1980 ihtilali sonrası cezaevlerinde işkenceden geçen ülkücü camianın isimlerinden Muammer Cindilli, 12 Eylül zindanlarının 'kanun dışı örgütlenmelerin okulu' olduğunu söyledi. Türkiye'nin sağ-sol diye ikiye bölündüğü 1980 ihtilalinde işkence gören ülkücülerden işadamı Muammer Cindilli, hem demokratik açılım hem de 'Bu Kalp Seni Unutur Mu?' dizisindeki Muammer Doğu karakteri üzerine açıklamalarda bulundu.
DEMOKRATİK AÇILIM
Demokratik Açılım konusunda tek taraflı hareket edilmesi endişesi taşıdığını belirten Muammer Cindilli, önemli ve hassas bir konuda toplumun ekseriyetini kucaklayan açılımların daha kalıcı olacağını düşünüyor.
Bu konuda Mevlana örneğini veren Cindilli, "Mevlana bir şey söylüyor: 'Ben pergelim. Pergelin bir ucu sıkı sıkıya şeriat-ı Muhammediye'ye rapt edilmiştir; diğer ucu ile şüphe ederim, tefekkür ederim, merak ederim.' Ne adına yaparsak yapalım tarihimizle yüzleşirken pergel gibi olmak lazım. Pergelin bir ucu bu coğrafyaya, bayrağa, imana ve milletimizin bölünmez bütünlüğüne rapt edilirken, diğer ucuyla da ayrım yapmadan sevgiyle, hoşgörüyle, kavga etmeden, medenice tartışıp birbirimizin kamburunu düzeltmeliyiz." dedi.
"HEP DAHA FAZLASINI İSTEMEK ÇÖZÜMSÜZLÜK GETİRİR"
Meseleyi sadece bir kitleye indirgeyerek, konuya sadece 'Kürt sorunu' olarak bakmayı yanlış bulduğunu vurgulayan Cindilli, "Bu memlekette Kürt sorunu var da Türk sorunu yok mu? açılım paketinde 80 darbesinde yapılan işkencelerle insan hakları ihlallerinin yapıldığı Diyarbakır Cezaevi'nin kapatılması ve eğitime açılması gündeme geldiğinde bakıyoruz yine itirazlar var. Neymiş efendim, atalarının işkence gördüğü yerde çocuklar nasıl eğitim görebilirmiş. Sen ne verirsen ver karşıda doymayan, daha yok mu diyen bir zihniyet var. Çözümsüzlükte işte burada başlıyor." diye konuştu.
CİNDİLLİ’NİN YAŞADIKLARI
Cindilli, 12 Eylül döneminde 28 gün sorguda kalmış, serbest bırakılmış ancak bir süre sonra yeniden gözaltına alınmış. O dönemde gözetim süresi 90 gün olduğu için 90 gün sorguda kalan Cindilli, tutuklanarak 9 ay kadar Erzurum 3 Nolu Askeri Cezaevi'nde, bir süre de Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde kalmış.
İhtilalin Türkiye'ye hiç bir şey kazandırmadığını anlatan Cindilli, bu dönemde suç işleyen, işlemeyen herkesin zulüm gördüğünü söyledi. '12 Eylül zindanları Türkiye'de çok daha büyük kanun dışı örgütlenmelerin okulu oldu' diyen Cindilli, şöyle konuştu:
"Diyarbakır Cezaevi'nde birileri işkence gördü, insanlık dışı muamelelere tabi tutuldu' deyip burayı yıkarak 'Demokratik Açılım yapıyoruz' diyenlere birileri de kalkıp 'Mamak Cezaevi'nde yapılan zulümler ne olacak' der. Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi değerli bir şahsiyet Mamak Cezaevi'nde işkenceden öldü. Türkiye'de hukuk dışı uygulamalar 12 Eylül döneminde Diyarbakır'a mahsus bir şey değildi ki, zulüm sadece solculara yapılmadı, hele hele Kürtlere hiç yapılmadı. Mamak'ta yaşananlar, Erzurum'da yaşananlar, Malatya'da yaşananları niçin unutuyoruz? Mesela Malatya’da Aydın Demirkol ve Mehmet Kazan isimli çok yiğit iki ülkücü işkenceyle öldürüldü. Erzurumlu Yılma Durak'a yapılan işkenceleri unutmak ne mümkün. Duvardaki kireçleri toplayarak yutar ve ölümü arar hale gelmişti. Birçok arkadaşımız işkence gördü. 12 Eylül döneminde belki en az zulüm gören ülkücülerden biriyim. Bugün geldiğimiz noktada o dönemde işkence yapanları Allah ıslah etsin diyorum. Günlerce aç bırakıldıktan sonra köpüklü et yemeği verilmesiyle herkesin birden ishal olması ve tuvalete çıkmanın yasaklanması da işkence çeşitlerinden biriydi. Varın gerisini siz düşünün."
HUKUKSUZLUK VURGUSU
Demokratik Açılım yapacağız diye sadece PKK'lıların, vatan hainlerinin, ırz düşmanlarının aflardan yararlanma yolunun açılmasını doğru bulmadığının altını çizen Cindilli, hâlâ ülkücülerin cezaevinde yattığını ve ne zaman çıkacaklarının belli olmadığını kimsenin gündeme getirmediğinin altını çizdi.
ADANALI HALA İÇERDE
Diyarbakır Cezaevi'nde solculara yapılan su-i muamelenin gündemde tutulduğunu ama bugün hâlâ hukuk dışı, insanlık ayıbı işlerin devam ettiğine vurgu yapan Cindilli, "Mesela Erzurumlu Bünyamin Adanalı, Osman Ağaoğlu, bunlar yıllardır Bahçelievler davası nedeniyle hapis yatıyorlar. Türkiye'de her tutuklunun, her hükümlünün müddet namesi var. İçerde suç işlemediği sürece ne zaman çıkacağı bellidir ancak bunların ne zaman çıkacağı belli değil. Türkiye defalarca infaz kanununa muhatap oldu, af kanunu çıktı ama hemşehrim Haluk Kırcı'yı bunun dışında tuttular. Ağca papayı vurdu, cezası ne ise çekti. Türkiye'de ki cezası belli değil, ne kadar daha yatacak kimse bilmiyor. İnsan Hakları Mahkemesi Osman Ağaoğlu'nun yeniden yargılanmasına karar vermişti. Bünyamin Adanalı üzerine atılan suçu işlemişse eğer benim çocuklarımın başına gelsin. Bu kadar iddialı konuşuyorum." şeklinde konuştu.
"HİÇBİR SUÇUN CEZASI İŞKENCE OLMAMALIDIR"
Diyarbakır Cezaevi'nde hukuk dışı uygulamalar, katı disiplini aşan davranışlar olduğunu ifade eden Cindilli, Diyarbakır Cezaevi'nin 1980'li yıllardaki iç amiri olan Binbaşı Esat Oktay Yıldıran'ın İstanbul Ümraniye'de bir halk otobüsünün içerisinde PKK'lılar tarafından öldürüldüğünü açıkladı.
Dünyada hiçbir suçun cezasının işkence olmaması gerektiğini söyleyen Cindilli, 'Bu Kalp Seni Unutur mu?' dizisinde anlatılan olaylarla ilgili ise şunları söyledi: "Bu ülkede çok acılar yaşandı, çok gözyaşı döküldü ama ülke yoruldu. Bu ülkenin yeni bir açılıma ihtiyacı var. Bu hale doğru yürürken Esat Oktay Yıldıran'ın yaptığı zulümle anıldığı kadar belki de ondan çok daha fazla katledilmesiyle de hatırlanabilmeli. Zulme varan bir işlemin sorumlusunu öldürme hakkı da hiç kimsede olmamalıdır. Esat Oktay Yıldıran ile ilgili yazılanlara baktığınızda yüzünüz kızarıyor. O dönemi anlatan Marksistlerin ifadesiyle işkenceyle öldürülmesi gerektiğini söylüyorlar. Tamam bir devir yaşandı. O devrin sorumlusu olarak anlatılan insanın kendisine ait bir otomobili bile yoktu, halk otobüsü ile evine gidiyordu ve bu insan öldürüldü."