AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Nasıl propaganda yapılırsa yapılsın bizler hiçbir zaman kapımıza gelen mazlumlara kapıyı kapatmayacağız" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Parti Genel Merkezinde Dış İlişkiler Başkanlığı tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen iftar yemeğinde büyükelçilerle bir araya geldi.
Davutoğlu burada yaptığı konuşmada, ramazanın önemini dile getirerek, bu ayın empati ve muhasebe kavramlarıyla ifade edildiğini söyledi.
Ankara'nın küresel bir merkez olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Ankara'da 123 büyükelçilik var. Türkiye'de şu anda 259 dış temsilcilik var 342 fahri konsolosluk var. Bu anlamda Ankara'da büyükelçilik yapmak tarihin nabzını tutmak anlamına da gelir" diye konuştu.
Ramazanın sadece bireysel olarak günün belli saatlerinde bir şey yememek, içmemek olmadığını vurgulayan Davutoğlu, aynı zamanda benzer imkanlara sahip olmayanlar hakkında tefekkür etmek ve onların şartlarını yakından hissetmek anlamına geldiğini anlattı.
Büyükelçilere, empati yapmaları çağrısında bulunan Davutoğlu, fırsat buldukça özel ve habersiz olarak aileleri ziyaret ettiğini anımsattı.
Telafer'den DEAŞ saldırılarından kaçan 7 çocuklu bir ailenin misafiri olduğunu hatırlatan Davutoğlu, Ailenin Türkiye'yi sığınacak bir ev olarak gördüklerini söylediğini aktardı.
"200 BİNİ AŞKIN MÜLTECİ BEBEK TÜRKİYE'DE DÜNYAYA GELDİ"
Geçtiğimiz ramazanda Suriye'de bir mülteci kampını ziyaret ettiğini ve orada doğan bebekleri kucağına aldığını anlatan Davutoğlu, "Şu anda Türkiye'de 1 milyon 700 bine yakın mülteci var ama daha çarpıcı bir rakam vereyim; 200 bini aşkın mülteci bebek Türkiye'de dünyaya geldi. Gözlerini özgür bir ülkede barış içerisinde dünyaya açtılar. Eğer bir empati yapacaksak bu 200 bin bebeğin geleceğinin sadece Türkiye'nin omuzları üzerinde değil, dünyanın ve insanlığın sorumluluğu olduğunu görmek durumundayız" ifadesini kullandı.
TÜRKİYE EN FAZLA MÜLTECİ BARINDIRAN ÜLKE
Şu anda dünyada en fazla mülteci barındıran ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:"Biz kimsenin mülteci olmasını istemezdik, kimsenin evinden ayrılmasını istemezdik ama şimdi dünyanın en fazla mülteci ve misafir barındıran ülkenin başbakanı olmanın onurunu taşıyorum. Çünkü ramazan demek bu demek. Ramazan demek, eğer kapınıza bir misafir gelmişse hele hele bir zalimden, kendi halkına karşı kitlesel imha silahı, kimyasal silah kullanan bir zalimden ya da en acı katliamlarla insanları katleden DEAŞ benzeri bir terör örgütünden kaçıp gelenler kapımıza gelmişse bizim kültürümüz der ki Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran, 'kapını, gönlünü gelene açık tutacaksın, sofranı açık tutacaksın.' Sizler de şahitsiniz, bu şahitliğinizi kendi ülkenizde anlatın. Biz son 5 yıl içinde kapımıza , soframıza, gönlümüze hitap eden hiç kimseye kapımızı, soframızı ve kapımızı kapatmadık."
Büyükelçilerden bunları kendi ülkelerinde de anlatmalarını isteyen Davutoğlu, uluslararası medyanın Türkiye'nin takip ettiği bu insancıl politikayı görmeyip, Türkiye'yi ağır ithamlarla suçlama cüretine yönelebildiklerini söyledi.
IRAKLI VE SURİYELİNİN ACILARI
Empati yaparak, her bir Iraklı ve Suriyelinin acısını yüreğinde hissettiğini aktaran Davutoğlu, "Nasıl propaganda yapılırsa yapılsın bizler hiçbir zaman kapımıza gelen mazlumlara kapıyı kapatmayacağız. Bedeli ne olursa olsun ve karşılığında ne tür zorluklarla karşılaşırsak karşılaşalım bu onurlu katkıyı, desteği vermeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Somali'ye 2011 yılında ramazanda gittiklerini ve Afrika'da yaşanan zorlukları da gördüklerini anlatan Davutoğlu, Afrika'nın iyi ve kötü gününde yanlarında olmaya devam edeceklerini de bildirdi.
SURİYE’DEKİ DURUM
Suriye'nin 5 ramazandır huzur içerisinde olmadığını, Ukrayna'da da insanların uzun zamandır barış ortamında birlikte yaşama imkanından uzak olduklarına dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bütün insanlık adına ister Eset'in kimyasal silahları ya da varil bombaları altında dul kalan, yetim kalan kadın ve çocuklar için isterse DEAŞ'ın o acımasız zulmü karşısında Türkiye'ye sığınmak zorunda kalanlar için ister açlık, deprem ya da tsunami benzeri felaketler karşısında zorluklar yaşandığında hepimizin insanlık adına ayağa kalkmak ve oradaki beşar kardeşlerimize yardım elimizi uzatmak ramazanın tam da teklif ettiği ve ramazan bilincinin bize öğrettiği husustur. Bir araya geldiğimizde hepimiz her şeyden önce etnik, dini, mezhebi kimliklerimizin ötesinde insan olarak hep beraber bir muhasebe yapmak, yılda bir kez ramazanda bu muhasebeyle bir sonraki yılda daha acısız bir dünya daha barış içinde bir insanlık alemi kurmak için birlikte çalışmanın yollarına bakmalıyız."
Suriye'den gelen mültecilerin kamplarını ziyaret etmenin herkes için bir insanlık görevi olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Onların acılarını dünyaya tanıtmak, dünyaya anlatmak, 5 yıldır karar alamayan, bu zulümler karşısında gerçek anlamda bir irade göstermeyen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dahil uluslararası kuruluşları artık harekete geçirmenin vaktidir" ifadesini kullandı.
7 HAZİRAN TÜRKİYE’NİN GÜCÜNÜ GÖSTERDİ
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "7 Haziran seçimleri, Türkiye'nin zaafını değil gücünü göstermiştir. 7 Haziran seçimleri bu ülkede yerleşik siyasi sistem anlamında demokrasinin ne kadar sağlam temellere oturduğunu göstermiştir" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Parti Genel Merkezinde Dış İlişkiler Başkanlığı tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen iftar yemeğinde büyükelçilerle bir araya geldi.
SURİYE POLİTİKASI
Türkiye'nin hiçbir zaman kendi halkına zulmeden bir rejimle dostluk ilişkisi kurmadığını ve hiçbir terör örgütüne şu veya bu stratejik çıkarı için oportünistçe yaklaşmak gibi bir zillete düşmediğini belirten Davutoğlu, Suriye politikasının da açık ve net olduğunu vurguladı.
İNSANİ BOYUT
Davutoğlu, Türkiye'nin Suriye politikasına ilişkin, "İnsani boyutu vardır; Suriye'den gelen mültecileri ağırlamaya devam edeceğiz. Suriye içinde elimizin erdiğince insani yardımları ileteceğiz ve bunu yaparken hiçbir etnik, mezhebi ve dini fark gözetmeyeceğiz. Ayrıca stratejik boyutu vardır; Türkiye kendi sınır güvenliği için gereken tedbirleri almak yanında Orta Doğu bölgesinde kalıcı istikrar için mutlaka sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmayı, demokratik bir anlayışı, halklarıyla barışık rejimlerin gerekliliğini ve bütün bölgeyi kuşatacak yeni ekonomik, siyasal ve güvenlik sistemini gerekli gördüğünü her fırsatta ifade etmiştir" değerlendirmesini yaptı.
"Sınırlarımızda ne Esed rejiminin zulmünü, ne terörist örgütlerin baskısını görmek istiyoruz" diyen Davutoğlu, bunun için uluslararası toplumla birlikte çalışmaya devam edeceklerini söyledi. Başbakan Davutoğlu, sınırda Türkiye'yi tehdit eden herhangi bir gelişme olursa buna karşı her türlü tedbiri alma konusunda hiçbir tereddüt göstermeyeceklerini bildirdi.
ARTIK MUHASEBE VAKTİ
Davutoğlu, şöyle devam etti: "Artık muhasebe vaktidir' dedim. Evet, birbirimize sormak durumundayız. Niye hala Gazze abluka altında. Niye bu ramazan gününde Mescidi Aksa'da ya da Kudüs'te Müslümanlar istedikleri gibi, istedikleri zamanda ibadet edemiyorlar. Niye bazı ülkelerde Müslümanların oruç tutması yasaklanıyor. İslam dünyasına dönüp şiddetten ve bu dünya içindeki krizlerden şikayet edenler, aynı zamanda kendi ülkelerinde ve uluslararası alanda yükselen İslamofobik eğilimlere karşı da aynı ilkeli tutumu sürdürmek durumundalar. Niye Avrupa'da onlarca cami kundaklandı. Niye dostluğuna önem verdiğimiz ve her zaman toprak bütünlüğünü savunduğumuz Çin'de oruç yasağı ramazanda uygulamaya kondu. Niye Afrika ve birçok ülkelerde Müslüman-Hristiyan birlikteliğine dönük provokatif eylemler yapılıyor. Hepimiz bir dünya inşa edeceğiz. Din özgürlüğünün yaşandığı, insanların omuz omuza verdiği, geleceği birlikte inşa ettikleri, birlikte daha güvenli bir geleceğe yürüdükleri dünyayı evrensel anlamda düşünmek durumundayız. Niye Mısır'da bütün bu acılar yaşandı. Bizim dost ve kardeş bütün ülkelere çağrımız açıktır. Gelin birlikte küresel barışı inşa edecek ortak ahlaki prensipler etrafında birleşelim. Müslüman, Hristiyan, Budist, Hindu kim olursa olsun herkesin dinini özgürce yaşadığı, hayat tarzlarını kendi topraklarında özgürce ifade edebildikleri bir düzeni birlikte inşa edelim."
TÜRKİYE’NİN ÇAĞRISINA KULAK VERME
Türkiye'nin bu çağrısına kulak veren, birlikte yürüme konusunda irade gösteren her ülke ve uluslararası kuruluşla bundan sonra da beraber çalışmaya devam edeceklerini belirten Davutoğlu, salondakilere hitaben, "Sizlerin Türkiye'deki mevcudiyetiniz bu anlamda bizim en büyük gücümüzdür. Hepiniz burada kendi evinizdesiniz" dedi.
Salonda küresel toplumun bir bütün olarak bulunduğunu aktaran Davutoğlu, "Latin Amerika temsilcileri, Asya temsilcileri, Avrupa temsilcileri, Afrika temsilcileri... 123 ülkenin büyükelçisi Ankara'da. Bütün Türkiye'de 259 yabancı temsilcilik, 342 fahri konsolosluk. Türkiye'nin dışarıdaki büyükelçileri de 228'e ulaştı. Türk Hava Yolları'nın sefer yaptığı ülke sayısı da 269'a ulaştı" diye konuştu.
"HİÇBİR BAŞKA ÜLKE YUNANİSTAN'I BİZDEN DAHA İYİ ANLAYAMAZ"
Yabancı temsilcilerin Türkiye'deki mevcudiyetini büyük bir imkan olarak gördüklerini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Zorluklarımızı paylaşmaya hazır olmalıyız. Empati yaptığımızda bunu karşımızdakini anlamak için değil, birlikte bir dünya kurmak için yapmak durumundayız. Türkiye 2002'de büyük bir ekonomik krizin içindeydi. Çok büyük zorluklarla karşılaşmıştık. AK Parti iktidara gelene kadar emeklilerin banka önlerinde büyük kuyrukları, bir gecede fakirleşen halkın çığlıkları vardı. Onun için bugün dost ve komşu Yunanistan'ı çok iyi anlıyoruz. Hiçbir başka ülke Yunanistan'ı bizden daha iyi anlayamaz. Biraz önce değerli büyükelçiyle bu konuları ele aldığımda ve dün TBMM'de yaptığım konuşmada da vurguladım, biz yanımızda bütün komşularımızın ekonomik olarak güçlü, siyasi olarak istikrarlı olmasını isteriz."
YUNANİSTAN HALKINA
"Buradan Yunanistan halkına dayanışmamızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz" diyen Davutoğlu, şunları söyledi:"Ülkeler zor günler yaşarlar. Kritik dönemeçlerden geçebilirler ama o kritik dönemeçlerden geçerken hepimizin o ülkelerle birlikte dayanışma içinde olması hem komşuluk görevimizdir hem de Avrupa kıtasının geleceği anlamında hepimizin üzerine düşen bir vazifedir. Özellikle AB bağlamında da Türkiye'nin stratejik hedefleri açık olmakla birlikte şunu son gelişmeler bir kez daha göstermiştir ki Avrupa kıtasında bir bütün olarak ya birlikte ekonomik refah ve istikrarı, çok kültürlü bir hayatı başlatacağız ya da kıtanın geleceği konusunda gerçekten kaygı duymamız gereken şartlar oluşacak. Bizim Avrupa Birliği çerçevesinde Avrupa kıtasının geleceği itibarıyla çağrımız da açıktır. Çok kültürlü, özgürlükçü bir Avrupa'yı birlikte inşa etmeliyiz. Antisemitizm, İslamofobi ve aşırı ırkçılığa karşı her türlü ortak Avrupa değerlerini sağlamak için birlikte yol almak durumundayız. Avrupa'nın bir köşesinde bazı ülkeler refah içindeyken diğer köşesinde Avrupa'da eğer ciddi ekonomik sıkıntılar varsa bu da sürdürülebilir bir durum değildir. Hep beraber Avrupa kıtasının geleceğini, Avrupa kıtasının siyasi, ekonomik ve kültürel geleceğini konuşmanın tam vaktidir."
"ÖZGÜVENİMİZ HER ZAMANKİNDEN FAZLA"
Türkiye'nin komşularındaki istikrarı teşvik etmek üzere komşularla birlikte çalışmaya, sıkıntı içinde olan komşu ülkelerden gelen halklara sahip çıkmaya, Avrupa Birliği ile birlikte Avrupa kıtasının geleceğini şekillendirmeye kararlı olduğunu aktaran Davutoğlu, "Uluslararası barış anlamında da bu sene G-20 Zirvesi'ne ev sahipliği yapıyoruz, gelecek sene BM İnsani Zirvesi'ne, İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'ne ev sahipliği yapacağız, bütün bu zirvelerde de insanlığın geleceğiyle ilgili sorumluluk içinde birlikte çalışma çağrısında bulunuyoruz" dedi.
SİYASİ İSTİKRAR
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'de bunların olabilmesi için siyasi istikrarın, demokratik sistemin ve özgürlüklerin yaşanabilir olması gerektiğini belirtti. Türkiye'nin son derece kritik bir coğrafyada, ateş çemberinin içinde son 13 yılda hem ekonomik kalkınmasını sağlamış hem de demokrasisini sağlam temeller üzerinde yükseltmiş bir ülke olarak, özgüveninin her zamankinden daha fazla olduğunu söyledi.
7 HAZİRAN SEÇİMLERİ
7 Haziran seçimleri dolayısıyla birçok spekülasyon yapılabileceğini ve senaryo yazılabileceğini aktaran Davutoğlu, "7 Haziran seçimleri, Türkiye'nin zaafını değil gücünü göstermiştir. 7 Haziran seçimleri bu ülkede yerleşik siyasi sistem anlamında demokrasinin ne kadar sağlam temellere oturduğunu göstermiştir" ifadesini kullandı. Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bir tarafta Mısır, bir tarafta Türkiye. Bir tarafta demokrasinin taçlandığı ülke, değer tarafta çevre ülkelerde yaşanan zulümler ya da Suriye'de yaşanan benzeri olaylar. Demokrasi bizim için vazgeçilmez ilkedir. İnsan onuru ve özgürlükleri Türkiye'nin hiçbir zaman fedakarlık yapmayacağı temel hususlardır. 7 Haziran bizim gücümüzdür. Çünkü Avrupa'da dahi bütün bu kritik süreçlerde hiçbir ülkede yüzde 87 seçime katılım oranı yakalanmamıştır. Yüzde 50 yakalandığında büyük başarı addedilir. Türkiye'de 7 Haziran'da seçime katılım oranı yüzde 87'dir. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil de yüzde 95 civarındadır. Yani yüzde 87'nin katıldığı bir seçimde yüzde 95 nispetinde bir temsil yakalanmıştır. Bunun için dünyanın hiçbir yerinde belki de bugün Türkiye'de olduğu kadar güçlü bir demokrasi, temsil kabiliyeti yüksek bir demokrasi yoktur. Onun gerçekleşmesine katkıda bulunmak AK Parti olarak bizim onur duyduğumuz bir husustur. Evet yüzde 41 oy oranıyla Türkiye'nin en büyük partisi olduğu bir kez daha tescil edildi. En yakın ikinci partiye yüzde 16 farkla. Evet belki tek başımıza hükümet kurma imkanı bulunmadık ama şunu gururla geleceğe mesaj olarak haykırıyoruz ki eğer bugün bu kadar temsil kabiliyeti yüksek bir meclis, bu kadar yüksek katılımlı bir seçim gerçekleşmişse bu AK Parti'nin bu ülkede sağladığı istikrar ve özgürlükler sayesinde gerçekleşmiştir. İşte bununla gurur duyuyoruz."
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ana muhalefet partisine çağrımız açıktır, birlikte her türlü konuyu konuşmaya hazırız" dedi.
TBMM BAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Davutoğlu, Parti Genel Merkezinde Dış İlişkiler Başkanlığı tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen iftar yemeğinde büyükelçilere hitaben yaptığı konuşmasında, bugün özgür iradeleriyle TBMM milletvekillerinin yeni Meclis Başkanı'nı seçtiklerini söyledi.
TBMM Başkanı İsmet Yılmaz'ın, AK Parti'nin kuruluşundan itibaren bürokrat, bakan, milletvekili olarak çok değerli hizmetler verdiğini belirten Davutoğlu, Yılmaz'ı bir kez daha tebrik ettiğini ifade etti.
Davutoğlu, "Aslında bu seçimin oluş şekli, süreci de başlı başına bir derstir" diyerek, seçimin Türkiye'deki demokrasinin bir başka başarı hikayesi olduğunu dile getirdi.
SPKÜLASYONLAR
Meclis Başkanlığı seçimleri esnasında birçok spekülasyon yapıldığını vurgulayan Davutoğlu, "Acaba hangi turda kim, kiminle işbirliği yapacak, perde gerisinde kim, kiminle konuştu ve özellikle üçüncü turda ne tür taktik adımlar atılacak' diye konuşurken biz her vesileyle şunu söyledik. AK Parti olarak siyasi meşruiyete halel getirecek hiçbir adım atmayız. AK Parti olarak şeffaf ve net tutumumuzdan bir milim dahi taviz vermeyiz" değerlendirmesinde bulundu.
GURUP TOPLANTISI
Davutoğlu, dünkü TBMM grup toplantısındaki konuşmasına değinerek, şöyle devam etti:
"Kendi adayımızı destekleyeceğiz. Hiçbir şekilde meşruiyet konusu, tartışma konusu olacak bir taktik adımın içinde olmayacağız. İlkeli bir duruş sergiledik, net bir duruş sergiledik ve koalisyon müzakereleriyle TBMM Başkanlık seçimlerini ayırt ettik. Sonunda bugün gerçekten güzel bir netice hasıl oldu. Belki diğer adaylar üzüldüler, onların da üzülmemesi lazım. Böyle bir mecliste bu kadar şeffaf, bu kadar tutarlı, bu kadar ilkeli bir tavır içinde gerçekleştirdiğimiz Meclis Başkanlığı seçimi, TBMM'nin itibarını artırmıştır. Eğer bir takım taktik adımlar atılsaydı, perde gerisinde bazı çalışmalar yapılsaydı, emin olun belki bir aday kazanırdı ama Türkiye'de demokrasi ve Meclis itibar kaybederdi. Herkes kendi tavrını ortaya koydu, kendi hesabını yaptı. Sonunda doğal olarak ve Türkiye'deki teamüllerin bir gereği olarak en büyük partinin içinden bir milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığını kazandı. Biz bununla gurur duyuyoruz. Bu tutumumuzu bundan sonra da sürdüreceğiz."
"ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE KOALİSYON MÜZAKERELERİNE BAŞLAYACAĞIZ"
Yemekte büyükelçilerin, koalisyon ihtimalleri üzerine soru sorduklarını da vurgulayarak, kısaca bu konuya da değinmek istediğini ifade eden Davutoğlu, Türkiye'nin istikrarının sadece Türkiye için önemli olmadığını, çevre bölgeler için de önemli görüldüğünü vurguladı.
TÜRKİYE7NİN GÜCÜ
Davutoğlu, Türkiye'nin yardım yapan gücünü asla kaybetmemesi gerektiğine işaret ederek, "Türkiye gücünü kaybederse Suriye'deki yetimler sahipsiz kalır. Dün ziyaret ettiğim Telaferli mülteci ya Telafer'de katledilir ya sınırda çocuklarıyla mahsur kalır ya da Ankara'da sahipsiz kalır" dedi.
BELİRSİZLİK EMARESİ YOK
Bundan sonraki süreçte de aynı tutumu devam ettireceklerini dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:
"7 Haziran seçimlerinden bu yana ekonomik açıdan herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Başka ülkelerde olsa belki belirsizlikler, birtakım sarsıntılar doğurabilirdi, Türkiye'de hiçbir belirsizlik emaresi olmadı. Çünkü son ana kadar görevini bihakkın yapan bir hükümetin olduğunu herkes biliyor. Buradan sizlere de sizin üzerinizden de bütün dost ülkelere de şu mesajın iletilmesini özellikle rica ediyorum: Türkiye Cumhuriyeti ve bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin son 13 yıllık sorumluluğunu üstlenen AK Parti kadroları olarak bizler, ülkemizin hükümetsiz kalmaması, demokratik istikrar içinde kuşatıcı bir koalisyon çerçevesinin oluşması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.
KİMSE KRİZE YATIRIM YAPMASIN
Kimse Türkiye'de krize ve kaosa yatırım yapmasın. Kimse Türkiye'de şu veya bu şekilde 'siyasi istikrarsızlık olabilir' diye de bir kaygı içine düşmesin. Dost ülkeler şundan emin olsunlar ki Türkiye'de 7 Haziran seçimlerinden sonra Türk demokrasisi çok daha güçlenmiştir, Türkiye kendi sorunlarını çözebilecek olgunluğa sahip olarak yoluna devam edecektir. Bunun teminatı olan ve ülkenin bütününün de temsil kabiliyetine sahip yegane parti olan AK Parti de kendini tekrar ve tekrar yenileyerek, kendi içinde en doğru değerlendirmeleri yaparak Türkiye'nin istikrarının omurgası olma görevini sürdürecektir. Önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın görevlendirmesiyle koalisyon müzakerelerine başlayacağız."
"TÜRKİYE'DE BLOK SİYASETİ BİTMİŞTİR"
Davutoğlu, "TBMM Başkanlık seçimleri şunu gösterdi: Eğer bir taraf ki muhalefet partileri 7 Haziran'dan sonra maalesef böyle bir yol içine girdiler, sanki seçimleri onlar kazanmış gibi, sanki yüzde 41 oy alan biz değilmişiz de ana muhalefet partisiymiş gibi, ana muhalefet partisi lideri Sayın Kılıçdaroğlu, herkese Başbakanlık dağıtmaya, bir kısmını kendi alıp, bir kısmını 'şu kadar yıl başkası yapsın' diyerek teklifler içinde Başbakanlığı kendisi takdir etmeye yöneldi. Bunlar doğru tavırlar değil" görüşünü dile getirdi.
DEĞERLENDİRME
Kılıçdaroğlu'nun bütün herkesin oyunu toplayarak yüzde 60'lık bir bloktan bahsettiğini belirten Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Bizim de yüzde 1 oy oranımızı alıp, kendisine yazarak tabi, yüzde 41'i unuttuğu için. Bugünkü TBMM'deki tablo gösterdi ki Türkiye'de blok siyaseti bitmiştir. Kim bloktan bahsederse 'şu blok şu bloka karşı, şu blok şu partiye karşı, şu kutup şuna karşı' derse kaybeder. Türkiye'de artık ilke siyaseti vardır. Biz Meclis Başkanlığını ilkeli davrandığımız için kazandık yoksa 258 sayısıyla tek başına Meclis Başkanlığını alamayabilirdik. Eğer bu korku ve tereddütle yanlış yollara tevessül etseydik alamazdık da ama 258 oy sabit bir kararlılıkla yoluna devam etti ve karşı blok iddialarında bulunanlar, bu iddialarının çok kısa bir sürede çökmüş olduğunu gördüler.
GÖNLÜMÜZ AÇIK OLACAK
Şimdi de biz kendilerine gittiğimizde bütün açık yüreklilikle gideceğiz, zihnimiz açık olacak, yüreğimiz, gönlümüz açık olacak, dilimiz uzlaşmacı bir dil olacak. Hep beraber bir yeni hükümet oluşumu için gayret sarf edeceğiz. Ümit ederim bir daha kimse bu ülkede bloktan bahsetmez, kimse kapıları kapatıp daha seçimin ilk gecesinden 'biz bu oyunda yokuz' demez. Bunu diyen kim olursa olsun kendisini siyaset alanının dışına iter, Türkiye'de de kaos hesabı yapanların ekmeğine yağ sürmüş olur. Hepimiz aynı geminin içindeyiz, hepimiz bu oyunun bir parçası olmak durumundayız."
"HDP YETKİLİLERİNE ÇAĞRIDA BULUNUYORUM"
Davutoğlu, "Yine ümit ederim ki bir parti yüzde 13'ü yakaladığı için dünyada neredeyse büyük bir zafer kazanmış iddiasındaki HDP ve temsilcileri gelirler ve silahla demokrasi arasında net bir tercih yaparlar" diyerek, şunları kaydetti: "Şiddet ile barış arasında net bir tercih yaparlar. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir demokratik ülkede, hatta demokrasinin yeterince yerleşmediği ülkelerde dahi kimse silah ile özgürlüklerin aynı anda olacağı iddiasında bulunamaz. Şimdi sınav vaktidir. Bütün HDP yetkililerine, içlerinde değişik siyasi görüşler, ideolojik yaklaşımlar olduğunu da bildiğim için o gruba sesleniyorum: İçlerinde akademisyenler var, akademik hayatta barış etrafında dersler vermiş olanlar var, kimilerini de tanıyorum. Bu ramazan günü artık çıkıp demeliler ki buradan da çağrıda bulunuyorum. Bu Meclis Başkanlığı seçiminden sonra çıkıp demeliler ki 'Artık silahları toprağa değil, yere değil, magmaya gömelim de bir daha bu ülkede silahlı bir mücadeleden ya da silahla bir şeylerin elde edilebileceği kültüründen uzak duralım.
DAVUTOĞLU’NUN VURGUSU
Bazı uluslararası çevrelerin, bazı dost ülkelerin dahi bu partinin başarısı için birtakım yorumlarda bulunduklarını biliyorum ama şimdi bütün uluslararası toplumun da Türkiye'deki bütün siyasi aktörlere, çevrelere aynı çağrıda bulunması gerektiğini vurgulamak isterim. Ya terör ya demokrasi, ya silah ya barış, bu çerçevede ana muhalefet partisine çağrımız açıktır, birlikte her türlü konuyu konuşmaya hazırız. MHP'ye de aynı şekilde bu görüşmelerde her türlü ihtimale açık olmaları çağrısında bulunuyoruz ve yükselen bir tansiyon, siyasi gerilim içinde değil, ülkenin geleceğiyle ilgili sakin ve suhuletli bir çözüm için düşünme vaktinin geldiğini söylüyoruz. HDP'ye ise çağrımız daha net, özgürlükler konusunda tutumları açık olmalı. Terör faaliyetlerine karşı da net bir tavır sergileyebilmelidirler."
AK Parti olarak yüzde 41'in hukukunu korumaya kararlı olduklarını vurgulayan Davutoğlu, karşılıklı anlayış içinde ülkeyi hükümetsiz bırakmamak için çaba sarf edeceklerini, bu ateş çemberinin içinde istikrar adası olmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.
TBMM BAŞKANI YILMAZ İÇİN RESEPSİYON
AK Parti Meclis Grubunca İsmet Yılmaz'ın TBMM Başkanlığına seçilmesi dolayısıyla AK Parti Genel Merkezi terasında resepsiyon düzenlendi.
Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, dostları olan İsmet Yılmaz'ın TBMM Başkanlığına seçilmesi dolayısıyla bir araya geldiklerini belirtti.
Yılmaz'ın tarafsızlığı dolayısıyla şu anda AK Parti binasında olmadığını dile getiren Davutoğlu, gerçekten 7 Haziran seçimlerinin Türkiye'nin zaafını değil, demokrasinin gücünü ortaya koyduğunu ifade etti.
AK Parti'nin yüzde 41 oy oranıyla büyük başarıya imza attığını kaydeden Davutoğlu, seçimin önemli boyutunun da yüzde 87 katılım ve yüzde 95 temsille gerçekleştiğini anlattı.
Davutoğu, bunun herkesin ve Türkiye'nin başarısı olduğunu kaydederek, "AK Parti'nin hedefi tek parti olarak hükümete yola devam etmekti ancak bu mümkün olmadı, Yalnız bugün TBMM'de gerçekleşen seçim her siyasi tablodan bir çözüm bulunabileceğini açık bir şekilde ortaya koydu. Demokrasi kendi içerisinde çözüm üretebilen bir sistem olması bakımından erdemli bir sistemdir. Başka yapılarda derin krizlere sebebiyet verebilecek farklılaşmalara demokraside uzlaşıyla daha sağlıklı çözümlerin de önünü açabiliyor" değerlendirmesinde bulundu.
"BİZ BU İLK SINAVDAN BÜYÜK BİR BAŞARIYLA ÇIKTIK"
Burada son birkaç gün içerisinde TBMM Başkanlığı seçiminde gördükleri birkaç hususunun ders mahiyetinde olduğunu ve herkese güzel mesajlar verdiğine işaret eden Davutoğlu, "Her şeyden önce eğer kuralları doğru konmuş, meşruiyet tartışması yapılmadan kurallar içerisinde hareket edilmişse mutlaka çözüm üretiliyor. Yani çok doğru konmuş bir kural, adım adım dört turda atılacak adımlar belli, meşruiyet çizgisi içerisinde... AK Parti olarak biz bu kurallar çerçevesinde pozisyonumuzu belirledik. Yani meşruiyet kavramı önemli ve kurallar içerisinde hareket ederek çözüm odaklı düşünmek önemli" ifadelerini kullandı.
Daha ilk günden itibaren birçok basında birçok spekülatif haberlerin yer aldığını dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu: "Şu veya bu taktik adımlar atılacak, şu veya bu yönde birtakım manipülasyonlar olabileceği' tarzında... AK Parti'nin ilkeli duruşu ve tüm grubumuzla gurur duydum bir kez daha istikrarlı bir şekilde hiçbir fire vermeden 258'i yakalayan kendi birliğini ve bütünlüğünü gösteren... Sadece ilk gün hastanede bulunan değerli dostumuz Mustafa Yel ve yakınını kaybeden Sayın Ekrem Erdem'in mazeretleri dolayısıyla yoktular. Bir kere grubumuzu tebrik ediyorum. Bu güzel bir başlangıçtır.
AK Parti üzerinde şu veya bu şekilde birtakım hesaplar, şüpheler uyandırmak, iç ihtilafları yönünde bazı yayınlar yapmak yolunda çaba sarf edenler herhalde şimdi bir değil, üç değil, beş değil belki kırk kez daha daha düşünmek zorundalar ve hesaplarını ona göre yapsınlar.
AK Parti hiçbir zaman kendi iç ihtilafları içinde bir krize giren bir parti olmayacak, her zaman partinin hedeflerini kişisel çıkarlarından, Türkiye'nin çıkarlarını da parti çıkarları önde tutma ilkesini hep sürdürecek. Biz bu ilk sınavdan büyük bir başarıyla çıktık. Grubumuzla iftihar ediyoruz."
İlkeli tutumları nedeniyle elde ettikleri neticeden büyük memnuniyet duyduklarını dile getiren Davutoğlu, Yılmaz'ın Türkiye'de hem bürokrat, hem de devlet adamı olarak büyük saygı uyandırdığını, her zaman her kesimle ilişkilerinde tam bir muhabbet ve yakınlıkla davrandığını anlattı.
Davutoğlu, Dışişleri Bakanı olduğu dönümde uluslararası alanda Yılmaz'ı Savunma Bakanı olarak faaliyetlerini yakından takip ettiğini, Yılmaz'ın yurtdışında da büyük saygı uyandırdığını söyledi.
AK PARTİ'NİN OLGUNLUĞU
Davutoğlu, Yılmaz'ın bugün gerek yaptığı konuşmayla ve gerekse TBMM'deki genel tutumu ve liderlerle görüşmesinin zarafetinin bugün geldiği pozisyonunun hakkını en iyi şekilde vereceğini gösterdiğini anlattı.
BAŞARILAR
Yılmaz'a başarı dileyen Davutoğlu, "Yılmaz, tarafsızlığı konusunda ilk örneğini burada verdiğini onu aramızda görmez isterdik ama tarafsızlığına hiçbir şekilde gölge düşmesini istemeyiz. Tabiri caizse bir engel ve mani aşıldı, önemli dönemeç geçilmiş oldu. Önümüzde koalisyon çalışmaları var. Sayın Cumhurbaşkanımız bugün kendisi de telefonda tebrik etti başarımızı. Önümüzdeki günlerde inşallah, gelecek hafta içerisinde yapacağı görevlendirmelerle aynı ilkeli tutum çerçevesinde temaslarımızı sürdüreceğiz. Ümit ederim ki muhatabımız olan partiler ve genel başkanlar da bu yaklaşımı benimserler ve ülkemiz seçimler neticesinde ortaya çıkan matematiksel tablonun gereği olan hükümet yapısına bir an önce kavuşur" diye konuştu.
TAKDİR VE TEBRİK
İsmet Yılmaz'a takdir ve tebriklerini ileten Davutoğlu, "Gerçekten ahlaki bir olgunlukla süreç yürüdü. Brüksel'de NATO Savunma Bakanları toplantısındaydı geçtiğimiz perşembe indiği zaman benimle görüşmesi için buraya davet ettim. O ana kadar böyle bir gelişmeden haberi yoktu ama hiçbir arkadaşımız da kendi lehine veya başka bir amaçla bir kulis faaliyetine girmedi. AK Parti'nin olgunluğu vazifeye talip olmak değil, verilen görevi en iyi şekilde yapma ilkesinin en canlı örneği Sayın İsmet Yılmaz oldu" ifadesini kullandı.
Resepsiyona Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş ile Bülent Arınç, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, AK Parti milletvekilleri ve yöneticileri katıldı.