Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Edirne Selimiye Camii’nde halka hutbe irad etti. Üç günlük programı kapsamında Edirne’de bulunan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, hutbesinde Hz. Peygamber’in insanlığa rahmet olarak gönderildiğini, O’nu anlatacak en uygun kelimenin rahmet olduğunu kaydederek, “O'na ümmet olan müminlerin O’nun ahlakını, O’nun rahmet yüklü adaletini, onun hikmet yüklü ahlakını, kendi hayatlarında yaşamamaları ve bunu bütün insanlığa göstermemelerinden dolayı bugün müminler olarak mahcubuz” dedi.
Peygamberler arasında ayrım yapmanın doğru olmadığını da vurgulayan Başkan Görmez, hutbesinde şu hususlara değindi;
“BÜTÜN PEYGAMBERLERE SAYGILI OLMAK, ASGARİ İNSAN OLMANIN EN ÖNEMLİ PRENSİPLERİNDENDİR…”
Peygamberler arasında hiçbir ayırım yapılmaz. Kur'an-ı Kerim'e göre peygamberler arasında ayırım yapmak hiç bir mümine yakışmaz. Hazreti Adem'den Hz. Nuh'a, Hz. İbrahim'den Hz. İsmail'e, Hz. Musa'ya, Hz. İsa'ya kadar bütün peygamberlere saygı duymak, saygılı olmak, asgari insan olmanın en önemli prensiplerinden bir tanesidir.
“RESULÜ EKREMİ İFADE EDEBİLECEK EN DOĞRU, EN GÜZEL KELİME RAHMETTİR…”
Allah Rasulü bütün insanlığa rahmet olarak gönderildi. Her fırsatta en çok tekrarladığı ifade, “Ben yer yüzüne rahmet olarak gönderildim. Ben, size, insanlara beddua etmek, lanet etmek için gönderilmedim. Yüce kitabında Yüce Rabbimiz; "Biz seni ancak, alemlere rahmet olarak gönderdik" buyurulmuştur. Resulü Ekrem Muhammed Mustafa'yı ifade edebilecek en doğru, en cami, en güzel kelime rahmettir. O, bütün insanlara, mahlukata, canlı cansız bütün varlıklara rahmet olarak gönderilen bir elçidir ve o hayatı boyunca rahmet mektebinin en büyük muallimi olmuştur. Taif'te mübarek vücudu kan, revan içerisinde Taif'i terk ettiğinde O, ellerini semaya kaldırmış "Allah'ım kavmime hidayet ver, bu insanlara hidayet ver, onlar cahildirler, bilmiyorlar, onlara mağfiret et Allah'ım" diye dua ediyordu. Uhud'da mübarek dişleri kırıldığında, yanaklarından kanlar akarken yine aynı seslenişle seslendi Rabbine: "Allah'ım bunlar bilmiyorlar, bunlar cahildirler, bunlara mağfiret et, bunlara hidayet et Allah'ım" diye Yüce peygamber duasını esirgemedi.
“O’NUN RAHMET YÜKLÜ ADALETİNİ, AHLAKINI, HAYATLARINDA YAŞAMAMALARI VE İNSANLIĞA GÖSTERMEMELERİNDEN DOLAYI MÜMİNLER OLARAK MAHCUBUZ…”
Bugün onun ümmeti olarak hepimiz ona karşı mahcubuz. Bu mahcubiyet vicdanını kaybetmiş insanlığın onunla istihza etmesinden dolayı değildir. Zira güneşe üfleyerek hiç kimse söndüremez, güneş üflenerek söndürülmez. Bu mahcubiyet onun insanlığa getirdiği rahmeti insanlığa anlatamama mahcubiyetidir. Bu mahcubiyet, başkalarının ona karşı saygısızlık yapmasından değil, bu mahcubiyet O'na ümmet olan müminlerin O’nun ahlakını, O’nun rahmet yüklü adaletini, onun hikmet yüklü ahlakını, kendi hayatlarında yaşamamaları ve bunu bütün insanlığa göstermemelerinden kaynaklanmaktadır. Bugün ümmet olarak ona mahcubuz. Çünkü O, birbirinize zulmetmeyin dedi; ama biz birbirimize zulmettik. Çünkü O, Allah'ın kardeş kulları olunuz dedi; biz kardeşlik hukukunu ihlal ettik. Çünkü O birbirinize sırtınızı çevirmeyin, birbirinize hakaret etmeyin, birbirimizi aşağılamayın dedi; ama biz kardeşlik hukukunu ihlal ettik. Çünkü O, bize yeryüzünde adaleti ayakta tutun dedi. Biz kendi aramızda bile adaleti ayakta tutamadık. Çünkü O, bize yeryüzündeki bütün mahlûkata karşı şefkatli, merhametli olun dedi; ama biz, o şefkati, merhameti birbirimizden dahi esirgedik. Onun için hep birlikte biz, O'na karşı mahcubuz. Yüce Rabbimiz! Bir an önce bu mahcubiyetten hepimizi kurtarsın. Yüce Rabbimiz O'na ümmet olan bütün insanları yeniden izzetine kavuşmayı nasip eylesin.
“BÜTÜN PEYGAMBERLERE SAYGI DUYMAKLA EMROLUNDUK…”
Kuran’da geçen bir ayete atıfta bulunan Başkan Görmez, şöyle devam etti; ‘Size sizin kendinizden öyle bir peygamber gönderdim ki sizin her türlü sıkıntınız, her türlü meşakkatiniz onun çok zoruna giderdi; sizin derdinizi dert edinen, sizin zorluklarınızı ve sıkıntılarınızı kendi zorluğu ve sıkıntısı kabul eden bir peygamber gönderdim. O peygamber size çok düşkündür. O peygamber, müminlere karşı çok şefkatli çok merhametlidir’ Okuduğum, hadisi şerifte ise Allah Rasulü bir gün ashabıyla otururken üç kez şöyle tekrarlamıştır: “Özledim, Özledim, Özledim! Kimi özlediniz ya Rasûlallah diye sorduklarında "Kardeşlerimi özledim. Kardeşlerimle mülaki olacağım, kardeşlerimle karşılaşacağım. o günü çok özlüyorum." Allah Rasulüne ashabı sordular: “Biz senin kardeşlerin değil miyiz ya Rasulallah?” Allah rasulü şöyle cevap verdi: Siz benim ashabımsınız, benim asıl kardeşlerim beni görmeden benden sonra bana iman edecekler. Benim asıl kardeşlerim, benden sonra, beni görmeden, beni tasdik edecekler, beni sevecekler, öyle ki kendilerinden çocuklarından annelerinden ve babalarından daha çok sevecekler. İşte benim gerçek kardeşlerim onlardır." buyuruyor Allah rasulü. Biz öyle bir inancın mensuplarıyız ki bütün peygamberlere saygı duymakla emrolunduk.
Başkan Görmez, hutbe verdiği esnada hutbeyi işaret diliyle engelli cemaate aktaran kişiye teşekkür ederek bir müjde verdi;
“İŞİTME ENGELLİ KARDEŞLERİMİZE İŞARET DİLİYLE KUR'AN KURSLARIMIZI AÇTIĞIMIZ MÜJDESİNİ DE BU VESİLEYLE SELİMİYE MİNBERİNDEN VERMEK İSTİYORUM…”
İşitme engelli kardeşlerime, mesajımı ileten kardeşimize hasetten teşekkür ediyorum ve onun işaret lisanı ile işaret dili ile bütün kardeşlerime konuşma engelli olan bütün kardeşlerimize Rasulü Ekrem (sas)'in insanlığa getirdiği rahmet mesajını ifade etmekten büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim.
Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, onların da üzerine olsun. Allah Rasulü bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Konuşma engelli bir kardeşinize kendisini ifade etmesi için yardımcı olmanız sadakadır." O kardeşlerimize işaret diliyle Kur'an kurslarımızın açtığı müjdesini de bu vesileyle Selimiye minberinden vermek istiyorum. Allah hepinizden razı olsun. ibadetlerimizi makbul eylesin.