Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Erzurum Şube Başkanı Akpınar:
“SERMAYE AYRIMCILIĞINA SON VERİLMELİDİR”
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Erzurum Şube Başkanı Durmuş Akpınar, Körfez Sermayesindeki yön arayışına dikkatleri çekti. “Fırsatları iyi kullanalım.” dedi.
KÖRFEZ SERMAYESİNDEN PAY ALMALIYIZ
Sermaye ayrımcılığı’nın vereceği zarardan bahseden Akpınar, “11 Eylül saldırıları’nın ve Irak savaşının ardından Körfez Sermayesi’nin toplam tutarı 800 milyar doları bulmaktadır. Körfez sermayesi yön arayışına girdiği bu devrede Türkiye ile ilgilenmektedir. Dubai ve Birleşik Arap Emirlikleri 5 Milyar Dolarlık Yatırımla İlk Adımı atarak bunu göstermiştir. Ülkemiz bu fırsatı iyi kullanabilirse Körfez sermayesinden önemli bir pay alabilir.”dedi.
KÖRFEZ SERMAYESİ KIŞ TURİZMİNE YATIRIMA YÖNELTİLMELİ
Körfez sermayesinin özellikle finans ve turizm sektörüne olan ilgisine dikkatleri çeken Akpınar, şehrimizde kış turizminin büyük bir kapasiteye, ciddi bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu vurgulayarak “imkanlarımız iyi kullanılırsa bu sermayeyi bölgemize ve şehrimize çekebiliriz” dedi. Bölgemiz ve şehrimiz milletvekillerinin bu konuda duyarsız kalmamaları gerektiğinin altını çizen Akpınar, büyük ölçekli işbirliği projeleri oluşturabileceğini söyledi.
MÜSİAD 15. YILINI KUTLUYOR
Türkiye’de reel sektörün en güçlü temsilcilerinden olan MÜSİAD’ın 15. yaşını kutladığını hatırlatan Akpınar, kuruldukları günden bugüne değin sorunun değil çözümün bir parçası olarak şehrimizin ekonomik ve sosyal gelişmişlik seviyesinde üst sıralara çıkmasını sağlayacak faaliyetler ve projeler ortaya koymaya devam edeceklerini ve bu konuda hükümet, siyasi partiler, bürokrasi, iş dünyası kuruluşları ve medya ile yapıcı bir diyalog ve işbirliği içerisinde olacaklarını vurguladı.
TRABZON İHALESİNİ AŞKALE’NİN ALMASINDAN SEVİNÇ DUYDUK
Akpınar, TMSF’nin düzenlediği Trabzon çimento fabrikası’nın en yüksek teklifi veren (81 milyon 250 bin dolar ), çok ortaklı şirketlere güzel bir örnek teşkil eden Aşkale Çimento San. T.A.Ş.’ne verilmesinden duydukları sevinci dile getirerek, şehrimizde kolektif çalışma ruhu ile örnek oluşturabilecek bu tip çok ortaklı yatırımlara kapı açılabileceğini ve bu çalışmanın halkımıza, iş adamlarımıza örnek olması gerektiğini belirtti.
YARDIM KAMPANYALARINA MÜSİAD DESTEĞİ SÜRECEK
Akpınar, Pakistan felaketi nedeni ile duydukları derin üzüntüyü de dile getirerek “özellikle son on yıl içerisinde çok ciddi deprem felaketleri ile karşı karşıya kaldık aynı acıları bizlerde yaşadık. Türkiye ile Pakistan arasında süregelen tarihi dostluk ve kardeşlik bağlarımız bulunmaktadır. Kurtuluş Savaşı sıralarında Pakistanlı kardeşlerimizin göstermiş olduğu duyarlılık halkımız tarafından çok iyi bilinmektedir. Burada bulunan kardeşlerimize yardım elimizi uzatmak zorundayız. Bu kapsamda dernek olarak ta düzenlenen yardım kampanyalarına destek verdik ve vermekteyiz.”dedi.
KARDEŞ KURULUŞ ETSO’YLA İŞBİRLİĞİ İÇİNDEYİZ
Ramazan ayı müddetince yardıma ihtiyacı olan ailelere 700 adet yardım paketinin belediyelerle işbirliği içerisinde ulaştırıldığını da belirten Akpınar, “halihazırda Kardeş kuruluşumuz ETSO tarafından Pakistan Felaketi için düzenlenen giysi yardımı kampanyası’na destek için toplanan yardımların bir kısmı üyelerimiz tarafından direkt ETSO’ya gönderilmiştir. Toplanan diğer yardımlarda mümkün olan en kısa zamanda teslim edilecektir.”dedi.
KARAR SİYASİDİR
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Leyla Şahin davasında verdiği karara da değinen Akpınar, kararın hukuki değil siyasi ve insan haklarına aykırı olduğunu belirterek “Başörtüsü en tabii bir insan hakkıdır. Üniversitelerimizde uygulanan başörtüsü yasağı başta düşünce ve vicdan özgürlüğü olmak üzere özel yaşama saygı, ifade özgürlüğü ve eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. AİHM tarafından verilen çelişkilerle dolu bu kararda başörtüsüne verilecek iznin başkalarının özgürlüklerine tehdit oluşturacağı ve kamu düzenini bozacağı gibi yanlış bir görüş hakimdir. Hak, hikmet ve adalet adına insanlar arasında özgürlük, eşitlik ve dayanışma ilkelerini kurarak tarihte büyük bir paya sahip olan bir milletin torunlarının, İnsan Hakları konusunu, yaptıklarını görmezden gelerek “ Avrupa İnsan Hakları” Beyannamesi adı ile yeni bir prensipler bütünü halinde derlemiş olan Avrupa’dan istemesi üzüntü vericidir. Mevcut hatadan dönülerek eşitlik ilkesinin herkese adil bir şekilde uygulanmasını ümit ediyoruz.”dedi.