26. Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şehitlik, İslam inancında şereflerin en büyüğüdür. Bu milletin ekmeğini yiyen, suyunu içen, bu ülkenin havasını soluyan her vatan evladı, gerektiğinde hiç gözünü kırpmadan ölümün üzerine gidebilecek cesarete sahiptir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 18 ilinden gelen mahalle ve köy muhtarı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldi. Ağrı, Afyon, Ardahan, Aydın, Bayburt, Çankırı, Düzce, Iğdır, İstanbul, Kahramanmaraş, Karaman, Kilis, Manisa, Muğla, Trabzon, Tunceli, Uşak ve Yalova’dan gelen 400’e yakın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verilen iftar yemeğinde ağırlandı.
İftar sonrasında muhtarlara hitaben bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlarla bir iftar sofrasında buluşmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, “Bizi, paylaşmanın, kaynaşmanın, kardeşliğin ayı Ramazan’a ulaştırdığı için Rabbime şükrediyorum. Ramazan-ı Şerif’in, milletimiz, ülkemiz, dost ve kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum” dedi.
“KANI BOZUKLARA MİLLETİMİZ GEREKEN DERSİ VERİYOR”
Dün, İstanbul Vezneciler’de, bugün Mardin Midyat’ta gerçekleştirilen terör saldırılarında şehit düşen polislere ve vatandaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara şifa, şehit yakınlarına ve millete başsağlığı dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitliğin, İslam inancında şereflerin en büyüğü ve mertebelerin en yücesi olduğuna işaret ederek, “Bu milletin ekmeğini yiyen, suyunu içen, bu ülkenin havasını soluyan her vatan evladı, gerektiğinde hiç gözünü kırpmadan ölümün üzerine gidebilecek cesarete sahiptir” diye konuştu.
“Arada bazı kanı bozuklar çıkmıyor mu? Çıkıyor elbette. Milletimiz onlara da hak ettiği dersi veriyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Bunun adı, kimi zaman devletine ve milletine kurşun sıkan terörist oluyor. Bunun adı kimi zaman onlara destek bildirisi yayınlayan sözde aydın-akademisyen oluyor. Bunun adı kimi zaman arabasında teröriste silah taşıyan, evini teröriste tahsis eden milletvekili oluyor. Bunun adı kimi zaman da, kendi ülkesini soykırımla itham eden Almanya’da milletvekili oluyor.”
“BİZİM KÜLTÜRÜMÜZDE ‘KANI BOZUK’ İFADESİ, KARAKTERLE İLGİLİ BİR GÖNDERMEDİR”
‘Kanı bozuk’ ifadesini kullanırken biyolojik bir kanı bozukluktan, ırkçılıktan söz etmediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim kültürümüzde ‘kanı bozuk’ ifadesi, karakterle ilgili bir göndermedir. Anlamı da, kendi milletine, kendi toplumuna karşı kötülük yapan, yanlış işlerle uğraşmakta ısrar edendir. Bu ülkeye silah çeken teröristin, biyolojik olarak hangi milletten olduğunun ne önemi var? Bizim gözümüzde o, kanı bozuktur” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet liderinin konuk olduğu bir televizyon programında, hastanelerdeki PKK ve DHKP-C terör örgütü mensuplarını ziyaret ettiğini açıklamasına ilişkin şu açıklamalarda bulundu: “Şu ifadeye bak, ne kadar da rahatlıkla bunu söylüyor, böyle bir şey olabilir mi? Bu ülkede ana muhalefetin başı olacaksın, bölücü terör örgütünün mensuplarını hastanede ziyaret edeceksin. Neymiş? Hastaymış, yaralıymış. DHKP-C’liyi ziyaret edeceksin. Ben bunları milletimin iradesine havale ediyorum. Artık inanıyorum ki milletim bunlara gereken dersi en ideal şekilde, en güzel şekilde verecektir. Benim askerimi şehit edenleri, benim polisimi şehit edenleri, benim köy korucusu kardeşlerimi şehit edenleri, hastanede ziyaret ederek onlarla hasbihal etmek, DHKP-C mensuplarını hastanelerde ziyaret ederek onlarla hasbihal etmek, kusura bakmasında bu milletin değerleriyle uyuşmaz.”
“2023 HEDEFLERİMİZİ BİRER BİRER HAYATA GEÇİRİYORUZ”
Toplumun içinden çıkan veya çıkacak olan ‘kanı bozuk’ların hiçbiri, bu milletin asaletini, azizliğini, şanlı tarihini, İslam’a yaptığı hizmetleri asla gölgeleyip lekeleyemeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir yerde üç-beş terörist çıkıp milletin huzurunu kaçırabilir, malına, canına, namusuna tasallut edebilir. Buna karşılık binlerce, on binlerce, yüzbinlerce kahraman oraya gelir, hayatı pahasına milletini ve vatanını korur” ifadelerini kullandı.
Türkiye’yi üzerinde operasyon yapabilecekleri bir ülke sananların, yanıldıklarını bir asırdır Çanakkale’de, Kutü’l Amare’de, Dumlupınar’da gördüğünü şimdi Güneydoğu’daki ilçe ve mahallelerde görmeye devam ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlar vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler. Biz de vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Yeni Türkiye’nin inşası yolunda adım adım ilerliyoruz. 2023 hedeflerimizi birer birer hayata geçiriyoruz. Dünyadaki tüm mağdurların, mazlumların her geçen gün daha güçlü sesi haline geliyoruz. Şunu bilin; dünyada mazlumlar mağdurlar Türkiye’nin sesini bekliyor, sizi bekliyor, bizi bekliyor” şeklinde konuştu.
“MUHAMMED ALİ, ÇOCUKLUĞUMUN VE GENÇLİĞİMİN EFSANE İSMİYDİ”
‘Dünyadaki mağdurların, mazlumların sesi’ deyince, Muhammed Ali’yi anmadan geçemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz Cuma günü vefat eden efsanevi boksör Muhammed Ali’nin cenazesine katılmak üzere bu gece Amerika’ya gideceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muhammed Ali’nin; çocukluğunun ve gençliğinin efsane ismi olduğunu dile getirdi ve onunla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Onun maçlarının olduğu günler, bizim ülkemizde sabaha karşı bir saate de denk gelse, insanlar, evlerde, kahvehanelerde, o günün şartlarında televizyon bulabildikleri her yerde toplanırdı. İşin ilginç yani, bu insanların çok büyük bölümünün, aslında, bir spor dalı olarak boksla herhangi bir ilgilerinin olmayışıydı. Peki, buna rağmen o insanlar niçin gecenin bir vakti televizyonların önünde toplanıyordu biliyor musunuz? Çünkü Muhammed Ali, onlar için dövüşüyordu. Çünkü Muhammed Ali, Amerika gibi zor bir ülkede Müslümanlığını açıkça ifade eden ve bunun mücadelesini veren, korkusuz yürekti. Çünkü Muhammed Ali, Müslümanlığının da ötesinde, dünyada mazlum ve mağdur kim varsa, onun için dövüşüyordu. Onun vurduğu her yumruk, rakibine değil, dünyadaki tüm zalimlere, tüm katillere gidiyordu. Antrenörünün ifadesiyle Muhammed Ali; kimsesizler için, çocuklar için, işsizler için, yoksullar için, hastalar için, mahkumlar için, bağımlılar için, mağdur edilmiş genç kızlar için, temizlik işçileri için, yalnızlar için, hatta meyhanelerdeki zavallı ayyaşlar için vuruyordu.”
“FAKİRLERİ SAHİPSİZ BIRAKMAYACAĞIZ”
Konuşmasında, muhtarlara her zaman ve her konuda olduğu gibi, Ramazan’da da çok önemli görevler düştüğüne vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlara hitaben: “Şu mübarek günlerde mahallenizde, köyünüzde, kapısını çalmadığınız, derdini, ihtiyacını tespit etmediğiniz tek bir ev bile kalmamalıdır” tavsiyesinde bulundu. Muhtarlardan, bu toplantılarda kendilerine dağıtılan formlar aracılığı ile mahalle ve çevrelerinde nerede ne ihtiyaç varsa bildirmelerini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu fakirleri sahipsiz bırakmayacağız” diye konuştu.
Muhtarlara, “Fazlayla eksiği, çokla azı, olanla olmayanı eşleştirmek suretiyle, mahalle veya köy ahalisinin tamamının da şu mübarek günleri maddi ve manevi gönül hoşluğu içinde geçirmesini temin etmelisiniz.” Önerisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Ramazan, işte bu ahengi, işte bu kaynaşmayı sağlamanın adıdır. Zaten bu milletin de güzelliği burada değil mi? Yoksa bugün sen beni sofranda ağırla, yarın ben seni. Böyle olmaz. Eğer her gün sofranızı, eşinizle, dostunuzla birlikte, imkânınız ve gücünüz yettiği sayıda ihtiyaç sahibiyle de paylaşamıyorsanız, Ramazan’ı boş geçiyorsunuz demektir. En büyük bereket işte budur.”
Ramazan ayının millet ve tüm insanlık için daha hayırlı bir geleceğin müjdecisi olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni teşriflerinden dolayı teşekkür ettiği muhtarlardan, köy ve mahallelerindeki vatandaşlara selam ve muhabbetlerini iletmelerini isteyerek tamamladı.