//İLETİŞİMDEN YENİ ETKİNLİK
Mizah’ın, tahammül edilemeyene karşı hoşgörü ve sağduyunun zaferi, zekanın kahkahayla dansı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Barlı, “Mizah, aynı zamanda düşüncenin en özgürleşmiş ve özgürleştirici biçimidir de. Dilin şaşırtmacalı kullanımlarını olduğu kadar, evrensel bir hoşgörü kültürünün tohumlarını da içinde barındırır. Gülmenin arkeolojisi, çağlar boyunca sadece farklı inanışları ve kültürleri komik olanın yarattığı sarsıcı etkiyle birleştirmekle kalmamış, aynı zamanda toplumsal değişimin de temel güdülerinden birisi olmuştur. Yerleşik kanıların bir tür yapı sökümü, öteki’yle empati ve özdeşlik kurmayı mümkün kılan iletişimsel yetinin toplumsal sağduyuyla yoğrulmuş formu olarak mizah, insanoğlunun toplumsallaşma ve demokratikleşme serüveninin de ortak söylemidir. Son karikatür krizi örneğinde de büyük ölçüde tanık olduğumuz gibi, bugün çağımızı tehdit eden en ölümcül hastalıkların başında, kültürler arasında gözlenen empati eksikliği ve hoşgörü yoksunluğu gelmektedir. Kültürler arası etkileşime damgasını vuran bu gerilimli ilişkiyi, küresel düzeyde yaşanan ve farklı kültürel inanışlar arasında barış ve karşılıklı anlayışı kökleştirmek yerine, nefret tohumları ekmeye hizmet eden iletişim kazaları şeklinde okumak gerekmektedir. Bu ve benzeri krizlere yataklık eden siyasal olaylar ve gelişmeler ivedi olarak evrensel bir uzlaşı kültürünün yaratılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda, toplumsal ilişkilerin mimarisi, mizah gibi evrensel bir dilin harcıyla yoğrulmuş daha barışçıl düşünce ufuklarının inşasına katkıda bulunabilir.” diye konuştu.
//MİZAHIN GÜCÜ
Bir başka yönüyle de, mizah, madunların ve marjinden konuşanların cesur dilini egemenin karşısında caydırıcı bir ayine dönüştürmek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Barlı, “Bildik olmayana karşı direnme, söylenemez olanı yüksek sesle dillendirme, önyargıya dayalı kalıplaşmış fikirleri yeniden sorgulama olanağı verir. Bu yüzdendir ki, sadece kültürel ve siyasal madunlar değil, ünlü nüktedanlar ve mizah ustaları da içinden çıktıkları toplumun vicdanını temsil ederler. Onların yaşamımızdaki varlığı, birbiriyle çatışan inançlar ve fikirler arasında kurulacak köprünün en sağlam ayaklarını oluşturur.
//MİZAH OLGUSUNUN DÜNÜ VE BUGÜNÜ
Ülkemizde mizah olgusu ve mizah basınının dünü, bugünü ve yarınına yönelik araştırma ve tartışmaların, mizah basınının birtakım ciddi sorunlarına olduğu kadar, Türkiye’nin yakın toplumsal, kültürel ve siyasal tarihine ışık tutucu bir çabayı simgelediği gerçeği de unutulmamalıdır. Bu ön kabulden hareketle, bir toplumun mizah anlayışının, o toplumun yaşayış ve duyuş biçimini oluşturan değerlerin bilişsel haritasının çıkarılmasına yapacağı katkılar büyüktür. Kısaca, hangi dilde ve kültürde olursa olsun, tüm insanlığın ortak deneyim deposu olarak görülebilecek olan mizah, bir çağa egemen olan ruhun kavranmasında başvurulması gereken zengin bir tutanaklar arşividir. Bu arşiv, aynı zamanda insanlığın ortak belleğinin de bir özetidir.” dedi.
Barlı, “13–14–15 Mayıs 2010 tarihleri arasında düzenleyeceğimiz Ulusal İletişim Kongresi’nin konusu ‘Gülmenin Arkeolojisi ve Medyada Mizah Olgusu’ şeklinde belirlenmiştir. Kongremiz başta iletişim bilimleri temel alanı olmak üzere, multidisipliner bir yaklaşımla sosyal bilimlerin değişik alanlarında çalışmalar yürüten iletişim, kültür, sanat, edebiyat camiasından tüm araştırmacılara açıktır. Kongremize tüm katılımcılara yapacakları katkılardan dolayı şimdiden teşekkür ederim.” diye konuştu.