BİRLİK VAKFI İFTARI
Birlik Vakfı Ankara Şubesi’nin düzenlediği iftar programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Kobani başta olmak üzere Suriye ve Irak’ta insani bir tavır sergilediğini vurgulayarak, “Buna rağmen, uluslararası algı operasyonları adına Türkiye’nin aleyhinde konuşanlar en büyük ahlaksızlığı ve alçaklığı yapıyorlar. Bu alçaklığa alet olanlar, hesabını verecekler. Bizim amacımız, mağdur ve mazlum durumuna düşmüş kardeşlerimizin dertlerine derman, yaralarına merhem olmaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birlik Vakfı Ankara Şubesi’nin düzenlediği iftar programına katıldı.İller Bankası Macunköy Sosyal Tesisleri’nde gerçekleşen iftarda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Konuşmasına Ramazan ayının ülkemiz, milletimiz ve insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyerek ve iftarı düzenleyen Birlik Vakfı’nın yöneticilerine teşekkür ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada, siz çok değerli gönül dostlarımla beraber olmaktan, hasbihal edip hasret gidermekten büyük memnuniyet duyuyorum” dedi.
Millet olarak, Ramazan ayında infak ederek, mahalle, sokak ve apartmanlarımızdaki ihtiyaç sahiplerini gözetmeye, onların dertlerine derman olmaya gayret ettiğimizi belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yanı başımızdaki ihtiyaç sahibini gördüğümüz, gözettiğimiz, kolladığımız kadar, tarihî sorumluluğumuzun ve inancımızın bir gereği olarak, dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimize de kol kanat geriyor, onlar için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
“RAMAZAN, DOST VE KARDEŞ COĞRAFYALARDA HUZUR İÇİNDE GEÇMİYOR”
Mübarek Ramazan günlerini huzur ve sükûnet içinde idrak edebildiğimizi; ancak yakın komşularımızda, dost ve kardeş coğrafyalarda aynı iklimi teneffüs etmenin mümkün olmadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle dedi: “4 yılı aşkın bir süredir komşumuz Suriye’de, terör örgütlerinin ve devlet terörünün altında kardeşlerimiz zulüm görüyor, acı çekiyor, bombalarla katlediliyor. Sandığın namusunu korumaktan, kullandıkları oylara sahip çıkmaktan başka bir gayesi olmayan binlerce insan, bugün Mısır hapishanelerinde çürüyor. Filistin, Libya, Irak, Yemen, Kırım, Urumçi… Hepsi de ciddi sıkıntılar içerisinde.”
“TÜRKİYE, GARİPLERİN YURDUDUR, BELDE-İ EMİNDİR, MAZLUMLARA UMUT IŞIĞIDIR”
En son 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi, bu bölgelerdeki kardeşlerimizin gözlerinin ve kulaklarının Türkiye’den ulaşacak haberlere kilitlendiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’den giden mutlu ve sevinçli haberlerin, onların gözlerine umut, yüreklerine ferahlık verdiğini kaydetti ve şunları söyledi: “Tüm sıkıntıların, çatışmaların, istikrarsızlıkların içerisinde bir istikrar ve güven abidesi olarak temerküz eden bir Türkiye var. Türkiye’nin anlamını sadece 780 bin kilometre kare ile sınırlayamayız. Türkiye, gariplerin yurdudur, belde-i emindir, mazlumlara umut ışığıdır. Hiç kimsenin bu umudu söndürmeye, onu engellemeye, lekelemeye hakkı yoktur.”
“SİYASETİN TEMELİ AHLAK VE DOĞRULUKTUR”
Türkiye’de yaşayan, bu toprakları vatan olarak gören herkesin, sosyal dokunun güçlenmesine katkıda bulunması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle siyasetçilerin söylediklerine, beyanlarına, eylemlerine azami derecede dikkat etmelerinin ve yüklendikleri sorumluluğun bilinciyle hareket etmelerinin şart olduğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, toplumun önünde olan siyasetçinin birinci görevi, hakkaniyetten, aklıselimden ve itidal yolundan ayrılmamak olduğuna işaret ederek, “Siyasetin temeli ahlaktır, doğruluktur, kamu menfaatini kişisel hırsların önüne koyabilmektir” dedi ve ekledi: “Üzülerek belirtmeliyim ki, Türkiye bu noktada bir kıtlık yaşıyor.”
“YAŞADIĞI ÜLKEYİ ‘TERÖRİST ÜLKE’ OLARAK İLAN EDENLERİN VATANSEVERLİKLE BİR İLGİSİ OLABİLİR Mİ?”
Türkiye’nin geleceğini ve toplumun bekasını ilgilendiren birçok kritik olayda bunun örneklerinin görüldüğüne, son olarak bu örneği önceki gün DEAŞ terör örgütünün Kobani bölgesine düzenlediği terör saldırısında, tekrar acı bir şekilde tecrübe edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Olayın hemen akabinde, geçen yıl aynı bahane ile 50 insanımızın hayatını kaybetmesine sebep olan bir siyasi partinin temsilcileri çıkıp Türkiye’yi ve hükümeti itham etmeye başladılar. O kadar ileri gittiler ki Türkiye’yi dünyaya attıkları tweet’lerle ‘terörist ülke’ olarak ilan ettiler. Bu nasıl bir adaptır, bu nasıl bir edeptir? Yaşadığı ülkeyi terörist ülke olarak ilan edenler, bunu bu şekilde dünyaya lanse etmeye çalışanların vatanseverlikle, Türkiye partisi olmak gibi bir iddiası olabilir mi? İşte bütün mesele, burada bunların karşısında yekvücut olmak, bir olmak, beraber olmak, bunlara gereken cevabı demokrasi içerisinde verebilmektir” şeklinde konuştu.
“YALANLARI DOLAYISIYLA 78 MİLYONDAN ÖZÜR DİLEMELERİ GEREKİRKEN, PİŞKİNCE DEVLETTEN İSPAT BEKLİYORLAR”
Bu ithamda bulunanların, eli kanlı Esed rejiminin resmî haber ajansında yaptığı bir yalan habere sarılarak, saldırganların Türkiye üzerinden geçtiğini iddia edecek kadar kendi ülkelerine yabancılaştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları dedi: “Bu asılsız haberleri gündeme taşıyarak, vatandaşlarımızı bir kez daha sokağa çağırdılar. Provokasyonlar, kirli tahriklerle şehirlerimizde mahallelerimizde bir gerilim havası oluşturulmak isteniyor. Bilhassa medya mecraları kullanılarak, bu çevreler tarafından çok ciddi bir karalama kampanyasının yürütüldüğünü gözlemliyoruz. Yalanları dolayısıyla 78 milyondan özür dilemeleri gerekirken, pişkince devletten kendi asılsız iddialarını ispatlamasını bekliyorlar.”
“SURİYE’DEKİ OLAYLARA HİÇBİR ZAMAN MEZHEP PENCERESİNDEN BAKMADIK, BUGÜN DE BAKMIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şu değerlendirmelere yer verdi: “Şunu bir kere herkesin bilmesini istiyorum: Şu mübarek günlerde kan dökenlerin, kalleşçe, namertçe, alçakça saldıranların, masum sivilleri hedef alanların, İslam’la, Müslümanlıkla, dinimizle hiçbir ortak yanı yoktur ve olamaz. Aynı şekilde, DEAŞ terör örgütü ile Türkiye’yi aynı parantezin içine almak, açık söylüyorum, namertliktir, alçaklıktır. Türkiye, terörden ve terör örgütlerinden çok çekmiş bir ülkedir. Bakınız biz, Suriye’deki olaylara, hiçbir zaman etnisite penceresinden, mezhep penceresinden bakmadık, bugün de asla ve asla böyle bakmıyoruz. Kürt, Türkmen, Arap, Alevi, Sünni, Şii, Ezidi, Hristiyan; hangi dini, mezhebi ve etnik kökenden gelirse gelsin, her mağdura sınırlarımızı açtık, onları bağrımıza bastık. Mazlumun da, zalimin de inancını, mezhebini sorgulayanlardan olmadık.”
“VATANLARINDAN AYRILAN BİNLERCE UYGUR TÜRK’ÜNÜ VATANDAŞLIĞA KABUL EDEN ÜLKE BİZİZ”
Bazı siyasetçilerin şahsına atıfta bulunarak sadece Araplarla, Kobani’deki, Tel Abyad’dakilerle ilgilenilip Uygur Türklerini unuttukları yönünde açıklamalar yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “O zata ben soruyorum, sen Uygur Türklerinin yaşadığı yere hayatında bir kere gittin mi? Ama Tayyip Erdoğan gitti. Daha önce söylemiştim, yine söylüyorum; vatanlarından ayrılan binlerce Uygur Türk’ünü vatandaşlığa kabul eden ülke biz olduk; sen neredeydin? Sen Başbakan Yardımcılığı yaptığın zaman acaba kaç kişiyi bu ülkede vatandaşlığa kabul ettin, önce onu söyle? Biz bunu yapmış bir ülkeyiz, bunun kararını vermiş bir iktidarız. Niye? Mazlumlara kapımızı, şu anda 2 milyona nasıl açtıysak, onlara da aynı şekilde kapımızı açtık, biz burada ayrım yapmadık. Ölümden kaçanlara kapımız her zaman açık dedik, açık tuttuk ve bunu da uyguladık. Son 4 yıllık süreçte, sadece bir tane pusulamız oldu: Vicdan. Kapımıza gelen her mazlum, dininden, mezhebinden, etnik kökeninden önce, bizim için insandır, bizim için candır. Kimsenin acısına bigâne kalmadık, kalmıyoruz.”
“SON 5 AYDA KOBANİ’YE 2 BİN TIRA YAKIN İNSANİ YARDIM MALZEMESİ GÖNDERDİK”
Uygur Türkleri ile ilgili ithamda bulunanların 12 yıl önce iktidarda olduğu dönemde Türkiye’nin yaptığı insani yardımın 45 milyon dolar olduğunu 2014 sonu itibarı ile bu rakamın 4,5 milyar dolara çıktığını, son 5 ayda Kobani’ye 2 bin tıra yakın insani yardım malzemesi gönderdiklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiç mübalağa etmeden söylüyorum; şayet bugün Kobani’de ocaklar tütüyor, kazanlar kaynıyor, oradaki kardeşlerimiz sıkıntıların altında ezilmiyorsa, bu Türkiye’nin yaptığı yardımlar sayesindedir. Biz Bayırbucak Türkmenlerine yardım götürürken bunun önünü kesen o paralel yapıya siz ses çıkardınız mı? Hiç sesiniz çıkmadı. Bir gün kalkıp da konuştuğunuzu görmedim, ama şimdi kalktınız tweet atıyorsunuz. Bilesiniz ki, o tweet’ler hiçbir zaman hedefe ulaşmaz, bumerang gibi döner sizi vurur” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece yaşatmanın, imar etmenin, ayağa kaldırmanın, dostluğu ve kardeşliği büyütmenin peşinde olduklarını söyleyerek, son saldırının hemen ardından gelen tüm yaralılara sahip çıkılarak ve tedavi altına alınarak, bu tavrın bir kez daha gösterildiğini dile getirdi.
Bu vesileyle son saldırılarda hayatını kaybedenlere Allah’tan bir kez daha rahmet dilediğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onların Kürt olması benim onlara kardeşim dememi engellemez. Ama siz bu ülkede yıllarca Kürt’e ve Türk’e farklı baktınız. Biz Türk’e de, Kürt’e de, Arap’a da, Laz’a da, Çerkez’e de, Gürcü’ye de, Abhaza’ya da, Boşnak’a da, Roman’a da, hepsine aynı baktık, bu bizim Müslüman kardeşimizdir dedik. Türkiye’nin bu samimi tavrına rağmen, akan masum kanlar üzerinden etnik ayrımcılık yapmak ve siyasi rant peşine düşmek, insanlığı da, vicdanı da ayaklar altına alıp çiğnemektir” diye konuştu.
“SURİYE’NİN KUZEYİNDE, ÜLKEMİZİN GÜNEYİNDE YENİ BİR DEVLET OLUŞMASINA ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
“Maalesef, boğazına kadar bu çamura batanlar, sadece terörün, terör örgütünün değil, Suriye’deki eli kanlı rejimin, onlarla birlikte başka ülke ve çevrelerin de dümen suyuna girmiş durumdalar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir ayrımcılığın içinde olmayacaklarını, yeni 6-7-8 Ekim olaylarının yaşanmasına ve Türkiye üzerinden operasyon yapılmasına fırsat vermeyeceklerini, bölgede yaşayanların da böyle bir fitne girişimine ve yeni provokasyonlara alet olmayacaklarına inandığını belirtti. Aynı şekilde, Suriye’nin toprak bütünlüğünün yok sayılmasına, kirli hesaplarla ülkenin parçalanmasına izin vermeyeceklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriyeli kardeşlerimizin hak ve özgürlük mücadelelerine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde, terör örgütlerinin bölgedeki kaosu fırsata çevirme gayretlerine de göz yummayacağız. Suriye’nin kuzeyinde, ülkemizin güneyinde yeni bir devlet oluşmasına da asla müsaade etmeyeceğiz. Aynı şekilde, terör örgütlerinin bölgedeki kaosu fırsata çevirme gayretlerine de göz yummayacağız” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE, KOBANİ BAŞTA OLMAK ÜZERE SURİYE VE IRAK’TA İNSANİ BİR TAVIR ORTAYA KOYUYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Kobani başta olmak üzere, Suriye ve Irak’ta yaşanan hadiseler karşısında ortaya koyduğu insani tavrın başka hiçbir ülke tarafından gösterilemediğini hatırlatarak şunları söyledi: “Buna rağmen, hala uluslararası algı operasyonları adına Türkiye’nin aleyhinde konuşanlar, bu yönde beyanda bulunanlar, en büyük ahlaksızlığı, en büyük alçaklığı yapıyorlar. Ama bu alçaklığa alet olanlar, eninde sonunda hesabını verecekler; bunu da bilsinler. Biz, yaptığımız hiçbir şeyi bu alçaklar için yapmadık. Amacımız, orada yaşayan mağdur, mazlum durumuna düşmüş kardeşlerimizin dertlerine derman, yaralarına merhem olmaktır.”
“TÜRKİYE, 2 MİLYON MÜLTECİYE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR”
Türkiye’nin, 1 milyon 700 bini Suriye, 300 bini Irak’tan olmak üzere 2 milyon mülteciye ev sahipliği yaptığını ve şu ana kadar yaptığı masrafın 6 milyar doları aştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna karşılık tüm dünyadan gelen yardımın sadece 365 milyon dolar olduğunu, Türkiye’nin bu tavrını övdüklerini ancak parasal anlamda destekte bulunmadıklarını kaydetti. Türkiye’de 2 milyon mülteci varken tüm Avrupa ülkelerinde bu sayının sadece 200 bin olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şöyle dedi: “Bunların insana insan olarak bakmak gibi bir derdi yok; bunlar ‘Akdeniz’de bırakın ölsün, Ege’de bırakın ölsün’ diyen bir anlayışın mensupları. Ama bizim sahil güvenlik botlarımız çıkarıp, ondan sonra ülkesine onları göndermenin gayreti içerisinde, farkımız bu.”
“BU TOPRAKLARDA İNŞALLAH BUNDAN SONRA DA KARDEŞÇE YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili değerlendirmelerini, şu cümlelerle tamamladı: “Alevisi Sünnisiyle, Kürt’ü Türk’üyle, yüzyıllardır bu topraklar üzerinde bir ve beraber yaşadık, inşallah bundan sonra da kardeşçe yaşamaya devam edeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, şu veya bu terör örgütüne değil, Suriye’de ve Irak’ta yaşayan kardeşlerimize sonuna kadar yardım etmeyi, destek vermeyi sürdüreceğiz.”