Ey millet, ey sosyal medya kullanıcıları! Bir zamanlar sokağa çıkıp muhabbet eder, çayımızı yudumlarken dünya işlerini konuşurduk. Şimdi ne mi yapıyoruz? Gözümüz telefon ekranında, parmağımız kaydırma tuşunda. Sosyal medya denen bu canavar, hayatımıza öyle bir girdi ki, artık gerçek hayattan kopmuş gibiyiz.
Peki, bu sanal dünyada siyaset nasıl işliyor? Eskiden siyaset meydanlarında, mitinglerde yapılırdı. Şimdi ise herkes birer siyasetçi kesildi. Twitter'da, Facebook'ta, Instagram'da herkesin bir fikri, bir görüşü var. Ama bu fikirler çoğu zaman bilgiye değil, duyguya dayanıyor. Nefret söylemi, linç kampanyaları, yalan haberler... Sosyal medya, siyaseti kirletti, ahlakı yerle bir etti.
Bir zamanlar siyasetçiler halka hesap verir, onların karşısında sorumlu olurdu. Şimdi ise sosyal medyada kendilerini beğendirenlere oynamaya başladılar. Popülist söylemlerle, yalan vaatlerle insanları etkilemeye çalışıyorlar. Gerçek sorunları çözmek yerine, gündemi değiştirmeye, dikkatleri başka yöne çekmeye çalışıyorlar.
Sosyal medya, hem siyasetçilere hem de halka büyük bir güç verdi. Ancak bu gücü kullanırken ahlaki değerleri unuttuk. Birbirimizi saymayı, dinlemeyi, anlamaya çalışmayı bıraktık. Kendimizce haklı olduğumuz her şeyi savunurken, başkalarının haklarını hiçe sayıyoruz.
Bu gidişatın nereye varacağını siz düşünün. Eğer bu böyle devam ederse, toplumumuz daha da kutuplaşacak, kin ve nefret duyguları artacaktır. O yüzden diyorum ki, sosyal medyayı kullanırken biraz daha dikkatli olalım. Haberleri doğru kaynaklardan alalım, yalan haberlere inanmayalım. Birbirimize saygılı olalım, farklı düşüncelere açık olalım. Unutmayalım ki, sosyal medya bir araçtır, amaç değil.
Son cümlemiz, sosyal medya ve siyaset, birbirini etkileyen iki önemli güç. Bu gücü doğru kullanmak, toplumumuzun geleceği için çok önemli. Ahlaki değerlerimizi unutmadan, bu sanal dünyada da insan olmaya devam etmeliyiz.