Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Atalay, Batı dünyasının orta çağda yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, "İslam'da akla, bilime aykırı bir şey bulamazsınız, ancak biz dine Batı'nın kiliseye tahsis ettiği alandan daha az yer tahsis ettik." dedi.
//KUTLU DOĞUM HAFTASI ETKİNLİĞİ
Erzurum İl Müftülüğü ile Türkiye Diyanet Vakfı Erzurum Şubesi'nin ortaklaşa düzenlediği '2010 Yılı Kutlu Doğum Haftası' programı başladı. Halk Eğitim Merkezi'nde düzenlenen programa Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk ile kamu kurumları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Haftanın önemine binaen gül dağıtılan program, Kur'an-ı Kerim tilaveti ve sinevizyon gösterisi ile devam etti.
//MÜFTÜ ARSLAN’DAN SUNUM
Programın açılışında konuşan İl Müftüsü Yakup Arslan, Kur'an-ı Kerim'in indirilişinin 1400. yılı münasebetiyle 2010 yılının 'Kur'an Yılı' ilan edildiğini söyledi. Hafta boyunca düzenlenecek programlar ile Peygamberimiz (SAS)'in bir kez daha anlamaya çalışılacağını belirten Arslan, programın hayırlara vesile olmasını diledi.
//BATILI DEĞERLER VE İSLAM
Daha sonra 'Kur'an'ın Evrensel Mesajı ve İnsan' konulu panel düzenlendi. İl Müftüsü Yakup Arslan'ın yönettiği panelde İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mevlüt Özler ile Prof. Dr. Orhan Atalay konuştu. Kur'an-ı Kerim'in hayattaki yeri ve öneminin düşünülmesi gerektiğini belirten Atalay, 'eğitim-öğretimde Kur'an'ın yeri neresidir' sorusunun cevabının bulunması gerektiğini ifade etti. 20. ve 21. yüzyıla Batılı değerlerin yön verdiğini kaydeden Atalay, Batı'nın orta çağda sosyal barışı engelleyen kiliseyi hayatın dışına ittiğini vurguladı.
//ANADOLU’DA DEĞERLER DEJENERASYONU
Batılı değerlerin Anadolu topraklarında da etkisini gösterdiğini kaydeden Atalay, şöyle konuştu: "20. yüzyıl hakikat noktasında olumlu bir yüzyıl olmadı. Batı, kendi orta çağıyla yüzleşti ve sonra kendisine bir yol belirledi. Batı'nın hesaplaştığı şey kilisenin asırlarca Batı'daki insanı aşağılayan, bilim insanlarını ateşlerde yakan, adaletin olmadığı bir yapısı vardır. Aklı ve vicdanı çalışan insanlar kiliseye karşı bir mücadele verdiler. Dediler ki 'Batıdaki dini yapı, esasında bizi mutsuz kılıyor, kiliseyi hayatın dışına iteceğiz.' Katolik ve Protestan mezhepleri arasında çıkan kavgalar vardır. Kilise sosyal barışı yok eden en büyük sebeptir. Rönesans, aydınlanma ve Fransız devrimi ile Batı'da dine bir alan tahsis edildi. Batı'nın bu değerleri bize de geldi. Batılıya sorduk 'Ne yaptınız da ilerlediniz ?' O da 'Dini bıraktık ilerlemeye başladık.' dedi. Biz hiç düşünmeden karar verdik ve biz dine, Batı'nın kiliseye tahsis ettiği alandan daha az alan tahsis ettik. İslamda akla, bilime, sağduyuya, adalete aykırı tek birşey bulunmaz."