AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti 23. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanış konuşmasında katılımcılara hitap etti.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bizden kimse seçim gerekçesiyle şu veya bu şekilde ekonomik disiplinden vazgeçeceğimizi beklemesin. Hem iç hem dış piyasalara buradan seslenmek istiyorum: Biz önümüzdeki 10 yılı planlayarak adım atıyoruz ve bu anlamda da kimsenin Türk ekonomisindeki istikrardan şüphe ve tereddüt etmemesi gerekir" dedi.
6SAATLİK DEĞERLENDİRME
Davutoğlu, Güral Otelde düzenlenen AK Parti 23. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanışında yaptığı konuşmada, ekonomi alanında son derece kapsamlı, 6 saat süren bir değerlendirme yaptıklarını söyledi.
1990'lı yıllarda, dünya ekonomisinin genişlediği dönemde, bütün ülkelerin ekonomik kalkınmada büyük mesafe katettiğini belirten Davutoğlu, ancak Türkiye'nin yerinde saydığını, hatta yaşadığı ekonomik krizlerle daha da geriye düştüğünü kaydetti. "Çünkü o dönemlerde ne yaptığını bilmeyen iktidarlar vardı. Milletle bütünleşmediği için milletin kaynaklarını verimli şekilde kullanamayan iktidarlar vardı" diyen Davutoğlu, AK Parti döneminde ise tam tersine dünya ekonomisi küçülürken, Türkiye ekonomisinin büyümeye devam ettiğini vurguladı.
Ortalama yüzde 5 civarında büyümenin her sene görüldüğünü, gayrisafi milli hasılanın 3,5-4 kat arttığını anlatan Davutoğlu, "Şimdi dünya piyasaları daralıyor, ciddi sıkıntılar var ama kararlı ekonomi politikalarımızla ekonomimizden güzel haberler gelmeye devam ediyor" diye konuştu.
Davutoğlu, dün ihracat rakamlarının açıklandığını hatırlatarak, Ekim ayında cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracatının gerçekleştiğini söyledi. Başbakan Davutoğlu şunları belirtti:
"Hani birileri Türkiye'yi karamsar tabloların içine hapsetmek istiyor ya, hani birileri 'ah ayakları bir tökezlese ah bir sendeleseler de beddualar ya da başka kötü niyetler doğru çıksa' diyor ya, onun inadına millet iradesinin bereketlendirdiği Türk ekonomisi istikrarlı şekilde yoluna devam ediyor. Büyük bir ülke olmanın getirdiği bir çok travmaları, sıkıntıları kendi içimizde yaşadığımız yeni meydan okumaları görüyoruz ama ekonomimiz inadına büyüyor ve milletimizin iktidarımıza olan güveni de inadına artıyor."
"TÜRKİYE BAŞARI HİKAYESİ OLUŞTURMUŞTUR"
Bu başarıya imza atan bütün ihracatçıları tebrik eden Davutoğlu, Türkiye İstatistik Kurumu rakamlarına göre, Ocak-Eylül ayında, 2013 yılında 112 milyar 373 milyon dolar olan ihracatın, bu yıl aynı dönemde 118 milyar 542 milyon dolar olduğunu, bunun yüzde 5,5'lik artışa işaret ettiğini söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti: "Bu ne için önemli? Eğer ekonomide, içeride belli tedbirlerle ekonomik, mali istikrarı korurken, iç talep ki gereksiz bir balon gibi büyüdüğünde nasıl sonuçlar doğurduğunu Avrupa ekonomilerinden gördük. Böyle bir dikkatli politika yürütülürken, ekonominin büyümesinin temel motor gücü, dış talep olmaya başlıyor. Biz bu konuda 2008'den, küresel ekonomik krizden bu yana öylesine dikkatli bir politika takip ettik ki Avrupa ekonomilerinde dıştan kaynaklanan dış talep daraldığı zaman, biz hükümetler konferanslarla ve diğer faaliyetlerle çevre bölgelere yöneldik, Ortadoğu'ya özellikle. Ortadoğu'da bu kaos dönemine girilip, dış talep alanı daralmaya başladığında Afrika'ya, Latin Amerika'ya yöneldik. İşte ekonomik zihniyetin siyasetle birleştiği yer bu. Bu ekonomi politik zihniyettir. Yani ekonomi ile politikayı iç içe değerlendirebilen, ekonomik büyümenin mekanizmasını, dinamiklerini siyasi politikalarla teşvik eden, tahkim edebilen bir anlayıştır. Dünya ekonomi politiği krizdeyken, Türkiye, ekonomi politik alanda attığı adımlarla gerçek bir başarı hikayesi oluşturmuştur."
İç talepte aldıkları tedbirlerle ithalatta bu yıl yüzde 4,2 düşüş yaşandığını ifade eden Davutoğlu, toplama bakıldığında Ocak-Ağustos döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre cari işlemler açığının azaldığını, geçen yıl 7,9 olan cari işlemler açığının, bu sene yüzde 5,7'ye indiğini söyledi.
"SEÇİM EKONOMİSİ UYGULAMADIK"
Türk ekonomisinin temel kaynağının, iyi eğitilmiş, dinamik insan kaynağı ile coğrafya olduğunu belirten Davutoğlu, temel zaaf noktasının ise özellikle enerji bağımlılığı dolayısıyla ithalatın ara mallar itibarıyla düşürülme imkanının olmaması olduğunu dile getirdi.
Cari işlemler açığındaki farkın, temel ekonomik problemlerden biri haline geldiğini bildiren Davutoğlu, bu açığın düşmesinin, Türk ekonomisinde yapısal anlamda çok sağlıklı bir aşamaya girildiğini gösterdiğini vurguladı.
"Bu çalışmaları sürdüreceğiz. Dünya ekonomisinde krize girildi diye Türkiye'de karamsar tablo üretmeye çalışanlar başarılı olamayacaklar" diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:"62. Hükümet programını yazarken de vurguladığımız gibi, daha önceki dönemlerde sağlanan ekonomik ivme, şimdi yapısal reformlarla kalıcı ve sürdürülebilir bir hale gelecek. Onun için önümüzdeki günlerde 25 sektörel değişim, dönüşüm programı açıklanacak. Bin 200 eylem planı devreye sokulacak. Bu şu açıdan önemli: 62. Hükümeti kurarken, bir seçim hükümeti kurmadık. Aslında geçmişte de hiçbir zaman seçim ekonomisi uygulamadık. Çünkü biz şundan emindik: Önümüzdeki kısa ve orta gelecekte bizim iktidarımızın alternatifi yoktur. Uzun gelecekte de yoktur ama mütevazi olmaya çalışıyorum. Biz seçim kaygısıyla 'Şu seçimi atlatalım sonra bakarız' diyemeyiz. Çünkü o seçimi atlattıktan sonra da biz iktidar olacağız."
"HALK, 1991-1992'DEKİ HATALARIN BEDELİNİ ÖDÜYOR"
Popülist politikalarla 1990'lı yıllarda ekonominin kaybedildiğini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:"Bir sonraki seçimde kazanıp kazanamayacağını bilmeyen iktidarlar öylesine popülist politikalar uyguladılar ki. Sadece birini söyleyeyim: 1991-1992 yıllarında sosyal güvenlik alanında atılan adımların hala bedelini bu halk ödüyor. Hangi ekonomik reform programıyla ilgili adım atarsak atalım, o günlerde sosyal güvenlik alanında yapılan hataların bedelini karşımızda görüyoruz. Bir kara delik gibi, aradan kaç yıl geçmesine rağmen. Ya da diğer popülist politikaların... Bizim için böyle bir alternatif söz konusu değil. Onun için 62. Hükümet programını hazırlarken, bütün ekonomi alanındaki kurmaylarımızla yetkililerimizle hep bu planlamayı yaptık ve inşallah 2015 seçimlerinden sonra da o seçimsiz geçecek 4 yıl için daha büyük yapısal hamleleri gerçekleştirebilmek için şimdiden ekonominin alt yapısını tahkim etmeye karar verdik.
Bizden kimse seçim gerekçesiyle şu veya bu şekilde ekonomik disiplinden vazgeçeceğimizi beklemesin. Hem iç hem dış piyasalara buradan seslenmek istiyorum: Biz önümüzdeki 10 yılı planlayarak adım atıyoruz ve bu anlamda da kimsenin Türk ekonomisindeki istikrardan şüphe ve tereddüt etmemesi gerekir."
TUZAK ONLARA, VİZYON BİZE YAKIŞIR
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti 23. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanış konuşmasında katılımcılara hitap etti.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Tuzak onlara, vizyon bize yakışır. Hile ve desise onlara, dürüstlük ve samimiyet bize yakışır. Hakaret ve tahkir onlara, edep bize yakışır. Kriz çıkarmak onlara, deva bulmak bize yakışır. Çatışma çıkarmak onlara, çözüm bulmak bize yakışır. Allah bizi bu yoldan ayırmasın" dedi.
Davutoğlu, Güral Otelde düzenlenen AK Parti 23. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanışında yaptığı konuşmada, hiç kimsenin Türkiye'deki ekonomik istikrardan şüphe etmemesi gerektiğini vurguladı.
Bazı ekonomik istatistikleri paylaşan Davutoğlu, şöyle konuştu:"Merkezi yönetim bütçe açığı 2014 için yüzde 1,9 olarak hedeflenmişti. Şu anki tahminimiz, son pozitif gelişmelerle yüzde 1,4'e geriledi. 2017 hedefimiz ise yüzde 0,3 yani binde 3. Bütçe açığını bir anlamda tamamıyla sıfırlama yönünde kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Bu anlamda dış borç, AB tanımlı borç stoğu oranımız da dünyada en iyi ülkelerden biriyiz. Bu borç stoku oranı mesela Avro Bölgesi'nde yüzde 96,4, Japonya'da yüzde 245, Amerika'da yüzde 105 iken Türkiye'de sadece yüzde 33,1. İstikrarlı bir ekonominin bütün göstergelerine sahibiz."
Ekonomik kalkınmanın insan için, insanın refahı ve istihdamı için olduğunu ifade eden Ahmet Davutoğlu, 2008 krizinden bu yana bütün dünyada istihdam rakamları olumsuz seyrederken, Avrupa ülkelerinde işsizlik yüzde 20'lere varmış, insanlar sokağa dökülmüşken ve hala istikrarlı bir istihdam gözlenmez, büyüme rakamları yüzde 1'ler civarında seyrederken Türkiye'nin Nisan 2009'dan bu yana 5 milyon 688 bin istihdam oluşturduğunu, sadece geçen sene 1 milyon 187 bin vatandaşın işe kavuşturulduğunu bildirdi. Davutoğlu, "Bunlar, istikrarlı bir ülkenin ayak sesleridir. Sadece istikrarın değil, tarihte yeni, güçlü bir özne olarak yürümek isteyen bir milletin ayak sesleridir. Bu ayak seslerini dost ve düşman duysun ve bilsin" dedi.
"MİLLETİN ÜMİDİ TÜKENMİŞTİ"
Bu istikrarlı kalkınmanın siyasi temellerini, yani demokrasiyi de güçlendirme yönünde kararlı yürüyüşe devam edeceklerini anlatan Davutoğlu, "Son olarak şu perspektifi de paylaşmak istiyorum: 2001'de Afyon'dan yola çıkılmıştı, Rabbimizin takdiri, milletimizin teveccühüyle 2002'nin 3 Kasım'ında iktidar olduk" diye konuştu.
Yeni kurulan bir partinin bu kadar kısa sürede iktidar olmasının demokratik ülkelerde nadir görülen bir durum olduğunu aktaran Başbakan Davutoğlu, "Neden biliyor musunuz? Milletin ümidi tükenmişti. Milletin geleceğe bakışı karamsarlaşmıştı. Milletin ülkenin ekonomisine, ülkenin siyasetine, ülkenin yargısına, ülkenin düzenine güveni kalmamıştı" ifadesini kullandı.
Bu dönemde Başbakanlık önünde yazarkasalı eylemler yapıldığını, sokakların perişan halde olduğunu ve her açıdan bir çöküş dönemi yaşandığını ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi bize yeni Türkiye'den ne kastediyorsunuz diyenlere işte cevabımız burada. 2002 3 Kasım'dan önceki eski Türkiye'nin alternatifini teklif ediyoruz. Ona karşı demokrasisi güçlü, ekonomisi kalkınmış yeni bir Türkiye vadettik. Özgürlüklerin teminat altına alındığı bir Türkiye.
12 yılda çok büyük hamleler gerçekleştirildi. Ne engeller çıkarıldı, dün üzerinde durduk, bugün kendi aramızda tartıştık. Önümüze ne tehditler, ne şantajlar, ne engeller, ne provokasyonlar çıkarıldı hepimiz biliyoruz. Kararlılıkla yola devam edildi. Şimdi 2002'den 2014'e kadar bu engellemeler karşısında özgürlükler, insan haklarına dayalı siyasal yapı, insan odaklı ekonomik kalkınma ve itibarlı dış politikayı kurumsallaştırma yönünde büyük hamleler yapmış olan AK Parti'nin önümüzdeki 8 yıl içinde, yeni Türkiye'nin devamı mahiyetindeki temel vizyonu, bu yapının bütün ilkelerinin uygulandığı devlet yapısının, siyasi hayatın, başta yeni anayasa olmak üzere yeniden tanzim edilmesidir.
Meşruiyetin güçlendirildiği, ekonominin yapısal anlamda sağlam zemine oturtulduğu, uluslararası alandaki itibarımızın, onurumuzun bütün dünyaca takdir edildiği bu yürüyüşe kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Yeni tabiri bu anlamda tarihi çerçeve içinde, büyük milletler için çok uzun tarihi evrelerin bir dönemini ifade eder. Bazı milletler için yeni dediğinizde 3 yıllık, 5 yıllık süreçtir. Bazıları için 10 yıllıktır. Milletlerin tarihi derinliğine doğru ne kadar giderse ki bizim milletimizin böyle bir tarihi derinliği var, gelecek perspektifi de o derece uzun ömürlü olur. Biz bu yeni Türkiye yürüyüşünün ilk 12 yılını tamamladık, şimdi önümüzde cumhuriyetin 100. yılına giderken ikinci aşamasında bütün milletimize hiçbir zaman demokrasinin bir daha tehdit edilemeyeceği, hiçbir vesayetçi yapının bu ülkede bir tehdit odağı haline gelemeyeceği tahkim edilmiş, güçlendirilmiş bir demokrasi vadediyoruz. İnsanlık onurunun baş tacı edildiği, insanlık onuruna aykırı her türlü uygulamanın kesinlikle hayat alanı bulamadığı yeni bir siyasal düzen teklif ediyoruz. Ekonomimizin dönemsel iniş çıkışlarla değil, kalıcı ve istikrarlı, sürdürülebilir kalkınmayla büyüdüğü ve insanımızın başı dik, onurlu bir şekilde yaşadığı müreffeh bir Türkiye vadediyoruz. Bütün bunlar üzerinde insan hakları, insanlık onuru adına kadim değerlerle çağdaş değerleri buluşturan, milli değerlerle evrensel değerleri bütünleştiren yepyeni bir kültürün uyanışın merkezi olan, bir medeniyet merkezi olan Türkiye vadediyoruz."
"TUZAKLARA KARŞI VİZYONLAR ÜRETECEĞİZ"
Bu süreçte önlerine engeller çıkaranlar bulunacağını belirten Davutoğlu, şunları belirtti:"Yine tehditlerine, provokasyonlarına devam edecekler, biliyoruz. Yine tuzaklar kuracaklar, biliyoruz. Ama onlar da bilsin ki biz bu tuzaklar karşısında vizyonlar üreteceğiz. Bu provokasyonlar karşısında vakur bir şekilde siyasi yürüyüşümüze devam edeceğiz. Bu hile ve desiseler karşısında hiçbir zaman dürüstlüğümüzü, samimiyetimizi ve millete olan inancımızı kaybetmeyeceğiz."
Başbakan Davutoğlu, sözlerini, "Tuzak onlara, vizyon bize yakışır. Hile ve desise onlara, dürüstlük ve samimiyet bize yakışır. Hakaret ve tahkir onlara edep bize yakışır. Kriz çıkarmak onlara, deva bulmak bize yakışır. Çatışma çıkarmak onlara, çözüm bulmak bize yakışır. Allah bizi bu yoldan ayırmasın" diyerek tamamladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm süreciyle ilgili, "Akil insanlar heyetiyle toplanmamız, birçok temaslarda bulunmamız ki bu temaslara devam edeceğiz. Bu temaslar bu sefer sadece HDP ve belli bir kesimle değil halkın bütünüyle olacak" dedi.
AK Parti 23. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı dolayısıyla Afyonkarahisar’da bulunan Davutoğlu, akrabalarının mezarlarını ziyaret ettikten sonra valiliğe geçti.
Tören mangası tarafından karşılanan Davutoğlu, valilik binası yanında bulunan Dumlupınar Ortakolu’na da giderek öğrenci ve öğretmenlerle sohbet etti.
Davutoğlu, daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, 23. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı için hafta sonunda Afyon’da olduklarını, dün toplantının bittiğini anımsatarak, bu vesileyle Afyonlu olan yakın akrabalarına da bazı ziyaretlerde bulunduklarını söyledi.
Vali ve Belediye Başkanından, il yetkililerinden, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’ndan Afyon ile ilgili geniş brifing aldığını dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:“Afyon Türkiye’de yer altı ve yer üstü kaynakları itibarıyla en zengin potansiyele sahip şehirlerimizden birisi. Her şeyden önce doğu, batı, İç Anadolu, Ege, kuzey, güney hattında bir kavşak şehir. Tarihimiz itibarıyla da bir zafer şehri. İstiklalimizin başkenti. Ayrıca zengin jeotermal kaynaklarıyla sağlık turizminde büyük potansiyel taşıyan şehir. Çok eskiden beri Afyon ile yakın ilişkileri olmuş birisi olarak Afyon’un bütün mahallelerini gezmiş birisi olarak, Afyon’un şehir kültürünün de Türkiye’de örnek şehir kültürlerinden biri olduğunu biliyorum. Bugün değerlendirmelerimizi de Afyon’a katkıda nasıl bulunabileceğimizi ve Afyon’un ve çevre bölgelerinin en önemli sağlık turizmi haline nasıl dönüşmesinin mümkün olabileceğini tartıştık. Projeler üzerinde durduk.”
AK PARTİ’NİN İKTİDARA GELİŞİNİN 12. YILI
Başbakan Davutoğlu, 3 Kasım tarihinin de AK Parti’nin iktidara gelişinin 12. yılı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:“Türkiye’de 12 yılda kat ettiğimiz mesafe açısından önemli tarih. Bir kez daha bu 12 yıl içinde partimize büyük teveccüh göstermiş bütün vatandaşlarımıza ve özellikle Afyon’da olduğumuz için Afyonlu hemşehrilerimize teşekkürü borç biliyorum. Daha uzun yıllar AK Parti kadroları ülkeye hizmet etmeye devam edecek. Dün istişare toplantımızda da bundan sonraki perspektifimizi paylaştık.”
İstanbul’daki tekne kazası
Davutoğlu, İstanbul’daki tekne kazasıyla ilgili olarak, “Ayrıca bu güzel anları yaşarken aldığımız tekne kazası haberi hepimizin yüreğini tekrar dağladı. Bununla ilgili çalışmalar sürüyor" dedi.
Özellikle kaçak göçmenler konusunun sadece Türkiye’de değil bütün Avrupa’da, Akdeniz kıyısında olan ülkelerde en temel meselelerden birisi olduğunu dile getiren Davutoğlu, “Biliyorsunuz İtalya’da benzer olaylar yakın zamanda yaşanmıştı. Birçok ülkede ciddi sıkıntılar bu anlamda söz konusu olabiliyor. Bütün araştırmaları yapacağız. Kurtarma faaliyetleri sürüyor. İnşallah daha fazla kayba şahit olmayız. Bu konuda da çalışmalarımız devam ediyor” şeklinde konuştu.
“ÇÖZÜM SÜRECİNDE NE OLURSA OLSUN KARARLIĞIMIZ SABİTTİR”
Davutoğlu, bir gazetecinin, “AK Parti kampında en çok çözüm süreci konuşuldu. Bir taraftan da Sayın Cumhurbaşkanının açıklaması var özellikle HDP’ye yönelik, ‘sabrımızın da bir sınırı var’ diye. HDP ile hükümet görüşmeleri sona erdi mi yoksa süreç devam ediyor mu?” şeklindeki soru üzerine şöyle konuştu:“Yok. Biz her zaman söyledik. Çözüm sürecinde ne olursa olsun kararlığımız sabittir. Ama biz çözüm sürecinde, sürecini de tek bir aktöre, muhatap olarak tek bir aktöre, tek bir çevreye inhisar etmeyiz. Bu süreç her şeyden önce halkımızın sahiplendiği bir süreçtir. Milli birliğimizi ve beraberliğimizi, Türkiye’nin her köşesinde yaşayan vatandaşların aidiyetini güçlendirmeye dönük bir süreçtir. Dolayısıyla Kobani olaylarından sonra ki tamamıyla bir bahanedir, akil insanlar heyetiyle toplanmamız birçok temaslarda bulunmamız ki bu temaslara devam edeceğiz. Bu temaslar bu sefer sadece HDP ve belli bir kesimle değil halkın bütünüyle olacak. Her bir şehrimizde çözüm süreciyle ilgili kanaat önderleriyle özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde temaslarımızı yoğunlaştırarak devam edeceğiz.”
Daha önce HDP’ye yaptığı çağrının açık olduğunu vurgulayan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“HDP provokatif eylemlere yönelik, ülke istikrarını bozan bir grup değil gerçek bir siyasi parti olarak hareket edip, Türkiye’de anayasal ve yasal çerçevede davranmaya başlarsa bütün bu çerçevede muhatap olmaya devam eder ama kamu düzenini bozacak şekilde, kamu düzenini bozan uygulamalara cevaz verecek şekilde bir tutum takınırsa bu sadece çözüm süreci bağlamında değil Türkiye’deki iç siyaset bağlamında da kayba sebebiyet verir. Öncelikle bütün çağrımız, bütün siyasi partilere, çözüm bağlamında da onun ötesinde de demokratik siyasetin parçaları olmaları, şiddetin, terörün, izinsiz eylemlerin ve can mal kaybına yol açan tutumların dışında olmaları, onları dışlamaları, onlara dönük olarak açık tavır almalarıdır."
"ÇÖZÜM SÜRECİNE KATKIDA BULUNACAK HERKESLE KONUŞURUZ"
"HDP bu tavrı aldığı zaman çözüm sürecine katkıda bulunur" diyen Davutoğlu, şöyle dedi:
"Muhatap olarak her zaman biz çözüm sürecine katkıda bulunacak herkesle konuşuruz. Ama bunu yapmadığı zaman kim yapmazsa, doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde, kim kamu düzenini ihlal ederse devlet kamu düzenini ihdas etmek görevine malik olan tek yetkili mercidir ve kamu düzenini ihdas etmek konusunda tereddüt etmez. Bu sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu için demiyorum, batıda da şehirlerimizde de çok provokatif eylemler söz konusu olabiliyor. Yaptığımız, üzerinde çalıştığımız iç güvenlik reformunda esas olan budur. Herkes toplantı ve gösteri hakkına sahiptir. Nitekim 1 Kasım’da bazı şehirlerde izinli gösteriler oldu, kimse buna müdahale etmedi. İç ve dış olaylarla ilgili buna hiçbir sınır yok ama buradan hareketle hele hele Türkiye’de, Türkiye’nin hiç bir dahlinin olmadığı olaylar bahane edilerek gösteriler, çevre bazı ülkelerde görünen tablolar ortaya çıkarılmaya çalışılırsa buna ne hükümetimiz izin verir ne de halkımız. En çok da bu meselede en olumsuz anlamda etkilenen Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt kökenli vatandaşlarımız buna izin vermez. O bakımdan herkesin yasal sınırlar içinde kalmaya özen göstermesi Türkiye’de etnik ve mezhebi ayrımcılık, nefret dilini kullanmaması böyle bir ayrımcılığa temel teşkil edecek tutumlardan uzak durması, siyasi partilerin birinci, öncelikli görevi budur. Bu görevin sürdürülmesi halinde hem o siyasi partiler Türkiye’de kitleye daha doğru mesajlar verir hem de muhatap olunacak aktörler haline halk nezdinde de bizler nezdinde de o hale gelir. Dolayısıyla göreceğiz. Zamanla tutumlarının ne olduğuna göre gelişmeler seyreder.”