Mardin’de dört gün süren İl Müftüleri Toplantısı, Dini Yayınlar Genel Müdürü Dr. Yüksel Salman tarafından okunan sonuç bildirgesiyle sona erdi. 81 il müftüsünün ve Diyanet İşleri Başkanlığının üst yönetiminin katıldığı değerlendirme oturumunun ardından kamuoyu ile paylaşılan sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi;
“İSLAM’IN İNANÇ DEĞERLERİNİ AŞINDIRMAYA YÖNELİK HER TÜRLÜ İFRAT VE TEFRİTE KARŞI DİYANET’İN VATANDAŞLARIMIZI BİLGİLENDİRME SORUMLULUĞU VARDIR…”
Diyanet İşleri Başkanlığı, İslâm’ın evrensel ilkeleri ile yüce değerlerinin toplumumuza ve insanlığa doğru bir şekilde ulaştırılması amacıyla küresel ölçekte faaliyet gösteren saygın bir Anayasal kurumumuzdur. Başkanlığımızın görev ve yetkisi, ilgili kanunlar tarafından belirlenmiş olup güven ve itibarını aziz milletimizin ilgi ve itimadından, tarihsel bilgi, birikim ve tecrübesinden almaktadır. Bu yetkiyle, yüce dinimizin inanç değerlerini ve ahlaki umdelerini aşındırmaya yönelik her türlü ifrat ve tefrit karşısında vatandaşlarımızı doğru bilgilendirme sorumluluğunun bilincinde olarak, ortaya çıkan gelişmeleri dikkatle değerlendirmektedir.
“MİLLET VARLIĞIMIZIN TEMELİNİ, HARCINI VE RUHUNU OLUŞTURAN AHLÂKÎ DEĞERLERİN ZEDELENMESİ VE ZAYIFLATILMASI TASVİP EDİLEMEZ…”
Başkanlığımız sosyal gelişmelerin ortaya çıkardığı belli başlı dini problemler karşısında ihtiyaç duyulan bilgiyi vaaz ve hutbeler başta olmak üzere hemen her fırsatta milletimizle paylaşmakta, Kur’an ve Sünnet’ten mülhem açıklamalarını irşat dili çerçevesinde, belli bir usul ve üslup dairesinde gerçekleştirmektedir. Dini Mübin-i İslâm’ın evrensel hakikatleri ve yüce değerleri hiç bir tartışmaya fırsat vermeyecek derecede açıktır. Millet varlığımızın temelini, harcını ve ruhunu oluşturan bu yüce ilkelerin ve ahlâkî değerlerin zedelenmesi ve zayıflatılması tasvip edilemez.
“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI KURUMSALLAŞTIRDIĞI DENGELİ VE SAĞDUYULU KONUMUNU KORUMAYA DAİMA ÖZEN GÖSTERMEKTEDİR…”
Diyanet İşleri Başkanlığı, uhdesine verilen görevlerin gereğini yerine getirirken, kuruluşundan bu yana özenle geliştirdiği ve kurumsallaştırdığı dengeli ve sağduyulu konumunu korumaya daima özen göstermektedir. Başkanlığımızın bu tutumu müftülerimizin dikkat, özen ve hassasiyetleriyle uygulanmakta ve her türlü gündelik tartışmaların içine çekilme çabaları sonuçsuz kalmaktadır.
“SOSYAL VE DOĞAL TRAJİK HADİSELER YAŞANMADAN ÖNCE FARKINDALIK OLUŞTURACAK BİR DİL GELİŞTİRİLMELİDİR...”
Yakın geçmişte yaşanan bazı toplumsal ve doğal olaylar; trajik hadiselerin ardından üretilen teselli dilinin yeterli olmadığını, acı sonuçlar doğuran sosyal ve tabii hadiseler daha yaşanmadan önce bireysel, toplumsal ve kamusal yükümlülükler konusunda farkındalık oluşturmayı mümkün kılacak yeni bir irşad dilinin geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
“HAKİKATİ TEKELİNE ALAN DİNİ NÜFUZ ALANI OLUŞTURMA VE TOPLUMUN DİNİ DOKUSUNU DEJENERE ETME GİRİŞİMLERİ ASLA ONAYLANAMAZ…”
Sivil girişimlerle ortaya çıkan dini oluşumlar dünyada olduğu gibi ülkemizde de toplumsal bir gerçekliktir. Önemli olan sosyo-kültürel dini oluşumların, dinin sahih bilgisi ve temel kaynakları ekseninde toplum yararına faaliyet göstermeleridir. Bunun toplumun dini kültürel hayatına yapacağı katkı yadsınamaz. Ancak bu oluşumların açık, şeffaf, hesap verebilir, toplumu ayrıştırmayan, dini duyguları ve güveni istismar etmeyen bir yapıda olmaları son derece önemlidir. İslam’ın temel bilgi kaynakları olan Kur’an, sünnet ve Müslümanların tarihsel tecrübesini aşarak, kendinden menkul iddialarla ve sübjektif deneyimlerle hakikati tekeline alarak dini nüfuz alanı oluşturma ve toplumun dini dokusunu dejenere etme girişimleri asla onaylanamaz.
“İSLAM’IN TEMEL REFERANSLARIYLA TERS DÜŞEN, DİNİN YÜKSEK HAKİKATLERİNİ SÜFLİ EMELLERLE DEĞERSİZLEŞTİREN YAKLAŞIMLAR ASLA KABUL EDİLEMEZ…”
Milletimiz, tarih boyunca dini yozlaştıran dini görünümlü tezahürlere karşı dikkatli ve feraset içinde olmuştur. Birey ve toplumun din algısına ve yorumuna saygı duyulması bugünün dünyasında ortak bir yaklaşımdır, ancak İslam’ın temel referanslarıyla ters düşen, mesiyanik kavramlarla söylem örgüsü kuran, yaygın kitlenin zihninde karışıklıklara meydan veren, dinin yüksek hakikatlerini ve toplumun ahlaki değerlerini süfli emellerle ve basit içeriklerle değersizleştiren yaklaşımlar asla kabul edilemez.
“DİN HİZMETLERİ, GENÇ KUŞAKLARIN KENDİ DEĞERLERİYLE BULUŞMASINI, MANEVİ POTANSİYELLERİNİ KEŞFETMESİNİ SAĞLAYAN BİR YAKLAŞIMI ESAS ALMALIDIR…”
Gençlerin medeniyet değerlerine dair gönüllü bir aidiyet bilinci geliştirmesine ve özgüveni yüksek bireyler olmasına yardımcı olacak bir dil ve üslup üzerinde çalışılması gerekmektedir. Bu sebeple din hizmetleri, genç kuşağın kendi değerleriyle buluşmasını, kendi manevi potansiyellerini keşfetmesini, açığa çıkarmasını ve geliştirmesini sağlayan bir yaklaşımı esas almalıdır.
“ÇOCUK VE KADIN CİNAYETLERİ, AİLELERİNDEN KOPARTILAN ÇOCUKLAR, ÇOCUK YAŞTA EVLİLİKLER İSLÂM’IN BARIŞ VE RAHMET MESAJLARINA NE KADAR MUHTAÇ OLDUĞUMUZU GÖSTERMEKTEDİR…”
Son zamanlarda yazılı ve görsel medyada yoğun biçimde yer verilen çocuk ve kadın cinayetleri, annelerinden ve ailelerinden kopartılan çocukların yürek burkan haberleri ve gündemden düşmeyen çocuk yaşta evlilikler toplum olarak, İslâm’ın barış ve rahmet mesajlarına ve merhamet eğitimine ne kadar muhtaç olduğumuzu göstermektedir. Gelinen noktada toplumsal bir duyarlılığa ihtiyaç duyulmaktadır.
“İSLAM COĞRAFYASININ ACI, GÖZ YAŞI, ISTIRAP, AÇLIK, TOPLUMSAL KAOS, İÇ SAVAŞ, ŞİDDET VE İSTİKRARSIZLIK GİBİ OLUMSUZ KAVRAMLARLA ANILIYOR OLMASI OLDUKÇA ÜZÜNTÜ VERİCİDİR…”
Müslüman coğrafyası tarihin en zor süreçlerinden birini yaşamaktadır. Yapısı gereği farklı dillerin, mezheplerin ve dinlerin tarihten bugüne birlikte yaşadığı bu coğrafyada yeni gerilim alanları oluşturularak din, dil, düşünce, inanış üzerinden gerilim alanları oluşturulmak istenmektedir. Din ve dini imgeler üzerinden aşırılığa, şiddet ve tedhişe uygun ortamlar oluşturularak Müslüman toplumların yaşama alanları tahrip edilmekte, inanç değerleri ve güvenlikleri zedelenmektedir. İslam coğrafyasının acı, göz yaşı, ıstırap, açlık, toplumsal kaos, iç savaş, şiddet ve istikrarsızlık gibi olumsuz kavramlarla anılıyor olması oldukça üzüntü vericidir. Bu bağlamda Nijerya’da yaşanan Boko Haram adlı terör örgütünün yüzlerce kız çocuğunu kaçırması eylemi utanç vericidir. Bu durumu vicdan sahibi hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değildir. Başta Müslümanlar olmak üzere bütün insanlık camiasına düşen öncelikli görev, nefret ve şiddet üreten ortamları gidermek, huzur ve güvenin sağlanması için el birliği ile çaba göstermektir.
“BU YILIN RAMAZAN TEMASI, ‘HİÇ KİMSE KİMSESİZ KALMASIN; BU RAMAZAN VE HER ZAMAN’… CAMİLER HAFTASI TEMASI, ‘CAMİ VE GENÇLİK’…”
Başkanlığımızın, Ramazan ayının manevi atmosferinden istifadeyi artırmak amacıyla her sene bir tema belirlediği ve bu çerçevede toplumun bütün kesimlerine ulaşmak ve yeni farkındalıklar oluşturmak istediği malumlarıdır. Bu yıl ramazan ayında “kimse yalnız kalmasın” başlığıyla yoksul, yetim, yaşlı, engellilerle kalabalıklar içinde yalnız kalan kardeşlerimize Ramazanın rahmet ikliminin ve şefkat soluğunun ulaşması için el birliği ile çaba sarf edilecektir. Camiler Haftasında da “Cami ve Gençlik” konusunun ele alınması ilke olarak kararlaştırılmıştır.
“MİLLETİMİZİN YAZ KUR’AN KURSLARINA OLAN İLGİSİNİN HER GEÇEN YIL ARTARAK DEVAM ETMESİ MEMNUNİYET VERİCİDİR…”
Milletimizin, okulların tatil olmasını müteakip başlayan Yaz Kur’an Kurslarına olan ilgisinin her geçen yıl artarak devam etmesi memnuniyet vericidir. Müftülüklerimiz bu yıl da gereken her türlü hazırlığı yaparak, camilerimizde yavrularımızı en iyi şekilde ağırlamayı ve en yüksek düzeyde istifadeyi mümkün kılacak tedbirleri alarak verimli bir eğitim ve öğretim gerçekleştireceklerdir.
“TÜİK ANKETİ MİLLET OLARAK GELECEĞİ BİRLİKTE İNŞA ETME VE YAŞAMA İMKANI KONUSUNDA ÜMİT VERMİŞTİR…”
Diyanet İşleri Başkanlığımızca TÜİK’e yaptırılan “Türkiye’de Dini Hayat” araştırmasının verileri, İslam’ın bu toplumun ortak değeri ve milletimizin kimlik yapısının temel bileşeni olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Millet olarak geleceği birlikte inşa etme ve yaşama imkanı konusunda da ümit vermiştir. Ayrıca Başkanlık olarak hizmet kusurlarımızı görmeye vesile olmuştur. Araştırma sonuçları bilimsel çalışmalara da kaynaklık etmek üzere kamuoyu ile paylaşılacaktır.
“TÜRKİYE DİYANET VAKFININ YURT İÇİNDE ÖĞRENCİ YURDU PROJELERİNİN YAYGINLAŞTIRILMASINA DEVAM EDİLECEKTİR…”
Ülkemizle birlikte yurt dışında da geniş bir coğrafyada hizmet veren Türkiye Diyanet Vakfı, yeniden yapılanma çalışmalarını genişleterek devam ettirmektedir. Bu bağlamda yurt sathında il ve ilçe temsilciliklerinin yeniden yapılandırma süreci başlatılmıştır. Dini ve hayri hizmetlerde daha geniş katılımlı hizmet projelerine ilaveten, yurt içi ve yurt dışındaki eğitim faaliyetlerini artırma ve geliştirme gayretleri sürmektedir. Özellikle yurt içinde öğrenci yurtları projelerinin yaygınlaştırılmasına devam edilecektir.
“ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA YAŞANAN BİRÇOK DİNİ PROBLEMLER BAŞKANLIĞIMIZ TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR…”
Bugün ülkemizde ve dünyada yaşanan birçok dini problem, kamuoyu tarafından değerlendirilmekte ve tartışma konusu yapılmaktadır. Başkanlığımıza da kamuoyunda tartışılan konulara ilişkin pek çok husus yansımaktadır. Başkanlığımız gerek il müftüleri istişare toplantılarında ve gerekse değişik toplantılarda yapılan açış konuşmalarında güncel dini konulara değinilmekte ve kamuoyu aydınlatılmaktadır.
“TOPLANTIDA DİLE GETİRİLEN GÜNCEL BAZI HUSUSLARIN, KAMUOYU TARAFINDAN İLGİYLE KARŞILANMIŞ OLMASI MEMNUNİYET VERİCİDİR…”
İl müftüleri istişare toplantısı esnasında dile getirilen güncel bazı hususların, kamu oyu tarafından ilgiyle karşılanmış olması memnuniyet vericidir. Ancak bu tür açıklamaların değişik amaçlarla kullanılmaması ve farklı anlamlara çekilmemesi temennimizdir.