VATANDAŞA SESLENİŞ
Davutoğlu, konuşmasına, "Selam olsun, can Erzincan’a selam olsun. Akşama kadar bizi hasretle bekleyen 24 ayar Erzincanlılara, dostlarımıza, kardeşlerimize, bacılarımıza selam olsun. Etrafındaki dağlara, ortasındaki bağlara selam olsun, dağları bağları bereketli Erzincan'a selam olsun" şeklindeki sözleriyle başladı.
Erzincan’ın ulemasını ve ilçelerini sayarak selamlarını gönderen Davutoğlu, "Bizi hasretle bekleyen Erzincan’ı, biz yüreğimize yazmışız, ‘can Erzincan’ diyerek yazmışız. İlçenizi, köyünüzü yazmışız. Çünkü Erzincan’ı seven candan sever ve can Erzincan kendini seveni bilir. Erzincan söyle, candan insanlarla yürümeye var mısın? Erzincan bu al bayrağı her yerde dalgalandırmaya var mısın" şeklinde konuştu.
Merhum eski Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu ve eski Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'a da hizmetlerinden dolayı teşekkür eden Davutoğlu, "24 ayardır Erzincanlı, 24 ayar" ifadesini kullandı.
Alandakilerin, "AK Gençlik Erzincan, hocamızla her zaman" şeklindeki slogan atması üzerine, Davutoğlu, şöyle devam etti:"Erzincan Türkiye’yi küresel güç yapmaya var mısın, söyle var mısın? Bakınız Erzincan’ı anlayan bizi anlar, davamızı anlar. Erzincan deyince iki şey aklıma gelir, bir, Erzincanlı her zaman direnç insanıdır, dayanışma insanıdır. Bu topraklar düşman işgaliyle karşılaştığında, Ermeni mezalimi yaşandığında Erzincan dimdik ayaktaydı, Türküyle, Kürdüyle, Sünnisiyle, Alevisiyle ayaktaydı, teslim olmadı. Erzincan direndi, işte şimdi 100 yıl sonra Erzincan ve Erzincan'la birlikte aziz milletimiz, tekrar ayakta. 100 yıllık hesap görmek isteyenlere, bu meydandan sesleniyoruz, sizi bu topraklarda barındırmadık, Allah’ın izniyle dünyanın hiçbir yerinde de size boyun eğmeyeceğiz, eğmeyeceğiz.
Erzincan, son 12 yıldaki itibarlı politikamızla dünyanın her yerinde sesinizi yükseltmeye var mısın? Bize tuzak kuranlara, milletimizi tahrik edenlere, ister Papa olsun ister şu devletin ya da bu devletin başkanı ya da paşası olsun, haddini bildirmeye var mısın? Devleti, milleti aziz kılmaya var mısın? İşte Anadolu’nun her yerinden duyduğumuz ses bu. Erzurum’dan dün bunu duyduk, Sivas’tan bunu duyduk, Erzincan'da da bunu duyuyoruz. Birleri bunu duysun, soykırım iftirasını bu topraklarda savunan HDP Eş Başkanı Demirtaş da duysun."
"KİBİRLE KONUŞANA DA HADDİNİ BİLDİRİRİZ"
"Merhametli milletiz, oturup dertleşiriz herkesin acısını paylaşırız ama karşımıza geçip de bize kibirle konuşana da haddini bildiririz, haddini bildiririz, haddini bildiririz" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları söyledi: "Demirtaş, bu millete iftira ediyor, Türküne, Sünnisine, Alevisiyle bu topraklarda düşman işgaline direnmiş Türküne, Kürdüne, Alevisine hakaret ediyor. Bu hakaretlere izin verecek miyiz? Birilerine yaranmak için bu millete iftira atanlara izin verecek miyiz? İşte bütün dünyaya çağrıda bulunuyoruz, gelin konuşalım, arşivlerimizi açalım. Siz de açın. Tarihle yüzleşelim. Gerekiyorsa acıları paylaşalım ama bilin ki biz baş veririz, baş eğmeyiz. Bu milletin tarihte bilenler bilirler, karşımıza çıkan düşman da bilir, dost da bilir. Çanakkale'de şehadete yürüyenlerin torunları hiçbir baskıya boyun eğmezler. Bu Erzincan’ın etrafındaki dağlar ne kadar sağlamsa candan Erzincanlılar da o kadar sağlamdır, Allah’ın izniyle."
"DEMOKRASİ MÜCADELESİ VERECEKSENİZ, İŞTE HODRİ MEYDAN"
"Şimdi bakın dışarıdaki bir takım çevrelere yaranmak isteyen Demirtaş, kendince böyle barışçıl dili kullanırken bir taraftan da şiddete devam ediyorlar" diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:"Dün Erzurum'da mitinglerimize başlarken 'Ya Allah, Bismillah' deyip, başlarken bütün partilere hayırlı kampanyalar diledim, 'şiddetten uzak duralım' dedim ama bakın bölücü terör örgüyle birlikte Demirtaş ve etrafındaki HDP’liler, hala şiddet uyguluyorlar. Ağrı’da vatandaşlarımıza baskı yapmak istediler. Sonra Van’da Burhan Kayatürk milletvekilimizin arabasını taşladılar, büyük tahribat yaptılar. Erzurum’da Abdurrahim Fırat milletvekili adayımızı darp etmeye kalktılar. Şimdi de Siirt’te Yasin Aktay’a, milletvekili adayımıza saldırdılar. HDP'lilere buradan sesleniyorum, demokrasi mücadelesi verecekseniz işte hodri meydan. Bu millete bir tür Kürt baasçılığı şeklinde, Türk baasçısı CHP gibi, böyle yöntemlerle, baskıcı yöntemlerle milleti baskı altına almaya kalkarsanız bilin ki bu millet baskılara boyun eğmez. Hele AK Parti hiç eğmez. Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum; demokrasiyi hakkıyla yaşayalım, seçim kampanyalarını şenliklere döndürelim ama hiçbir şekilde şiddete mahal bırakmayalım. Bütün partilere sesleniyorum, güzel bir kampanya dönemi yaşıyoruz, hep beraber güzelce, insanca, centilmence mücadele edeceğiz. Sadece milletin dediği olacak. Baskılarla bizi engellemeye kalkışırsanız bir kez daha söylüyorum, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin her bir santimetrekaresinde bu al bayrağı da AK Parti bayrağını dalgalandırmaya and içmişiz, ahd etmişiz. Hiçbir yerde bu bayrakları indirtmeyiz. Eğer, Türkiyelilik davasındaysa Demirtaş ve ekibi, Türkiyeli olsunlar. Bu bayrağı her yerde onlar da dalgalandırsınlar ve kampanyayı demokratik mücadeleyle yapsınlar."Erzincan'ın ikinci direniş ve dayanışma ruhunun depremlerde görüldüğünü ifade eden Davutoğlu, 1991 depreminde Erzincanlıların Sünnisi, Alevisiyle omuz omuza olduğunu ifade ederek, Allah'tan bu birlik ve beraberliğin devam etmesi dileğinde bulundu.
NEPAL'E İLK YARDIM TÜRKİYE'DEN
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında, Nepal'de yaşanan deprem dolayısıyla 2 bin kişinin yaşamını yitirdiğini belirterek, bu ülke halkına taziyelerini sunmak istediğini ifade etti.
Türkiye’de, AK parti iktidarı öncesinde ve sonrasında yaşanan depremlerde devletin depremzedeler için ortaya koyduğu imkanlara dikkati çeken Davutoğlu, "1999 depreminde, 17 Ağustos depreminde, Ankara’da oturanlar, Sakarya’ya varabildiler mi? Depreme, depremzedelere elleri kolları ulaşabildi mi? Peki o zamanki Türkiye neredeyse 70 sente muhtaçtı, böyle zillet yaşandığında kimler iktidardaydı? Sizler biliyorsunuz, DSP, MHP, ANAP hükümeti, bir koalisyon hükümeti. Peki biz sonra AK Parti iktidarları döneminde Van depremini, Bingöl depremini yaşadık. Van’da yepyeni bir şehir inşa etmedik mi? Bir yılda Van’ı yeniden inşa etmedik mi? İşte bir devletin kudreti, şefkati böyle günlerde ortaya çıkar" dedi.
Davutoğlu, Türkiye'nin Nepal depremi dolayısıyla ilk yardımı ulaştıran ülke olduğuna işaret ederek, "Gurur duyabilirsiniz, bakın Nepal depremi sonrasında Nepal'e inen ilk yardım uçağı Türkiye Cumhuriyeti uçağıydı. Dün hemen harekete geçtik ve yardımlarımız ulaştı. Pakistan'dan, Bangladeş'ten yardım kervanlarımız da oraya doğru hareket etti. Aradaki fark bu" şeklinde konuştu.
CHP ZİHNİYETİ HER YERDE DARBECİ
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kılıçdaroğlu'nun demokrasi ile problemi var. Bu, CHP zihniyeti, her yerde darbeci. Türkiye'de de darbeci, Mısır'da da darbeci" dedi.
Erzincan Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen AK Parti mitinginde halka hitap eden Davutoğlu, yaşanan felaketlerden sonra Haiti'ye, Nepal'e inen ilk uçağın Türkiye'nin olduğunu belirterek, mazlumun, dertlinin, çoluk, çocuk, yaşlı dahil herkesin yanında olduklarını ama asla zalimin yanında olmadıklarını ve olmayacaklarını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, seçim beyannamesinin açıklandığı günlerde "iktidara gelirsek -gelemezler ya, hayal ya Suriyelileri geri göndereceğiz" dediğini belirten Davutoğlu, "Düşünün, bir zalim Esat çıkmış, böyle bacılarımızın üzerine kimyasal silah kullanmış, çocukları katletmiş, 300 bin insan öldürmüş. Kaçabilenler, bu şefkatli ülkeye sığınmışlar, bu ensar diyarına sığınmış 2 milyon. İşte, aramızda fark bu. Biz, bağrımızı açtık, o ise 'geri göndereceğiz' diyor. Suriye dostu, hani milletvekillerinin gittiği arkadaşı Esat'a bu kardeşlerimizi öldürmek üzere göndermeye niyet ediyor" diye konuştu.
Davutoğlu, Erzincanlılar'a, "Şimdi, zulme karşı direnmiş Erzincanlılar, bizim mazlumların yanında olmamızdan razı mısınız? Dünyanın neresinde olursa olsun mazlumlara sahip çıkmamıza razı misiniz?" sorusunu yöneltti.
Davutoğlu, şöyle devam etti:"Bakın, dün de Almanya da dedi ki, 'Bizim niye Suriye'de, Mısır'da İsrail'de büyükelçimiz yok?' dedi. Bu Kılıçdaroğlu, uyuyor ya da hafızasını kaybetmiş. Bizim, İsrail'de niye büyükelçimiz yok arkadaşlar? Çünkü, Mavi Marmara'da 9 vatandaşımızı katleden bir devletten bahsediyoruz. Kılıçdaroğlu, dönüp o zaman da Mavi Marmara'dakileri eleştiriyordu İsrail'den daha çok. İsrail ağzıyla dönüp bize soruyor, 'niye bizim İsrail'de büyükelçimiz yok?' İsrail Gazze'ye zulmettikçe, Kudüs'e Mescid-i Aksa'ya postallarıyla girdikçe, bizim İsrail ile dost olmamız mevzu değildir, olmayacağız. Aramızdaki fark bu."
Kılıçdaroğlu, İsrail'in yanında bize soru soruyor. İsrail'e soru sormaya korkar bunlar. Çünkü, ağa babaları onlardan talimat alır. Bize soru soruyorlar ama gelip de burada Erzincanlıların huzurunda 'İsrail ile dost olalım' diyebilir mi, sizin huzurunuza çıkabilir mi?
Suriye'de niye büyükelçimiz yok. Üçyüz bin insanı katleden, kimyasal silah kullanan bir zalimle bizim meselemiz olur. Zalimlerle bizim meselemiz var, davamız var, kavgamız var. Biz, ensarız, gelen muhacirleri bağrımıza basarız ama bu kültürü Kılıçdaroğlu bilmez. Öğretmek lazım, değil mi? Öğretmek için din dersi olması lazım değil mi? Kılıçdaroğlu, din dersine de karşı çıkıyor. Din dersine, aynı zamanda imam hatiplere... Şimdi 1-3-5 veya 1-5-3 diyerek yine 28 Şubat'ta olduğu gibi yine imam hatipleri kapatmanın gündemi içinde. Biz, izin verir miyiz Erzincanlılar izin verir miyiz? Bizim, dinimizle, diyanetimizle uğraşmasın. Biri 'Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kaldıracağım' diyor HDP; biri de din dersleri ve imim hatipler ile uğraşıyor. Yeter, artık. Kimse tekrar 28 Şubat zulmü yapamaz. Yapabilir mi Erzincanlılar? 28 Şubat bir daha hortlayabilir mi? Bu bacılarımız, bir daha baş örtüsü zulmü görür mü? Başörtüsü zulmünü kim çözdü? AK Parti. İmam Hatipleri kim özgürleştirdi? Türkiye'nin her yerinde insan onurunu kim ayağa kaldırdı? İşte bu... Zalime kim 'dur' dedi? Davos'ta kim 'One minute' dedi? Ak Parti. İşte, bunun anlayamadığı bu. Soruyor, 'Mısır'da niye büyükelçimiz yok?' Almıyor ki, almıyor..."
Davutoğlu, Türkiye'nin Mısır ve Suriye ile dost olduğunu ifade ederek, "Eğer Suriye'de Suriye rejimi zulüm etmeseydi yine dost olurduk. Mısır'da da darbe yapılmamış olsa, halkın seçtiği bir lider hapse atılıp idama mahkum edilmemiş olsa yine dosttuk. Mısır halkıyla bizim problemimiz yok, ama Kılıçdaroğlu'nun demokrasi ile problemi var. Bu, CHP zihniyeti, her yerde darbeci. Türkiye'de de darbeci, Mısır'da da darbeci" dedi.
"CHP'NİN ZİHNİYETİ HER ZAMAN DARBECİ OLDU"
Başbakan Davutoğlu, CHP denildiğinde akla "ekmek karnesi" geldiğine işaret ederek, karne ile ekmek verilen dönemlerin ardından 1970'li yıllarda da kuyrukların geldiğini anımsandığını söyledi.
Davutoğlu, "2001 ekonomik krizinde esnafın yazar kasaları kırması akla gelir. Bir de darbe gelir, darbe... CHP'nin zihniyeti her zaman darbeci oldu. Ben, bütçe görüşmelerinde kendisine dönüp 'darbecisiniz' dediğimde alındı. Şimdi, Mısır darbesini savunuyor. Mısır darbecileri adına bize dönüp soruyor? 'Niye büyükelçimiz yok?' diye. Arkadaş, biz zalimlerle dost olmayız bir, darbecilerle dost olmayız iki, insanlık onurunu çiğneyenlerle dost olmayız üç. Biz, mazlumların dostuyuz bir, biz özgürlüklerin savunucusuyuz iki, biz daima adalet diyoruz üç" diye konuştu.
Bugün üçüncü mitingini Erzincan'da yaptığını belirten Davutoğlu, ama hiç yorulmadığını bildirdi.
CHP'nin bu tutumunun kime benzediğini soran Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Hani, Pensilvanya'da oturan biri de Mavi Marmara olayı olduğunda ne dedi? Dedi ki, 'Gidip İsrail'in otoritesinden izin alsalardı' dedi. Bizim, Mavi Marmara şehitlerimiz için taziye yayınlayacağına İsrail'i savundu. Biz, hep diyoruz, bu paralelcilerle CHP aynı zihniyet.
Tam Türkiye zirveyi yakalamışken, Mısır'da demokrasi varken, Türkiye Mısır ile çok önemli hamlelere yürürken, dikkat edin Mayıs 2013'te dünyanın en büyük havalimanını değerli Ulaştırma Bakanımız Binali Bey'in de katkılarıyla projesini yaptık ve başlattık. Diğer projeler yanında üçüncü köprüyü başlatıyoruz, IMF'ye borcu kapatmışız. Mısır'da da demokrasi var. Birden birileri, Kahire sokaklarını ve İstanbul sokaklarını hareketlendirdi. Mısır'da ve Türkiye'de demokrasiye darbe vurmak için. Birin adı Gezi diğerinin adı Sisi idi. Sisi ile Gezi'nin ne farkı var? Yok. Aynı dönemde çıktılar bunlar. Bütün mesele, Türkiye'nin Ortadoğu'ya ilham olmasını, Türkiye'deki demokrasinin Ortadoğu'ya örnek olmasını engellemek içindi. Türkiye'nin yükselmesini engellemek içindi."
Davutoğlu, Mısır'da demokrasinin engellendiğine işaret ederek, "Arkadaşlar, Türkiye'de engelleyebilirler mi? Demokrasiyi durdurabilirler mi? Türkiye'de sandığın sahibi kim? Türkiye'de sandıktan her zaman zaferle çıkan kim?" diye sordu.
Verilen "AK Parti" yanıtları üzerine Davutoğlu, "O zaman Mısır'da darbeyi yaptılar, Mısır neredeyse bir yüz yıl kaybetti, onlarca yıl geriye gitti ekonomisiyle ama Türkiye'de onu yapamadılar. Gezi ile düşündükleri provokasyonları yapamadılar. Neden biliyor musunuz? Çünkü, Türkiye'de AK Parti ve onun Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan vardı. Hepimiz, kaya gibi durduk" değerlendirmesinde bulundu.
Erzincanlılara seslenen Davutoğlu, "7 Haziran'da demokrasiyi bir kez daha savunmaya var mısınız? İster Gezi, ister şu, ister bu, demokrasiyi engelleyenlerin karşısında Erzincan'ın etrafındaki dağlar gibi durmaya var mısınız? Erzincan'da iki de iki yapmaya var mısınız? Bakın, bir göndermeyin. Bir, garip oluyor. Sabahattin Bey, çok çalıştı ama biz iki isteriz. Omuz omuza iki. Talha Bey, Serkan Bey" sözlerini kullandı.
2013'te kurulan tuzakların içinden basiretle çıktıklarını ve Türkiye'nin yoluna devam ettiğini belirtti.
Seçimlere giderken "paralel yapının saldırılarının hareketlendiğini" ifade eden Davutoğlu, ''Dün yargıda tekrar bir operasyon yapmaya kalktılar. Bu kumpasları kuranları mahkeme önünden kaçırabilmek için yetkisi olmayan bir mahkemeye başvurdular. O da göstermelik sahte bir tahliye kararı çıkardı. Biz artık bu oyunları öğrendik. Biz buna izin verir miyiz? Kim demokrasiye, kim bu millete tuzak kurarsa onun hesabını sorarız. Yumuşak başlıyız ama kimsenin buyruğuna gelmeyiz, kimsenin bize hükmetmesine izin vermeyiz'' diye konuştu.
Yargı mensuplarına seslenen Davutoğlu, ''Vicdanınızla karar verin. Pensilvanya'dan veya oradan buradan gelen talimatlarla karar veren kim olursa olsun hesabını verir. Biz bu demokrasiyi ve 12 yıllık mücadele neticesindeki kazanımlarımızı kolay elde etmedik. Hiç kolay elde etmedik. Kılıçdaroğlu gibi lafla da yapmadık bunu. Biz emek verdik, ter döktük, gözyaşı döktük. Milletin emanetine sahip çıktık" değerlendirmesinde bulundu.
"SSK GENEL MÜDÜRÜYKEN SSK'YI BATIRDI"
Başbakan Davutoğlu, Edirne'de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Ben bir başarı hikayesiyim" sözünü sarf ettiğini anımsatarak, şöyle devam etti:''SSK Genel Müdürüyken SSK'yı batırdı. Onun döneminde SSK hastanelerine girmek, çıkmak mümkün değildi. Türkiye'de son 12 yılda 757 hastane yapıldı. Kılıçdaroğlu'nun hayal ettiği şeyler, bizim gerçekleştirdiğimiz şeyler. Bizim politikalardan kopyalayarak bir takım vaatlerde bulunuyor. Millet boş lafa inanmaz. Sen daha başarı hikayesi dedin, seçime girdiğin ilde kendin oy kullanamadın. O kadar beceriksizce seçim. Siz hiç seçim sandığınızı kaybettiniz mi? Kılıçdaroğlu kaybetti. Nerede oy vereceğini bulamayan bir adam bir başarı hikayesi yazabilir mi? Kendi adresinin kayıtlı olduğu Kağıthane'ye 'Kağıttepe' diyen biri adres bulabilir mi? 2011'deki, 2014'teki seçimlerde, cumhurbaşkanlığı seçiminde kaybetti. Şimdi yine kaybedecek ama bunlar yenilen pehlivan güreşmeye doymaz ya bunlar hiç doymuyor. Kaldırıyoruz, kaldırıyoruz kündeden yere yapıştırıyoruz 'tekrar' diyorlar. İstediğiniz kadar gelin bir kere yetmezse beş kere her seçimde sizi yeneceğiz."
Meydandakilere ''Bizim beraberliğimiz pazara kadar değil, mezara kadar" diye seslenen Davutoğlu, Türkiye ile ilgili ideallerinin ve yaptıklarının ve yapacaklarının olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu'nun "12 yılda ne yaptılar" diye sorduğunu belirten Davutoğlu, iktidara geldiklerinde, Erzincan'da 8 kilometre olan bölünmüş yolun 322'ye çıktığını anlattı.
Başbakan Davutoğlu, "15 yıl önce birinin trene binmek istediğini hatırlar mısınız?" diye sorarak, konuşmasına şöyle devam etti:"Yok. Neden? Çünkü trenle yolculuk 12 saat sürüyordu. Şimdi yüksek hızlı trenleri İstanbul, Ankara, Eskişehir, Konya hattında başlattık. Şimdiki hedef inşallah Ankara-Sivas-Erzincan hattını yapıp, Erzincan'ı yüksek hızlı trenle buluşturmak. Yüksek hızlı treni Gümüşhane'ye, Bayburt'a da bir kol vereceğiz, sonra da Karadeniz'e ulaştıracağız. Erzincan'dan Erzurum'a ulaştıracağız, Erzurum'dan Kars'a, Tiflis'e, Bakü'ye. Hızlı tren Erzincan'a kadar gelecek, bir kol Karadeniz'e, bir kol Hazar Denizi'ne. Hazar Denizi, Karadeniz ve Akdeniz arasında Erzincan kavşak şehir olacak. Erzincan önümüzdeki dönemde İpek Yolu'nun Asya'dan Avrupa'ya, Karadeniz'den Akdeniz'e, Hazar'dan Akdeniz'e, Karadeniz'e giden tüm yollar Erzincan'da buluşacak. TANAP Hazar'dan çıktı. İki kere can derim. Can Azerbaycan, bir de can Erzincan. Can Azerbaycan'dan çıkan TANAP inşallah Erzincan'dan da geçip, tüm Türkiye'yi katedip Avrupa'ya ulaşacak."
Erzincan'a sulama, tarım ve hayvancılıkla ilgili destekler verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini bildiren Davutoğlu, ''Dönemimizde kurulan Erzincan Üniversitesi'ndeki tıp fakültesine, Mengücek Gazi Araştırması Hastanesi yapılması sözünü vermiştik. İnşallah yapıyoruz. Erzincan, 19 bin öğrencisiyle bir ilim merkezi'' dedi.
Davutoğlu, Erzincan'ın bu havzada kış ve yaz turizminin merkezi olacağını belirterek, ''Türkiye ile birlikte Erzincan da yükselecek. Siz de bu yürek biz de bu azim varken Türkiye'yi kimse durduramaz'' ifadesini kullandı.