Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, "Bugün Yeni Türkiye iklimini soluyan herkes siyasetçiler başta olmak üzere Mehmet Akif İnan’a borçludur. Bugün Memur-Sen gibi HAK-İş gibi sahici STK’lar varsa bunun temelini Mehmet Akif İnan attığı için bu iklimi soluyan tereddütsüz herkes Akif İnan’a minnet borçludur" dedi.
Eğitim-Bir-Sen, Başkent Öğretmenevi’nde “Doğumunun 75. Vefatının 15. Yılında Mehmet Akif İnan Sempozyumu” düzenledi. Yedi Güzel Adam’dan Mehmet Akif İnan’ın her yönüyle konuşulacağı sempozyumun açılış konuşmasını yapan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, “Akif Ağabey geleceği geleneğe bağlayan bir şair. Düş ve düşüncenin peşinde bir mütefekkir. Öğrenmek ve öğretmek sevdasında bir öğretmen, giyimi kuşamı ve tarzıyla bir çelebi, hak ve adaletin arandığı her yerde bir örgütçü” diye konuştu.
“AKİF AĞABEYİN SENDİKA KURARKEN SANCISININ ÇOK DAHA FARKLI OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”
İnan’ın sendikacılığına niçin sendika ve sendikayı kurarak ne yapmak istediğine dair vurgu yapmak istediğini kaydeden Gündoğdu, şöyle konuştu:
“Neredeyse 200 yıldır bir sorunun cevabını arıyoruz. Bu soru; ‘içinde bulunduğumuz durumdan nasıl kurtuluruz’ sorusu. Bu boyutuyla baktığımızda Mehmet Akif İnan’ın çığır açan sendikacılıkta bir yönünü görüyoruz. Tıpkı siyasette çığır açan Erbakan Hocam gibi işçi sendikacılığında çığır açan HAK-İŞ gibi. O ve diğer kanaat önderleri medeniyet davamızın öncüsü olarak, mütefekkir olarak şairlikleriyle, edebiyatçılıklarıyla, eylemleriyle elbette geleceğe ışık tutan aydınlarımız ama Akif Ağabeyin sendika kurarken sancısının çok daha farklı olduğunu görüyoruz. Sendikayı kurdu, bir telefon defteri bıraktı bize. Sendikayı kurarken de bir fidan dikti. Çam fidanı dikti.”
“AKİF AĞABEY, ‘DEVRİMCİLİK ESKİYE AİT HER ŞEYİ YIKMAYI HEDEF BİLİNCE MUHAFAZAKÂRLIKTA ESKİYE AİT HER ŞEYİ SAHİPLENMEYİ GÖREV SAYMAYA BAŞLIYOR’ DİYOR”
İnan’ın çığır açma özelliğiyle bir bakışı da yıkmak istediğine değinen Gündoğdu, Necmettin Erbakan’ın ilk partiyi kurduğunda ‘İslam’da parti var mı’ sorusuyla karşılaştığını ve sendikayı kurduklarında kendilerinin de sorduğu sorulardan birisinin ‘İslam’da sendika var mı’ sorusunun olduğunu anlatarak, “Akif Ağabey, ‘devrimcilik eskiye ait her şeyi yıkmayı hedef bilince muhafazakârlıkta eskiye ait her şeyi sahiplenmeyi görev saymaya başlıyor’ diyor ve muhafazakârlığın bu açmazına işaret ediyor. Elbette bu durumdan nasıl kurtuluruz sorusu, hem ülkemize hem dünyaya dair kaygıları içeriyor. Ülkemizde vesayetten nasıl kurtuluruz, demokratikleşememe sorununu nasıl açarız. ‘Tek parti diktatörlüğü ile millet iradesini devre dışı bırakan vesayetin 60 darbesi ve 61 anayasasıyla, anayasa ile kurumsallaşan darbe ürünü kurumlardan nasıl kurtuluruzu’, bir başka soru ‘inanç özgürlüğü önündeki tuzaklardan nasıl kurtuluruz’, ‘laikin dindarı dövmesi uygulamasını nasıl ve ne zaman sonlandırabiliriz’, bir başka soru ‘etnisite üzerinden etsinite de kalite arayarak Kürt sorunu körükleyen ve terörü sorununa dönen kardeşliğin önündeki bu en büyük engelden nasıl kurtarabiliriz’, bir başka soru ‘batının insana bakışındaki çifte standardının terk edilmesi için ne yapabiliriz’, ‘İslam ülkelerinin dağınıklığını nasıl toplar’, ‘ittihadı İslam için neler yapabiliriz’ soruları esasen sendikanın Eğitim Bir-Sen’in ve Memur Sen’in kuruluş amacını net ortaya koyuyordu” ifadelerini kullandı.
“BİRBİRİMİZLE KAVGA ETTİĞİMİZ SÜRECE BATI UYGARLIĞI ÖLDÜRMEYE VE MAZLUM HALKLARA ZULM ETMEYE DEVAM EDECEK”
İnan’ın, Eğitim Bir-Sen ve Memur Sen’e bağlı diğer sendikaları kurarak kurdurarak, sadece yakınan ve yazan bir camiadan, yaşayan taraf olan yaşatan, yayan bir camiayı geçmeyi de örgütlenme ile mümkün olacağına inanarak önemsediğini ifade eden Gündoğdu, “Bu Akif İnan’ın temelini attığı Memur- Sen ve bağlı sendikaları taraf olma özeliğini ortak akıl mitingleriyle o gün kendisinden büyük sendikaların darbecilere ev sahipliği yaptığı o günün geçer akçesi postalcılarla yan yana ve onlara yanaşma olduğu bir dönemde millet iradesine ipotek koyan her türlü eyleme karşı çıkarak ortak akıl mitinglerini yaptık. Referandum bu ortak aklı mitingleriyle püskürtülen darbe anlayışının inşacı boyutudur ki, 60 darbesi ve 61 anayasasıyla anayasal kurullar eliyle millet iradesini döven geleneğin, merkezine kutsal devleti alıp devletin bölünmez bütünlüğüyle başlayan devletin emrinde insan anlayışını çağ dışılığını reddedip insanın ve milletin emrinde insanı oluşturmak için toplu sözleşmeye de toplumsal sözleşme de evet denilerek gerçekleştiren referandum. Milli Eğitim Şuraları Eğitim Bir-Sen’in hem taraf olduğu ve hem karşı koyduğu konular hem de yasaklarsan kurtarma hem de gelecek inşası açısından öneriler sunduğu ve şuralardan önce şuralar yaparak hazırlandığı eğitim platformlarıdır ki katsayı engelinin kaldırılması ki, din eğitimine ilk kez geçirtilmiş olması, başörtüsü serbestliğine geçilmiş olması ki yüzde yüz memur sen ailesini gayretleriyle 12 milyon 300 bin imza ile sivil itaatsizliğiyle gerçekleştirdiği bu öncülük, inanç özgürlüğündeki engelleri eğitim çalışma ve siyaset boyutsuyla kaldırmada Mehmet Akif İnan misyonu ve hatırasını yaşatma anlayışı. Çözüm süreci, eşit yurttaşlık hakkı, Kürt sorunu ya da terör belasından kurtulma anlayışı ya da aynı gemide beraber yaşama bilinciyle inancı ne olursa olsun teröre şiddete bulaşmamış herkesin demokratikleşme adına hukuk eşitliği gibi yaklaşımlar çözüm sürecindeki eğitim bir sen nasıl paydaş olduğunun göstergesi. Ölümün ve savaşın çok kolay olduğu bu dönemde barışın zorluğunu bile bile 6-7-8 Ekim’de barışa ihanet edenleri görerek bile barışta ısrar etme, Türk’ün Kürt’ün Arap’ın kardeşliği tesis etme meselesi esasen sadece Türkiye’de sorunun çözülmesi değil, bölgemizden sorunu çözüşmesinde beraber getiriyor. Biz Türkler Kürtler Araplar birbirimizde kavga ettiğimiz sürece batı uygarlığı öldürmeye ve mazlum halklara zulm etmeye devam edecek ve bunu sorumlusu da bir şekilde biz olacağız. İşte bu nokta da Akif Ağabeyin “türkümüz dünyayı kardeş bilendir, gökleri insanın ortak tarlası” derken kast ettiği kardeşlikte bu anlayışın bir yansıması” şeklinde konuştu.
“DERDİ OLAN GENÇLİĞİ YETİŞTİRME SEVDAMIZ”
“Eğitim Bir-Sen bugün 310 bin üye ile Türkiye’nin en büyük sendikası, Akif Ağabey de Türkiye’nin en önemli mesellerinden birisi olarak eğitim ve öğretimi görüyor” diyen Gündoğdu, şunları söyledi:
“Gençliğe vurgu yapıyor ve gençlik meselesini öne çıkarıyor. Bizim bu iki ay içerisinde faaliyetlerden birsi Eğitim ve Ahlak Şurası’dır ki, ahlaklı olmayı kariyer yapmanın önüne geçirmek, değer olarak daha çok test çözenin değil daha ahlaklı olanın değerli olduğu bir gençliğin eğitim politikaları eliyle yetiştirilmesini sağlamak. Akif Ağabey 1978 yılında bu sancıyla gençliğe bir konferans veriyor. Bu konferansta gençliğe “bu millet uzun zamandır sahipsizdir, ona sahip çıkacak yönetici ve liderlere ihtiyaç vardır. Ey gençler sizler bu milletin önüne geçip yön vereceksiniz, liderleri olacaksınız müesses nizamın bu milleti göbeğini kaşıyan adamlar ilan ederek onlara salatalık, domates, inek, dana yetiştirme ve asla yönetime gelmeme olarak biçtiği rolü elbiseyi yırtıp atacaksınız ve ayağınızın çağrıyla gelip bu millete hizmet edeceksiniz’ çağrısıydı ki bu çağrıyı Genç Memur-Sen’i kurarak hayata geçirdik. Bugün dünyanın neresinde bir mazlum varsa ağabeylerinden ablalarından daha önce Genç Memur-Sen’i Türkiye’nin her yerinde sahada görüyorsak bu Asım’ın neslini gelecek inşasını ve derdi olan gençliği yetiştirme sevdamızı Akif Ağabey’i ve bu camianın ortak sevdasının bir ürünüdür” dedi.
Memur-Sen olarak 800 bini geçen üyeleriyle övündüklerini bildiren Gündoğdu, “ Bu sayıyı ekmek, özgürlük, insan hakları ve küresel sorunlara karşı, küresel çözümün paydaşı olan örgütlü bir güç olarak kabul ettiğimiz ve yaşattığımız için Allah’a hamd ediyoruz.”
Gazze’ye bir Mehmet Akif inan Memur-Sen Okulu yapma kararı aldıklarını söyleyen Gündoğdu, akabinde birde hastane yapılacağını bildirdi.
Eğitim Bir-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İHH olarak ‘Her Sınıfın Bir Yetimi Olsun’ kampanyasını başlattıklarını hatırlatan Gündoğdu, ayda 90 TL’ye bir yetime anne baba olması çağrısında bulundu.
“DÜN HAÇLI ZİHNİYETİ HAÇLI SEFERLERİYLE ÜZERİMİZE GELİYORDU.
Bugünlerde İslamafobi ve Paris saldırısının gündemde olduğuna değinen Gündoğdu, “‘Elbette bütün insanlığın kurtuluşu olmayan bir kurtuluş, bizim kurtuluşumuz değildir’ diyen bir din. Bir insanın ölümünü kâinatın ölümü gören bir din asla şiddetle anılamaz. İslam dinini şiddetle anmak için Müslümanların basiretsizliğinden daha ziyade Batının projesini görmemiz gerekmez mi? Şimdi Paris’te bir saldırı. Ben bu saldırıların çözüm sürecinin 6-7-8 Ekim’den sonra yeniden rayına girmesi ve bunun akabinde İstanbul’daki saldırı Fransa Cumhurbaşkanının ‘Suriye diktatörünün diktatörlüğüne geçmişte göz yumduk yanlış yaptık Türkiye doğru yolda’ diye öz eleştiri yaptığı bir günde onu pişman etmek için kurgulanan bir üst akıl. Bunu iyi değerlendirmek lazım. Dün Haçlı zihniyeti Haçlı Seferleriyle üzerimize geliyordu. Bugün çok daha çirkefleştiler. Bu tür senaryolarla katliamlar yapmaya devam ediyorlar. Batının bir şeye karar vermesi lazım. Halklar bazında çok sorunun olmadığını görüyoruz. Batı ya geçmişte kendi tekelindeymiş gibi gösterdiği insan hakları evrensel değerler, inanç hürriyeti, ifade hürriyeti, yaşama hürriyeti gibi konularda keser demokrasisini kendinden olmayanı görmeme, kendinden olanı ajite etme çirkefliğini terk edecek kim olursa olsun hangi dinden olursa insan haklarını savunacak ya da bu siyonizmin emrinde olarak çökmeye yok olmaya devam edecek” değerlendirmesinde bulundu.
“YENİ TÜRKİYE İKLİMİNİ SOLUYAN HERKES İNAN’A BORÇLUDUR”
“Akif Ağabey bir ifadesinde ‘Hepimiz üstat Necip Fazıl’a borçluyuz’ diyor ‘üstadın getirmiş olduğu iklimde soluyan, açtığı fikir ortamında yaşayan herkes borçludur’diyor” ifadesini hatırlatan Gündoğdu, şunları kaydetti:
“Bende diyorum ki, bugün Yeni Türkiye iklimini soluyan herkes siyasetçiler başta olmak üzere Mehmet Akif İnan’a borçludur. Menderes bu millet adına mücadele ediyorken yanında sahici sivil toplum örgütleri yoktu. Onun için yalnızdı. Özal bu ülkeyi açıp Türk’ü Kürt’ü kardeşliğin mücadelesini veriyorken yanında Memur-Sen yoktu. Erbakan İslam birliğini, ümmetin kardeşliğini maddi manevi kalkınmayı, ahlak hamlesini başlatırken yanında güçlü Memur-Sen yoktu. Bugün Memur-Sen gibi HAK-İş gibi sahici STK’lar varsa bunun temelini Mehmet Akif İnan attığı için bu iklimi soluyan tereddütsüz herkes Akif İnan’a minnet borçludur.”
1 buçuk ay önce Kadınlar Komisyonunun konferansçısı olarak Nuri Pakdil’i ağırladıklarını belirten Gündoğdu, “Orada eş başkanlığa geçtik. Nuri Ağabey Akif Ağabeyin ağabeyi, otomatik olarak bizim ağabeyimiz. Bundan sonra Eğitim-Bir-Sen’in de Eş Genel Başkanı” bilgisini verdi.
“TÜRKİYE GENELİNDE BU SAYIYI HEM ÜYE SAYISINI 800 BİNDEN 1 MİLYONA HEM DE 1 MİLYON HEP BERABER DİKECEĞİZ İNŞALLAH”
“Doğumunun 75. ölümünün 15. yılı dostlarını eserleriyle buluşturmak istedik” diyen Gündoğdu, “81 ilde Mehmet Akif İnan Memur-Sen Hatıra Ormanı 1 milyon üyeye 1 milyon fidan kampanyasını iki gün önce Bakanımız Veysel Eroğlu Bey ile imzaladık. Şuanda Akif İnan Ormanı 4 yerde başlatmıştık. Türkiye genelinde bu sayıyı hem üye sayısını 800 binden 1 milyona hem de 1 milyon hep beraber dikeceğiz inşallah” dedi. Memur-Sen olarak Akif İnan’ın dostlarından saatlerce hatıralarını dinlediklerini ve ellerinde çok zengin kaynak olduğunu anlatan Gündoğdu, Akif İnan belgeseli olarak 1 bölümünün izletileceğini ifade etti.
“O EŞSİZ BİR DAVA İNSANI OLDUĞU GİBİ..
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen'in fikir babası, kurucusu ve manevi lideri İnan'ın yazarlığı, şairliği, sendikacı kimliği, hocalığı, fikirleriyle gönüllere, kalplere hitap eden ender bir kişilik olduğunu belirten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yardımcısı Halil Etyemez, ''Şair ruhu, mücadeleci hayatı, sendikal hayatındaki sağlam duruşu, edebiyatçı kişiliği, maarif davasında idealist bir muallim, kimi zaman keskin, kimi zaman naif, kimi zaman merhamet dolu biri olarak Kudüs şairi ünvanını alan, İslam aleminin derdini kendine dert edinen günümüzde örneğine az rastlanan bir kişiliktir. O eşsiz bir dava insanı olduğu gibi dava insanı yetiştirmek için çaba sarf eder, onlara sorumluluk yüklerdi. Mehmet Akif İnan bu yönleriyle tam bir ağabeydi. Haksızlıklara karşı çok taraflı bir mücadele vermişti'' diye konuştu.
İnan'ın hayatı boyunca medeniyetin yeniden inşasına, mücadele vermenin önemine dikkat çektiğini vurgulayan Etyemez, ''Emek ve hak bilincine, sendikacılığın esaslarına maarif davasına, adalet ve özgürlük mücadelesine yaptığı katkılarından ötürü Türkiye'nin sendikal ve maarif tarihi onsuz düşünülemeyeceği gibi onsuz da yazılamaz'' ifadelerini kullandı.
''ADAM ADAMIN GÖLGESİNDE YAŞAR’
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem ise Mehmet Akif İnan dendiğinde aklına Mehmet Akif Ersoy'un geldiğini, her ikisinin de güzel, dertli ve dönemlerinde çok zorluklar yaşamış insanlar olduğunu ifade ederek, ''Adam adamın gölgesinde yaşar, Mehmet Akif Ersoy'un gölgesinde Mehmet Akif İnan var. Mehmet Akif İnan’ın gölgesinde de işte bugün Memur-Sen'in, Eğitim-Bir-Sen'in bugün birçok adamı, o gölgede yetişerek adam gibi duruyorlar ve o duruşla onun da erdemliler hareketi yer buluyor, başörtüsü zulmü son buluyor. Osmanlıcadan bahsediyoruz ve geçmişi yok saymadan geleceğe daha güvenle bakıyoruz. Vefanın önemini de onun kurduğu bu sendika çok güzel gösteriyor'' dedi.
PAKDİL’İN VURGULARI
Eğitim-Bir-Sen’in Başkent Öğretmenevi’nde dün başlayan “Doğumunun 75. Vefatının 15. Yılında Mehmet Akif İnan Sempozyumu”nda bugün Yedi Güzel Adam olarak bilinen Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan’a dair bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşide Pakdil ile birlikte Yazar Necip Evlice'de yer aldı.
Lise dönemlerinde Mehmet Akif İnan ile ilk karşılaşmasını anlatan Pakdil, “Akif İnan, Yedi Güzel Adam’ın öbür üyeleri benden 5-6 yaş veya biraz daha fazla küçüktüler. Ben liseye başlamıştım. Ben lisede okurken Akif İnan Urfa’dan gelmişti ve bizim liseye, ortaokula kaydolacaktı. Biz Akif İnan’ı aldık. Uğraştık, didindik Türkiye’nin en modern bir şairi yaptık. Bunda benim gerçekten çok onurlu bir payım vardır. Bunu tarihe kayıt düşüyorum” diye konuştu.
Mehmet Akif İnan’ın divan edebiyatına olan hakimiyetinin nereden kaynaklandığıyla ilgili Pakdil, “Akif İnan’ın büyük ihtimalle Urfa’da bu divanları çok iyi bilen hocalarla düşüp kalkıyordu” dedi.
Mehmet Akif İnan’daki divan edebiyatı merakını kardeşi Ali Mithat İnan anlattı.
“BÖYLE BİR DOSTLUĞU TARİHİN BİR DAHA KAYDEDECEĞİNİ ZANNETMİYORUM”
İnan ile dostluklarına değinen Pakdil, “Akif İnan ile birlikte öbür Yedi Güzel Adamla da dostluğumuz aynı şekilde bir dostluktu. Böyle bir dostluğu tarihin bir daha kaydedeceğini zannetmiyorum. Biz öyle bir arkadaş grubuyduk ki, birimizin düşüncesi hepimizin düşüncesi olurdu. Birimizin sevgisi, hepimizin sevgisi olurdu. Birimizin nefreti hepimizin nefreti olurdu. Biz bir yazarı seviyorsak hepimiz aynı yazarı severdik. Biz bir insandan tiksiniyorsak, hepimiz aynı insandan tiksiniyorduk. Bunu özellikle belirtiyorum. Böyle bir arkadaşlık gerçekten yeniden kurulabilir düşüncesinde değilim ama inşallah kurulabilir” değerlendirmesinde bulundu.
“AKİF İNAN YERDEN BİTER GİBİ BİTMEDİ. KENDİ KENDİNİ YETİŞTİRDİ”
İnan ile birlikte edebiyat dergisini çıkarmalarına ilişkin Pakdil, Edebiyat Dergisini Ankara’da çıkartmaya başladıkları zaman Akif İnan’ın Urfa’dan geldiğini ve Ankara’da oturduğunu anlattı. Pakdil, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Akif İnan önce eski tarz yazmaya çalışıyordu. Onu değiştirmeye çalıştık. Yeni Türkçe ile buluşturduk. Dilini olabildiğince arılaştırdık ve yepyeni bir şair, yepyeni bir yazar ortaya çıktı. Akif İnan yerden biter gibi bitmedi. Kendi kendini yetiştirdi. Akif İnan hepimiz gibi sapına kadar İslamcıydı, Akif İnan hepimiz gibi sapına kadar şeriatçıydı. Akif İnan hepimiz gibi Necip Fazıl Kısakürek’e gönülden bağlıydı. Akif İnan çok kitap okurdu.”
Akif İnan’ın üniversiteyi bitirmesine vesile olmasıyla ilgili Pakdil, İnan’ın Dil, Tarih’in Türkoloji Bölümünde okuduğunu ve Kenan Akyüz’ün dersine girmediğini anlatarak, “Akif’in mezun olmasında benim manevi etkim büyük olmuştur” şeklinde konuştu.
“AKİF İNAN ARKADAŞ GRUBU İÇİNDE AĞA ADAMDI”
Yedi Güzel Adam içerisinde İnan’ın hangi özelliğiyle öne çıktığı sorusuna Pakdil, “Akif İnan arkadaş grubu içinde ağa adamdı. İçimizde en ağa adam Akif İnan’dı. İçimizde en artist insan Cahit Zarifoğlu idi. En deli fişek Alâeddin Özdenören idi. Rasim Özdenören denge unsuruydu. Nuri Pakdil bu Yedi Güzel Adamın ağabeyiydi” ifadelerini kullandı.
“AKİF İNAN’IN SENDİKACILIĞA DAHİL OLMASINI HAYRETLE VE DEHŞETLE KARŞILADIM”
İnan’ın sendikal faaliyetleriyle ilgili Pakdil, “Akif İnan’ın sendikacılığa dahil olmasını hayretle ve dehşetle karşıladım. Bir İslam devrimcisinin, bir İslam yazarının sapına kadar şeriatçı bir insanın sendikacılık yapması bana tuhaf geliyor. Zaten Akif İnan bana da sormamıştı. Ne diyeceğimi biliyordu çünkü” dedi.
“İÇİNİZDE BANA MEKTUP YAZMAK İSTEYEN OLURSA BENDE ONA HEMEN GECİKMEKSİZİN CEVAP VERECEĞİMDEN EMİN OLABİLİRSİNİZ”
Söyleşide Yazar Necip Evlice, Pakdil’in Paris’ten Akif İnan’a yazdığı mektupları okudu. “En önemli ricam vefalı, dürüst, ahlaklı, cibilliyetli, nankörsüz bir arkadaşlık kurmalarıdır” ifadesini kullanan Pakdil, şunları kaydetti:
“Yapılan iyiliği asla unutmamalarıdır. Arkadaş ziyaretlerine yoğunluk vermeleridir. Aynı şehirdeler ise mutlaka görüşmeleridir. Başka şehirdeler ise mutlaka mektup yazma alışkanlığı edinmelidirler. Cep telefonuyla konuşarak hiçbir şey çözülemez. Kağıda dökülen dostluklar önemlidir. Kalıcı olan odur. Söz suyun üstüne yazılmış yazı gibidir kaybolur. Bütün arkadaşlara ricam, mutlaka birbirlerinizle mektuplaşınız. Aynı şehirde olsanız bile. Ben şimdi Ankara’da olan birçok arkadaştan mektup alıyorum. Bende onlara mektup yazıyorum. İçinizde bana mektup yazmak isteyen olursa bende ona hemen gecikmeksizin cevap vereceğimden emin olabilirsiniz. Adresim kısadır. Nuri
Pakdil PK 50 Bakanlıklar Ankara. Mektuplarınızı bekliyorum.”
Pakdil, Ali Mithat İnan’dan da kendisine mektup yazmasını istedi. Mehmet Akif İnan’ın 6-7 tane kod adı olduğunu söyleyen Pakdil, “Aklımda kalan Mehmet Reha idi. Nuri Pakdil’in 16 tane kod adı vardır. En çok bilinen kod adım Emin Ziayioğlu Ebubekir Son Umut’tur” dedi. Necip Evlice’nin kod adının ise İdris Hamza olduğunu bildirdi.
“MUTLAKA İYİ DERECEDE BİR YABANCI DİL ÖĞRENMELERİNİ TAVSİYE EDİYORUM”
Gençlere tavsiyelerde bulunan Pakdil, “Bugünün gençlerine her şeyden önce mutlaka ve mutlaka iyi derecede bir yabancı dil öğrenmelerini tavsiye ediyorum. Çok donanımlı insanlar olmalıyız. Dil öğrenmeden hiçbir şey olmaz. Siz İngilizce öğrenmeyi tercih etmelisiniz. İngilizce bugün daha önde gelen bir dildir. Tabi en başta mümkün olursa ana dilimiz Arapçayı öğrenmek gerekir. Hanım arkadaşlara rica ediyorum. Her gün butiklere gitmeyi zevk biliriz. Butiklere gittiğimiz kadarda kitapçılara gitmeye çalışacağız. Kitapçılardan yeni kitapçıların kokusunu almaya çalışacağız” diye konuştu.
TRT’de yayınlanan Yedi Güzel Adam ile ilgili düşüncelerini anlatan Pakdil, diziye izleyemediğini ancak daha sonra izleyeceğini kaydetti. Dizinin önce Erdem Beyazıt ağırlıklı çekildiğini söyleyen Pakdil, yavaş yavaş ise Nuri Pakdil ağırlıklı çekilmeye başlandığını ifade etti. Pakdil, dizinin kitaplarının satılmasına da katkı da bulunduğunu sözlerine ekledi.
Konuşmaların ardından Mehmet Akif İnan’ın kardeşi Ali Mithat İnan, Pakdil ve Evlice’ye plaket takdim etti. Söyleşiden sonra gerçekleşen sempozyumun 3.oturumunda ise Prof. Dr. Turan Karataş’ın başkanlığında ‘Mehmet Akif İnan’ın Sanatı, Nesri ve Şiiri’ konusunda Prof. Dr. Mehmet Narlı, Mustafa Özçelik, Arif Ay ve Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç birer konuşma yaptılar.