Erzurum’da kadına uygulanan şiddet diğer illere göre minimum seviyede. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl müdür yardımcısı Rukiye Şermin Zil, Erzurumluların aile yapısına daha çok önem verdiğini ve kadınına karşı daha yumuşak ve sevgi dolu olduğunu belirterek, kadın sığınma evlerine yok denecek kadar müracaatın olmasını kanıt olarak gösterdi.
Erzurum erkeğinin eşini sahiplendiğini ifade eden Zil,”Ben son üç yılın istatistiğini vereyim: Kadın sığınma evleri de bize bağlı. Ben fiziksel olarak şiddete uğrayan iki veya üç bayana rastladım. Ama biliyorsunuz ki şiddet çok çeşitli fiziksel şiddet, sözel şiddet. Bir olarak biz yürütüyoruz bu çalışmaları. Aynı zamanda sosyal hizmet merkezlerimizde yine kadın statüsü adı altında birimlerimiz var. Tabi ki bu konu gündemi bu kadar işgal ettiğinde hepimizin kulakları daha kabarık bir şekilde gündemimizi oluşturuyor. Bununla alakalı yaklaşık 3 yıldan beri birçok eğitim verdik. Özellikle eğitimi yarıda kalmış kadınları eğitime geri dönmeye davet ettik. Bakanlık olarak böyle bir projede yer aldık. Ayrıca ilçelerdeki jandarma erlerine kadına şiddetle alakalı çok sayıda seminer verdik. Psikologlarımız meslek elemanlarımız ile birlikte şuanda üniversiteden olsun barodan olsun yeni yeni gelen projelerde mutlaka yer alıyoruz" diye konuştu.
EŞLERİNE DEĞER VERİYORLAR
Kadına şiddette Erzurum'u değerlendiren Zil,"Türkiye geneli ile kıyaslayacak olursak Erzurum'da kadına şiddetin fazla olduğunu söyleyemek, haksızlık olur. Erzurum erkeği eşini seviyor değer veriyor. Ataerkil bir aile yapısı gözükse de erkeğin arkasında çok güçlü bir ana var. Bakıyorum her şey ananın kumandasında gerçekleşiyor. Erkek ise sahnenin önünde yer alıyor" açıklamasını yaptı.
ÇALIŞMALAR HIZ KESMEDEN DEVAM EDİYOR
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Erzurum İl müdürlüğü olarak yaptıkları çalışmalara da değinen Zil, "Son çalışmalarımızdan bahsetmek gerekirse öncelikle 20 ilçeyi tek tek dolaştık ve özellikle hanımlara aile içi şiddet öncelikle eğitimler verdik. Ayrıca Erzurum hayvancılık ve tarım il müdürlüğü ile alakalı bakanlıklar arası imzalanan protokol gereği biz ilçelerde ziraat odaları ile birlikte eğitimlerimiz gerçekleştirdik. Eğitimler sonrası hanımlar sertifikalar verdik. Kadına şiddetin hiçbir gerekçesi olmaz fakat bazı kadınlarda erkeklere sözlü şiddet uygulayarak aile içi şiddete neden olabiliyor. Biz bunları da görüyoruz. Verdiğimiz eğitimler sonucunda kamuoyu yoklamasında şimdiye kadar neredeydiniz diye dönüşler alıyoruz. Bunca zamandır neredeydiniz söylemlerini duyuyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Ben bir anneyim, kadınım ve onların dilinden iyi anladığımı düşünüyorum. Bizim yetmediğimiz noktalarda elemanlarımızdan takviye ederek aile ile alakalı her konuya parmak basmaya çalışıyoruz. Yaptığımız eğitimlerde sadece İl Müdürlüğümüzün değil bakanlığımızın yaptığı hizmetleri tanıtıcı işler yapıyoruz. Malum yeni bir bakanlığız."
"KAPIMIZ HERKESE AÇIK"
Yapılan çalışmalardan herkesin faydalandığını söyleyen Zil," Yurt dışından gelen hanımlar aile içi şiddetten kaçmak için değil yaşamak için ülkemize geliyor. Zaten kadın sığınma evlerinde verdiğimiz hizmet sadece şiddet mağduru hanımlara değil. Barınma ihtiyacı olan kadınlar veya hastaneye gelen hanımlar kalacak yerleri yok ya da maddi durumu yeterli değil. Bizim verdiğimiz hizmetler bunları da kapsıyor. Devletin kapısı her ne sebeple olursa olsun gelen bütün bayanlara 7/24 ayırt etmeksizin kapılarımız açık bulunuyor" ifadelerini kullandı.
"DİLENCİLİĞİ ALIŞKANLIK HALİNE GETİRDİLER"
Erzurum'da çok sayıda dilenci olmasına değinen Zil,"Toplumun dezavantajlı kesimlerine yönelik mutlaka bir çalışmamız var. İnanın bu dilenciler sadece alışkanlık haline getirdikleri için dilencilik yapıyorlar. Biz Büyükşehir Belediyesi ve diğer sosyal ve dayanışma vakıfları ile birlikte defalarca bu hanımları toplattık. Ve birçoğunun bizden maaş aldığı ortaya çıktı. Defalarca dilencilikten çeldirmek için çalışma yaptık, maddi destek verdik fakat tıpta da yeri olan dilencilik bir hastalık. Bu yüzden baş edemiyoruz. İddia ediyorum bunların birçoğu ihtiyaç için değil alışkanlık haline getirdikleri için yapıyorlar" değerlendirmesinde bulundu.