OSMAN ÖZGAN - TÜRKER BEKTAŞ
ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısında yaptığı konuşmada, “Temel nasıl atılırsa inşaat öyle yükselir. Hani bugünlerde bir moda var ya, şimdi çatı cumhurbaşkanı arıyorlarmış filan. Ya temeli olmayanın çatısı olur mu? Bunların yaptığı iş bu. Temel yok, çatıdan temele inilmez, temelden çatıya çıkılır. Bunların anlayışı hep böyle olduğu için tutmuyor” dedi.
AK Partili belediye başkanlarının katılımıyla Rixos Otel’de “AK Parti Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı” düzenlendi. AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı tarafından düzenlenen, 48 il, 563 ilçe ile 213'ü belde olmak üzere 824 belediye başkanın katıldığı toplantıda bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, sözlerine AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı’na teşekkür ederek başladı. Belediye başkanlarının 30 Mart’ta elde ettiğiniz başarılarından dolayı da teşekkür eden Erdoğan, Erzincan’dan gelirken kaza geçiren belediye başkanlarına da geçmiş olsun dileklerini iletti.
Bir kısım belediye başkanlarının makamlara yeniden seçildiğini, bir kısım belediye başkanlarının da görevlere ilk kez getirildiğini dile getiren Erdoğan, “Belediye başkanlarımızı son derece hassas bir değerlendirme sürecinin ardından belirledik. İsabet yüzdesi fazla olabilir, eksik olabilir. Bilgi, birikim, tecrübe, beceri adaylarımızı belirlerken kullandığımız temeller oldu. Bundan daha da önemlisi burayı özellikle ifade ediyorum her bir adayımızın AK Parti politikalarını benimsemiş, AK Parti’nin omuzladığı dava şuurunu ruhuna işlemiş olmasını özellikle gözetmeye gayret ettik. Sizler sadece belediye başkanları değilsiniz, sizler sadece şehirleri, ilçeleri, beldeleri idare eden, çöp toplayan, altyapıyı inşa eden yöneticiler değilsiniz, sizler AK Parti’nin belediye başkanları olarak AK Parti’nin taşıdığı o tarihi vizyonu, AK Parti’nin omuzladığı o büyük emaneti taşıyan, bu emaneti taşıma şuurunu Türkiye’nin kılcallarına kadar ulaştıran dava insanlarınız” dedi.
“HİZMET VERDİĞİNİZ HER YERDE EN BAŞTA GÖNÜLLERİ FETHEDECEKSİNİZ”
Belediye başkanlarının seçildiği yerleşim yerlerinde 5 yıl boyunca önemli projeleri hayata geçireceklerini, yerleşim birimlerinde bir fark oluşturacaklarına inandığını dile getiren Erdoğan, “Sizler diğer siyasi partilerle mukayese edilemeyecek bir farkı belediye başkanlığınız süresi içerisinde ortaya koyacaksınız. Fakat burada her şeyden önemlisi hizmet verdiğiniz her yerde en başta gönülleri fethedeceksiniz, bununla mükellefsiniz. Çok mükemmel şehirler inşa edebiliriz, altyapıyı mükemmel kurabiliriz, iyi köprüler, parklar, bahçeler yapabiliriz. Ama şunu unutmayın, Yunus Emre’nin dediği gibi ‘hepsinden iyice bir gönüle girmektir.’ Asıl yapmamız gereken bu” şeklinde konuştu.
“BAKIN ADAM GİBİ ADAM GEÇİYOR DESİNLER”
“Her zaman bir belediyecilik felsefem var” diyen Erdoğan, “Hizmet gerektir ama yeterli değildir. Hizmet bizim için bir görevdir ama yeterli olan gönle girmektir. Bütün bunları yaparken hep gönül inşa etmeye çalışacağız. Eğer gönüller kırarsak yaptıklarımızın hiçbir değeri yoktur. Sokaktan yürürken ‘bakın belediye başkanı geçiyor’ demesinler, ‘bakın adam gibi adam’ geçiyor desinler. Bunu başarmalıyız” ifadelerini kullandı.
Her bir belediye başkanının şehrin emniyetinin teminatı olduğu kadar kendisinden de emin olunan kişi olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Böyle bir kişi olmak zorundayız. Arkadaşlar sizler milletin emanetine sahip çıkma yolunda mensup olduğunuz dava itibariyle bir medeniyet tasavvurunu da inşa edecek, diriltecek ve medeniyetimizi ayakları üzerinde doğrultacak ve geleceğe taşıyacak modern zamanın akıncı beylerisiniz” dedi.
“14 milyon nüfusu aşan İstanbul’da da, 9 bin nüfuslu Çankırı’nın Çerkes ilçesinde de aynı dava şuuruyla hareket etmek zorundasınız” ifadesini kullanan Erdoğan, demokrasinin yerelde başladığını belirtti. Erdoğan, “Köyde demokrasi yaşamıyorsa beldede de demokrasi olmaz. Beldede demokrasi yoksa ilçede de olmaz, ilçede yoksa ilde de olmaz. Bizim köylerden, beldelerden başlayarak büyükşehirlere kadar yukarıdan aşağıya değil; aşağıdan yukarıya hem demokrasiyi hem de medeniyet tasavvurumuzu öne çıkarmamız gerekiyor. 500 kişilik köy, bin kişilik belde deyip geçmeyeceğiz. Türkiye bu hızda büyürken 500 kişinin yaşadığı köyün, 2 bin kişinin yaşadığı beldenin bundan 50 yıl, 100 yıl sonrasının büyük bir şehrin olduğunu, o şehrin çekirdeği olduğunu mutlaka görmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
“YA TEMELİ OLMAYANIN ÇATISI OLUR MU?
“Temel nasıl atılırsa inşaat öyle yükselir” diyen Erdoğan, “Hani bugünlerde bir moda var ya; şimdi çatı cumhurbaşkanı arıyorlarmış filan. Ya temeli olmayanın çatısı olur mu? Bunların yaptığı iş bu. Temel yok, çatıdan temele inilmez, temelden çatıya çıkılır. Bunların anlayışı hep böyle olduğu için tutmuyor. Ecdadımız temelleri doğru atmış ama bunu yıktılar. Yeni temeller attılar. Ve bugün çarpık temeller üzerinde yükselmiş, çarpık şehirleri düzeltmenin mücadelesini veriyoruz. Bu mücadele uzun soluklu bir mücadele. Bir anda bunu düzeltmek mümkün değil. Sizler öncü olursanız, sizler kapı aralar bir anlayışı miras bırakırsanız sizden sonra gelenler o kapıdan geçecek, o yoldan ilerleyecek yüzyılların tahribatı inşallah yerini yaşanabilir şehirlere bırakacaktır” diye konuştu.
“ŞEHİRLER NASIL BOZULDUYSA BU KADRO ŞEHİRLERİ YENİDEN İNŞA EDECEK”
Erdoğan, şunları kaydetti:“Çoğunuz yurt dışına gitti. Gelişmiş şehirleri gördünüz. Benim şehrim neden böyle değil? Her bir belediye başkanımızın kendisine her gün bu soruyu defalarca sorması gerekir. Konya bugün de ihtişamlı bir şehir ama tarihte çok daha ihtişama sahipti. Bizim yeniden hayranlık duyulan şehirlerimiz olmak zorunda. Bu şehirleri yine biz bozduk. İmara aykırı gecekondu, her vatandaşın açık bulduğu meydana istediği şeyi kondurmasıyla bozuldu. Şehirler nasıl bozulduysa bu kadro şehirleri tamir edecek, yeniden inşa edecek. Dizlerinin üzerine çökmesi istenen bu medeniyet, Allah’ın izniyle dizlerin üzerinden sizler vasıtasıyla doğrulacak, ayağa kalkacak. Her bir şehrin İstanbul’dan da güzel olması gayemiz olacak.”
“BİRİLERİNE RANT SAĞLAMANIN PEŞİNDE OLMAYACAĞIZ”
En az nüfuslu belde belediye başkanından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına kadar bütün belediye başkanlarından en mükemmel belediye başkanlığını yapmasını isteyen Erdoğan, “Kentsel dönüşüm diyoruz. Birçok belediye başkanı arkadaşımız ‘benim beldem, benim ilçem, benim ilim küçük, dolayısıyla rezerve alanı meydana getirmem mümkün değil. Bu tür bahanelerin arkasına sığınarak kentsel değişim yapmaktan kaçmanın yollarını arıyor. Hiçbir yere sığınmanın anlamı yok. Ben bir Başbakan olarak, partimin Genel Başkanı olarak ve Belediyecilikte damdan düşen biri olarak açık söylüyorum; hiç bunlara sığınmayın. Biz medeniyet tasavvurumuzun gereği olan mimari anlayışı kesinlikle beldemizde de, ilçemizde de, ilimizde de yaparız. Birilerine rant sağlamanın peşinde olmayacağız” dedi.
“MİMARİ ESTETİĞİMİZ YATAY MİMARİ ÜZERİNEDİR”
“Fevkalade haller dışında hiçbir zaman dikey mimariden yana olmamamız gerekir” diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:“Mimari estetiğimiz yatay mimari üzerinedir. Biz kalkıp da 50 kat, 100 kat binalar yapmak suretiyle kimseye hava atmanın gayreti içerisine girmeyelim. Birilerine rant sağlamak için 100 kat bina yap, oradan alsın götürsün. Biz buralarda hassas olacağız.” Küçük meselelerin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Erdoğan, halkın kullandığı küçük alanlarda göze, gönle, kalbe hitap eden düzenlemelerin büyük altyapı yatırımlarından daha mühim olduğunu dile getirdi. Erdoğan, “Siz istediğiniz kadar büyük projeler inşa edin ama vatandaş kaldırımda yürürken bir bozuk kaldırım taşına ayağı takılıp düşerse bunun vebalinden kurtulamayız. Bunun hesabını çok iyi yapmalıyız. Hızla geçen araçların sıçrattığı çamurla eğer banyo yapıyorsa inanın bütün yatırımlarınız boşa gitmiştir. Bakın hala belediyeler yaya kaldırımlarında engelli vatandaşlarımızın sorununu çözmemiştir, hafife almıştır. Şu an burada bile test yapsak kahir ekseriyeti maalesef öyledir. O zaman AK Partili belediyelerin ilk işi süratle yaya kaldırımlarında, yürüyüş engelli vatandaşlarımızın oralarda gidişini kolaylaştıracak düzenlemeleri, projeleri yapmak. Oralarda yürürken engelli vatandaşımızın, görme engellidir, rahatlıkla orada yürüyebilmesi için işaretleri koyması lazım.
Yolları yaparken bisiklet yollarına varıncaya kadar bizim bu yolları geniş tutmamız lazım. En gelişmemiş yerde 2 çarpı 2 asgari, onun yanında da bisiklet yolu yapmak lazım. Bu kültürü de bizim geliştirmemiz gerekir. Yani sadece Konya’nın kültürü olsan bu, kısmen de Kayseri’nin kültürü olmasın. Bunları genişletmemiz lazım” şeklinde konuştu.
ADAYIMIZ KİM OLURSA OLSUN TÜRKİYE’DE İSTİKRARI, GÜVEN ORTAMINI KARARLILIKLA DEVAM ETTİRECEK, PARALEL YAPIYLA MÜCADELEMİZ, ÇÖZÜM SÜRECİ MÜCADELEMİZ KARARLILIKLA İLERLEMEYE DEVAM EDECEK”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da bayrağa yapılan hain saldırı sonrasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gelen tepkileri sert bir dille eleştirdi. Ne CHP’nin ne de MHP’nin kendilerinde olan bayrak sevgisi ve aşkını ölçecek kalibreye, kaliteye sahip olmadığını belirten Başbakan Erdoğan, “Hakkari’de o meydana toplananların elinde niye Türk bayrağı yoktu ey Kılıçdaroğlu? Hani senin bayrak sevgin? Sende yürek yok. Sende yürek olsa o bayrakları orada dalgalandırırdın. Hiç utanmadan sıkılmadan Diyarbakır’daki bayrağı ‘benim indirdiğimi’ söyleyecek kadar alçalıyor. Gezi’de yarım kalan oyunu şimdi burada ilerletmek isteyecekler. 17-25 Aralık’ta kursaklarında kalan operasyonu şimdi burada yürütmek isteyecekler” dedi.
AK Partili belediye başkanlarının katılımıyla Rixos Otel’de “AK Parti Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı” düzenlendi. AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı tarafından düzenlenen, 48 il, 563 ilçe ile 213'ü belde olmak üzere 824 belediye başkanın katıldığı toplantıda bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, paralel yapıya yüklendi. Hizmet kuruluşu maskesi altında 35 - 40 yıldır bu topraklardan beslenen, bu toprakların emeğinden alınterinden, evlatlarının aklından beslenen bir örgütün Türkiye'ye yönelik saldırının taşeronu olduğu, Türkiye'ye en büyük ihaneti yaptığını kaydetti.
“AYNI KIBLEYE BİLE YÖNELMİYOR”
“Basına açık bir toplantıda sesleniyorum, sizden bunu özellikle de istiyorum” diyen Başbakan Erdoğan, “Yerelde bu örgütün mensupları neye alet olduklarını bilmiyor olabilirler. Bizim beldelerimizde ilçelerimizde temiz kardeşlerimiz hizmet ediyor diyerek bu örgüte destek verdiler, gönül verdiler. Sadaka zekat verdiler, kurbanlarını verdiler. Ama örgütün tepesi ile tabanı aynı istikamete bakmıyor. Hatta aynı kıbleye bile yönelmiyor. Taban doğru istikamete bakarken, tepe yönetimi çok farklı istikametlerde ikbal arıyor. Türkiye'nin milli kurumlarına, değerlerine ve projelerine açık açık taarruz ettiler. Güya hedefi hizmet, hedefi eğitim olan bu örgüt MİT müsteşarı ile niye bu kadar ilgilenir. Sen cemaat misin, örgüt müsün? Polisler görevden alınıyor veya bir yerlere tayin ediliyor, bakıyorsun bunların yayın organlarında filanca alındı filanca yere sevk edildi. Sen emniyet teşkilatının gölge yönetimi misin? Sana ne ya. Sen mi bunları atayacaksın. Ha demek ki bunlar bu işin içerisinde işte bu kadar var, bunu gösteriyor. Bu hassasiyete bizim de o denli bakmamız lazım. Şu anda bazı belgeler yayınlanıyor. Belgeler yayınlandığı ertesi gün bakıyorsunuz bunların malum medyası bu yanlış diyor. Ondan sonra tekrar ortaya konulunca da kendisi okumuyor. Çünkü bunlarda takiyye meşrudur, yalan meşrudur, iftira meşrudur” diye konuştu.
“245 DEĞİL 2 BİN 450 TANE DE AÇSALAR YİNE BU YOLDA DEVAM EDECEĞİZ”
Başbakan Erdoğan, hedefinin insan yetiştirmek olduğunu söyleyen bu örgüte artık cemaat demediğini ve bunların siyasetin içine nasıl bu kadar girdiğini sordu. “Siyaseti dizayn etmeye nasıl bu kadar cüret eder?” diye soran Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Anadolu’da saf temiz insanların alın teriyle yükselmiş böyle bir örgüt nasıl olur da kendi ülkesinin büyük projelerine kazanımlarına saldırı düzenleyebilir. Yargı içinde emniyet içinde kendi paralel yapılanmasını kurarak bir cemaat nasıl olur da bir ülkeyi çökertmenin yıkmanın mücadelesi içine girebilir. Benimle ilgili 245 dava açtılar. Şimdi ne olacak? Duracak mıyız? Yola çıkarken söyledik. Biz kefeni giyerek bu yola çıktık. 245 değil 2 bin 450 tane de açsalar yine bu yolda devam edeceğiz. Ben belediye başkanlarımdan artık şunu istiyorum: Bunlara verilmiş ne kadar yer varsa, bina varsa bunların hepsini hukuk ve demokrasi içinde tek tek geri alınmasını istiyorum. Bu benim için ne denli bir sorumluluksa sizler için de aynı denli sorumluluktur. Bize afra tafra yapan partimizle, milletvekili seçilen veya belediye başkanı seçilen ondan sonra partimizden istifa etmek suretiyle ayrılanlara karşı da herhangi bir iş takiplerinde şunda bunda arkadaşlar gereken tavrı kendilerine koymalısınız. Bunlar semtinize dahi uğrayamamalı.”
“YAHU SEN CHP'NİN GENEL MÜDÜRÜ MÜSÜN? SEN TELEFONLARI YÜRÜTEN SEKRETERYA MISIN? “
Bunların da işveren örgütlerinin olduğunu, yıllar yılı bunların samimiyetlerine güvendiklerini ve bu samimiyetin gereği olarak da hukuk içerisinde gereken desteği verdiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, “Ama bundan sonraki süreçte bunlar asla bizden bu istikamette de destek görmemeli. Bu ülkenin Başbakanına, bakanlarına, milletvekillerine bu denli saldırıda bulunanlar tabi ki hukuk içinde bunların karşılığını görecek. Düşünebiliyor musunuz; 30 Mart’ta gittiler CHP ile MHP ile BDP ile ittifak yaptılar. Kapı kapı dolaşıp bu partilere oy istediler. Yeter ki AK Parti orada kazanamasın. Ankara ve İstanbul'da ve başka şehirlerde bu örgüt aday belirliyor, CHP ve MHP de bu örgütün adayını kabullendi. Örgüte itaat etti. Bu örgütle birlikte 30 Mart'ta gereken cevabı aldılar. Aynı paslaşma şu anda da devam ediyor. CHP Genel Müdürü Pensilvanya'nın eline tutuşturduğu iftira malzemesini utanmadan sıkılmadan yüzü kızarmadan kürsülerde papağan gibi tekrar ediyor. Hala Pensilvanya'nın dizinin dibinden kalkmadı. Pensilvanya sadece dizilere değil, CHP ve MHP'ye de senaryo yazıyor. Bu dizilerinde oynatıyor. Dün çıkmış kürsüden bir takım telefon numaralarını açıklıyor. Yahu sen CHP'nin genel müdürü müsün? Sen telefonları yürüten sekreterya mısın? Başkasının numaralarından sana ne ya. İnanın kendi tel numarasını sorsanız söyleyemez. O evi Kağıthanede, Kağıthane'ye Kağıttepe diyenden ne olur?” ifadelerini kullandı.
“SENDE YÜREK YOK, SENDE YÜREK OLSA O BAYRAKLARI ORADA DALGALANDIRIRDIN”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da yüklenen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Daha kendi partisinin çözüm süreci için hazırladığı maddelerin bırakın içeriğinden sayısından bile habersiz olan kişiden hangi ciddi önerileri bekliyorsunuz. Biliyorsunuz biz 30 Mart seçimleri öncesinde gittiğimiz hemen her şehir merhum Arif Nihat Asya’nın ‘Bayrak’ şiirini okuduk. Biz bu şiiri doğuda da okuduk, batıda da okuduk. Kuzeyde de okuduk güneyde de okuduk. Beyefendiler bu şiiri dün gördüler, dün fark ettiler. Niye? Çünkü istismar fırsatı doğdu. Hakkari’ye miting yapmaya gittiklerinde bayrak diye bir meseleleri yoktu. Hakkari’de o meydana toplananların elinde niye Türk bayrağı yoktu ey Kılıçdaroğlu? Hani senin bayrak sevgin. Sende yürek yok. Sende yürek olsa o bayrakları orada dalgalandırırdın. Hiç utanmadan sıkılmadan Diyarbakır’daki bayrağı ‘benim indirdiğimi’ söyleyecek kadar alçalıyor. Bendeki bayrak sevgisinin zerresi sende olamaz. Sen kimsin? Öbürü de çıkmış Bahçeli, o da kalkmış Genelkurmay Başkanımız ile ilgili istifa etsin diyor. Sen ne zamandan beri Cumhurbaşkanı oldun ya. İstifa istemeye başladın. Sana böyle bir görevi kim verdi. Sen önce Sivas’tan ötesine gitmeyi öğren. Sivas’tan ötesinin adresini biliyor musun? 30 Mart seçimlerin de ne Kılıçdaroğlu ne sen gidebildiniz mi? Gidebildiniz mi? Diyarbakır’a… Neyi konuşuyorsunuz ya orası vatan toprakları değil mi? Orada Türk bayrağı dalgalanmıyor mu? Niye gidemediniz oralara. Ben bu hareketlere gönül veren kardeşlerime sesleniyorum; bunların samimiyetsiz, hakaretamiz ifadeleri sizleri aldatmasın. Bak tekrar söylüyorum ey Bahçeli; sen Hakkari’ye kaç kez gittin. Van’a, Diyarbakır’a, Bitlis’e, Muş’a, Bingöl’e, Ağrı’ya, Tunceli’ye kaç kez gittin? Ey Kılıçdaroğlu; birkez oda bizim zorumuzla Hakkari’ye gittin orada da o partiyle anlaşma yaptın sana dediler ki ‘bir tane Türk bayrağı istemiyoruz. Ancak o şekilde senin mitingine adam göndeririz’ dediler. Senin mitingine orada adam gönderdiler ve o seçimde dördüncü parti olarak çıktı. Hakkari’de dördüncü olarak. Orada Türk bayrağı neden sakladın, neden gizledin. Türk bayrağının dalgalandığı yerlere neden gidemediniz. Mesele sadece bayrağı dalgalandırmak değil. Mesele o bayrağın gölgesinde var olduğunu göstere bilmektir.”
“EY MHP, CHP; ŞEMDİNLİ’DE, ÇUKURCA’DA NEDEN YOKSUNUZ?”
Başbakan Erdoğan, “Ey MHP, ey CHP; Şemdinli’de neden yoksunuz, Çukurca’da neden yoksunuz? Bakın biz oralarda teşkilatlarımızı dik tutabilmek için her türlü mücadeleyi veriyoruz. Teşkilatlarımız bombalandı. Başkanlarımız kaçırıldı buna rağmen yılmadık. Bunun mücadelesini veriyoruz. Tillo’da, Erciş’te neden yoksunuz? Bunu soruyorum ama biz oralarda varız. Oralar vatan toprağı değil mi, oralarda bizim bayrağımız dalgalanmıyor mu? Hiç gitmediğiniz, gitmeye cesaret dahi edemediniz yerler bayrağımıza saldırı olunca mı aklınıza geliyor. Bunlar bayrağı uzaktan seviyorlar. Dalgalanan bayrağın yanına gidecek kadar AK Parti gibi o bayrağı yüceltecek, o bayrağı koruyacak kadar cesaretleri yok, iradeleri yok, güçleri yok” dedi.
“NE CHP NE DE MHP BİZİM BAYRAK SEVGİMİZİ ÖLÇEK KALİTEYE SAHİP DEĞİL”
CHP milletvekillerinin Lice’deki olaylar sırasında hayatını kaybeden iki kişinin cenazesine koşarak gittiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Gelin şu gençleri yaşatalım deyince gelmezler. Gelin şu meseleyi çözelim deyince gelmezler. Ama cenaze var diyence istismar etmek için hemen üşüşürler. Lice’de olaylar başlayınca ‘diren Lice’ dediler. Var güçleriyle olayları tahrik ettiler. Bayrağımıza o hain saldırı yapılınca da bu sefer gerisin geri göndüler. Bayrağı istismar etmeye başladılar. Ankara’da bayrak yakacaksın, Hakkari’de bayrağı saklayacaksın, hiç gitmediğin, gidemediğin Diyarbakır’da bayrağı saldırı olunca akbabalar gibi üzerine atlayacaksın. Bunu hiç kimseye yutturamazsınız. Kusura bakmasınlar Türk bayrağını da hiç kimsenin, hiçbir grubun istismar vasıtası yaptırmayız. Ne CHP ne de MHP bizim bayrak sevgimizi, bayrak aşkımızı ölçek kalibreye, kaliteye sahip değil” diye konuştu.
“O SALDIRIYI YAPAN HAİNE DE ONUN İPİNİ TUTAN HAİNLERE DE BUNUN HESABINI SORACAĞIZ”
Başbakan Erdoğan, bayrağı sevdikleri için 780 bin kilometre karenin tamamında bulunduklarını sözlerine ekledi. Bayrağı aşık olmanın bir gereği olarak bayrağın dalgalandığı yer yerde hizmetleriyle, eserleriyle, teşkilatlarla var olduklarının altını çizerek, “Biz hem bayrak deyip hemde hayatında doğuya, güneydoğuya ayak basamayanlar hamd olsun hiç olmadık ve olmayacağız. Diyarbakır’da askeri bir garnizonda yaşanan o alçakça saldırının da her boyutuyla hesabını soracağız ve soruyoruz. Olayı seyreden kim olursa olsun o saldırıyı yapan haine de onun ipini tutan hainlere de bunun hesabını soracağız. Kamu görevleri hakkında zaten idari soruşturmayı başlattık. O hainin bulunması içinde çalışmalar devam ediyor. Gözaltılar devam ediyor. Ancak burada aziz milletime özellikle şunları vurgulamak istiyorum; dün söyledim bugün tekrar ediyorum. Büyük devletler böyle zavallı hainlerin karşında bakarlarını yitirmezler. Büyük devletler bu zavallılar gibi alçalmazlar. Büyük devletin büyük hesabı olur. Doğuda, batıda, kuzeyde ve güneyde milletimin hiçbir ferdi ne zavallı hainin saldırısından nede istismar eden fırsatçılardan etkilenmesin. Hiçbir şehrimizde ilçemizde beldemizde bu saldırıyı bir tahrik bahanesi olarak kullananlara milletim aldanmasın. Eğer o provokatör vurulsaydı, cesedi üzerinden istismar yapılacaktı. Vurulmadı; şimdi bayrak üzerinden istismar yapılıyor. Ne ölüler üzerinden nede kutsal değerimiz bayrak üzerinden fırsat kovalayanlara, el ovuşturanlara milletim prim vermesin” dedi.
“GEZİ’DE YARIM KALAN OYUNU ŞİMDİ BURADA İLERLETMEK İSTEYECEKLER”
“Gezi’de yarım kalan oyunu şimdi burada ilerletmek isteyecekler. 17-25 Aralık’ta kursaklarında kalan operasyonu şimdi burada yürütmek isteyecekler” diyen Başbakan Erdoğan, milletin fertleri arasına öfke ve nefret tohumları ekmek için ellerinden geleni yapacaklarına dikkat çekti. Manşetlerle, köşe yazılarıyla, yorumlarla çözüm sürecini engellemek, kardeşliği örselemek, birliği, dirliği zedelemek için her yola başvuracaklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, “77 milyonun her bir ferdi bilsin ki Türkiye çok büyük bir devlettir. Türkiye bu saldırılara geçmişte eyvallah etmedi. Bundan sonra hiç etmez. Gençlerin ölümlerini durdurmak için annelerin göz yaşlarını dindirmek için hassasiyetle mücadele edeceğiz. Ama şımarıklığa, eşkıyalığa, hainliğe de asla göz yummayacağız. Terör örgütü ve HDP çocukları, gençlerin arkasına saklanarak hanım kardeşlerimizin arkasına saklanmak suretiyle kendisine güç devşirmeye çalışıyorlar. Bunlarda onur yok. Bunlarda karakter yok. Bunlarda karakter olsa o çocukların arkasına saklanmazlar. O çocukları öne sürmezler. Onların yüzlerinde maskelerle onları kullanmazlar. O hanım kardeşlerimizi öne sürmek suretiyle biliyorlar ki bu milletin evladı Mehmetçik o kadına dipçik sallamaz, onun üzerine gitmez. Bunu da kullanmak istiyorlar. Sen gel niye kadın kullanıyorsun ki? Niye o çocukları kullanıyorsun. İşte bunların ne durumda olduklarını göstermesi bakımından bunlar çok önemli. O kadar zavallılar ki işte şimdi MHP’den, CHP’den, paralel yapıdan onların fırsatçılığından medet umar hale geldiler” şeklinde konuştu.
“PKK VE HDP BÖLGEYE ACIDAN BAŞKA BİR ŞEY VERMEDİ”
Terör örgütü de HDP’nin de bugüne kadar bölgeye acıdan başka hiçbir şey vermediğini sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ölümlere göz yumdular, öldürdüler. Anneleri yavrusuz bıraktılar. Çocukları yetim öksüz bıraktılar ve hep bunlardan beslendiler. Şimdi Diyarbakır’da çocukları için eylem yapanları görünce elleri ayakları birbirine dolaştı. Bölgede kurmaya çalıştıkları tek parti zulmü daha kurulmadan çatırdamaya başladı. Allah’ın izni ile benim oradaki Kürt kardeşlerim bu kan emici vampirlere itirazını daha da yükseltecek. Ben buna inanıyorum. Kendilerine acıdan, kandan başka bir şey getirmeyen bu HDP’ye bu terör örgütüne benim oradaki kardeşlerin inşallah dur diyecek. Ne yaparlarsa yapsınlar bizde çözümden, kardeşlikten vazgeçmeyecek, 77 milyon kardeş bir Türkiye için samimiyetle mücadeleye devam edeceğiz.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili de önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 2 ay kaldığına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, “Aday tespit noktasında bizlerde artık son aşamaya geldik. Her kademede istişarelerimizi yaptık, yol haritamızı belli bir aşamaya getirdik. Tabi ki çalışmalarımız bu arada da devam ediyor. Burada arada iki hususa özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Birincisi; adayımız kim olursa olsun Türkiye’de istikrarı, güven ortamını kararlılıkla devam ettirecek, Türkiye ekonomisini Allah’ın izni ile büyümeye paralel yapıyla mücadelemiz, çözüm süreci mücadelemiz kararlılıkla ilerlemeye devam edecek. Bizim parti politikalarımız şahıslarla kain değildir. Herhangi bir değişiklik olursa bu değişikliğin AK Parti’yi de Türkiye’yi de daha güçlendirecek bir değişiklik olacağından hiç şüpheniz olmasın. İkincisi; hiç rehavete kapılmadan şimdiden 10 Ağustos’un çalışmalarına hep birlikte başlamalıyız. Zira 10 Ağustos 2015 seçimlerinde bir işaret fişeğidir. Bunu unutmayın. Halkımızın zihninde eğer tereddütler varsa bunları hep birlikte gidereceğiz. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin nasıl bir büyük devrim olduğunun, bunun Türkiye’yi, demokrasi ve ekonomimizi nasıl olumlu yönde etkileyeceğini milletimizle paylaşacağız. Şuanda ne CHP’si ne MHP’si nede diğerleri Cumhurbaşkanını halkın seçmesini istediler mi? Hayır. Onun da karşısında durdular. Ama halk ‘evet; biz Cumhurbaşkanını seçmek istiyoruz’ dediler. CHP ve MHP bunlar Meclis’te bu işi halletmek istediler. Şimdi bu halkın karşısına nasıl çıkacaklar da bizim adayımıza oy verin diyecekler. Sizin bir defa halka saygınız yok ki. Halka güveniniz yok ki. Halka güven duyan sadece AK Parti’dir. Halkın iradesini milli irade olarak kabul edip halkına giden sadece AK Parti’dir. Sahada yeni Türkiye’yi milletimizi halka aktarmanızı istiyorum. Ben belediye başkanı oldum. Artık benim için parti yok sakın ha böyle bir yanlışın içine hiçbir arkadaşımın girmemesi lazım. Bizler için parti teşkilatımız olmazsa olmazıdır. Siz onların gayretleri sayesinde buradasınız. El ele vereceksiniz.”