Mustafa YOLCU
Bir sabah Ankara’da Tacettin Dergâhına gittim.
Tacettin hazretlerinin ön tarafında Muhsin Başkan yatıyordu.
Gösterişten uzak, dünya dertlerinden kurtulmuş, manevi bir iklim içinde huzur ile istirahat ediyordu.
Artık Mamak yoktu, insanların fitne fesadı, çekememezlikler, yalan dolan yoktu.
Orada Tacettin Hazretlerinin mekânına misafir olmuş, onun iklimine girmişti.
Muhsin Başkanın vefatından sonra, evinde toplanan aile meclisi nereye defnedileceğini aralarında konuşuyor. Birkaç yer üzerinde duruluyor, kesin karar verilemiyor.
Bir dostum eve taziyeye gittiğinde bu konuda kendisinin fikri soruluyor.
Oda siz bilirsiniz diyor. Evden ayrılırken evde bulunan arkadaşına seninle bir yere gidelim diyor.
Birlikte Tacettin Hazretlerinin Dergâhına giderek onu ziyaret ediyor ve etrafa da bakıyorlar.
Daha önceki yıllarda bakımsız kalmış, insanların girmek istemediği sokaklar yeniden elden geçirilmiş, Tacettin Dergâhı ile Mehmet Akif in evi restore edilmiş, dergâh ve çevresindeki sokaklar orijinal haline dönüşmüştü.
Bu ziyaretten sonra dostum, arkadaşını Muhsin Başkanın evine bırakarak ayrılıyor.
Aradan iki üç saat geçiyor ve dostumu arkadaşı telefon ile arıyor” Aile meclisi Muhsin Başkanın Tacettin Dergâhına defnedilmesine karar verdi”
Dostum bu karardan çok mutlu olduğunu, Muhsin Başkanın da Manevi bir büyüğün, Mehmet Akif in evinin yanında yerini aldığını söyledi.
Muhsin Başkan sağ olduğu sürede; fırsat buldukça Taceddin Dergâhını ziyaret eder, çok az kişinin katıldığı Mehmet Akif Ersoy u anma törenlerine de sürekli katılırmış.
Ankaralılara ve Ankara dışındakilere bu güzellikleri mutlaka görmelerini, Tacettin Dergâhını ve çevresini ziyaret etmelerini tavsiye ediyorum.