ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Erzurum’un 19 ilçesinde kar tatili
Erzurum’un 19 ilçesinde kar tatili
Emniyetten kaçak göçmen operasyonu
Emniyetten kaçak göçmen operasyonu
Üniversite öğrencilerine siber bilgilendirme
Üniversite öğrencilerine siber bilgilendirme
Kar yağışı 3 gün sürecek
Kar yağışı 3 gün sürecek
Aşkale’de eğitime kar molası
Aşkale’de eğitime kar molası
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
1 Eylül 2010 Çarşamba - 01:26

“Mukabele”yi Anlamak Ya da “Anlamlı” Kılmak

Prof. Dr. Bünyamin Erul/Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi/ Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in indirildiği ramazan ayı, “Kur’an Ayı” olarak bilinmektedir. Zira Rabbimiz “Ramazan ayı ki, Kur’an insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak onda indirildi...” buyurmaktadır. (Bakara, 185)

“Mukabele”yi Anlamak Ya da “Anlamlı” Kılmak

Aslında, cahiliye döneminde bilinen ve kullanılan on iki aydan birisiydi ramazan ayı. Kur’an’da “Haram Aylar” diye anılan ve Araplarca hürmet edilen, kan dökülmesi ve savaşılması yasak olan dört haram ayın (Zilkade, zilhicce, muharrem ve receb) belli bir ayrıcalığı var idiyse de (Bakara, 197.), Ramazan ayının böyle bir özelliği yoktu. Onu değerli ve ayrıcalıklı kılan, insanlığa gönderilen son rehber kitabın bu ayda indirilmesi, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin bu ayda olması, temel ibadetlerden olan oruç farizasının bu ayda tutulması, teravih, mukabele, itikaf, iftar, sahur ve fıtır sadakası gibi en önemli sünnetlerin hep bu ayda yaşanmasıydı. Nasıl “Şerefü’l-mekan bi’l-mekîn” yani, bir mekâna şeref veren, orada yaşayan şerefli kimseler ise, aynı durum, zaman için de söz konusuydu. Son Peygamber (s.a.s.) Medine’ye teşrifiyle orayı nasıl “Medine-i Münevvere” yaptıysa, son kitap olan Kur’an’ın bu ayda inmesi de, sıradan bir ay olan ramazanı “Şehr-i Mübarek” yapmıştı.
On iki ay içinde, Kur’an-ı Kerim’de adı anılan tek aydır ramazan ayı. Yüce Allah sadece onu anmakla kalmamış, yukarıdaki ayetlerde onu aynı zamanda planlamıştır. İşte bütün bu ayrıcalıkları sebebiyle bizim kültürümüzde bu ay, “On bir ayın sultanı” olarak kabul görmüştür.
Allah Rasulü (s.a.s.) ramazan gün ve gecelerinde, bol bol Kur’an okur, hayır ve hasenatta bulunurdu. Cibril (a.s.), ramazan sonuna kadar her gece gelir ve Hz. Peygamber (s.a.s.) O’na Kur’an okuyup dinletirdi. (Buhârî, Savm, 7.) Ramazan gecelerini ihya eder, saatlerce sürecek şekilde teravih veya teheccüt namazları kılar, ashabını da buna teşvik ederdi. (Buhârî, Teheccüd, 5.)
Ramazanın son on gününe, ayrı bir önem verir, Mescid-i saadette itikafa girer, ibadet ve taatle meşgul olurlardı. Peygamberimizin bu uygulaması, vefat edinceye kadar devam etmiştir. Her yıl on gün itikafa girerken, vefat ettikleri yıl itikafları yirmi gün sürmüş; o yılki ramazanda Cibrîl (a.s.)’e Kur’an-ı Kerim’i iki defa arz etmişti. (İbn Mâce, Sıyâm, 58.)
Genç sahabilerden İbn Abbas, Rahmet Elçisi’nin ramazan ayında Kur’an ile olan sıkı ilişkisini çarpıcı bir dille tasvir eder. Onun anlattığına göre “Allah Rasulü, insanların en cömerdi idi. En cömert olduğu zaman ise, Cibril (a.s.) ile Kur’an’ı karşılıklı olarak okuduklarında gerçekleşirdi. O, yağmur yüklü bulutları getiren rüzgârlar kadar cömertti.” (Buhârî, Bed’u’l-Vahy 1; Savm 7; Bed’u’l-Halk 6; Menâkıb 23; Fedâilu’l-Kur’an 7.)
İbn Abbas’ın bu rivayetindeki “karşılıklı Kur’an okuma” ifadesi metinlerde “yudârisuhû” , “yuâriduhû” , “ya’ridu aleyhi Rasûlullah” şeklinde farklı tabirlerle ifade edilmiştir. “Yudârisuhû” ifadesi, Cibril (a.s.) ile Hz. Peygamber’in karşılıklı olarak Kur’an çalışması; “yuâriduhû” ifadesi ise, Cibril’in Kur’an’ı Hz. Peygamber’e arz etmesi anlamına gelmektedir.
Merhum Kamil Miras bunu şöyle izah eder: “Önce Hz. Peygamber, Cibril’e okurdu, buna “arz” denirdi. Sonra aynı ayetleri bu defa Cibril (a.s.) okurdu ki, buna da “mukabele” denirdi.” (Tecrid-i Sarîh Tercemesi, VII. 316.)
İbn Abbas rivayetinden anlaşılan Cebrail (a.s.) ile Rasulüllah (s.a.s.) arasında geçekleşen “Mukâbele”, aslında Kur’an’ın karşılıklı olarak korunmasına, ezberlenmesine ve anlaşılmasına yönelik bir çabaydı. Burada söz konusu olan şey, çok yönlü bir Kur’an çalışmasıydı.
Asırlardır bizde, geleneksel bir şekilde neredeyse her camide hem erkekler, hem de hanımlar bu “mukabele” sünnete uyarak ramazan boyunca Kur’an-ı Kerim’i hatmetmektedirler. Şüphesiz bu faaliyet, yediden yetmişe Müslümanların Allah’ın Kitabıyla buluşmaları adına oldukça sevindirici bir durumdur. Fakat itiraf etmeliyiz ki, genel itibarıyla bu gayretin altında yatan asıl sâik, daha çok Kur’an-ı Kerim’i okuma, dinleme ve hatmetme sevabına erişme arzusudur.
Oysa Cebrail (a.s.) ile Rasul-i Ekrem arasındaki karşılıklı okumalarda “okunma” kadar “anlama” da söz konusuydu. Zira Kur’an, anlaşılması ve uygulanması için gönderilmişti ve burada asıl olan, Yüce Allah’tan gelen emir ve yasakların anlaşılması, ilahî öğütlerin öğrenilmesiydi. Anadili Arapça olanlar elbette anlayışları, kavrayışları nispetinde ilahî mesajları kavrayabilmekteydi. Halbuki okunan ayetlerin, farklı dilleri konuşanlar tarafından anlaşılabilmesi için apayrı bir çaba sarf edilmesi gerekmekteydi. Bu, ya Arapçayı öğrenmek, ya da tercümelere veya tefsirlere başvurmak şeklinde mümkündü.
Bu sebeple, mukabele sünnetinin asıl amacına uygun bir şekilde yerine getirilebilmesi için, ya okunan cüzün hemen ardından tercümesinin de okunması yahut en azından o cüzden bazı ayetlerin seçilerek dinleyenlere anlatılması gerekecektir. Bu, cüz okuyan her hafızın rahatlıkla yapabileceği kadar kolay, Kur’an’ın gönderiliş amacını dikkate almak kadar önemli bir faaliyettir. Böylece hem okuyanlar, hem de dinleyenler ve takip edenler, o cüzde okunan ayetlerin içeriğinden haberdar olacaklar ve gereğiyle de amel etmeye gayret edeceklerdir. Bu sayede Mukabele, maksadına uygun bir şekilde gerçekleştirilecek ve daha da “anlamlı” hale gelecektir.
Aynı faaliyetin kürsülerde vaizler tarafından da yapılması son derece yararlı olacaktır. Her cüzden seçilecek farklı üç-beş konudaki ayetlerin cemaate açıklanması şeklinde yapılacak bir vaaz birkaç yönden önem arz etmektedir.
 
         •        Öncelikle okunan bazı ayetler anlaşılmış olacaktır.
         •        Tek bir konuyu uzun uzadıya anlatmak yerine, birkaç farklı konu üzerinde durmak, dinleyicinin dikkatlerinin tazelenmesine ve vaazın daha rahat dinlenmesine yardımcı olacaktır.
         •        Ramazan boyunca 29-30 konu işleneceğine, imandan ibadete, ahlaktan muamelata, tarihten geleceğe kadar yüzlerce konunun işlenmesi sağlanacaktır.
         •        Belli ayetlerin seçilmesi, dinleyenlerin dikkatlerini o gün okunan cüze çekecek ve belki de daha geniş okumalar için tefsirlere müracaatı gerektirecektir.
İşte bütün bunlardan dolayı “Kur’an Yılı” ilan edilen 2010 yılı ramazan ayında bir başlangıç olmak üzere sizlere her cüzden bazı ayetleri seçmeye çalıştık. Şüphesiz muhataplarının ilgilerini, bilgilerini, beklentilerini ve ihtiyaçlarını gözeterek her hocamız kendisine göre bir seçki yapabilir. Cemaatin zamanına göre seçilen konu ve ayet sayısı artırılabileceği gibi azaltılabilir de. Biz, değerli hocalarımıza hem bir örnek, hem de kolaylık olsun diye her cüzden okunması ve açıklanması için seçtiğimiz ayetlerin bir listesini sunuyoru. İnanıyoruz ki böyle bir etkinlik, hem Kur’an Yılı’nın amacına, hem de Kur’an Ayı’nın ruhuna en uygun ve en hayırlı etkinlik olacaktır.
 
Not: Bu yazı, Diyanet Aylık Dergi Ağustos 2010 sayısında yayınlanmış, sitemizde 2010 Kuran Yılı dolayısıyla bilgilendirme amacıyla yayına konulmuştur.
 
 

 
 
Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Kur’an Yılı’nda Ramazanı Yaşamak
Doç. Dr. Selim Özarslan /Fırat Üniv. İlahiyat Fak./ Ramazan, Kur’an ve ...
Murphy Yasaları
1917 doğumlu Edward A. Murphy Jr. ABD Hava Kuvvetlerinde 1949'da roketler ...
Ramazan ve Kur'an
Prof. Dr. Ali Bardakoğlu/Diyanet İşleri Başkanı/ Kur’an’ın inmeye başladığı ...
 
Batı’nın Gözüyle Türkler-2
Oğuzhan Saygılı/Dergâh Yayınevi’nin 2008’de yayımlamaya başladığı “Batı’nın ...
Kırım Müslümanları
Emin Patan/Kırım Yarımadası tarih boyunca Asya içlerinden gelen muhtelif ...
Rusya Müslümanlarının Dünü Ve Bugünü
Bekir Gerek /Moskova Din Hizmetleri Müşaviri/Rusya Federasyonu 160 farklı ...
 
İran’ın satrancı, Türklerin Mangala’sı var
Osmanlı döneminde en az tavla ve satranç kadar popüler bir zeka oyunu ...
Üç Aylar ve Kandiller Bize Ne Söylüyor?
Dr. Ülfet Görgülü /Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı/Yıl içinde üç aylar ...
Avrupa’da Dadaş İzleri -4-
Festivalde Cirit müsabakaları ve Güreş müsabakaları da vardı. Avrupa’da ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
İş Yapma Ayrı Sahiplenme Ayrı İştir Ve Erzurumspor
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kayyım uygulaması milletin ortak talebidir
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Onurun 41. Yılı
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva