Davutoğlu, KON TV'de canlı yayınlanan "Selçuklu Belediyesi ile İftara Doğru" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye'nin her yerinde ramazanın çok güzel idrak edildiğini belirten Davutoğlu, Türkiye'de böyle iken, dünyanın birçok yerinde ramazanın hazzını ve bereketini yaşayamayan Müslüman topluluklar olduğunu ifade etti.
Suriye, Irak, Mısır ve Tunus'ta ramazan ayında işlenen cinayetler ve terör saldırılarının kendilerine hüzün verdiğini dile getiren Davutoğlu, "Onlar için yüreğimiz yanıyor. Onlarla kıyas edildiğinde Türkiye her şeyin hakkını veren bir ülke. Ramazanın da hakkını vermeye çalışıyoruz. Zorlu bir seçim süreci sonrasında ramazanın siyasetin gölgesinde kalmasına izin vermedik. Siyasetin ramazana değil ramazanın siyasete egemen olmasına çalıştık" diye konuştu.
Koalisyon formülleri ile ilgili bir soru üzerine değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, bu tür konularda önemli olanın rasyonel muhakeme yapmak olduğunu dile getirdi.
"Aslında gönlümüz tek başına iktidar olmaktan yanaydı. Bizim iktidarımızdan yanaydı" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:"Ama nihayetinde milli irade, millet tercihini 'siz oturun uzlaşın bir hükümet kurun' diye yapmışsa buna da şikayet etmemek lazım. Her ikisiyle de oturur konuşuruz ve olabilecekler için de mümkün olanlar arasında en iyisini yapmaya çalışırız. İdeal olanı değil. İdeal olan tek başına iktidar olmaktı. Mümkün olanlar içinde en iyisinin ne olduğunu görmek için de her iki tarafla görüşeceğiz. 3 partiyi de ziyaret edeceğiz. HDP'yi de ziyaret edeceğiz. Ama görünen o ki ya MHP ya CHP yönünde bir tercih, daha doğrusu bir atmosfer oluşuyor. Bunun hakkını vermeye çalışacağız. 3 tarafla da görüşeceğiz ama iki tarafla muhtemelen koalisyon müzakereleri ön yargısız bir şekilde başlayacak."
"TÜRKİYE'NİN SİYASETİNİN ÖZNESİ AK PARTİ'DİR"
Davutoğlu, gelecek hafta muhtemelen başkanlık divanı oluşacağını, Meclis başkanlık divanı oluştuktan sonra Cumhurbaşkanı'nın görevlendireceğini belirterek, ardından müzakerelere başlayacaklarını söyledi.
Meclis Başkanlığı seçiminin herkes için bir işaret verdiğini aktaran Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani öyle bir hava oluşmuştu ki seçim gecesi yüzde 25 oy alan parti neredeyse 'zafer kazandım' edasında, yüzde 13 oy alan parti 'zafer kazandım' edasında, yüzde 16 oy alan parti 'zafer kazandım' edasında, yüzde 41 oy alan parti de sanki kaybetmiş gibi bir şey yansıtılmaya çalışıldı. Meclis seçimleri gösterdi ki Türkiye'nin siyasetinin öznesi AK Parti'dir. Evet tek başına iktidar değiliz ama bizim söz sahibi olmadığımız herhangi bir gelişme de olmaz Türkiye'de. Yüzde 41'in hakkını, hukukunu koruruz. Yani o ilk günlerdeki atmosfer de dağıldı. Tam bir şark kurnazlığı içinde Kılıçdaroğlu, sağ olsun matematiği falan da çarpıtarak 'yüzde 60'lık bir blok var' dedi. Parlamentoya girmeyenlerin oylarını da kendine yazdı, diğer partilerin oylarını da kendine yazdı. Bizden de yüzde 1 civarında bir oyu aldı kendine yazdı ve bir anda yüzde 60'a çıkardı blok diye. İşte siyaseti, Meclis Başkanlığı seçimiyle çökmüş oldu. Karşımızda blok falan yok. Herkes kendi siyasetini takip ediyor. Eğer bir siyasi güçten bahsediliyorsa da en büyük siyasi güç AK Parti'dir. AK Parti'nin şekillendirdiği bir siyaset olacaktır. Bunu herkesin, özellikle de bize oy veren seçmenlerimizin bu konuda gönlünün rahat olmasını isterim. AK Parti'ye ne niyetlerle, hangi değerlere dayalı oy verdilerse o değerler hakim olacak. Bundan taviz vermek söz konusu değil."
"AK Parti çözüm sürecini bir kazanım mı yoksa kırmızı çizgi olarak mı görüyor?" şeklindeki soru üzerine Davutoğlu, şöyle devam etti: "Özgürlük alanlarının genişlemesi, 12 Eylül kalıntısı birçok uygulamanın, 28 Şubat kalıntısı yasakların ortadan kaldırılması bir kazanım. AK Parti 13 yıl önce iktidara geldiğinde olağanüstü hal vardı. Kazanımlardan geri dönmemek demek, tekrar o şartlara geri dönmemek demek. Çözüm süreci bütün o olağanüstü halin kaldırılmasıyla başlayıp, 12 yıla damgasını vuran, milli birliğimizi, beraberliğimizi teminat altına alıp, terör ve şiddetin ülkeden tasfiye edilmesine dönük bir projedir. Bu ülkenin her bir tarafını birbirine kardeş kılmak bizim temel ilkemizdir. Bütün bu ekonomik kazanımlar var, sosyal kazanımlar var. Engellilerin hayatları değişti. Hiçbir ülkeyi üzmek istemem ama bir Yunanistan'a bakılsın bir Türkiye'ye. Acaba Türkiye'de AK Parti iktidar olmasaydı Yunanistan'da emeklilerin, işçilerin, halkın çektiği krizin benzerinin Türkiye'de yaşanma ihtimali az mıydı? Sürekli kalkınan bir ülke ancak kendini bu şekilde koruyabilir. Yunanistan'a göre nüfusumuz çok daha fazla, çok daha genç, dolayısıyla kazanımlarımızı koruma irademizin çok daha güçlü olması lazım."
YENİ ÇALIŞMA
Davutoğlu, 7 Haziran seçimlerinin ardından, oy kaybı yaşadıkları illere ilişkin çalışma yaptıklarını söyledi. Oy kaybında birçok etkenin olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Doğu ve Güneydoğu'daki bir takım baskılar, tehditler ve seçim sonrasıyla ilgili duyulan kaygılar... HDP, barajı geçemezse, 'şöyle olur böyle olur' gibi ortaya çıkan tablolar. Şimdi bunu anlamaya çalışıyoruz. Bütün illerimizle ilgili tek tek araştırma yapıyoruz. 'Nerede, niçin oy kaybettik' bunları ortaya çıkarmaya çalışacağız" diye konuştu.
Koalisyon görüşmelerinde HDP ile bir araya geleceğinin hatırlatılması üzerine Davutoğlu, siyasi nezaket ve ortaya çıkan tablo gereği yüzde 13 oy alan bir partinin yok sayılmasının mümkün olmadığını aktardı.
KOALİSYON GÖRÜŞMELERİ
Bütün partilerle görüşeceğini anlatan Davutoğlu, üç haftadır partisinin her kademesiyle ve milletvekilleriyle istişarede bulunduğunu ifade etti.
Davutoğlu, partisinin temayülüne aykırı bir tutum içerisinde olmayacağına dikkati çekerek, "HDP'den görüş almayacağız anlamına gelmez. Oturulur, konuşulur. Onların ne diyeceğine bakarız, yeni siyasi tabloda onlara söyleyeceklerimiz vardır. Onların söyleyeceği anlamlı bir şey varsa alır, onu değerlendiririz. Ama nihai aşamada tabanımızın ve teşkilatlarımızın temayülü de bizim için önemlidir. HDP ile koalisyonu şu aşamada makul görmüyoruz. Onlar da tavırlarını o kadar net, katı şekilde koydular ki bir koalisyon tablosu içinde olacaklarını sanmıyorum" şeklinde konuştu.
"RESMİ TALİMATLA YAPILMIŞ GÖRÜŞMELER DEĞİLDİR"
7 Haziran seçimlerinden sonra farklı partilerdeki milletvekillerinin kendi aralarında görüşmelerinin olabileceğine değinen Davutoğlu, şöyle konuştu:"Koalisyon görüşmeleri ancak ben görev aldığım zaman başlar. Herhangi bir arkadaşa, 'bizim ağzımızdan müzakere edin' demedim. Ama bir arkadaşımızın bir başka partiden dostu varsa, oturup sohbet etmişlerse bu doğaldır. Kimse duvar örmüyor. Bu tür görüşmeler olmuştur. Bu görüşmeler resmi talimatla yapılmış görüşmeler değildir."
SEÇİM GÜVENLİĞİ
Seçim güvenliğine ilişkin soruya ise Davutoğlu, bu konuda çok ciddi güvenlik tedbirlerinin alınması gerektiği şeklinde cevap verdi.
Davutoğlu, seçim güvenliği konusunda bazı eksiklik ve aksaklıkları gördüğünün altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Seçim Kanunu bazı uygulamalara izin vermiyor. YSK, bizim eklediğimiz bazı talepleri 'yasaya uygun olmadı' diyerek, zamanında uygun görmemişti. Çok uzak bir köyde baskı uygulamak mümkün. Ama seçimlerde ilçelerde oy verilirse ve sandıklar karışsa, kimse kimin hangi oyu kullandığını takip etme imkanına sahip olmayabilir. YSK, 'bu yasal olarak mümkün değil' dedi. Bunların düzenlenmesi lazım. Her vatandaşın vicdanıyla karar vermesi lazım. Bunların hepsi gözden geçiriliyor. Ciddi bir şekilde bunlar üzerinde çalışıyoruz."
MECLİS BAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Koalisyon görüşmelerinde hangi partiyi kendisine yakın gördüğü yönündeki soruya Davutoğlu, şöyle cevap verdi:"Sayın Bahçeli ile sayın Kılıçdaroğlu'nu hızlı trene alalım, Ankara-Konya arasında bu işi bitiririz. Bu işin latifesi ama nihayetinde AK Parti karşıtlığı üzerine kurulan siyasetin tutmadığı ortaya çıktı. Böyle bir blok anlayışından... Meclis Başkanlığı seçimi AK Parti'nin bir başarısıdır. Onların siyaseti tutmadığı için değil. AK Parti grubu firesiz, istikrarlı çizgisini sürdürdü. Perde gerisinde hiçbir müzakereye girmedik. Bunu ben kategorik olarak reddettim. O kadar sakin, o kadar ilkeli bir siyaset takip ettik ki karşı taraftakiler telaşla, adil davranmaya doğru yöneldiler. Bizim yapmak istediğimiz ve hedefimiz belliydi. Sakin, ilkeli ve tutarlı bir tavır sergiledik. Bugün aldığımız netice bu tavrın bir sonucuydu. Kılıçdaroğlu her gün bir formülle geldi. Bahçeli her gün bir şeyi reddederek yoluna devam etti. HDP zaten başka alanlara çekti konuyu. Ne yaptığımızı ve ne yapacağımızı biliyoruz. İnşallah sonunda hayır olacak."
SURİYE SINIRINDAKİ HAREKETLİLİK
Davutoğlu, "Türkiye'den Suriye'ye yönelik askeri harekat olacak mı?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"(Türkiye, Suriye'ye hemen fiili müdahale edecek ve girecek) diye bir beklenti doğru değil. Ama Türkiye, Suriye'den gelebilecek herhangi bir tehdide karşı da müteyakkız durumundadır. Son dönemdeki hareketlilik, teyakkuz halinin hareketliliğidir. Daha çok olabilecek bir oldu bittiye ya da Türkiye'yi tehdit edebilecek bir tehlikeye karşı hazır olmaktır. 'Hazır ol cenge istersen sulhu salah' demiş atalarımız. Cenk etmeyi ve savaşı istemeyiz. Ama etrafımızda birçok savaş cereyan ediyorsa bunlar karşısında da 'ya onlar orada bize bulaşmaz' diye rehavet içine giremeyiz. Her türlü gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Suriye'de en çok tehdit içerenler; terör örgütü DAEŞ, Suriye'deki rejim ve bunlardan istifade eden, kendine alan açmak isteyen PKK destekli PYD. Hepsini masamızın üzerinde, göz önüne almamız lazım. Özgür Suriye Ordusu, yani ılımlı muhalefet son dönemde ciddi kazanımlar sağladı. Bugünlerde Halep'te rejim önemli mevziler kaybediyor. Ümit ederiz ki bir an önce Suriye halkının dediği olur, hak ettiği ve özgürlüklere dayalı rejime kavuşur."