ERZURUM
Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Vaaz ve Vaizlik Sempozyumunda konuşan Diyanet işleri Başkanı Mehmet Görmez, propaganda ve reklam diliyle din dilinin birbirinden farklı olduğunu söyleyerek “Din dili propaganda ve reklama başvuramaz. Din dili hakikati ifade etmek zorundadır” dedi.
“Kur’an’ın okunan bir söz, kitabın yazılan bir söz olduğunu, Âdem’in (as)bir sözden yaratıldığını ve Resul-i Ekrem’in sünnetinin, sözlerinin İslam’ın ikinci kaynağı olduğunu” ifade eden Başkan Görmez, buna rağmen modern zamanlarda sözün değerinin düşürüldüğünü ve imajın yükseltildiğini belirtti.
HAKİKAT, HİKMET VE AHLAK
Başkan Görmez, söz ile imajın hakikat, hikmet, ahlak ve estetik açısından birbirinden oldukça farklı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:“Reklam ve propaganda dili ile vaaz ve irşat dili asla birbirine karıştırılmamalıdır. Reklam ve propaganda dili başka bir şeyi ifade eder ve hakikat terazisinde hiçbir değeri yoktur. Aldatmaya, kandırmaya yönelik bir bilgidir. Ama din dili reklam ve propagandaya başvuramaz. Din dili hakikati ifade etmek zorundadır. Bu sebeple sözü yüceltmeye devam etmeliyiz.”
Konuşmasında Hz. Mevlana’yı da anan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Bugün aynı zamanda Hz. Mevlana’nın vuslatının, şeb-i arusunun yıl dönümünü yaşıyoruz. Hz. Mevlana’nın şahsında sözü hakikat ve hikmetle buluşturarak insanlara aktaran bütün büyüklerimize rahmetler diliyorum” duasında bulundu.
“RİSALET GÖREVİ BÜTÜN MÜ’MİNLERE TEVDİ EDİLMİŞTİR”
Diyanet İşleri Başkanı Görmez yaptığı konuşmada, risalet görevinin temel kavramlarının beyan, davet, tebliğ ve irşat olduğunu belirterek, bu unsurların Peygamberlerin asli vazifeleri olduğunu ifade etti. Peygamberlerden sonra bu vazifenin mü’minlere düştüğünü hatırlatan Başkan Görmez şunları söyledi:“Peygamberlerden sonra bu görevler o din mensuplarının tamamına tevdi edilmiştir. Bütün ümmetin uhdesine bırakılmıştır. Bu sebepledir ki, Resul-i Ekrem’in hayatta olduğu andan bugüne kadar, daima bu görevi ifa eden insanlar olmuştur. Bu görevler bütün mü’minlere verilmiştir.”
KUSSASLIK İLLETİ
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tarihinde en önemli vazifelerden birinin vaizlik olduğunu vurgulayan Başkan Görmez, vaizlere hitaben yaptığı konuşmada ise vaizliğin kussaslık illetiyle karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Hakikati ortaya çıkarmak için kıssaların gaye olarak değil, bir araç olarak kullanılabileceğini ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Reklama, propagandaya ve kussaslığa kapılmadan sözü yüceltmeye devam etmeliyiz” şeklinde konuştu.
Vaaz ve irşat hizmetleri konusunda bir takım eksikliklerin de bulunduğunu söyleyen Başkan Görmez, bütün insanları kuşatacak, özellikle genç nesilleri kapsayabilecek bir üslupla, evrensel bir dille vaaz hizmetinin verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
“HUTBELERLE İLGİLİ İDDİALAR GERÇEĞİ YANSITMIYOR…”
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da yaptığı konuşmada, son günlerde kamuoyunda yer alan ‘hutbelerle’ ilgili konuya değindi. Hutbelerde ''Allah katında gerçek din İslam'dır'' ayetinin hutbelerde okutulmadığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirten Bozdağ, '' Bu yapılan, Allah katında gerçek dinin İslam olduğunu anlatmak üzere anayasa ve yasalarla görevlendirilmiş bir teşkilata yönelik en büyük iftiralardan bir tanesidir. Bunu kabul etmek mümkün değildir, böyle bir olay kesinlikle yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır'' diye konuştu.Konunun siyasi bir iftira kampanyasının aracı haline getirilmeye çalışıldığını ifade eden Bozdağ şunları söyledi:“Hiçbir gücün, hiçbir ülkenin, hiçbir uluslararası veya ulusal kuruluşun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden, Diyanet İşleri Başkanlığından böyle bir şeyi talep etmesi hakkı ve haddi değildir. Hiçbir zaman olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Çünkü bu dinin değerlerine bugüne kadar uzanan ne kadar el varsa, bu millet o elleri her zaman bükmesini bilmiştir”
Din Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Yaşar Yiğit de yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hizmet zemininin din, muhatabının da insan olduğunu söyledi. Dinin sıcak, kuşatıcı, merhamet yüklü, güven ve umut veren mesajlarının bitap gönüllere ulaştırılmasında vaaz hizmetlerinin oldukça önemli bir yerinin bulunduğunu kaydeden Yiğit, kültürlerin, medeniyetlerin, bireysel ve toplumsal kimliklerin inşasında sözün önemli bir yerinin bulunduğunu kaydetti.