ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Aziziye Kahramanı Miralay Bahri Bey’e vefa
Aziziye Kahramanı Miralay Bahri Bey’e vefa
GSİM’den  filenin dadaşlarına motivasyon desteği
GSİM’den  filenin dadaşlarına motivasyon desteği
Erzurum’da aranan 6 şahıs yakalandı
Erzurum’da aranan 6 şahıs yakalandı
Şehit Polis Akoral rahmet niyazlarıyla anıldı
Şehit Polis Akoral rahmet niyazlarıyla anıldı
Emniyet üniversite öğrencilerini bilgilendiriyor
Emniyet üniversite öğrencilerini bilgilendiriyor
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
14 Ocak 2015 Çarşamba - 03:53

Görmez’den önemli mesajlar

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, NTV yayınında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Görmez’den önemli mesajlar

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, NTV yayınında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Gazeteci Ahmed Arpat’ın sorularını yanıtlayan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Fransa’nın Paris kentinde yaşanan olaylara, İslam dünyasında yaşanan gelişmelere, son yıllardan yükselen İslamofobik eylemlere dair görüşlerini açıkladı. 

Başkan Görmez,  insanlığın, dünyayı bir bütün olarak değerlendirerek, acılara, ızdıraplara, katliamlara, vahşetlere karşı birlikte yaşama ahlakı ve hukuku çerçevesinde yaklaşması gerektiğini söyledi. Bütün insanların, birlikte yaşama ahlakının kriterlerini belirlemesi gerektiğine işaret eden Başkan Görmez, “Bizim bugün bütün dünyada, Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, gayr-i Müslim, hangi inanca mensup olursa olsun, yeryüzünde barışı arzu eden bütün insanların, bir araya gelerek, birlikte yaşama ahlakı nasıl olmalıdır, bunun kriterlerini nasıl koyalım, bunun hukukunu yeniden nasıl inşa edelim, bunu konuşmamız gerekiyor.” diye konuştu.

Başkan Görmez’in verdiği mesajlardan öne çıkan başlıklar…

“DÜNYANIN FARKLI YERLERİNDE YAŞANAN HADİSELERİ BÜYÜK BİR IZDIRAPLA İZLİYORUZ…”

“Din hizmetini yürüten ve bütün dünyada bilinen bir kurumun başkanı olarak, bir mümin ve Müslüman olarak, bir insan olarak, son yıllarda, gerek coğrafyamızda, gerek bunun yansıması olarak başka dünyalarda meydana gelen hadiseleri, büyük bir ızdırapla izliyorum. Üstelik aynı gün, belki hiç konuşmadık, hiç kimse konuşmadı ve konuşmayacak ama, aynı gün Irak’ta bir fabrikadaki patlamada otuz beş kişi hayatını kaybetti. Nijerya’da dört yüz kişi, Yemen’de yirmi altı kişi öldü aynı gün. Yani sadece Fransa’da, bir dergide 12 kişi ölmedi. Bu coğrafyada, coğrafya acı çekiyor.

“OLAYLARDA DİNİ SİMGELERİN KULLANILMASI, İSLAM DİNİNİ VE MÜSLÜMANLARI MAĞDUR HALİNE GETİRİYOR…”

Izdırabımızı artıran, bunların bir kısmının dini simgelerle süslenmesi, Hz. Peygamberi savunma adına, intikam alma adına yapılması çok daha üzücü. Neden? Çünkü dini simgelerin bu tür olaylarda kullanılıyor olmasının, bizi endişelere sevk eden bir boyutu var. Bu, İslam dinini bütün bu olayların mağduru haline getiriyor. Avrupa’da yaşayan 30 milyon Müslümanın güvenliği tehlikeye giriyor. Birlikte yaşama kültürü yok oluyor. İnsanların birbirlerine komşu olması, komşuların birbirinin yüzüne bakması zorlaşıyor.

“YERYÜZÜNDE ZULMÜ, HAKSIZLIĞI, İLAHÎ RAHMETE SIĞINARAK, YARATICININ İNSANLIĞIN KALBİNE VERDİĞİ VİCDANI HAREKETE GEÇİREREK ORTADAN KALDIRABİLİRİZ…”

Yeryüzünden zulmü, haksızlığı nasıl ortadan kaldırırız? İlahi rahmete sığınarak, Yaratıcının insanlığın kalbine verdiği vicdanı, şefkat ve merhameti harekete geçirerek, Yaratıcının insana kazandırmak istediği onuru dile getirerek bunu düzeltebiliriz. Ama eylemleri gerçekleştirenler, bu imkanı elimizden alıyor. En azından bilmeyen insanların elinden bunu alıyor ve böylece dine müracaat ederek bunları düzeltme imkânımızı da ortadan kaldırıyor.

“BİZ YERYÜZÜNÜ İFSAT ETMEYE DEĞİL; İMAR ETMEYE, BARIŞI, ADALETİ EGEMEN KILMAYA GELDİK…”

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Biz sizi topraktan yarattık ve sizden yeryüzünü imar etmenizi istedik” buyuruyor. Biz yeryüzünü ifsat etmeye gelmedik. Biz yeryüzünü imar etmeye geldik. Biz yeryüzünde, barışı, adaleti egemen kılmaya geldik. Ama bütün bu hadiseler, yeryüzünü ifsat eden hareketler din adına yapıldığı için, elbette, hem inanan bir insan olarak, Müslümanların mesuliyetini yüklenen bir kurumunda çalışan insan olarak, gerçekten, büyük bir teessürle, büyük bir üzüntüyle, ızdırapla izlediğimi ifade etmek isterim.”

“DİNİ SİMGELERİN İNSANLARI KATLEDENLERİN DİLİNDE BİR SLOGANA DÖNÜŞMESİNİ KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR…”

İslam’ın kabul etmediği, Kur’an’ın her kelimesinin reddettiği, Hz. Peygamberin hayatı boyunca mücadele ettiği bir kötülüğü yaparken, masum insanları katlederken yahut mabedin içerisinde canlı bomba olarak kendisini patlatırken dahi, Allah’ın, Peygamberin adını kullanmak, tekbirler getirmek son zamanlarda çok yaygınlaştı. Bu aslında modern zamanlarda ortaya çıkan, nevzuhur bir şey. Tekbir mesela. Tekbir, bir Müslüman için o kadar önemli bir ifadeki, Müslümanların dünyaya gelen her çocuğun kulağına fısıldadığımız ilk kelimedir. Çünkü çocuğun kulağına ezan okuruz. Günde beş defa, insanları Allah’a bu kelimelerle davet ederiz. Biz insanları ahirete yolcu ederken, tekbir getiririz. Bayram namazları, tekbirlerle süslüdür. Itrî’nin bestelediği tekbir, insanları katleden insanların dilinde bir slogana dönüştüğü zaman, gerçekten bunu kabul etmek mümkün değildir.

“FRANSA’DA 12 KİŞİNİN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ GÜN, YÜZLERCE İNSAN BOMBALARLA KATLEDİLDİ”

Son yüzyılda, Dünyamızın pek çok yerinde, büyük yaralar açıldı ve o yaralardan kan akmaya devam ediyor. Afganistan’da, Bosna’da, Çeçenistan’da, kan durmuş olsa bile, yüreklerde, zihinlerde, kalplerde o acılar devam ediyor. Afrika’da, Ortadoğu’da,  Filistin’de, Şam’da, Bağdat’ta yaralar açıldı. Dünyayı bir insanın bedenine benzetecek olursak, bu bedenin farklı yerlerinden, yaralar açıldı ve kan akıyor. Üzülerek belirteyim, dünyanın bazı bölgelerinde insanlar, umursamaz bir tavırla, “Bana ne!” dedi. Bu hadisenin yaşandığı gün, dünyada olup bitenleri toplayıp masaya koyduğunuz zaman, bu tablo ortaya çıkıyor zaten. Coğrafyaların, toplumların birbirine empati yapmadığı ortaya çıkıyor. Aynı gün, yüzlerce insan bombalarla katlediliyor, ölüyor, öldürülüyor; ama bütün dünya iki gündür Paris’teki cinayetleri işliyor. Elbette, bu tür hadiseleri kınarken, ama ve fakat kelimelerini kullanmamak lazım. Ama ve fakat kelimelerini kullanmadan, herhangi bir insanın böyle bir yere girip insanları katletmesinin herhangi bir dinde izahı yoktur. Allah hiç kimseye böyle bir yetki vermemiştir. Hiç kimse yaratıcı adına, Peygamber adına böyle bir şey yapamaz. Bunu yapanlar, aslında İslam dinine saldırmıştır. Çünkü zihinlerde, kalplerde İslam’a olan sempatiyi yok ediyor. Müslümanların hayatını zorlaştırıyor. Peygamber adına intikam aldıklarını düşünenler bilsinler ki, en büyük haksızlığı, en büyük hakareti Peygambere yapmışlardır.

“İSLAMOFOBİ ENDÜSTRİSİNİN SAHİPLERİNCE, İSLAM KORKUSU SÜREKLİ ÜRETİLİYOR…”

“Kim yaptı” diye kimse aramasın. Çünkü İslamofobi endüstrisi tarafından bir korku üretiliyor ve pazarlanıyor dünyamızda. Bu endüstrinin sahipleri, böyle bir eylem yapıldığı zaman, elbette o korkuyu artırmak için İslam’ı adres olarak gösterecekler. Güpegündüz, Paris’in göbeğinde, filmlerle bile çekilmesi zor olan bir sahneyi, bütün dünyaya yaşatarak tekbir getirtecekler, yahut Peygamberin intikamını aldığını söyletecekler, sonra da Müslüman beldelerden geldiklerini gösterecekler. Bilhassa, sadece Fransa için, Batı dünyasında, üzerinde durulması önemli bir konu olduğu için söylüyorum. Sömürgelerinden Batı’ya göçen gençler, kadim acılarıyla beraber döndüler. Buralarda yüksek bir eğitimle, eşit insan haklarıyla, toplumsal ve kültürel hayata da eşit katılımla karşı karşıya kalmadılar. Dolayısıyla pek çok yerde meydana gelen hadiselerin temel sebeplerden birisinin bu olduğunu unutmamak lazım.

“DİN, DOĞRU ANLAŞILDIĞI VE YARATICININ GAYESİNE UYGUN OLARAK İNSANLAR TARAFINDAN ANLAŞILIP TATBİK EDİLDİĞİ ZAMAN, SU VE HAVA KADAR TABİİDİR…”

Din, doğru anlaşıldığı zaman Yaratıcının gayesine uygun olarak insanlar tarafından anlaşılıp tatbik edildiği zaman, su ve hava kadar tabiidir. Ama yanlış anlaşılırsa, insanlar onu istismar ederse ki tarih boyunca nice insanlar, hegemonyalarını insanlar üzerinde kurmak, ticaretlerini geliştirmek için dini metinleri kullandılar; Peygamber adına sözler uydurdular; Allah’ın ayetlerin tahrif ettiler. Dolayısıyla bu sadece oradaki iki kardeşin, bu katliamı meydana getirirken başvurduğu bir yöntem değil. Bugün üzülerek belirteyim, bütün dünyada, İslam dünyasında, başka dünyalarda, son üç ilahi dinin mensupları arasında, karşılaştığımız en acı tablolardan bir tanesidir.

“DİNİMİZİN TEMEL KAVRAMLARI ADETA BİZLERDEN ÇALINIYOR”

Dolayısıyla dini istismar ederek, din ile yanlış ilişki kurarak, dini yanlış yorumlayarak, dini tahrif ederek, kutsal kavramların içini boşaltarak, dinimizin temel kavramları rehin alınıyor. Dinimizin temel kavramları adeta bizlerden çalınıyor, tekbir bizden çalınıyor. Vatanımızı, varlığımızı, özgürlüğümüzü, dinimizi, mukaddesâtımızı savunmak için tasvip edilen şahadet kavramı bizden çalınıyor. Medine müdafaasında, Bedir’de can verenlerin mertebesi, Çanakkale savaşında vatan savunması, iman savunması yaparken, can verenlerin mertebesi, bizden çalınıyor. Ne oluyor? Katliam yapanların, katledenlerin, katillerin bir argümanı, meşrulaştırıcı bir davranışına dönüşüyor. İslam dininde bunu kabul etmek mümkün değildir.

“AVRUPA’DAKİ BEŞ BİN CAMİDE,  CUMA HUTBELERİNDE SAĞDUYU ÇAĞRISI YAPILDI…”

Avrupa’daki beş bine yakın camide Cuma günü bütün insanlara sağduyu çağrısı yaptık. Avrupa’da okunan bütün hutbelerde, ilk cümle şöyleydi: “Dün yaşanan hadiseden başta Fransa halkı olmak üzere bütün insanlık ailesinin acılarını paylaşıyoruz.” Basın toplantısında yaptığım açıklama, aynı zamanda 5 bin camide okundu. Ülkemizde Cuma hutbesinde, tekbirin ne manaya geldiğini, ezanın ne ifade ettiğini, Allah-u Ekber’in bir mümin için ne yüce bir ifade olduğunu, Müslüman toplumların, kendi özgürlüklerini ifade etmek için, semaya doğru şahadetlerini ifade edildiği tekbir olduğunu anlatmaya çalıştık.

TEPKİLERDE ÖLÇÜ NE OLMALI?

İslam’ın değerlerine tahkir, aşağılama ve benzeri yaklaşımlar Hollanda’da, Danimarka’da, başka ülkelerde tekrarlandı. İslam dünyasından bir kısmı olumsuz olmak üzere tepkiler verildi. O zaman hemen, Batı dünyasında insanların bunu dikkate alarak, “İslam’a veya İslam Peygamberine bir dil uzattığımızda, aşağıladığımızda, demek ki bu Müslümanları rencide ediyor. Biz o halde bundan uzak duralım” demeliydiler. Ama buna rağmen, buna karşılık yapılacak şey asla, karikatür krizlerine verdiğimiz tepki gibi olmamalı, asla bu mizah dergisinin de meydana gelen katliam gibi olmamalı. Nasıl olmalı? Peygamberi bir hikmetle cevap vermeliyiz.  Mesela, karikatür krizlerinden sonra, nice ülkelerde Hz. Peygamberi başka dillerde insanlara anlatmak için çok daha fazla kitaplar yazıldı, müstakil Hz. Peygamber kütüphaneleri kuruldu. Böyle bir karşılık vermenin, peygamberi tavra çok daha uygun olduğu kanaatindeyim.

“BİRLİKTE YAŞAMA HAKKI, HUKUKU VE AHLAKINI TESİS ETMEK İÇİN ÇALIŞMALIYIZ…”

Dünyayı bir bütün olarak görerek, bütün dünyada meydana gelen acıları birlikte paylaşarak bu konulara tepki verelim. Sadece Paris’e, Yemen’e, Nijerya’ya değil, dünyanın neresinde olursa olsun, insana yönelik bir şiddet, vahşet ve katliam yaşandığı zaman, aynı tepkileri vererek, bunu dünyamızdan ortadan kaldırmaya ve barışı ve kardeşliği, adaleti, hakkı yeniden inşa etmek için, birlikte yaşama ahlakı ve hukukunu inşa etmek için kafa yormalıyız diye düşünüyorum.

 
‘Sağlıklı bir millete biz layığız’
 
MHP Yöneticilerinden Altıparmak’a ziyaret
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Çin zulmüne dualı tepki
Anadolu Öğrenci Birliği üyeleri, Sabah namazında Lalapaşa Camii’nde Çin’in ...
Çocuk istismarı sorununa bilimsel yaklaşım
Erzurum Kalkınma Vakfı (ERVAK) Kadın Kolları tarafından “çocuk istismarı” ...
Bir de çilesi olmasa...!
Oltu ilçesinde gece saatlerinde başlayan kar yağışı kartpostallık görüntüler oluşturdu.
 
‘Ehli kıble tekfir edilemez’
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Kanal 7’de canlı olarak ...
Yavilioğlu'ndan Basın üzerine tespitler
Erzurum Milletvekili Cengiz Yavilioğlu 10 Ocak Çalışan gazeteciler Günü ...
‘Yeni Türkiye ve Mehmet Akif İnan’
Gündoğdu, "Bugün Yeni Türkiye iklimini soluyan herkes siyasetçiler başta ...
 
Türkiye’de bir ilk başlıyor
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında, hastanelerde ...
‘Evlilik Oyun değil’
Erzurum Vakfı ve Avrupa Birliği Bakanlığı Türkiye Ulusal Ajansı birlikteliğiyle ...
İnan saygı ve şükranla anıldı
Eğitim-Bir-Sen Malatya üyeleri kurucuları Mehmet Akif İnan’ı 15’ci yıl dönümünde saygı ile andı.
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Çözümün Kuşkulusu
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Berhan Yılmaz hocam kitabın ortasından konuşmuş: Sistem değişmeli
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Ehramlı kadınlar çiftçi olamaz mı yani?
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva