AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'na katılarak konuşma yaptı.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Hükümetimizin çözüm süreci konusundaki iradesi tam ve kesindir. Kimse bundan şüphe etmesin. Ama çözüm sürecinin başarıya ulaşması için kamu düzenini koruma konusundaki irademiz de aynı ölçüde kesin ve kararlıdır. Eğer bu hususlarda mutabık kalınırsa Türkiye'de bütün aktörler elinden gelen çabayı gösterirse bizim için herkes muhataptır" dedi.
Davutoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, çözüm sürecine değinerek, terörü sonlandırmanın önemli bir hedef olduğunu ancak bunu sonlandırmanın esas kaynağının ülkede aidiyet bilincini güçlendirmek olduğuna dikkati çekti. Davutoğlu, "2002 yılı 3 Kasım'ına göre şimdi çok daha gururla söyleyebiliyoruz ki ülkemizin her bir bireyiyle devlet, ülke arasındaki aidiyet bağı güçlenmiştir, güçlenmeye devam edecektir" dedi.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm süreciyle bu aidiyet ve kardeşlik bağını güçlendirmeye çalışırken birilerinin de aksine bu aidiyet bağını zayıflatmaya çalıştığını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:"Kobani bahane edilerek yapılan eylemlerden sonra şimdi herkesin bir muhasebe yapma vaktidir. Biz 2005'te sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan olarak Diyarbakır'da yaptığı konuşmadan sonraki bütün o süreçte aslında insan haklarına ve özgürlüklerin yaygınlaşmasına dayalı olarak Türkiye'nin evrensel standartlarda demokratik bir ülke olması ve vatandaşların özelliklerinin her bir özelliğine saygı gösteren bir siyaset anlayışını ilan ettik. O günden bugüne ne zaman Türkiye'de bütün vatandaşlar kenetlenmiş ve yeni bir Türkiye idealiyle yola çıkmışsa engellenmeye çalışıldı. Bu ilk defa olmuyor. 2005'te bu yaklaşım Diyarbakır'da ilan edildikten sonra 2006'da o zaman adından başka hiçbir özelliği cumhuriyet ile bağdaşmayan ve darbe çağrıları yapan cumhuriyet mitingleri yapıldı. Arkasından 'e-muhtıra' verildi. Biz yılmadık. Bütün yolları, yöntemleri değerlendirerek bu terör belasından, bu sorundan ülkemizi kurtarmak için yoğun bir çaba içine girdik. Arkasından Oslo süreciyle ilgili provokasyonlar yaşandı. Dün dinlediniz şimdi HDP sözcüleri sanki barış melekleri gibi çağrıda bulunuyorlar. Sanki onların Kobani bahanesiyle yapılan o talandan, o vandalizmden, o baskıdan, o zulümden hiç hisseleri yokmuş gibi hükümete çağrıda bulunuyorlar. Bu çağrıların karşılık bulması için herkesin dürüst bir şekilde muhasebe yapması lazım."
"EŞKIYALIK YAPMAYA VE HARAÇ ALMAYA KALKTILAR"
Davutoğlu, geçen sene çözüm sürecine ivme katma iradesi gösterdiklerinde, Mart, Nisan aylarında TBMM'de Çözüm Komisyonu, bütün tarafların beklentilerini karşılamak üzere de Nisan 2013'te Akil İnsanlar Heyeti'nin oluşturulduğunu anımsattı. Davutoğlu, Akil İnsanlar Heyeti'nin bütün Türkiye'yi dolaştığını belirterek, heyettekilere teşekkür etti.
"Beklenti, mutabık kalınan husus neydi?" diye soran Davutoğlu, şunları söyledi:"Mayıs ayında bu terör unsurlarının Türkiye'yi terk etmeleriydi. Terk ettiler mi? Mayıs ayında bunu ilan etmelerine rağmen Türkiye'yi terk edip, silahsızlanma yönünde herhangi bir adım attılar mı? Hayır. Çünkü onlar bu zamanı kazanıp, Türkiye'yi tekrar istikrarsızlaştırma çabası içine girdiler. O günlerde tam da çözüm ümitleri büyük bir ivme kazanmışken Türkiye'de Gezi provokasyonları yaşandı. Bu gezi provokasyonları dolayısıyla hemen geri adım attılar. Arkasından hükümetimiz kararlı bir şekilde çözüm iradesini, demokratikleşme iradesini gösterdi. 30 Eylül demokratikleşme paketini açıkladı. 12 yılın en kapsamlı demokratikleşme paketini devreye soktu. 16 Kasım'da Diyarbakır'da Sayın Başbakanımız ile birlikte Sayın Barzani'nin birebir yaptıkları çağrılarla çözüm süreci tekrar ivme kazandı. Bu sefer 17 ve 25 Aralık provokasyonlarıyla yine darbe vurmak istediler.
O zaman bu darbe teşebbüslerine karşı da HDP kararlı bir tavır ve tutum sergilemedi. Buna rağmen biz kararlılıkla çözüm süreci irademizi ortaya koyduk. Hiç tereddüt etmedik. Çünkü biz birilerini memnun etmek için değil, ezelde kardeş olan bu milletin her bir ferdini ebediyete kadar kardeş kılmak için çözüm süreci iradesini ortaya koyduk. Malazgirt'te Alparslan'ın ordusunda yanyana duranların, İstiklal harbine kadar her bir meydan okuma karşısında yan yana duran bu tarihi kardeşliğin ebediyete kadar sürmesi ve Cumhuriyet idealinde herkesin birleşmesi, eşit vatandaşlık idealinde birleşmesi için bu çözüm iradesini ortaya koyduk. Haziran ayında bunun için yasa çıkardık. Biz bu yasalarla çözüm sürecine bütün tarafların ve onların da istediği gibi bir hukuki çerçeve oluştururken, onlar, Ankara'da siyaset yaparken ilişkide oldukları bazı gruplar şehirlerimizin etrafında kendilerine has bir düzen kurma çabası içine girdiler. Eşkıyalık yapmaya ve haraç almaya kalktılar, tehditler, şantajlar yaptılar. Biz bunların hepsini takip ettik. Hepsinin üzerine gitmek kararlılığını gösterdik ve bekledik ki HDP çıksın ve kendi çözüm süreci perspektifini açık bir şekilde ortaya koysun."
"6-7 EKİM'DE EŞKIYALIKLARINI ZİRVEYE ÇIKARDILAR"
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı seçiminden sonra yeni hükümet kurulduğunda daha güven oyu almadan yaptıkları ilk toplantının çözüm süreci mekanizmasını oluşturma toplantısı olduğunu vurguladı.
1 Ekim'de Başbakanlık Kararnamesiyle çözüm sürecinin mekanizmasını ortaya koyduklarına işaret eden Davutoğlu, şöyle konuştu:"Peki cevap ne oldu? 6-7 Ekim'de eşkıyalıklarını zirveye çıkardılar. Biz bunlara sessiz mi kalacağız? Şunu mu bekliyorlar. Biz bu iradeyi sürdürelim ki sürdüreceğiz. Bizim bu irademiz onlarla değil, barış isteyen bu ülkede hiçbir ananın yüreğine acı düşmesine razı olmayan 77 milyon vatandaşımız adına bu süreci yürütüyoruz. Ama beklentileri şuysa, bir taraftan 'çözüm' ama diğer taraftan kamu düzenini aşındıra aşındıra Doğu'da aynı Kobani'de, Haseke'de başka yerlerde olduğu gibi kendilerinden başka hiçbir siyasi gruba hak, hayat alanı tanımayan bir defakto durum oluşturalım diyorlarsa buna izin vermeyiz.
Bu kürsüde 2 hafta önce 'CHP ve HDP niye Esad'ı destekliyorlar biliyor musunuz? Birisi Türk Baas'ı diğeri Kürt Baas'ı demiştim. Hemen teyit edici hamle geldi. HDP'li bir milletvekili döndü AK Parti'ye karşı seküler güçlerle işbirliği çağrısında bulundu. Aynen 2006'da cumhuriyet mitingleri görüntüsü altında 'ordu göreve' diye çağrı yapanlar gibi. Şimdi HDP pozisyonunu tespit etsin. Eğer çağrısı CHP'ye ise daha Dersim'den özür dileme erdemi bile göstermeyen bir partiyle birarada olacaklarsa beraberlikleri hayırlı, mübarek olsun. Zulümde beraberler, zalimlikte beraberler. IŞİD'i desteklemekte, Esad'ı desteklemekte eğer beraberlikse buyursunlar. Biz ise bu topraklardaki her bir kardeşimizle beraber hiçbir ayrım, etnik ve mezhebi fark gözetmeden her biriyle beraberiz."
"6-7 EKİM'DE YAPILANLAR DEMOKRASİYE DE ÇÖZÜM SÜRECİNE DE İHANETTİR DESİNLER"
HDP'ye çağrıda bulunan Başbakan Davutoğlu, "Şimdi onlara çağrımız açıktır. Dün 'siyasi parti olarak davranırlar ve yasal çerçeve içinde hareket ederlerse tabi ki çözüm sürecinde herkes bizim muhatabımızdır' dediğim zaman alınmışlar. Ama kusura bakmasınlar yapmaları gereken şey barışçıl, demokratik siyaseti kabul etmeleridir. Şiddeti mazur gördükleri zaman bu siyasetin dışına çıkarlar ve muhatap olma niteliğini kaybederler. Çıksınlar ve açık bir şekilde '6-7 Ekim'de yapılanlar demokrasiye de çözüm sürecine de ihanettir' desinler. Sadece Türkiye'nin geneliyle ilgili değil, bölgeye de gittiklerinde Diyarbakır'da, Van'da, Bitlis'te, Muş'ta, Siirt'te, Batman'da, Şırnak'ta, Hakkari'de sıradan vatandaşlara gidip sorsunlar" diye konuştu.
Bu olayları onaylayan kimsenin olmadığını vurgulayan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Çünkü bu vatandaşlarımız biliyorlar ki çözüm süreci demek barış ve istikrar demek. Çünkü bu vatandaşlarımız biliyorlar ki çözüm süreci demek Türkiye'nin ekonomik kalkınmasından bütün bölgenin pay alması demek. Onun için işyerlerini yıkmaya kalkıştılar. Şimdi bir kez daha buradan sesleniyorum; hükümetimizin çözüm süreci konusundaki iradesi tam ve kesindir. Kimse bundan şüphe etmesin. Ama çözüm sürecinin başarıya ulaşması için kamu düzenini koruma konusundaki irademiz de aynı ölçüde kesin ve kararlıdır. Eğer bu hususlarda mutabık kalınırsa Türkiye'de bütün aktörler elinden gelen çabayı gösterirse bizim için de herkes muhataptır. Nihayet bütün bu zor ve çetin yolları beraber yürüttük. Ama beraber yürüme iradesi birlikte yol yürürken bir taraftan da sağı solu yakıp yıkmak haline dönüşürse, bu yol yürüme iradesinin dışında bir yere yönelmiş demektir. Bu kararlılığımızı sürdüreceğiz. Çözüm sürecindeki bu kararlılığımızı istismar etmek isteyen MHP'ye, CHP'ye de buradan bir kez daha sesleniyorum. Türkiye'nin birliğini, beraberliğini korumak, savunmak Ankara'da olmaz. Alana inin alana."
"SEÇİMLERE KADAR TÜRKİYE'NİN HER BİR SANTİMETREKARESİNİ DOLAŞACAĞIZ"
Son AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında, bundan sonra bu toplantıyı Türkiye'nin farklı köşelerinde yapma kararı aldıklarını belirten Davutoğlu, "Urfa'dan başlıyoruz. Peygamberler diyarından ve inşallah Türkiye'nin doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde yapacağız" diye konuştu.
Seçimlere kadar Türkiye'nin her bir santimetrekaresini dolaşacaklarını, kongreler ve seçimler vesilesiyle adım atmadıkları vatan toprağı kalmayacağını vurgulayan Davutoğlu, "Bugün sabah mangalda kül bırakmayan Sayın Bahçeli, gelecek hafta grup toplantısında acaba benim burada söylediğimi söyleyecek mi? 'Seçimlerde adım atmadığım vatan toprağı kalmayacak' diyebilecek mi? Sorumuz budur. Karşımıza kim çıkarsa çıksın, kim engel olmaya çalışırsa çalışsın AK Parti kadroları Türkiye'nin her yerinde al bayrağı da dalgalandıracak, vatanın birliğini de insanların hak ve özgürlüğünü de savunacak" dedi.
Vatanın birlik ve beraberliğinin, ülkedeki her bir vatandaşın hak, hukuk ve demokratik özgürlerinin böyle savunulacağını belirten Davutoğlu, "Nasıl dünyada biz Brüksel'de Avrupalı, Taşkent'te Asyalı, Ortadoğu'da Ortadoğulu gibi konuşuyorsak Türkiye'de de Edirneliyle konuşurken Edirneli'nin diliyle, ruhuyla konuşuruz. Diyarbakırlıyla aynı dilde konuşuruz. İzmirliyle, Trabzonluyla, Hakkariliyle, Kayseriliyle, Samsunluyla konuşuruz. Bu şehirlerimizin bu şehirlerdeki hemşerilemizin hepsiyle konuşabilen tek parti AK Parti'dir" şeklinde konuştu.
"TAVRIMIZ DEĞİŞMEDİ"
Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"2002 3 Kasım'ından bu yana Genel Başkanımızı yasakladılar, bu tavrımız değişmedi. Darbe teşebbüsleri organize edenler oldu, bu tavrımızı değiştirmedi. E-muhtıra verildi, tavrımızı değiştirmedi. Parti kapatma davası açıldı, tavrımız değişmedi. Gezi provokasyonları yapıldı, tavrımız değişmedi, 17-25 Aralık provokasyonları yapıldı, tavrımız değişmedi. Kobani provokasyonu yapıldı, tavrımız değişmedi. Çünkü bizim tavrımız, milletin ve tarihin tavrıdır, bir siyasi partinin tavrı değildir sadece. Bizler sinmedik, Allah da şahit, millet de şahit, zikzak yapmadık, verdiğimiz sözden geri durmadık, cahilin tehdidinden geri adım atmadık, namerdin tuzağına hiçbir zaman boyun eğmedik. Sadece milleti dinledik, sadece vicdanımızı dinledik, sadece tarihten gelen ecdadın sesini dinledik ve dinlemeye devam edeceğiz. Biz gönül kulağıyla duyar, gönül diliyle konuşuruz. Gönül kulağıyla duyan, gönül diliyle konuşanlar milletle beraber aynı hissiyatı yaşarlar.
ANADOLU'NUN HER BİR KÖŞESİNE DAĞILACAĞIZ
2015 seçimlerine yürürken aziz kardeşlerim hepinizden ricam, durmayacağız. Meclis çalışması biter bitmez Anadolu'nun her bir köşesine dağılacağız, her bir kardeşimizle gönül diliyle konuşmaya devam edeceğiz. 2015 seçimlerinde bir kez daha milletin 'bundan sonra da emanet sadece AK Parti'ye verilir' sesini, birlikte duyacağız inşallah. Nasıl 4 Kasım sabahı yeni bir Türkiye'ye, yeni bir dünyaya doğmuşsa güneş; inşallah 2015 Haziranı'nda yepyeni bir dünyaya, yepyeni Türkiye'ye doğru yürüyüşümüz kararlı bir şekilde devam edecektir. Allah yolumuzu açık eylesin, bahtımızı ve kaderimizi milletimizle beraber eylesin. Allah'a emanet olun. "
GAZETECİLERİN SORULARI
Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM’de gurup toplantısın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Davutoğlu, HDP İl Başkanlığındaki saldırıyla ilgili olarak, saldırının bildirilmesinin ardından emniyet birimlerinin olay yerinde gerekli incelemelerini yaptığını söyledi.
Saldırıyı hiçbir gerekçenin mazur gösteremeyeceğini ifade eden Davutoğlu, "Her şeyden önce bütün şiddet olaylarını açık bir şekilde telin ettiğim gibi, kınadığım gibi bu şiddet olayını da kınıyorum. Hiçbir gerekçe, herhangi bir siyasetçiye herhangi bir vatandaşa yapılan saldırıyı mazur gösteremez. En güçlü ifadelerle bu saldırıyı kınıyorum" ifadesini kullandı.
"SALDIRGAN ÇOK KISA BİR SÜRE İÇİNDE YAKALANMIŞTIR"
Şiddetin olduğu yerde siyaset ve özgürlüklerin de olamayacağının altını çizen Davutoğlu, şunları kaydetti:"Ama şu hususu da onurla ifade ediyorum, saldırgan yakalanmıştır, çok kısa bir süre içinde. Suçunu itiraf etmiştir. Bu da emniyet birimlerimizin etkin müdahalesinin açık sonucudur. Tabii yargıya teslim edilecek. Saldırgan, 1986 Ankara doğumlu."
BİNGÖL'DEKİ GÜVENLİK GÖREVLİLERİNE YAPILAN SALDIRI
Başbakan Davutoğlu, Bingöl'de güvenlik görevlilerine yapılan saldırıyla ilgili de "Bingöl'de emniyet müdürümüze ve güvenlik görevlilerimize saldıranlardan, aranan bir şahıs da bugün yakalanmıştır. Aslında işte kamu düzeninden kastettiğimiz de budur. Ümit ederim HDP de dahil bütün siyasiler kamu düzeninin herkes için nasıl önemli olduğunu bütün bu olaylarla fark etmişlerdir" diye konuştu.
"Tekrar vurguluyorum, HDP’ye dönük bu saldırıyı şiddetle kınıyorum ve kamu düzeni faili meçhul bırakmamak demektir" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ankara'da da Bingöl'de de tüm Türkiye'nin herhangi bir yerinde de bu tür saldırı söz konusu olduğunda emniyet birimlerimiz en etkili şekilde saldırganın, suçlunun peşine düşüp yakalayacaktır, yargıya teslim edecektir. Bu hususları kamuoyumuzun takdirine sunuyorum."
Bir gazetecinin, saldırganın kimliğini sorması üzerine, Davutoğlu, "Saldırganın kimliği, söylediğim gibi 86 doğumlu, Ankara nüfusuna kayıtlı. Hukuki bir süreç olduğu için ismini zikretmeyeyim. Nedeni araştırılıyor. Önemli olan burada saldırganın hemen yakalanmış olması. Bu tabii kamuoyuna verilen en güçlü mesajdır. Bir kez daha bunu şiddetle kınadığımı ifade ediyorum."
"HİÇ KİMSEYİ HEDEF GÖSTERMEDİK"
Başbakan Davutoğlu, HDP'den saldırıyla ilgili, "hedef gösterildik" şeklinde açıklamalar yapıldığını, bu açıklamalara ilişkin görüşünün sorulması üzerine ise şöyle konuştu:"Şimdi bu açıklamanın kabul edilebilir tarafı yok. Hiçbir şekilde kimseyi hedef göstermiyoruz. Ama HDP Kobani olayları esnasında 6-7 Ekim'de yaptıkları açıklamalarla, sadece hükümeti değil, Doğu'da, Güneydoğu Anadolu'da, Türkiye'deki her bir vatandaşımızı hedef göstermiştir. Hükümetimiz hiçbir temel mesnet olmadan IŞİD ile işbirliği yapıyor, Kobani'de Kürtleri katlediyor gibi, hiçbir karşılığı olmayan bir suçlamayla suçlamıştır. Ayrıca da HDP'li olmayan yada örgüte bir şekilde müzahir olmayan bütün vatandaşları da hedef göstermiştir. Bunun da nasıl acılara sebebiyet verdiği ortada. Biz hiçbir zaman, hiç kimseyi hedef göstermedik ama bu tutumlarından sonra demokratik ortamda eleştiri hakkımız hem vardır hem bu eleştiriyi yapmak, kamuoyumuzu bilgilendirme açısından da bir zarurettir. Bugün ve yarın, Türkiye'de kamu düzeni, hepimiz için ihtiyaçtır. Kamu düzeni yok olduğunda, zaafa uğradığında bütün vatandaşlarımızın her yerde bir şekilde risk altında olacağı açık bir şekilde ortaya çıkıyor."
"Bizim tek söylediğimiz şey, Türkiye'de herkesin barışçıl, demokratik, siyaseti benimsemesi, illegal hiçbir faaliyete destek vermemesi, illegal hiçbir yapıya haraç toplamak da dahil, insanları tehdit ve şantaj altında belli eylemlere zorlamak da dahil bu eylemlere pirim vermemesidir" ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün siyasi partiler için geçerli bir kuraldır. HDP de diğerleri de AK Parti için, MHP için, CHP için, herkes için sivil siyaset şiddetten arınmış, görüşlerin medenice tartışıldığı, toplantı ve gösteri yürüyüş hakkının medenice kullanıldığı bir ülke, Türkiye, demokratik bir ülke. 1 Kasım'da bazı gösteriler yapıldı ama şiddet olmadığı zaman demek ki görüşler ifade edilebiliyor. Demek ki binalar yakılmadan, yıkılmadan görüş ifade edilebiliyor. Biz her türlü eleştiriye açığız. Ama diğer partilerin bu eleştirilere açık olması lazım. Açık olmadığımız tek şey yasa dışı faaliyettir, şiddettir, terördür, talandır. Buna açık değiliz. Açık da olmayacağız. Burada hedef gösterme diye bir şey söz konusu değil. Dün yaptığımız açıklamalar gayet berrak, açık ifadeyle yapılmıştır. Bizim için bütün siyasi partiler muhataptır ama her siyasi partinin asli görevi, hele hele çözüm süreci gibi hassas bir süreçten bahsediyorsak asli görevi barışçıl bir dil kullanmasıdır, itham etmemesidir, şiddete davetiye çıkarmamasıdır. Tutumumuz budur. Kimseyi hedef göstermedik, göstermeyiz."