ZEKİYE ÇOMAKLI
SUNUŞ:
2-4 Temmuz 2010 tarihleri arasında Kanal Avrupa Televizyonu ve Almanya da yaşayan Türkler tarafından oluşturulan komitenin gayreti ile gerçekleştirilen ve oldukça renkli geçen II. Turkıs Avrupa Kültür Festivali’ne Erzurum damgasını vurdu.
Erzurum Standı hazırlayıp, Erzurum’u tanıtmak için Festival komitesi tarafından davet edilen Gazetemizin yazarlarından Zekiye Çomaklı yaptığı tanıtımlarla, KANAL AVRUPA TV de katıldığı canlı yayınlarla etkinliği Erzurum Festivali’ne çevirdi.
Çomaklı yaptığı değerlendirmede, “ Turkıs Avrupa Kültür Festivali”nde Erzurum’u temsil etmek ve tanıtmak üzere davet alınca çok memnun oldum.Festival, Kültür – sanat, spor ve eğlenceyi bir araya getiren, Türkiye’yi Avrupa’da tüm bu unsurlarla tanıtacak önemli bir organizasyon. Kanal Avrupa Televizyonunun öncülük ettiği etkinlik, NRW eyaletinde izin sezonu başlamadan hemen önce gerçekleştirilen anlamlı bir buluşma niteliği de taşıyor. Projenin amacı Türkiye’yi ve Türk kültürünü tanıtmak. Kültürel ve sanatsal etkinliklerle dolu, eğlence ve sporu da içinde bulunduran zengin bir etkinlik gerçekleştirmek.
Batı toplumlarının Karnaval kültürünü, Türkiye’nin renkleriyle süsleyip yeni bir form ve tarz oluşturmayı amaçlayan organizasyon, her yıl farklı şehirlerde tekrarlanarak gelenekselleşerek ve Avrupalı Türklerin yılda bir Avrupalılarla buluştuğu, gurur duyduğu, kendisini tanıdığı ve tanıttığı bir etkinlik haline gelecek gibi görünüyor.”dedi.
ERZURUM gazetesi
TURKIS AVRUPA KÜLTÜR FESTİVALİ -1-
Değerli okurlar, Yurt dışına her gidişimde mutlaka gözlemlerimi sizlerle paylaşıyorum. Bu festivalde de edindiğim gözlemleri, gördüklerimi, sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacağım.
Erzurum’dan Köln’e direkt uçuş var diye biz eşim Mehmet Nuri Bey ile birlikte festival açılışından iki gün önce gittik. Erken gidiş olunca diğer görmek istediğimiz tarihi değeri olan yerleri, diğer şehirleri ziyaret etme imkânı buluyoruz. Fakat mutlaka orada düzenlenen günü birlik veya birkaç günlük turlara katılarak gezilerinizi yapın. Turla dönüp dolaşıp konaklama yerimiz olan Herne kentine döndük. Herne’ de daha önce Aşkaleli iş adamı Zeki Çakal’ın misafiri olarak iki kere Erzurumlular Gecesine katıldığımız için burası bize tanıdık gibi geliyordu. Burada yaşayan Erzurum ve Aşkalelilerle buluştuk. Özellikle hanımlar ellerinden gelen Türk misafirperverliğini sergilemek için birbirleri ile yarışıyorlardı.
HERNE’DE TÜRK DAMGASI
Herne kentinde yaşayan Türkler bir fabrikayı satın alarak Cami ye dönüştürmüşler. Çok güzel olmuş. Caminin yanında bir salon yapmışlar. Burada da hanımlar tıpkı Hollanda da Yaşayan Türk hanımlar gibi haftanın belli günlerinde bu mekânda toplanıp lahmacun ve mantı yapıp satarak camiye gelir elde ediyorlar, diğer günlerde de O salonda Kur’an okuma, tecvit dersleri alıyorlar, sohbet ediyorlar. Cami Hocasının eşinin bu birliktelikte payı büyük, çok cana yakın ve bilinçli bir hanım. Erzurumlu Zeki Çakal’ın eşi Hacı Fehime Hanım, Bursalı Ferzan Hanım, Samsunlu Meral hanım birinci derece de yardımcıları, orada sosyal çalışmalara katılan hanımlar Fehime Hanımı çok seviyorlar. Ben de eşinin Aşkaleli oluşundan dolayı Fehime Hanıma Görümce geliyorum ve kendisini çok seviyorum. O kırk yıla yakın bir ömrü Almanya da geçirmiş olmasına rağmen asla inancından, törelerinden ödün vermemiş güzeller güzeli, çok iyi evlatlar yetiştirmiş bir hanımefendi. Önce çocuklarına şimdi de torunlarına Türk örf ve adetlerini ve Türkçeyi doğru öğretmek gibi bir misyon yüklemiş kendine. Evlerinin önünde ki bahçede sohbetimizi yaparken annesi Alman olan torunu ona bir şey söyledi “hayır ben sana nasıl öğretmiştim, yarı Almanca yarı Türkçe yok” dediğinde çocuk hemen çok güzel bir Türkçe ile konuşmaya başladı.
Bu arada Herne Belediyesi Yabancılar Uyum Meclisinde orada ki Türkleri temsil için seçilen Almanya doğumlu Ardahanlı İbrahim Baltacı ile tanıştım. Uyum Meclisinde Spor ve basından(yazılı-görsel)sorumlu ARGE proje asistanı.
16–24 yaş arası gençler için eğitimler, stajlar, mesleki eğitimler, psikolojik danışmanlıklar, cenaze işleri, hastalık izinleri, vize, sigorta, düğün konularında çıkan problemlerin çözümü ile uğraşıyorlar. Otuz altı yıldan beri Almanya da yaşayan Gelsenkirchen Belediye Uyum Meclisi Müdürü Düzceli Mehmet Ayaz festival boyunca stantları tek tek dolaştı.
//AB’NİN TUTUMU, TÜRKLERİN AVRUPA ATILIMI
Bu arada aklıma gelmişken size bir şey aktarmak istiyorum…
“Avrupa Avrupa” diye kendimizi paralarız. Birisi azıcık işe yarar bir şey yapsa eğer Avrupa’ya gitmişse “ canım Avrupa görmüş insan başka oluyor” diye överiz. Avrupa Birliğine Türkiye’yi almıyorlar, halbu ki Türkler zaten Avrupa’yı fethetmiş. Orta yaşlı ve genç nüfusun hemen hemen yüzde 70 i Türklerden mütevellit. O kadar yaşlı ve obez var ki şaşırıyorsunuz.
//AVRUPA YAŞLANIYOR
Sokağa çıkınca kendimi 55 kilo gramlık mankenlerden sanmaya başladım. Genç-yaşlı ayırımı diye bir şey yok. On beş yaşından seksen yaşına kadar herkes istisnasız şişman.
Biz burada zayıflayabilmek için ne yapacağımızı şaşırmış bir vaziyetteyken Avrupa’da bu kadar şişman neden diye düşünmeden edemiyorsunuz. Hele birde o gencecik ama tos tombul genç kızların kendileri ile barışık gibi davranmaya çalışmaları adamı öldürüyor. İnsan “şişmansa üzülmeli” diyecekken bir de sanki şişmanlık bir meziyetmiş gibi gösterilmek isteniyor. Bu durumda bize yani Avrupa’da ki Türklere bir oyun var ama nedir. Kısa zamanda ortaya çıkar.
//OBEZİTE SALGINI
Şişmanlık Avrupa da bir hastalık halinde. Fakat görünürde yemek yeme alışkanlığına bağlı bir hastalık. Özellikle Türk dönerine alışmışlar, onların zaten fast-food diye bir alışkanlıkları vardı, şimdi iyice dürüm hastası olmuşlar. Bir dürüm yiyorlar insanın içi kalkıyor. Yiyip içip oturuyorlar, Televizyon seyretmek, bilgisayar başında zaman geçirmek obeziteyi iyice tetikliyor ve berbat bir görüntü ortaya çıkıyor.
Eskiden bizde bir söz vardı, zamanla modası geçti ama orada sanki özellikle yeniden gündeme getirilmeye çalışılıyor.”Bir dirhem et, bin ayıp örter” derlerdi ya bunu ispatlama çalışıyorlar sanki…Bizde ki durum sadece şişmanlık, onlarda ki şişmanlık hastalığı,Allah yardım etsin …..
DEVAM EDECEK