi foto muhabiri olarak görür. Fotoğrafçı ile foto muhabiri arasındaki farkı şöyle açıklar. “foto muhabiri, bomba patladığı zaman bombaya doğru giden adamdır. Hâlbuki fotoğrafçı bombadan kaçar gider, karısının yanına kaçar: öteki ölüme kaçar, kendisini tehlikeye atan adamdır, aradaki fark budur.” (s.263) Fotoğraf icat edildiğinden beri foto muhabirlerin tarihi yazdığını belirtir. Bu tarih yazıcılığının faturasının çok ağır olduğunu, misal Vietnam Savaşı’nda 98 gazetecinin yaşamını yitirdiğini, bunların 96’sının foto muhabiri olduğunun altını çizer. Türk foto muhabirleri ile yabancı foto muhabirlerini mukayese eder: “Yabancıların lehine eğitim farkı vardır uçurumlar gibi. Yabancı muhabirler yazı işleri müdürünün gönderdiği her yere gitmeye çekinirler ama Türk muhabirleri kalitesiz olmakla beraber yırtıcıdır, inatçıdır ve yapar abi. Camdan girer yine de çeker, bulanık çeker ama çeker getirir. Bir resim getirir, fenadır ama hiç zararı yok; ama ötekisi? Hiç getirmemekten iyidir.” (s.264) Arşivinde 800.000 ile 1.000.000 arası fotoğraf diası bulunduğunu, bunları şimdilik herhangi bir kurum, kuruluşa bağışlamayı düşünmüyor. Bunun sebeplerinin başında ise gözünün arkada kalmayacağı bir yer bulamadığını belirtir.
DEĞERLENDİRME
            Gazeteci Nezih Tavaş’ın hazırladığı eserin yoğunluğunu Ara Güler’in anlattıkları oluşturur. Söyleşi yoğunluklu ama son yılların popüler türü olan nehir söyleşilerinden oldukça farklı bir biyografi türü olarak karşımıza çıkar. Tavaş, Ara Güler’in 81 yıllık hayat hikâyesini silkelemeyi başarmıştır. Güler’in silkelenen yaşamöyküsünden Türkiye’nin sosyo-ekonomik, siyasi ve basın tarihinin kalıcı fotoğrafları önümüze düşer. Güler, hatıralarını anlatırken özel yaşamından asgari düzeyde bahseder. Özel yaşamına ait anılarını anlatırken de toplumsal tarafı ağır basan olayları göz önünde bulundurur.
            Eser, “Ara Güler Markası”nın doğumunu, çocukluğunu, gençliğini ayrıntısıyla anlatır. Eserin sonundaki kaynakçayı kefil olarak aldığımızda, Tavaş’ın kitabın hazırlanmasında ödevini layıkıyla yaptığını söyleyebiliriz. Son olarak mesleğinin zirvesine çıkmış insanların yaşantısından ibretlik olay ve olguları ciddiye almamız gerekir diyenlerin kitabı okumasını öneririm.
 [1] Nezih Tavlaş, Foto Muhabiri Ara Güler’in Hayat Hikâyesi, 303+32 sayfa, Ağustos 2009, İstanbul, Fotoğrafevi Yayınları.
 

 
 
Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Savaş KABAKLI 20 Kasım 2009 Cuma 06:39

Başlangıcta çok değerli ortak bir dostumuz vasıtasıyla yazılarınızdan haberimiz oldu. Şimdi ise sizin bizzat takipçinizim. Kolay gelsin, başarılarınızın devamını dilerim efendim.

Yorumu oyla      6      4  
Zeki ERDEM 16 Kasım 2009 Pazartesi 01:20

Oğuzhan bey, gerçekten ihtiyacımız olan, okuma kültürümüzü geliştirecek çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz. Kutluyor, çalışmalarınızın devamını diliyoruz. Var olunuz.

Yorumu oyla      6      4  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Sağlıklı Toplum, Sağlıklı Eğitim…(10)
Eğitim kurumlarını, aileyi kendi çocukluk yaşamından da yola çıkarak eleştiren ...
Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli
Yüce Yaratıcı uluhiyeti gereği zaman ve mekân kayıtlarından yücedir. O’nun ...
Sağlıklı Eğitim, Sağlıklı Toplum…IX
Kişilikli gençler düzen bozucu damgasını yerler.Onların sorgulayan tavırları ...
 
Hac Yolcusunun Azığı ve Bereketi
Hac ibadetinin insan hayatı üzerinde özel bir yeri vardır. Bu nedenle ...
Sağlıklı Eğitim, Sağlıklı Toplum…(VIII)
Sayısı çok az olan gerçek aydınlara gelince, aydın oldukları, toplumu ...
Sağlıklı Eğitim, Sağlıklı Toplum…(VII)
Her bireyin topluma yararlı olabilecek bir şekilde katılması için kendini ...
 
Sağlıklı Eğitim, Sağlıklı Toplum… (VI)
Toplumumuzda anne ve baba, öğretmen ve öteki yetişkinlerin üstlendiği ...
Din, Bilim ve Uygarlık Işığında Atatürk’ü Anlamak..
Mustafa Kemal Atatürk, bütün bu çelişkilerimizi "gerçekten" gören bir ...
Muhsin Başkan
Bir sabah Ankara’da Tacettin Dergâhına gittim.
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
“Merhamet” Politikası ve Terör
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Kasadaki Altın Saatler
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Kağıt gazete dönemi bitti!
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Sosyal Medya ve Siyaset: Ahlakın Kaybolduğu Yer mi?
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Prof. Dr. Fatih Alper Gibi Derman Olacaksın !
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
İş Yapma Ayrı Sahiplenme Ayrı İştir Ve Erzurumspor
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva