Festivalde Cirit müsabakaları ve Güreş müsabakaları da vardı. Avrupa’da ilk defa cirit oynanıyordu. Atlar Macaristan’dan getirilmişti. Macar Ciritçiler de vardı. Türk Festivalinde elbette Türk Milli takımı yer alacaktı. “Türk Cirit Milli Takımı gelecek” dediler gözüm yollarda kaldı. Bir baktım “ablammm, ablammm burada, arkadaşlar Zekiye Ablamız burada gelin gelin..”diye bir ses, geri döndüm bizim Erzurumlu ciritçiler. Hayatımda hiç bu kadar sevindiğimi hatırlamıyorum. Nihayetinde Drzurumlu birileri Festival de görünecekti. Çok güzel bir durum vardı. Cirit Milli Takımı toplam 17 sporcu ile geldi. Gelen ekibin içinde Geleneksel Spor Dalları Federasyonu As Başkanı Sinan Seçer, yönetim kurulu üyesi Gökşin Aksoy bulunuyordu.
//CİRİT GÖSTERİSİ
Cirit milli takımında Erzurumlu Ciritçiler Bahattin Örs, İrfan Dedeoğlu, Ağapaşa Söylemez, Fırat Arine, Menderes Aşıkoğlu, Âdem ve Selçuk kardeşlerimiz de vardı. Hele Erzurumlu Cirit hakemi cici kızımız Kübra gönülleri fethetti. Macar ekibinin de hakemi Noemi Varya isimli bayandı…Bu arada Cirit Milli Takımın Avrupa Kültür Festivalinde yer almasına katkılarından dolayı Erzurum Milletvekili Fazilet Çığlık Hanımefendiye Erzurum adına teşekkürlerimi sunuyorum..
//VATAN İÇİN YAŞAR, VATAN İÇİN ÖLÜRÜZ
Cirit gösterisi Dostluk maçı olarak yapıldı. Kanal Avrupa tarafından canlı yayımlanan bu gösteriyi Erzurumlu güzel hakem Kübra ile birlikte sunduk. Kübra’nın bitirdiği yerde ben devreye giriyordum. Özellikle Erzurum şiirleri ile süsleyerek sunduğumuz yayın harikaydı. Bu arada Sivaslılar Derneği Başkanı Lütfü Beyin eşi elime bir kâğıt sıkıştırdı. Kâğıtta; Sivaslı şahin Yılmaz’a ait bir şiir vardı:
“Alevi, Sünni kardeş, kardeşliği biliriz
Vatan için yaşarız, vatan için ölürüz
Provake etmeyin bir araya geliriz
Ali benim imamım, Osman'a da bağlıyım
Sivas benim vatanım, ben Sivas'ın oğluyum”
şiir yazılıydı. Ben bunu okudukça ve özellikle nakarat kısmında;
“Orta Asya'dan gelen Oğuzların koluyum
Sivas benim vatanım, ben Sivas'ın oğluyum
(Türkiye benim vatanın ben Bayburt’un oğluyum ) “
ya da,
“Özgürlük çınarının yaprağıyım, dalıyım
Sivas benim vatanım, ben Sivas'ın oğluyum. “
( Türkiye benim vatanım ben Zonguldak kızıyım, Ben dadaşların kızıyım veya Denizlinin kızıyım)…
diye tornistan ederek okuduğumda koskoca hipodrom da yer yerinde oynadı.
//SELAMLAR..SELAMLAR..SELAMLAR
Ne selamlar getirdim oradan.
Hangi şehirden olursa olsun festivale gelen Türklerden Erzurum’dan yolu geçemeyen yok gibiydi.
Kimi askerlik yapmış Aşkale de, kimi Dumlu da, kimin babası memurmuş Oltu da, kimi Ilıca da doğmuş,
Kimi Pasinler’de bazısı öğretmenlik yapmış Karayazı da, Hınıs’ta…
Çok güzel bir duyguydu onların anlattıklarını dinlemek, selam gönderdikleri insanların isimleri not etmek çok güzeldi. .
Çocukluğumdan itibaren bulduğum her fırsatta da toz toprak içinde cirit oynayan yiğitleri izlerim. Ata binerim ve bu ata sporunu yaşatanlara hep saygıyla ve sevgiyle bakarım.
“ CİRİT NEDİR?” diye bir açıklama yaptı Kübra kızımız, Çok güzeldi, aklımda kaldığı kadarını sizlerle paylaşmak isterim;
Cirit bizim gördüğümüz gibi sopalarla oyuncuların birbirini döverek puan aldıkları bir spor değil. Cirit; kökleri çok eskilere dayanan milli kültürümüzün at üzerindeki yalın bir ifadesi.
Cirit: Düşmanı kıstırıp öldürmemek, düşmana saldırıp ama saldırıya uğramadan kaleye dönmek, arkadaşa yardım etmek, çeviklik, hız ve cesaret...…Özellikle son yıllarda cirit'i ülke dışında da tanıtmak için, geceli gündüzlü çaba harcayan bir avuç gönüllü insanın varlığını bilmek, beni son derece heyecanlandırdı İnanın büyük özveriler sonunda Geleneksel Spor Dalları Federasyonu eliyle önce yurt genelinde sevilen ve yaşatılan bir ata sporu ilk defa Avrupa da Türk Kültür Festivalinde oynandı bu konuda ki çabalarından dolayı Koordinatör Orhan AKDENİZ’E kültürümüz ve insanımız adına bir kere daha şükranlarımı sunuyorum..
GÜREŞ
ALMANYA’DA KIRKPINAR
Festivalin en önemli kültür gösterilerinden biri de Güreş gösterileri idi. Kırkpınar pehlivanlarından on altı pehlivan gelmişti. Burada da bir güreşçinin Şenol Yıldırımın Erzurumlu olması müthiş duygulandırdı ve gururlandırdı bizi. Güreş müsabakaları yapılırken yağmur yağdı ama güreşçiler güreşlerine ara vermediler.
Üç günlük festival boyunca çok az sayıda Erzurumlu geldi standımıza. Tufan Restoranın sahibi Tufan Abimizin öz yeğeni iş adamı Yıldırım Bey, ERGAZ’ın başındaki büyüğümüz Hacı İhsan beyin yakınları ve Aşkaleli Yaylalı Nurettin Mete’nin oğlu Behzat Mete dışında Erzurumlu göremedim ona yanarım..
Bayburtlu hemşerimiz İlbeyi Akburak, Şakir Akkuş. Türk Dernekler Başkanı Bahri Akalın, Gelsenkirchen Ülkü Ocakları Başkanı Erzurum da Avukatlık yapan Nizam IŞIK kardeşimin kardeşi Olur’lu hemşerimiz Nazmi Işık, benim de ortaokulda Coğrafya Öğretmenin olan Gülten Mutlutürk’ün öğrencisi Şahimerdan Yağız ve aileleri festival boyunca bizleri yalnız bırakmadılar.
Festivalin son gününde akşama doğru etkinlikler sona erdi ve katılan tüm stantlara plaketler verildi. Plaketimi almak için sahneye davet edildiğimde ben de komiteye Valimizin ve Büyükşehir Belediye Başkanımızın plaketlerini takdim etim.
Tören sonunda yüzünde ki sevgi ifadesini unutamayacağım bir gurbetci Türk’ten valimizin sayın Sebahattin Öztürk’ün Okul arkadaşı Ali Özkan beyefendiden Valimize selam getirdim.
Bir “TURKIS AVRUPA KÜLTÜR FESTİVALİ”NDE Erzurum’u temsil etmek ve tanıtmaktan gurur duydum.
Gönül bir daha ki sefere içerisinde daha fazla Erzurum ve Erzurumlunun yer aldığı festivallere imza atılmasını arzu ediyor..
Dostça kalın…