Başbakan Ahmet Davutoğlu, Mersin'in Tarsus ilçesinde üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın öldürülmesine ilişkin, "Adaletimizin de bu faillere en sert şekilde mukabelede bulunacağına inancımız tamdır çünkü ortada hiçbir değerin kabul etmeyeceğiz, vahşice ve barbarca bir saldırı vardır. O gün sadece Özgecan değil ,bütün insanlık vicdanı katledildi. Toplumda ortak bir dayanışma bilinci, infial uyandı" dedi.
BASIN TOPLANTISI
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Esenboğa Havalimanı'nda Bakanlar Kurulu sonrası ve Pakistan temasları öncesi basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, Türkiye ile Pakistan arasında yüksek düzeyli strateji işbirliği konseyi mekanizmasının 2009 yılında kurulduğunu belirterek, o zamandan bu yana 40 anlaşmanın imzalandığını ifade etti. İkili ilişkiler bağlamında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci olmak üzere 6 bakanla Pakistan'a gideceğini söyledi. Yeni bir ufkun iki dost ülke arasında çizilmesine önem verdiklerini anlatan Davutoğlu, ayrıca bölgesel konuları da ele alacaklarını dile getirdi. Türkiye'nin Güney Asya'daki istikrara önem verdiğine dikkati çeken Davutoğlu, Pakistan teröre karşı verdiği mücadelennin her zaman yanında olduklarını belirtti.
BAKANLAR KURULU TOPLANTISI
Bakanlar Kurulu toplantısı hakkında bilgi veren Davutoğlu, "Birçok konu ele alındı. Kaybettiğimiz Sayın Özgecan Aslan'ın katledilmesi, kadına yönelik şiddet konusunu kapsamlı şekilde ele aldık. Bu olay olur olmaz yakın takip altına alındı, failler kısa bir sürede yakalandı adalete teslim edildi. Adaletimizin de bu faillere en sert şekilde mukabelede bulunacağına inancımız tamdır çünkü ortada hiçbir değerin kabul etmeyeceğiz, vahşice ve barbarca bir saldırı vardır. O gün sadece Özgecan değil ,bütün insanlık vicdanı katledildi. Toplumda ortak bir dayanışma bilinci, infial uyandı. Bu kadına karşı şiddet konusunda bilinçlendirmede önemli bir aşamayı oluşturdu. Özgecan bu hunharca saldırı sonrası hayatını kaybetmesiyle aslında belki de birçok kadına hayat bağışlamış gibi oldu çünkü ortaya çıkan ortak bilinç eminim aşama aşama ve tüm toplumun her kesimine yayılacak ve yepyeni bir bilinçlenmeye vesile teşkil edecek" diye konuştu.
"SEFERBERLİK BAŞLATACAĞIZ"
Hükümetin son 12 yılda kadına yönelik şiddet konusunda önemli tedbirler aldığını anlatan Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde 2007 yılında kadına yönelik şiddet konusunda eylem planı geliştirildi ve 2012 yılına kadar yakından takip edildi. Bu çerçevede referans teşkil edecek şekilde İstanbul Sözleşmesi oldu. 2012 Mart'ında kadına yönelik şiddette bütün mevzuatı gözden geçiren bir adım atıldı. Bugün yaptığımız bakanlar Kurulu'da 2012 yılından bu yana kanunun uygulanması esnasında ortaya çıkmış olabilecek sıkıntıların ortaya çıkması için etki analizi yapılması talimatı verdik. Bu çalışmayı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız geliştirecek. 2016-2019 için yeni bir eylem planı çıkartacağız. Tabii yasal her türlü çalışma yapılır ama önemli olan sosyal kültürümüzde, toplum içindeki ortak yaşama kültüründe bu konuda güçlü bir bilinçlendirmenin, seferberliğin başlatılması. Bu konuda seferberlik başlatacağız. Toplumun her katmanına bunu adım adım yayacak güçlü bir irade sergileyeceğiz. Bu yönde sürdürülen çabalara her türlü desteği vereceğiz, bu hepimizin meselesi. Hukuki mevzuatla çözülecek mesele değil, zihniyet ve ortak kültür meselesi. Bu konuda kapsamlı bir eylem planını tekrar devreye sokmak için çaba göstereceğiz. Bugün basına da yansıyan babası Mehmet Aslan'ın ifadeleri ise gerçek bir insanlık destanıdır. Sayın Mehmet Aslan'ın ifadelerinin gücü insaniyetin, insan onurunun gücüdür. Bir kez daha bu acılı aileye taziyelerimi sunuyorum. Bu ve benzer ailelerin her zaman yanında olacağız, acılarını paylaşacağız. Ne yapılması gerekiyorsa bundan sonra yapma konusunda kararlıyız" ifadelerini kullandı.
BEDELLİ ASKERLİKTEN FAYDALANAN SAYISI
"Ele aldığımız hususlardan birisi de bedelli askerlik dönemi" diyen Davutoğlu, "Bedelli askerlik dönemi bitti. Başarılı bir netice alındığını düşünüyorum. Bu konuda Savunma Bakanımız bir rapor sundu. 203 bin 824 yükümlü bu imkandan istifade etti. 3 milyar 668 milyon 832 bin TL bedel ödendi. Bu miktar doğrudan savunma sanayii fonuna gönderilecek. Bu noktada yapılan her ödeme Türkiye'nin doğrudan TSK'nın güçlendirilmesi, savunmasının güçlendirilmesinde kullanılacak. 1987, 1992, 1999 ve bizim dönemimizde 2012 yılında 4 kez uygulanan bedelli askerlik uygulamasında toplam 193 bin 147 yükümlü istifade etmişti, bu rakam son 5. uygulamada 203 bin 824'e çıkarak kadar şimdiye kadarki toplamdan daha fazla bir sayıya ulaşmış olduk. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde bedelli uygulamasına gidecek kaynağın savunma sanayinde kullanılması için gerekli çalışmalar yürütülecektir" dedi.
"HERHANGİ BİR KESİM ÇÖZÜM SÜRECİNİ İSTİYORSA ÖNCELİKLE ŞİDDETİN HER TÜRLÜSÜNÜ REDDEDECEĞİNİ İFADE ETMELİ"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm sürecine ilişkin, "Herhangi bir kesim çözüm sürecini istiyorsa öncelikle silahlarını terkedeceğini ve şiddet kültürünü, şiddetin her türlüsünü reddedeceğini ifade etmeli" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Esenboğa Havalimanı'nda Bakanlar Kurulu sonrası ve Pakistan temasları öncesi basın toplantısı düzenledi. Bakanlar Kurulu'nda önümüzdeki yasama faaliyetlerinin ele alındığını belirterek, "Yarın İç Güvenlik ve Özgürlüklerin Korunması Reform Paketi'ni görüşmeye başlayacağız.
Buradan bir kez daha muhalefet partilerine seslenmek istiyorum. Bu yasa 6-7 Ekim olaylarında söz konusu olan gelişmeler nedeniyle gündeme gelmiştir. Bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanmıştır ama sadece güvenlik tedbirleriyle ilgili değildir. Bu yasa çerçevesinde ayrıca günlük hayatı kolaylaştıran birçok önemli husus, devrim mahiyetinde değişiklikler yapılmıştır. Pasaport almanın kolaylaştırılmasına kadar nüfus işlemlerinde reformlar içeriyor. Bonzai ile mücadele bağlamında unsurlar ihtiva ediyor. Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanması ve tayin işlerinde İçişleri Bakanlığı'na bağlanması konusunda önemli unsurlar ihtiva ediyor. Konuyu salt güvenlik odaklı ele almak doğru değil. Güvenlik özgürlüğün olmazsa olmaz şartıdır. Güvenliğin olmadığı yerde özgürlüğün yok edildiğini Suriye'de, Ukrayna'da yaşanan gelişmeleri hepimiz gözlemledik. Bu yasaların hepsi, AB standartlarında yasalardır, bu yasa içindeki bütün unsurlar tek tek karşılaştırma yapılmıştır. Molotof kokteyli konusundaki hassasiyetimiz bugün yaşanan gelişmelerde bir kez daha ortaya koydu. Bir göstericinin TOMA içine attığı molotof kokteyliyle bir güvenik görevlimiz, polisimiz yaralandı. Bunlar da gösteriyor ki molotof kokteyli özgürlük alanı değildir. Buradan hareketle meclis çalışmalarının kesinlikle bir gerginlik ortamına dönmemesi temennimizdir. Bu konuda muhalefet partilere çağrı da yapıyorum. Bir iki hafta geciktirdik. Varsa bir öneriniz getirin dedim. Şu ana kadar hiçbir öneri getirilmedi, makul birşey söylenmedi. Muhalefet etmek için muhalefet etmek, seçim ortamında Türkiye'yi kaosa sürüklemek gibi hesap varsa TBMM buna boyun eğmez, AK Parti buna boyun eğmez.
Türkiye'de özgürlüklerin vurgulanabilmesi güvenliği teminat altına almak için tereddüt etmeyiz. Bütün partilerimizin sağduyulu yaklaşıp toplumsal ihtiyaca tekabül eden bu yasanın gelişmesi için gayret sarfedeceğine inanıyorum. Bu yasama faaliyeti konusunu kapsamlı değerlendirme yaptık" ifadelerini kullandı.
Açıklaması sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Davutoğlu, bir gazetecinin, "Özgecan Aslan'ın öldürülmesinin ardından idam ve hadım konusundaki tartışmaları' sorması üzerine, "Bu öylesine bir vahşet ki yaşadığımız travma o kadar yoğun ve derin bir travma ki. Özgecan hepimizin kızıdır. Hepimiz bu olaydan etkilendik. Bu konuda hiçbir ceza böyle bir suçun karşılığı değil. İnsanlık vicdanını ötesinde bir suçtan bahsediyoruz. O açıdan bu yaklaşımı hepimiz paylaşıyoruz. Ancak, bu konularda adaletimizin vereceği ceza en şiddetli ceza olacaktır. Nihai karar yargıya aittir. Son yaptığımız düzenlemelerle, bunun kapsamını ve müeyyidesini, cezalarını ağırlaştırdık. Burada da muhtemelen en sert ceza verildiğinde ağırlaştırılmış müebbet hapis, indirime tabi olmayacak şekilde, 36 yıl, hücre hapsi olmak da dahil üzere bir ceza söz konusu. Bugünkü altyapı ve hukuki çerçevede en sert cezayı bu saldırganların hakettiğine inanıyoruz" açıklamasında bulundu.
Bütün vatandaşlara çağrıda bulunan Başbakan Davutoğlu, "Hepimizin bu meselenin ortak bir mesele olduğu bilinciyle hareket etmemiz lazım. Tedbiri alırız, bu konuda en şiddetli cezalar verilebilir ama esas itibarıyla ev ortamından başlamak üzere, eğitimde ve heryerde şiddet kültürüne karşı yeni nesillere bilinçlendirmektir. Bu konuda toplumsal seferberlik yapmayı düşünüyoruz. Toplumun her katmanını bütün şiddet kültürünün yok edilmesi için çok geniş kapsamlı bir faaliyet temposu içine gireceğiz" diye konuştu.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm süreci konusunda HDP'nin İmralı heyetinin yaptığı açıklamaların sorulması üzerine Davutoğlu, "Çözüm süreci temelde demokratik siyaseti önceleyen bir süreçtir. Demokratik siyaset benimsendiğinde ise bu siyaset içinde silaha, şiddete, teröre yer yoktur. Herhangi bir kesim çözüm sürecini istiyorsa öncelikle silahlarını terkedeceğini ve şiddet kültürünü, şiddetin her türlüsünü reddedeceğini ifade etmeli. Türkiye'de demokrasi kökleşmiştir. Herkes bütün taleplerini normal hukuk düzeni içinde dile getirmektedir. Böyle bir ortamda bu imkan varken hala silah üzerinden birşey elde edeceğini düşünenler çözüm sürecinde samimi olamazlar. 2013 Nevruz'unda biz bu noktadaydık. Bir an önce silahlı unsurların Türkiye'yi terketmesiyle, silahlı ve şiddete dayanan herhangi bir eylemin benimsenmemesi konusunda bizim tutumumuz açıktır. Yeni bir sivil anayasaya için seçime gidiyoruz, herşeyi bu çerçevede konuşmaya hazırız ama silahlı yöntemi bir yöntem olarak benimseyip, ondan sonra bu yöntemi de içine de alacak bir çözüm süreci düşünülüyorsa burada samimiyetten bahsedilemez. Bizim tavrımız son derece açıktır. Çözüm sürecini ileri bir aşamaya getirmekte kararlıyız. Bu konuda da toplumda büyük destek vardır. Sosyal, psikolojik ortam hazırdır. Sosyal ortam hazırdır. Bunun gereğini yapmak konusunda herkes gerekli adımları atmak durumundadır" şeklinde konuştu.
İÇ GÜVENLİK PAKETİ
"Güvenlik Yasası ise boşluktan çıkmadı" diyen Davutoğlu, "Bu konuda, HDP, CHP, MHP'yi anlamak mümkün değil. Zaten İçişleri Bakanlığı'nda yürüyen reform çalışması vardı. Bütün bu unsurlar zaten çalışılırken 6-7 Ekim olayları yaşandı. Aradan 5-6 ay geçti diye kimse 6-7 Ekim olaylarının unutulmasını beklemesin. Failleri yakaladık. Üzerine gittik. Kamu düzeni dedik. Devlet otoritesini sağlamıyorsun diyen CHP, MHP şimdi molotof kokteylini savunmaya halkı direnmeye çağırıyorlar. Bonzaiyi neredeyse savunuyorlar. Burada polis aramasının gerekçelerini anlattım. Şu anda bir ihbar gelse karşı yoldan geçen arabada uyuşturucu var diye gerekli izin alınıncaya kadar o araba gözümüzün önünden gider, bir sürü gencimizi zehirler. Bu noktada, ortadan gerekli deliller olduğunda, polisimize tanınan yetkiler dünyanın her yerinde tanınan yetkilerdir. 6-7 Ekim olaylarında en fazla rahatsız eden husus şuydu, polis gözaltına alıyor ama 24 saat tutabileceği için 7 Ekim'de aynı provokatör karakolun öbür kapısından çıkıp molotof kokteyli ile saldırıyor. Getirdiğimiz yeni düzenleme Fransa'daki düzenlemenin aynısıdır" ifadelerine yer verdi.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Bugün bu güvenlik reformuna bir anlamda eleştiri getirenlerin bir kısmı artniyetlidir. İsterler ki Türkiye'de kaos ortamına zemin olsun, istedikleri zaman sokakları kontrol altına alabilsinler, ellerinde molotof kokteylleriyle devlet binalarına saldırabilsinler, yüzlerine maskelerle kapatıp, Kur'an kurslarını yakabilsinler, güvenlik gücünün üstüne yaksınlar. bir otobüste bir genç kızımızı yaksınlar. Özgecan kızımız için nasıl üzüldüysek otobüste molotof kokteyli ile yanan kızımız için aynı şekilde üzüldük. Çözüm süreci ile güvenlik paketi arasında irtibat kuranlar önce 6-7 Ekim olayları arasında ne tür bir provokatif eylem içinde olduklarının hesabını versinler. Biz çözüm sürecinin kararlı şekilde ilerletecekken niye 6-7 provokasyonlarına yöneldiklerinin hesabını versinler. CHP ile MHP de o gün yaptıkları çağrının bugünkü takındıkları tutum arasındaki büyük uçurumun hesabını versin. Yarın TBMM'de bu yasa çıkacak, çözüm süreci de yürüyecek. Bu yasayı çözüm sürecinin karşısına koyanlara da söylüyorum. Kamu düzeni çözüm sürecinin alternatifi değildir. Çözüm süreci varsa kamu düzeni olmayabilir dediğiniz anda Suriye tabloları ortaya çıkar. Hem kamu düzenini sağlayacağız hem çözüm sürecini kararlılıkla yürüteceğiz. Güvenlik paketi, adımlar atılması konusunda hiçbir şekilde alternatif düşünce geliştirmemiz söz konusu değil" dedi.
Hakan Fidan'ın MİT Müsteşarlığı'ndan istifa etmesinin ardından yeni MİT Müsteşarının kim olacağının sorulması üzerine Davutoğlu, "Devlette süreklilik esastır. Yeni bir müsteşar konusunda isimlendirme olduğunda kamuoyunun bilgilerine sunulur. Devlet içinde süreklilik kesintisi olmaz" dedi.