Ekvador'un başkenti Kito'da, Ulusal Yüksek Eğitim Enstitüsündeki “Türkiye’nin Dış Politikası ve Latin Amerika” konulu konferansta bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de yaşanan sorun çözülmeden bölgede yaşanan diğer sorunların çözülemeyeceğini vurgulayarak, “Suriye nüfusunun yarısı evlerinden edilmiş durumdayken, göçmen sorunu çözülemez. Envai çeşit terör örgütünün faaliyet alanı haline dönüşen bu ülkede devlet, siyasi ve kurumsal olarak yeniden yapılandırılmadan güvenlik sorunları ortadan kaldırılamaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekvador’a resmî ziyareti kapsamında ülkenin saygın düşünce kuruluşlarından biri olan Ulusal Yüksek Eğitim Enstitüsü’nde bir konferans verdi.
“BÖLGEMİZDE YAŞANAN TÜM SORUNLARA İNSAN ODAKLI BİR ANLAYIŞLA YAKLAŞIYORUZ”
“Türkiye’nin Dış Politikası ve Latin Amerika” başlıklı konferansta; enstitü yöneticilerinin, devlet yetkililerinin, bilim ve düşünce adamlarının hazır bulunduğu topluluğa hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel sorunlar ve Türkiye’nin bu sorunlar karşısındaki duruşuna ilişkin görüş ve değerlendirmelerini dinleyiciler ile paylaştı.
Türkiye’nin, dünyadaki en belirgin coğrafi, siyasi ve kültürel fay hatlarının kesişim noktasında yer aldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna rağmen biz, bölgemizde yaşanan tüm sorunlara insan odaklı bir anlayışla yaklaşıyoruz. İmkânlarımızı, kendi güvenliğimiz ve refahımızla birlikte, tüm dost ve kardeş halkların geleceği için de kullanıyor, seferber ediyoruz” dedi.
“FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİN ÇEKTİĞİ ACILARA HİÇBİR ZAMAN KAYITSIZ KALMADIK”
Türkiye’nin, güney sınırlarında yer alan Suriye ve Irak’ta giderek kötüleşen insani kriz karşısında, samimi ve fedakâr bir duruş sergilediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En başından beri, ülkemiz sınırları dışında olsalar da, daima gönül sınırlarımızın içinde kabul ettiğimiz bu kardeşlerimizin dertlerini, kendi derdimiz olarak gördük. Aynı şekilde, İsrail’in işgali ve saldırıları altında hayat mücadelesi veren Filistinli kardeşlerimizin çektiği acılara hiçbir zaman kayıtsız kalmadık, bugün de aynı hassasiyetle onların yanındayız” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin, bir Akdeniz ülkesi olmanın yanı sıra bir Karadeniz ve Asya ülkesi olduğuna değinen ve bu yüzden Ukrayna krizi ve Kırım’ın yasadışı ilhakı başta olmak üzere, Karadeniz ve Güney Kafkasya’daki gelişmeleri yakından takip etmek mecburiyetinde olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Kafkasya ve Orta Asya kökenli milyonlarca vatandaşımızın bulunması sebebiyle, bölgedeki gelişmelerin etkilerini doğrudan kendi içimizde de hissediyoruz.”
“BÖLGEMİZDEKİ VE KÜRESEL DÜZEYDEKİ TÜM TARTIŞMALARIN, İÇİNDE YER ALMAMIZ KAÇINILMAZ”
Türkiye’nin diğer vasıflarının yanı sıra bir Avrupa ülkesi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Avrupa’daki etkileri 2008 yılından beri süren küresel mali kriz, komşumuz Yunanistan’ı ve pek çok Avrupa ülkesini önemli sorunlarla karşı karşıya bıraktı. Sahip olduğumuz sıkı ekonomik ilişkilerin yanı sıra, bir kısmı halen vatandaşımız olan 5 milyon Türkiye kökenli insanımızın yaşadığı Avrupa’daki gelişmeler, bizi doğrudan ilgilendiriyor. Bu durum, bölgemizdeki ve küresel düzeydeki tüm tartışmaların, bir şekilde içinde yer almamızı kaçınılmaz kılıyor. Biz, bu gelişmeleri mümkün olduğunca olumlu yöne sevk etmeye çalışıyoruz” dedi.
Bu tablo içinde Suriye meselesinin, gündemlerinde öncelikli bir yere sahip olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlarını ve onurlarını kurtarmak için rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan 2,5 milyon Suriyeliye Türkiye olarak kapılarını açtıklarını ve kendilerini yıllardır misafir ettiklerini belirtti.
Türkiye’ye gelen Suriyeliler için yapılan harcama ve verilen hizmetlere ilişkin sayısal veriler eşliğinde örnekler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olduğunu ve yine dünyada 4,5 milyar dolarla en fazla insani kalkınma yardımı yapan, miktar olarak üçüncü, bu yardımın millî gelire oranı bakımından ise birinci sırada bulunduğunu hatırlattı. Türkiye olarak, sınırlarına gelen ya da yaşadıkları yerlerde zulüm gören ve mağdur olanların yanında olmayı, imkânlarını onlarla paylaşmayı sürdüreceğini açıkladı.
“SURİYE, KÜRESEL GÜÇ MÜCADELESİNİN ARENASI HALİNE GETİRİLDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de yaşanan sorun çözülmeden bölgedeki diğer sıkıntıların üstesinden gelinebilmesinin, huzur ve güven ortamının yeniden tesisinin mümkün olamayacağına vurgu yaparak şunları söyledi: “Suriye nüfusunun yarısı evlerinden edilmiş durumdayken, göçmen sorunu çözülemez. Envai çeşit terör örgütünün faaliyet alanı haline dönüşen bu ülkede devlet, siyasi ve kurumsal olarak yeniden yapılandırılmadan güvenlik sorunları ortadan kaldırılamaz. Küresel güç mücadelesinin arenası haline getirilen Suriye’nin, yeniden bu ülke halkının hayat alanı haline dönüştürülmesini sağlamalıyız. Kucaklarındaki evlatlarıyla kendilerini Akdeniz’in soğuk sularına atan anneler ve babaların dramından, bu meselenin çözümüne katkı sağlamayan herkes sorumludur.”
“Biz, Suriye’de, halkın meşru talepleri ve beklentilerini karşılayacak şekilde gerçek bir siyasi geçiş sürecinin süratle hayata geçirilmesini, tek çözüm olarak görüyoruz” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de siyasi çözüm çabalarının başarılı olması isteniyorsa, terör örgütlerine karşı daha ilkeli bir tutum takınılması ve muhalefetin de adil bir anlayışla sürece dahil edilmesinin şart olduğunu söyledi.
TERÖRLE MÜCADELE
Bir devletin, insanının can, mal ve akıl güvenliğini sağlamakla görevli olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaptığımız da budur ve bunu yapmaya da devam edeceğiz” dedi. Türkiye'deki terör örgütlerinin 40 bin vatandaşı öldürdüğünü hatırlatan Erdoğan, şunları ekledi: "Bu insanlarımızı öldüren terör örgütlerine karşı biz elimiz kolumuz bağlı mı duracağız. O terör örgütlerine karşı gerekli cevabı vermeyecek miyiz? Ve geç kalındı. Bundan sonra çok daha kararlıyız ve bu terör örgütlerine karşı sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Türkiye’nin, dünyada giderek daha önemli bir sorun haline gelen terörizmle mücadele konusunda, çok ciddi bir birikime sahip olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu anlayışla, DAEŞ karşıtı koalisyona önemli katkı sağladığını belirtti ve terörle mücadele konusunda yürüttüğü uluslararası çaptaki çalışmalardan örnekler verdi.
“Kendi çıkarları adına bölgede terör yöntemlerini kullanan rejimleri ve örgütleri destekleyen ülkelere karşı, uluslararası toplumu çok daha güçlü bir tepki ortaya koymaya davet ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin insani sorumluluklarının bilincinde olarak, sonuna kadar mağdur ve mazlumların yanında olmayı sürdüreceğini ifade etti.
“BAZI AVRUPA ÜLKELERİNİN SIĞINMACILARI DENİZE DÖKMEKTEN SÖZ ETMESİNİ ÜZÜNTÜYLE TAKİP EDİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili değerlendirmelerine şu cümlelerle devam etti: “Biz sınırlarımızı ve topraklarımızı, hiçbir çıkar kaygısı gütmeksizin sığınmacılara açmaya devam ediyoruz. Buna karşılık, Avrupa ülkelerinden bazılarının sığınmacıları denize dökmekten söz etmesini; mallarına, paralarına, hatta çocukların ziynet eşyalarına el koymaya varacak kadar ileri gitmesini üzüntüyle takip ediyoruz. Sorunun kaynağının çözümü konusundaki çabalarımıza en küçük bir destek vermeyenlerin, sorunun sonuçları karşısında bu derece gayrı insani bir tutum takınması kaygı vericidir. Bu konuda, insanlığın ortak vicdanına güveniyoruz. İnsani diplomasinin, uluslararası ilişkilerin anahtarı olması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye olarak, gerek ülkemize sığınan mağdurlara kucak açarak, gerekse dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdiğimiz insani yardımlarla, bu konuda farklı bir konumda bulunuyoruz.”
“YAKIN COĞRAFYAMIZIN ÖTESİNDE GÜÇLÜ İLİŞKİLER KURMA ÇABASI İÇİNDEYİZ”
Türkiye’nin bugün sahip olduğu imkânların arka planında, son 13 yıldır süren istikrar ve güven ortamının olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin, bu dönemde ekonomide ve demokraside ciddi reformları hayata geçirerek krizler karşısında da ciddi bir direnç kazandığını kaydetti. “Türkiye güçlü ekonomisi ve sağlam demokrasisi sayesinde, etrafını saran onca tehdit ve sınama karşısında sağlam bir duruş sergileyebilmektedir” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha da önemlisi, yakın coğrafyamızın ötesinde güçlü ilişkiler kurma çabası içindeyiz. Bunun için, Afrika, Asya-Pasifik ve Latin Amerika-Karayipler bölgeleri dış politika gündemimizde önemli bir yer tutuyor” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Latin Amerika ve Karayipler bölgesi genelinde elçilik sayılarını artırdığına ve geçen yıl yaptığı Meksika, Kolombiya ve Küba ziyaretlerine işaret ederek, “Bugün de Şili, Peru ve Ekvador’u kapsayan bir ziyaret çerçevesinde buradayım. Bölgeyle yakın ilişkilerimizi, karşılıklı ziyaretlerle güçlendirerek, kalıcı hale getirmek istiyoruz. Güney Amerikalı dostlarımızın sıcak yaklaşımı, bize ilişkilerimizi derinleştirme konusunda güç ve cesaret veriyor” sözlerine yer verdi.
“EKVADOR’UN ÜLKEMİZİN STRATEJİK ORTAKLARINDAN BİRİ OLMASINI ARZU EDİYORUZ”
Türkiye’nin Latin Amerika bölgesiyle ticaret hacminin, 2003 yılında 1,5 milyar dolar iken, bu rakamın 2014 yılında 6 kat artarak 9 milyar dolara çıktığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ekvador’un ülkemizin stratejik ortaklarından biri olmasını arzu ediyoruz. Çünkü bölgeye yönelik stratejik vizyonumuzda Ekvador öncelikli bir konuma sahiptir. Aramızdaki uzun mesafeyi, teknolojinin yardımıyla, ilişkilerimizin önünde bir engel olmaktan çıkartabiliriz. Küresel düzeyde birlikte çalışmamızın önünde hiçbir mani yoktur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekvador’un tabiatın korunması konusunda oynamakta olduğu küresel role de değinerek bu rolü önemsediğini dile getirdi ve Devlet Başkanı Correa’nın Paris’te yapılan İklim Değişikliği Konferansı’nda yaptığı önerilerin, dünya liderlerince dikkatlice değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
İki ülkenin ekonomik alandaki ilişkilerinde büyük potansiyel gördüğünü ve Türkiye ile Ekvador ekonomilerinin birbirlerini tamamlayıcı özelliklere sahip olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Enerjiden askerî ve savunma sanayi iş birliğine, turizm ve kültürden eğitim, bilim ve teknoloji alanlarına kadar geniş bir sahada birlikte çalışabiliriz. Biz her düzeyde, her konuda imkânları araştırmaya devam edeceğiz. Sizlerin de aynı yaklaşım içinde olduğunuzu görüyorum. Bu duyguyla sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyor; misafirperverliğiniz ve sıcak ilginiz için tekrar teşekkür ediyorum.”