ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Aziziye Kahramanı Miralay Bahri Bey’e vefa
Aziziye Kahramanı Miralay Bahri Bey’e vefa
GSİM’den  filenin dadaşlarına motivasyon desteği
GSİM’den  filenin dadaşlarına motivasyon desteği
Erzurum’da aranan 6 şahıs yakalandı
Erzurum’da aranan 6 şahıs yakalandı
Şehit Polis Akoral rahmet niyazlarıyla anıldı
Şehit Polis Akoral rahmet niyazlarıyla anıldı
Emniyet üniversite öğrencilerini bilgilendiriyor
Emniyet üniversite öğrencilerini bilgilendiriyor
HABERLER>TÜRKİYE
26 Haziran 2015 Cuma - 01:28

‘En büyük sığınağımız millet’

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Dışarıdaki ve içerideki meydan okumalar karşısında en büyük sığınağımız millettir. En büyük dayanağımız birbirimize duyduğumuz kardeşlik hukukudur" dedi.

‘En büyük sığınağımız millet’

İYİ NİYETLE, SAMİMİYETLE YAKLAŞACAĞIZ

 Başbakan Davutoğlu, ATO Congresium'da düzenlenen iftar programında AK Parti milletvekilleriyle bir araya geldi.Davutoğlu, iftar programında yaptığı konuşmada, 7 Haziran seçimlerine giderken birilerinin sadece AK Parti’nin gücünü kırmaya çalışmadığını aynı zamanda Türkiye’nin 13 yıl içinde Afganistan’a uzanan eli, Myanmar’a uzanan gönlünü, Somali’ye uzanan nimetini, Suriye’ye uzanan muhabbetini, Balkanlar’a uzanan gönül dilini de kesmeye çalıştıklarına vurgu yaparak, bunun için AK Parti'nin sendelemesinin istendiğini ifade etti.

“AK Parti’nin sendelemesini, AK Parti ile birlikte Türkiye’nin omurgasının sarsılmasını istediler ama başaramadılar ve başaramayacaklar” diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:“Belki bugün tek başına iktidar olma şansımız yok ama bilinsin ki yüzde 41 ile Türk siyasetinde alınan en yüksek oy oranlarından biriyle ve işte 258 kişilik bir demir yumruk ve çelik bir iradeyle bir araya gelmiş AK Parti grubu buradadır. Bu çelik irademizi sarsamayacaklar. Bu çelik irade hem ülkemizin bugünlerde seçim sonrasında ortaya çıkartılan siyaset mühendislik tablolarını yerle bir edecek hem de her zaman savuna geldiğimiz ilkelerin, ahlaki önceliklerimizin egemen olmasının, dünyada verdiğimiz mücadelenin önü açılacak.”

"YARIN, MECLİS BAŞKAN ADAYIMIZI AÇIKLAYACAĞIZ"

Davutoğlu, önümüzdeki salı gününden itibaren Meclis Başkanı seçimlerinin başlayacağını belirterek, şunları kaydetti:“İnşallah yarın biz de Meclis Başkan adayımızı açıklayacağız, MYK toplantımızdan sonra. Daha sonra Cumhurbaşkanımızın görevlendirmesiyle koalisyon turlarına başlayacağız. Buradan bir kez daha muhalefet liderlerine sesleniyorum; biz onları ziyaret ederken tam bir iyi niyetle samimiyetle, dürüstlükle yaklaşacağız. Hiçbirine kapımızı kapatmadık. Hiçbir muhalefet partisine kapatmadığımız gibi hiçbir vatandaşımıza gönül kapımızı kapatmadığımızı herkes bilir. Bizi misafir edecekleri zaman, bize hazırlanırken aynı iyi niyet dürüstlük ve samimiyet içinde olmaları halinde ülkemizi bu ateş çemberi içinden, suhuletle ve istikrarla yönetecek bir hükümeti kuracağımıza inanıyorum.

Zor şartlar, zor kararları gerektirir. Eğer bugünkü seçim tablosu, Meclis tablosu zor bir kararı bizim önümüze koymuşsa herkes o zor kararın gerektirdiği cesareti göstermelidir. Geçmiş hesapları açmaya kalkarlar, rövanşizm içinde hareket ederse, öncelikle kaybedenler onlar olur. Biz 13-14 yıl içinde hiçbir zaman rövanşizmi kültürümüzün parçası haline getirmedik. Hiç kimseye kapımızı kapatmadık. Hiçbir etnik veya mezhebi grubu dışlamadık, siyasi topluluğa karşı ön yargılı yaklaşmadık. Özgürlük alanlarını genişlettik.”

"BUGÜNKÜ MECLİS’TEKİ TEMSİL ÇOK YÜKSEK ÖLÇEKTEDİR"

Meclis’teki yemin töreninde geçici Meclis Başkanı Deniz Baykal’ın yanında başörtülü bir milletvekili ile HDP’li genç bir milletvekilinin oturduğuna işaret eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

“İşte bu AK Parti’nin eseridir. Herhalde AK Parti kadroları, bu özgürlükçü çizgiyi sürdürmeselerdi bir tarafta AK Parti’li diğer tarafta HDP’li iki genç hanımın o verdiği sahne gerçekleşemezdi. CHP ve MHP’yi dışladığım anlamına gelmesin. Hepsi için, bugünkü Meclis’teki temsil çok yüksek ölçektedir. Ama bu temsil içinde rengarenk, her mezhep, her etnik grup temsil edilmişse bunda AK Parti’nin 13 yıl içinde gerçekleştirdiği özgürlükçü atmosferin izleri vardır. Herkes bu izlerin hakkını vermek durumunda. Bugün özgürlükçülük adına AK Parti’yi otoriterlikle suçlayanlar bu tabloyu görsünler. Bir de 28 Şubat’ın daha 15 sene önceki Meclis tablosuna baksınlar yada 90’lı yıllarda Meclis’in genel kurulundan sürüklenerek çıkarılan milletvekillerini düşünsünler ve karşılaştırmayı öyle yapsınlar. Biz bu demokrasi tablosundan gurur duyuyoruz. Bu demokrasi tablosunu gerçekleştiren AK Parti kadrolarından başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere geçmişte emek vermiş bütün AK Partili’lerle gurur duyuyoruz."

"CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI HER TÜRLÜ SAYGININ ÜSTÜNDE GÖRÜLMELİDİR"

"Kimse buradan hareketle özellikle Cumhurbaşkanlığı makamı başta olmak üzere, devletinmakamlarına ve milletin tercihlerine karşı saygısızlık yapmamalıdır. Milletin yüzde 52 ile oyla seçtiği Cumhurbaşkanı ve o Cumhurbaşkanlığı makamı her türlü saygının üstünde görülmelidir" diye konuşan Davutoğlu, şöyle dedi:

"Çünkü o makamı bugün Sayın Recep Tayyip Erdoğan dolduruluyor olabilir yarın başka birisi, belki de eğer millet takdiri ederse bugün onu eleştirenler tarafından doldurulabilir. Dün, evvelsi gün, Cumhurbaşkanının Meclis’e gelmesiyle ayağa kalkmayan milletvekillerine buradan bunu söylüyorum; ben ve bundan sonra gelecek bütün AK Parti’liler  adına söz veriyorum, kim seçilmiş olursa olsun, milletin seçtiği Cumhurbaşkanı kim olursa olsun, bundan sonraki bütün AK Parti kadroları onu Meclis’te ayakta karşılayacaktır. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir. Kanaatlerimiz farklı olabilir.  Hatta birbirimize sert dil de kullanmış olabiliriz seçim psikolojisi içinde ama eğer devlet geleneği, millet ahlakı bir şeyi gerektiriyorsa, bunun uygulanmasında kimse tereddüt etmemelidir. Biz tutumlarımızı, kendi doğrularımızla değil de muhatap olduğumuz kişiye göre değiştirirsek bunun adı ahlak olmaz. Ahlak, kim olursa olsun herkese kendi içinde gelen doğrularla hitap etme, davranma ilkesine dayanır.”

"MUHALEFET LİDERLERİNE SAYGI İÇİNDE GİDECEĞİZ"

“Ümit ederim, TBMM’deki bu yüksek temsil ve şimdiki içine girdiğimiz koalisyon sürecindeki gösterilecek olgunluklar karşılıklı saygı içinde yapılacak müzakerelerle yeni bir çığır açarız” ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Evet, geçmişte koalisyonlar Türkiye için çok kötü örnekler oluşturdular. Başarılı koalisyon örneği yok gibi. Evet, seçim kampanyası sürecinde biz vatandaşlarımıza geçmiş koalisyon örneklerinin yaşanmaması için çağrıda bulunduk. Evet, ‘tek başına bu emaneti tekrar verin’ dedik ama milli irade ‘siz koalisyon olacaksınız’ demişse biz bu milli iradeyi tartışmayız. Millete saygısızlık yapmayız. Millete olan saygımızın gereği olarak, görevi aldığımızda diğer muhalefet liderlerine saygı içinde gideceğiz, görüşlerimizi ifade edeceğiz. Görüşlerini saygıyla dinleyeceğiz. Ön yargılı olmayan, kırmızı çizgilerle bir takım şartlar dayatmayan her türlü görüşe açık olacağız ve inşallah aynı muameleyi muhataplarımızdan görürüz ve milletimizin beklediği uzlaşma kültürünü hep beraber hayata geçiririz. Bundan sonraki dönemde Anayasa’nın öngördüğü 45 gün dolana kadar gece gündüz çalışacağız. Samimiyetle çalışacağız,. Bu konuda kurullar oluşturduk, komisyonlar oluşturduk. En detaylı şekilde kendi ilkelerimizle başka muhtemel koalisyon ortaklarımızın ilkelerini ve yaklaşımlarını karşılaştırdık, değişik komisyonlarda. Bir hazırlık içinde bu çalışmayı sürdüreceğiz.”

“HİÇBİR DAYATMAYI KABUL ETMEYİZ”

Millet iradesine sahip çıkma konusunda kararlılıklarının da açık ve net olduğuna vurgu yapan Davutoğlu, "Ne ‘en büyük partiyiz’ diyerek herhangi birine dayatmada bulunuruz ama 258 kişilik, 258 kahramanın bulunduğu bir Mecliste de hiçbir dayatmayı kabul etmeyiz. Açık yüreklilikle her şeyi konuşuruz ama birisi bu açık yüreklilik karşısında nefret diliyle konuşursa ona da hak ettiği cevabı veririz. Nefret diliyle değil muhabbet diliyle hak ettiği cevabı veririz. İnşallah önümüzdeki günlerde, bu anlamda güzel örneklerin sergilendiği ve güzel ve karşılıklı anlayışa dayanan saygının inşa edildiği bir dönem olur" dedi.

Davutoğlu, iftarda, ortak bir mücadelenin ağır sorumluluğunu birlikte taşıyacakları milletvekillerine yeni dönemin hayırlı olmasını temennisinde bulundu.

3 Kasım 2002'deki seçimlerin ardından oluşan Meclis'teki gruplarının önünde devasa problemleri bulduğunu belirten Davutoğlu, şunları söyledi:"Ülkenin yeni bir vizyona, anlayışa ihtiyacı vardı. 28 Şubat'ın kalıntıları vardı, özgürlükler kısıtlanmıştı. Ülkenin bir kısmında olağanüstü hal vardı. Ülke içinde karamsarlık ekonomik kriz dolayısıyla had safhaya ulaşmıştı. Bir ışık, bir ümit, tabir caizse bir deniz fenerinin açacağı bir yol işareti gerekiyordu. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yola çıkmış AK Parti kadroları, o ışığı milletimizin önüne koydular ve hep birlikte kutlu ve onurlu bir yolculuğa çıkıldı. O günleri hatırlıyorum, sadece ülke içinde büyük sıkıntılar yoktu. Sadece ekonomik krizlerle karşı karşıya değildik. 11 Eylül travmasının üzerinden daha bir yıl geçmişti ve dünya bir kutuplaşmaya doğru seyrederken Irak savaşı eşiğimizdeydi. Çok ağır kararın sorumluluklarını hep yüreğimizde hissederek gece boyu Rabbimize hiçbir zaman yanlış bir kararın parçası bizi kılmaması için niyazda bulunarak, çok çetin bir görevi o zaman AK Parti kadroları, hükümetleri, Meclis grubu üstlenmişti."

"NEREDEYSE HER SEÇİM ÖNCESİ BİR BÜYÜK SINAV BİZİ BEKLİYORDU"

Söz konusu dönemde hem Afganistan'da hem Irak'ta savaş olduğunu, 11 Eylül'ün, İslam karşıtlığını neredeyse küresel bir seferberlik halinde dünyaya yaydığını belirten Davutoğlu, "Bu ülkenin değerlerinden hareket eden AK Parti kadroları, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yeni bir çığır açmışlardı ve ülkenin karamsar tablosu değişti, kara bulutları dağıldı ve çevremizdeki o ateş çemberinin içinden ümit dolu yeni bir ülkenin yükselişi, ayak sesleri duyulmaya başlandı" diye konuştu.

2007'deki seçimleri ve sonrasını hatırlatan Başbakan Davutoğlu, o dönemde de AK Parti kadrolarının önüne mayınların döşendiğini belirtti. Davutoğlu, "27 Nisan muhtırası verilmişti, onun karşısında dimdik durulmuştu. 'Cumhurbaşkanını AK Parti seçemez' denilmişti, onun karşısında AK Parti kadroları 'Mademki millet emaneti bize vermiştir, biz bu emaneti sonuna kadar savunuruz' diyerek belkide 27 Mayıs'tan sonraki en sağlam ve dik duruşu sergilemişlerdi" ifadesini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, 2007'de sadece yurt içinde değil, çevresinde de krizlerin yaşandığını hatırlatarak, bunlardan örnekler verdi.  Tüm bu olaylara rağmen bunları vakarla karşılayan ve tarihi sorumluluklarını yerine getiren AK Parti kadrolarının olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Tereddüt göstermedik, yanlış bir yolun izinden gitmedik, hiçbir zaman nefsimize, egomuza sığınıp ülke çıkarlarını kendi çıkarlarımızın arkasına almadık. Hedef edinilen makamlar, mevkiler yüceltilmedi ve AK Parti kadroları kendi içinden cumhurbaşkanı seçti. Arkasından da bir referandumla cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesi karara bağlandı. 11. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül görevi o zaman devraldığında yaşanan sıkıntıları hepimiz hatırlarız. Hemen arkasından o dönem içinde yine parti kapatma davalarıyla karşılaştık ama 23. dönemde de milletvekilleri vakarla görevlerini yaptılar. Bu dönem dış ilişkiler bağlamında da büyük sancıların yaşandığı bir dönemdi. 2011 seçimlerine gidiyorduk, bu kez etrafımızda büyük umutlarla başlayan ama büyük çalkantıları da beraberinde getiren 'Arap Baharı'nın başladığı bir yıldı. Neredeyse her seçim öncesi bir büyük sınav bizi bekliyordu. Bu sınavların hepsinden ilham aldığımız tarihimizin ve değerlerimizin ışığında ve sırtımızı, gönlümüzü verdiğimiz milletimizin rehberliğiyle ak alınla çıktık. Hiçbir yerde başımızı eğmedik, hiçbir yerde yanlış bir tarafta durmadık. Etrafımızda komplolar yapıldı. Bir takım ağlar örülmeye çalışıldı, 'yalnız kalmakla' tehdit edildik, 'eksen kayması' ile tehdit edildik. Uluslararası medya komplolarıyla karşı karşıya kaldık ama 24. dönem milletvekillerimiz de 2011 seçimlerinin hemen arkasından, Türkiye'de başlatılan terör saldırılarını hatırlayacaksınız ve etrafımızdaki ateş çemberini hatırlayacaksınız, yine alnımız ak bir şekilde ülkemizi hiçbir riskin, maceranın içine sokmadan ama savunduğumuz değerler için alabileceğimiz bütün riskleri de alarak bu ateş çemberinin içinden tarihi bir onurla yolumuza devam ettik."

"AYAKTAYIZ, DİMDİK DURUYORUZ"

Mazlumları savundukları için "eksen kayması", gönül coğrafyalarını savundukları için "yeni Osmanlıcılık" ile Müslümanların haklarını savundukları için "terör" ile suçlandıklarını ifade eden Davutoğlu, "Ama suçlayanlar değildi önemli olan, önemli olan milletimizin gönlünde edindiğimiz yeri sonuna kadar savunmaktı" diye konuştu.

Davutoğlu, seçimin ardından partisinin yeni milletvekilleriyle onurlu ve başı dik geçmiş üzerinde yeni bir yola yürüdüklerini dile getirerek, "Bu iftar sofrası bereketimizin sofrası olsun, irfanımızın, erdemimizin, ahlakımızın, Rabbimizin kutlu kıldığı bir sofra olsun. Bu sofradan bugün nimetlenirken bu nimetin çok daha azını dahi göremeyen açılar içinde kıvranan bütün bir İslam coğrafyasına, bütün insanlığa da merhem, şifa olacak yolların bizim tarafımızdan üretilmesi için basiret diliyorum" dedi.

Milletvekillerinin yemin ederek kutlu bir göreve başladığını belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Aynen 2002'deki ateş çemberi gibi, 2007'deki 23. dönemin önündeki ateş çemberi gibi, 24. dönemin önündeki o Arap Baharı'nın başladığı o ateş çemberi gibi şimdi çok daha yaygın bir ateş çemberinin ortasındayız. Çevremizde en az 6-7 ülke yönetilemez durumda. İç çatışmalara, kimlik bölünmelerine uğramış ülkelerin yaşadığı travmaların bedelini o ülkelerden gelen mültecilerle biz de ödüyoruz ama o ateşin ülke içine sıçramaması için de her türlü çabayı gösterdik, gösteriyoruz. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Mısır, Libya, Ukrayna sakin gibi görünmekle birlikte kendi içinde her an gerilim potansiyeli taşıyan bir Kafkasya coğrafyası, Balkan coğrafyasının ortasında hem ülkemizin istikrarını, refahını teminat altına almaya çalışıyoruz hem de bu coğrafyalarda İstanbul'a eski gönül bağlarıyla bağlı olan kardeşlerimiz dönüp baktıklarında, Ankara'ya İstiklal Harbimiz esnasında destek verdikleri o mücadeleden sonra, Hint Müslümanlarından bugüne, Cezayir'den destek alan o mücadeleden sonra Ankara'ya dönüp baktıklarında, 'Biz buradayız, kim ne derse desin buradayız' diye haykıracak kadar ayaktayız, dimdik duruyoruz ve her yere de ulaşmaya kararlıyız."

HER ZAMAN BARIŞI İNŞA ETMEYE ÇALIŞTIK

 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Hiçbir zaman teröre destek vermedik, hiçbir zaman bir zalimin elinden tutup bir mazluma zulmetmesine yardımcı olmadık. Her zaman arabuluculuk yaptık, barışı inşa etmeye çalıştık." dedi.

Davutoğlu, 2002, 2007 ve 2011 seçim dönemlerinde farklı coğrafyalarda savaşların ve çatışmaların meydana geldiğini anımsatarak, şimdi de Türkiye’nin çevresinde olağanüstü şartların yaşandığını söyledi.

AK Parti’nin 13 yıllık döneminde kendisinin dış politikanın hemen her safhasında bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Başdanışman olarak Kıbrıs müzakerelerinde, Irak savaşı sürecinde, Dışişleri Bakanı olarak daha sonra bütün süreçlerde hepsini içinden yaşadım ve gururla, onurla söylüyorum ki bir gün bu dönemin tarihi yazıldığında kimse AK Parti kadroları için en ufak bir leke dahi isnat edemeyecektir. Hep başımız dik olduk ama haksız hiçbir savaşın içinde olmadık. Hiçbir zaman teröre destek vermedik, hiçbir zaman bir zalimin elinden tutup bir mazluma zulmetmesine yardımcı olmadık. Hiçbir kanın dökülmesinde payımız yoktur. Her zaman arabuluculuk yaptık, barışı inşa etmeye çalıştık. Bugün karanlıklar ülkesi gibi görünen, karanlık bir gelecek içinde bulunan Suriye ile İsrail’i, Suriye ile Irak’ı barıştırmak için aylarca yıllarca nasıl çalıştığımızı dünya alem bilir. Bosna Hersek’le Sırbistan’ı nasıl bir araya getirdiğimizi dünya alem bilir, birbirleriyle görüşmeyen Afganistan ile Pakistan’ı üçlü mekanizmalarda nasıl bir araya getirdiğimizin kayıtları diplomasi kayıtlarında vardır. Gürcistan krizi devam ederken nasıl bütün Kafkasya’yı birleştiren bir barış projesi gerçekleştirdiğimizi de herkes bilir."

Güney Sudan ve Sudan arasındaki ihtilafların çözümünde, Somali’deki taraflar arasındaki barış görüşmelerinde de kendilerinin barışı ve insanlığın selametini savunduklarını söyleyen Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:"Ama şimdi özellikle Suriye’de masumlara sahip çıktığımız için özellikle Filistin davasında hiçbir zaman boyun eğmediğimiz için uluslararası bir kampanyayla karşı karşıyayız. Bu kampanya Türkiye’nin Suriye’de bir terör örgütüyle işbirliği yaptığı yalanını, iftirasını, hakaretini, ithamını yaymaya çalışıyor. Bu kampanya sayın Cumhurbaşkanımızı, dışişleri bakanıyken ve şimdi beni ve bizim devlet kurumlarımızı, başta MİT olmak üzere, hedef ediniyor. Çünkü onlar biliyorlar ki güçlü ve ayakta bir Türkiye’nin olduğu yerde, çevresinde zulme sessiz kalmayacaktır. Nitekim Suriye savaşının başladığı ilk andan bu yana hem Suriye rejimine karşı çıktık. Önce ikna etmeye çalıştık, ikna olmayınca karşı çıktık."

Davutoğlu, DEAŞ terör örgütünü 10 Ekim 2013’te ilk olarak kendilerinin terör örgütü olarak ilan ettiklerini hatırlatarak, "Çünkü biliyorduk ki bu tür örgütler bir maşa gibi çıkarılırlar, hem İslam’ın adını lekelemek hem de kardeşi kardeşe kırdırmak için en kanlı cinayetleri işletirler" dedi.

"İlk günden tavrımızı belirledik" ifadesini kullanan Davutoğlu, şu görüşlere yer verdi: "Ondan sonra da biz her zaman Özgür Suriye muhalefetinin, Suriye koalisyonunun yanında durduk, rejimin karşısında durduk ve DEAŞ’ın karşısında durduk. Şimdi o günden bugüne öyle bir kampanya yürütüldü ki MİT tırlarına baskın üzerinden, Kobani olayları üzerinden sadece Türkiye’yi uluslararasında mahkum edecek ama önemli olan sadece Türkiye’yi mahkum etmek değil Türkiye’deki iktidarı da bu suretle suçlu makamına oturtmak için gizli açık her türlü kampanya yürütüldü ve bu kampanyaya Türkiye içinden destek verenler, su taşıyanlar oldu. MİT tırları baskını bunun en çarpıcı örneğidir. Muhalefet sorumsuzca yurt dışından Türkiye hakkında yürütülen bu kampanyalara destek verdi. Halep’te Arap, Türk, Kürt katledilirken sessiz kalan HDP’nin o günkü temsilcileri rejimle işbirliği halinde oradaki mazlumlara zulmedilmesine yardımcı olanlar DEAŞ’la bir yılı aşkın süre hiç birbiriyle çatışmayarak yan yana yaşayanlar belli yerlerde onlarla işbirliği yapanlar şimdi tekrar Türkiye’ye dönük ithamlarda bulunuyorlar."

"Kobani olaylarında da aynısını yaptılar" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Birileri düğmeye basıyor ve Kobani olayları esnasında hem Türkiye’yi itham eden bir uluslararası kampanya başlatılıyor hem de arkasından 6-7 Ekim olaylarının hemen öncesinde bugün HDP’nin Eş Başkanı Demirtaş bir tweetle halkı sokağa dökmek için çaba sarf ediyordu. O gün de bugün de hiç kimse Türkiye’nin Kobani’ye dönük saldırılarda bir nebze payı olduğunu ispat edemedi, edemeyecek" dedi.

Türkiye’nin Kobani olayları döneminde üç günde 130 bin, bir haftada ise 197 bin Kobanili’ye ev sahipliği yaptığını anımsatan Davutoğlu, “Sınırlarımızı açtık, sınırlarımızı açtığımızda daha önce açtığımızda karşı çıkanlar o zaman kapattığımız ithamında bulundular. Arap, Kürt, Türk, Müslüman, Hristiyan, Yezidi hiçbir ayrım gözetmedik, bedelini ödedik ama insaniyetimizden bir nebze feragat göstermedik. Biz onların hepsine insan olarak baktık, sadece insan, sadece kardeş, sadece muhabbet duyduğumuz bir coğrafyanın insanları olarak baktık. Onlar açken, onlar susuzken onlar bomba altındayken Ramazan sofrasında biz hiçbir zaman rahat oturmadık” diye konuştu.

Bugün sabah saatlerinde Kobani’ye DEAŞ terör örgütünün saldırı gerçekleştirdiğini hatırlatan Başbakan Davutoğlu, saldırının Kobani’nin güney ve batısında olduğunu söyledi.

Saldırıda bir çok masumun katledildiğini dile getiren Davutoğlu, 135 Kobanili yaralının Türkiye’de farklı hastanelere sevk edildiğini ancak 4'ünün hayatını kaybettiğini bildirdi.

Davutoğlu, "Nereye gittiler, nereye sığındılar? Türkiye’ye, Türkiye kapısını açtı. Ama HDP Eş Başkanı ilerleyen saatlerde açıklama yaptı ve Türkiye’nin DEAŞ’a yardım ettiğini Kobani saldırısında iddia etti. Sonra da şunu dedi, ‘Eğer yardım etmedilerse ispat etsinler’ Allah aşkına dünyanın neresinde vardır olmayan şeyin ispat etme çağrısı. Eğer yardım ettiysek onlar ispat etsin, iddia edenin üzerine düşer ispat" diye konuştu.

"SADECE İFTİRADAN, İTHAMDAN İBARET"

Bu gelişmeler üzerine Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı ve İçişleri Bakanını ayrı ayrı kabul ettiğini söyleyen Davutoğlu, daha sonra da birlikte bir değerlendirme yaptıklarını ve detayları aldığını anlattı.

Davutoğlu, “Buradan özellikle tahrik etmek istedikleri Kürt kardeşlerimize seslenerek, vurgulayarak bir kez daha duyurmak istiyorum, Suriye’deki hiçbir kanda Türkiye’nin tek bir nebze katkısı olmadığı gibi DEAŞ terör örgütüne karşı da en açık tavrı Türkiye sergilemiştir ve bütün bunlar sadece ve sadece iftiradan, ithamdan ibarettir” dedi.

"TÜRKİYELİLEŞMEKTEN BAHSEDİYORLARSA ÖNCE BU ÜLKEYE SAYGI GÖSTERMEYİ ÖĞRENECEKLER"

"Geçmişte olduğu gibi bugün de kim olursa olsun Suriye ve Irak’taki kardeşlerimize yönelik saldırılar Türkiye’ye yapılmış demektir" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bütün detayları biliyoruz, bütün kayıtlar elimizde. Bir kez daha diyorum, Türkiye’nin DEAŞ’la işbirliği yaptığını ispat eden veya iddia eden ispat etmekle yükümlüdür. Aksi takdirde daha iki gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında ettiği yemini unutarak ait olduğu ülkeye, temsil ettiği millete bu ağır ithamda bulunanları, başta HDP Eş Başkanı olmak üzere özre davet ediyorum. Onlar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üyeleri. Türkiye’yi uluslararası alanda küçük düşürecek, uluslararası alanda haksız bir ithamla karşı karşıya bırakacak suçlamalara karşı önce onların hakikat arayışı içerisinde olması lazım. Daha olay cereyan ettikten birkaç saat sonra hemen hedeflerini oklarını Türkiye’ye yöneltenler demokratik ve barışçıl bir siyasetin parçası olamazlar. Türkiyelileşmekten bahsediyorlarsa önce bu ülkeye saygı göstermeyi öğrenecekler."

EN BÜYÜK SIĞINAĞIMIZ MİLLET

 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Dışarıdaki ve içerideki meydan okumalar karşısında en büyük sığınağımız millettir. En büyük dayanağımız birbirimize duyduğumuz kardeşlik hukukudur" dedi.

Davutoğlu, sanal medya üzerinden tahrik faaliyetlerinin gerçekleştirildiğini, Türkiye'nin içinde ve dışındaki Kürtlerin de bu tür tahriklere kapılmamalarını istedi.

Türkiye'nin içinde ve dışındaki Türk olsun, Arap olsun, Kürt olsun, hepsinin de kendilerine tarihin birer emaneti olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin içindeki ve dışındakiler; Türk olsun, Arap olsun, Kürt olsun, onların hepsi bize tarihin emanetleridir. Kobani de Halep de Bayırbucak da Tel Abyad da bize tarihin emanetidir. Kobani olayı olduğunda da bunu söyledim. Ne Kürtlerin, ne Arapların, ne Türklerin, ne Müslümanların, ne Hıristiyanların, ne Sünnilerin, Şiilerin herhangi bir şekilde ezilmesine terör saldırısına maruz kalmasına biz sessiz kalmadık, kalmayacağız.

Kobani olaylarını hatırlayacaksınız; 6-7 Ekim olayları... Türkiye'de Kurban Bayramı'nı bize zehir etmişti. 53 vatandaşımızı kaybettik. Haksız bir ithamla sokağa çıkarılan, tahrik edilen, twitler ile sanal medyayla isyana teşvikle meydana çıkarılan o vandalların bir kısmı 4. kattan Yasin Börü'yü atıp şehit etmişlerdi. Buradan uyarıyorum; bugün de aynı çağrıları yapıyorlar. Bugün de sanal medyadan 'Türkiye terörist Türkiye' diye bir takım kampanyalar başlatıyorlar ve aynı çağrıyı yapıyorlar. Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; 6-7-8 Ekim'deki oynanan oyunu lütfen zihninizden silmeyin ve bu tür şiddet çağrılarına hiçbir şekilde herhangi bir tarzda cevap vermeyin."

"25. DÖNEME GİRERKEN YİNE BİR ATEŞ ÇEMBERİNİN İÇİNDEYİZ"

Kimsenin ülkenin güvenliğinden, halkın huzurundan bir saniye dahi tereddüt edilecek davranışa müsamaha göstermeyeceğinin altını çizen Davutoğlu, "Dışarıda ve içerideki bazı işbirlikçiler de şöyle düşünmesinler; 'Türkiye bir geçiş döneminde, koalisyon hükümetlerinin ne olacağı belli değil, dolayısıyla bu puslu havada Türkiye'yi kaosa sürükleyelim' gibi bir anlayış içine girmesinler" dedi.

Türkiye'nin, bir devlet olarak, yeni seçimlerden geçmiş demokratik bir ülke ve birbirine kenetlenmiş bir millet olarak bütün bu komploları bozacak güce, erdeme de irfana da sahip olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti: "Aziz dava arkadaşlarım, gördüğünüz gibi 25. döneme girerken yine bir ateş çemberinin içindeyiz. Böyle günlerde hepimizin omuz omuza, gönül gönüle verip Türkiye'yi bu ateş çemberinin dışında tutmak, diğer ülkelerdeki kardeşlerimizin meselelerine de davalarına da sahip çıkmak, onlara insaniyet adına yardımcı olmak konusunda da gereken çabayı gösterme ağır sorumluluğu üzerimizde. Fakat 14 yıllık o onurlu siyasi geçmişimizden hareketle ben şundan eminim ki AK Parti grubu 258 kişilik bu çelik iradeli grup, bütün bu oyunlar karşısında birlikte parlak ve yeni bir geleceğe yürüyecek olan Türkiye'yi inşa edecektir. Sizlere güvenimiz tamdır. Sizlerin aldığınız emanetin hakkını vereceğiniz konusunda hiçbir tereddüdümüz yoktur. Dışarıdaki ve içerideki meydan okumalar karşısında en büyük sığınağımız millettir. En büyük dayanağımız birbirimize duyduğumuz kardeşlik hukukudur. En büyük gücümüz de tarihimizden aldığımız o derin irfana dayalı olarak kuracağımız yeni Türkiye idealidir. Bu idealden hiçbir şartta vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Bu vesileyle tekrar ramazanınızı tebrik ediyorum, inşallah bayrama barış içinde, huzur içinde, hep birlikte 78 milyonla erişmeyi, Suriye'de, Irak'ta başta olmak üzere bütün İslam dünyasında da bayram neşesinin, heyecanın yaşanması niyazında bulunuyorum."

 
‘Anadolu bir medeniyet kitabıdır’
 
Görmez ’den provokasyon uyarısı
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
‘Anadolu bir medeniyet kitabıdır’
“Anadolu sadece bir toprak parçasının isimi değildir” diyen Cumhurbaşkanı ...
Yılmaz’dan koalisyon değerlendirmesi
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, şu anda koalisyon görüşmelerinin başlamadığına ...
‘Ben yarınlarımızdan ümitliyim’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Bu coğrafyadaki bin yıllık varlığımızı üzerine ...
 
Koskoca cumhurbaşkanı evimize mi gelecek?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın evlerine geleceği haberlerine ...
Başbakan Ahmet Davutoğlu yemin etti
Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM’nin 25. döneminde AK Partili milletvekillerinin ...
TBMM 25’inci döneminde
CHP Milletvekili ve TBMM Geçici Başkanı Deniz Baykal, "Geçmişte yaşanan ...
 
‘Milli iradeye saygı duymak zorundayız’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin önünde bir hükümet meselesi olduğuna ...
Eğitimde Erzurum örneklemesi
Erdoğan: “Tarihimizde, Buhara’dan, Horasan’dan, Semerkand’dan, Endülüs’ten, ...
Erzurum Gazelli vurgu
Meşhur Erzurum Gazeli’nin, “Bir Dağ Ne Kadar Yüce Olsa/ Dağ Kenarı Yol ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Çözümün Kuşkulusu
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Berhan Yılmaz hocam kitabın ortasından konuşmuş: Sistem değişmeli
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Ehramlı kadınlar çiftçi olamaz mı yani?
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva