Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Türkiye üzerinde hesabı olan devletlerin, PKK terör örgütünü maşa olarak kullandıklarını belirterek öldürülen 5 teröristten 3’ünün Kürt kökenli olmadığını söyledi.
Terör örgütünün kontrolünün kesinlikle Kürt kökenli insanların elinde olmadığını ve PKK’nın kiralık katil rolünde başkasının amacını güderek savaştığını ifade eden Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Türkiye’nin neden hedef seçilmeye çalışıldığını şöyle açıkladı:
“Geçenlerde İsveç’in en yüksek trajlı gazetesinin manşetinde şu şekilde bir haber kullanılmış: “ Terör ya da terörizm, siyasal, dinsel veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere, resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımıdır. Türk Milleti terörün, bu tanımda yer alan bütün boyutlarını yaşadı ve hala yaşamaktadır. Bildiğiniz gibi son günlerde ülkemizdeki terörist faaliyetler “artık yeter” noktasına gelmiştir. Türkiye’ye karşı yönelen terörist faaliyetler tamamen uluslar arası bir yapı arz etmektedir. Biraz daha açık söylemek gerekirse Türkiye üzerinde hesabı olan devletler, PKK’yı maşa olarak kullanıyorlar. Bugün öldürülen 5 teröristten 3’ü Kürt kökenli değil. Daha önemlisi terör örgütünün kontrolü kesinlikle Kürt kökenli insanların elinde değil. Terörizmin medya olmadan yaşayamayacağı yaygın bir kanaattir. Terörizm modern dönemin bir olgusu olması da daha çok bu durum ile ilişkilendirilir. Terör örgütleri medya sayesinde dehşet yayarlar ve propaganda yaparlar. PKK terör örgütü de maalesef ülkemizde böyle bir eksiklik hissetmiyor. Türkiye deki medyanın bir kısmı bilerek bir kısmı da herhalde cahilliklerinden yoğun bir şekilde terör örgütünün propagandasını yapıyor. Ama şunu da asla unutmamalıyız; Türkiye her zaman bu gibi sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Önemli olan bizim ne tür önlemler alacağımızdır. Şimdi birkaç soruya cevap bulmaya çalışalım; Terör örgütü ne istiyor? Bu örgütün amacı ne? Amacı, sözde ezilen Kürtlerin haklarını almak değil, onları daha özgür hale getirmek ya da Kürtler için bağımsız bir coğrafya elde etmek değil. Bu durum örgütün amaçlarının sonuncusu olarak bile kendisine yer bulamaz. Herhalde terörist elebaşları ve onların siyasi uzantıları bu tür söylemlerde bulunurken, o an için içten içe gülüyorlardır. Örgütün amacı; iplerini tutan devletlerin istekleri doğrultusunda Türkiye’yi zayıf düşürmek ve Türkiye’yi yine örgütün iplerini tutan devletlerin istediği noktalara getirmek. Bugün üzerinde bulunduğumuz, dünyanın kalbinin attığı bu bölgedeki Türk hakimiyetini zayıflatmak, kesintiye uğratmak ve nihayetinde sona erdirmek adına, tarih boyunca çok defa etnik veya dini özellikler üzerinden çatışmalar çıkarılmaya çalışılmıştır. Özellikle batının empoze ettiği ayrımcılığın temel sebebi, bu bölgede değişik çıkarlara hizmet edecek yeni bir etnik unsur oluşturabilmektir. PKK, kiralık katil rolünde başkasının savaşını, başkasının amacını güdüyor. PKK terörü büyük bir bataklıkta, başka güçlerin gübrelemesiyle serpildi. Nitekim bugün, taşeronluğu asıl mesleği olarak icra ediyor. Ve sonuç olarak pkk, sözde kürt sorunuyla yakından uzaktan alakası olmayan, ihale alan profesyonel bir şirket haline dönüştü. Peki hedef neden Türkiye? Evet İsrail’in, İran’ın, Almanya’nın, Suriye’nin, Yunanistan’ın, Fransa’nın ve daha birkaç ülkenin hedefinde Türkiye var. Bunun en önemli sebebi, Türkiye’nin bölgede bir güç olmasının istenmemesidir. Enerji kaynaklarının tam ortasında bulunan stratejik konumuyla, potansiyel nüfusuyla Türkiye yakın geleceğin liderlerinden biri olma yolunda büyük avantajlara sahip. Buna ek olarak Türkiye’nin sahip olduğu tarihi perspektif, bölgede hesabı olan birçok ülkeyi rahatsız etmekte ve uzun yıllardır süren düşmanlığı körüklemektedir. Bölgede güçlü ve sorunsuz bir Türkiye fikri, birçok ülkenin ve özellikle de Avrupa’nın ciddi anlamda uykularını kaçırıyor. Bu kaçınılmazın gerçekleşmemesi içinde ellerindeki en büyük kozu yani terör örgütünü her fırsatta değerlendiriyorlar. Örgütü her anlamda destekleyerek Türkiye’nin üzerine salıyorlar. Ülkemiz üzerinde hesabı olan kim varsa bu hesabı kapatmak için bebek katillerini kullanıyorlar. Ama benim anlamadığım; kendilerini aydın ve entel zanneden bir kesimin, terörü bitirmek için ortaya attıkları fikirlerin tam ortasına Kürt kökenli vatandaşlarımızı koymaları. Bunların ya kafaları çalışmıyor ya da bunlar başka şeylere hizmet ediyorlar. Tarih boyunca berber yaşayan bu insanlar zaman zaman çatışmışlardır. Daha doğrusu Kürtler birkaç defa Türk Devletine (Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti) isyan etmiştir. Bu isyanların hepsi de devlet tarafından bastırılmıştır. Türk devleti sınırları içerisinde yaşayan Kürtlerin kimliği, Türkler tarafından her zaman saygıyla karşılanmıştır. Ben Kürdüm söylemi hep hoşgörü görmüştür. Ama Kürdistan kelimesi işleri hep karıştırmıştır. 1800’lü yıllardan itibaren batı dünyası tarafından hayata geçirilmek isteten Kürdistan projesi, Türkler tarafından büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. Bu projeye piyon olan Kürt grupları da devlet tarafından cezalandırılmıştır. Bu coğrafyada Türklerin varlığı Hıristiyan dünya tarafından asla kabullenilmemiştir. Türk hakimiyetine son vermek için hayata geçirilen haçlı seferleri, değişik etnik unsurların isyanları, ermeni projesi neyse, PKK projesi de aynı kaynaktan beslenmekte ve aynı yöntemleri uygulanmaktadır. Türkler, Ermeniler ile de uzun yıllar beraber ve barış içinde yaşamışlardı. Türklerin ermeni kimliği ile de hiç bir sorunu olmamıştı. Ama ne zaman ki Ermenistan ideali ile terör olayları başlamış, Türklerin merkezi devlet refleksi ortaya çıkarak terör bastırılmış ve sorun bir daha kati bir surette çözülmüştür. Tarihin en önemi yararlarından birisi geleceğe ışık tutuyor olmasıdır. Yani tarihi olayları bilip iyi yorumlayabilirseniz, geleceğe dair en isabetli tahmini yaparsınız. Yani günümüz insanları biraz tarihi okuyup incelerse, bugün ki terör hareketlerinin nereye varacağını çok net şekilde görebilirler. Bu nedenle Kürt kardeşlerimizin bu oyun içinde kesinlikle yer almamaları gerekmektedir.”