ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Trendyol 1. Lig: Ankara Keçiörengücü: 4 - Manisa FK: 0
Trendyol 1. Lig: Ankara Keçiörengücü: 4 - Manisa FK: 0
ERSANDER’den Öğretmenler Günü etkinliği
ERSANDER’den Öğretmenler Günü etkinliği
Özden: ‘Mesleklerin en kutsalı öğretmenliktir’
Özden: ‘Mesleklerin en kutsalı öğretmenliktir’
Tanfer: ‘Eğitimin kahramanları öğretmenlerimizdir'
Tanfer: ‘Eğitimin kahramanları öğretmenlerimizdir'
Özcan’dan Öğretmenlere vefa
Özcan’dan Öğretmenlere vefa
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
7 Mart 2011 Pazartesi - 02:52

İki Arap Gazetecinin Anlatımıyla: Mustafa Kemal Paşa

Oğuzhan Saygılı [*] Türk İstiklal Savaşı’nın akıbeti sadece ülkemiz insanları tarafından değil tüm milletlerce özellikle de bağımsızlığın hayalini kuran bütün doğu toplumlarınca merak edilip yakından takip edilmiştir.

İki Arap Gazetecinin Anlatımıyla:  Mustafa Kemal Paşa

Türk İstiklal Savaşı’nın akıbeti sadece ülkemiz insanları tarafından değil tüm milletlerce özellikle de bağımsızlığın hayalini kuran bütün doğu toplumlarınca merak edilip yakından takip edilmiştir. Türklerin İstiklal Savaşı’nı kazanması için muhtelif Müslüman toplumlarının -özellikle de Hint Müslümanlarının- maddi ve moral desteği dönemin görgü tanıklarınca ifade edilmektedir. Bazı Hint ve Endenozya Müslümanları İstiklâl Savaşı’nın önderi Mustafa Kemal Paşa’ya karşı inanılmaz sevgi ve muhabbet beslemiştir.[1]
            Türklerin hayat-memat mücadelesi verdiği yıllarda Türklere maddi ve nakdi yardım eden; Türklerle birlikte ağlayan, sancı ve azap duyanların bir kısmından günümüz Türk kamuoyu haberdardır. Son yıllarda Pakistan’ın yaşadığı felaketlere en önde koşan, Türk milleti ve devleti olmuştur. Türkiye’nin Pakistan ve Pakistanlıların acısını paylaşmaya yönelik iyi niyetli teşebbüslerin temelinde ahde vefa vardır.
Uzun bir tarih diliminde birlikte yaşadığımız, bağımsızlıklarını yitiren, yanımızda ve yakınımızdaki Arap âlemi Türklerin bağımsızlık için verdiği mücadeleyi nasıl karşılamıştır? Milli Mücadele’ye katkıları olmuş mudur? Olmuşsa nasıl ve ne kadardır? İstiklâl Savaşı’nın önderi Mustafa Kemal Paşa, Arap aydınlarınca nasıl algılanmıştır? Bu ve buna benzer sorulara sınırlı sayıdaki akademisyen ve yazarın dışında doyurucu cevap veren çıkmamıştır.
Türk milletinin yaşadığı kötü günlerde desteklerini esirgemeyen, Türklerin başarısı karşısında sevinç gözyaşı döken bazı Arap aydın ve toplulukları tanıtmaya yönelik çırpınan Prof. Zekeriya Kurşun Hocamızın önemli bir icraatına sözü getirmek istiyorum.
Osmanlı son dönemi Türk-Arap ilişkileri alanında yoğunlaşan, aynı zamanda Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Başkanı olarak tanınan Prof.Dr. Zekeriya Kurşun, Mustafa Kemal Paşa hakkında 1922’de Mısır’da yayımlanan çok önemli bir kitabı Türkçeye çevirdi. Emin Muhammed Said ve Kerim Halil Sabit’in Eylül 1922’de Mısır’da yayımlanan “Siret-i Mustafa Kemal Paşa ve Tarih ül-Hareke et- Türkiye el- Vataniye fi Anadol” isimli kitabı geçtiğimiz aylarda “Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Hayatı: Anadolu’da Türk Milli Mücadelesi” ismiyle Türkçeye çevrildi.[2]
 ARAP YAZAR SAİD VE SABİT KİMDİR?
Sayın Kurşun, sunuş yazısında yazarlar hakkında kısaca bilgi verir. Buradan hareketle yazarlar hakkında birkaç cümleyle şunlar söylenebilir. 1890’da Suriye’de doğan Muhammed Said, gazeteci ve tarihçi olarak tanınır. Gerek eğitim için gerekse muhtelif sebepler yüzünden sık sık Mısır’a gider. Burada da ikamet eder. Çağdaş Müslümanların Hâkimleri ve Devletleri kitabının önemli bir bölümünü Mustafa Kemal Paşa ve Türkiye’ye ayırır.
Kerim Halil Sabit, Mısır’da edebiyat eğitimi aldıktan sonra Amerikan Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışır. Kahire’de yayımlanan “el Mukaddem” gazetesinde başyazarlık yapar. Emin Said ile burada çalışırken arkadaş olurlar. Bahse konu olan kitabı bu dönemde birlikte hazırlarlar. Halil Sabit, Kral Faruk’un basın danışmanı olur. 1952’de Mısır Devlet Bakanı olur. Devrimin akabinde eski yönetim kadrosunda bulunduğu için birçok suçla itham edilip idamla yargılanır. Uzun süre hapiste kaldıktan sonra aklanır. 1964’te vefat eder.
Kitabı birlikte hazırladıklarını ifade eden yazarlar, isim belirtmeden birisinin I. Dünya Savaşı’nda Suriye’de Mustafa Kemal Paşa ile görüştüğünü söyler. Sayın Kurşun’un yaptığı araştırmaya göre muhtemelen kitabın yazarının ve Mustafa Kemal Paşa ile görüşen kişinin Emin Said olduğunu belirtir. 
Türkçe çevirisinin yanında Arapça orijinali de kitapta mevcuttur. Mustafa Kemal Paşa hakkında dünyada yazılan ilk biyografi kitabı olarak kabul edilen söz konusu eserin Mustafa Kemal Paşa’nın biyografik yönünden daha ziyade Milli Mücadele’nin siyasi seyri üzerinde durulmaktadır.
Yazarlardan biri Suriye’de (Halep, Şam) ve Nablus’ta I. Dünya Savaşı sırasında Mustafa Kemal Paşa ile 3 kez görüştüğünü beyan eder. Yazarların Mustafa Kemal Paşa’yla kurduğu ünsiyetin bu yıllara dayandığını söylenebilir. Kitapta Paşa, “Büyük Kahraman”, “Kılıcın Efendisi”, “İslam’ın ve Doğu’nun Kahramanı” olarak tanımlanır. O devirde Anadolu’da kullanılan “Gazi Hazretleri” tabirini yazarlar da kullanır.
Yazarlar, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde verilen Milli Mücadele’yi gıptayla izleyip takip ve takdir etmektedir.
Önsözde kitabın yazılış gayelerini anlatırken şu sözcükleri seçerler: “Bu büyük kumandanın, bu samimi vatanperverin ortaya çıkışı, Şark’ın hâlâ zekâ hazinesi, himmet deposu ve milli hayatın umut kapısı olduğunu ispat etmiştir.” Mustafa Kemal Paşa ve Milli Mücadele’nin başarısı yolundaki her adım kendilerini mutlu etmektedir. Bu başarıdan Şarklılar olarak gurur duymaktadırlar.
Mustafa Kemal Paşa’nın kişilik özellikleri hakkında konuyla ilgili kaynaklarda karşılaştığımız yargı ve yorumlara bu kitapta da değinilir. Bakışlarının keskinliği, basireti, az konuşan, bıkmak bilmeyen çalışkanlığı gibi özelliklerine vurgu yapar.
Mustafa Kemal Paşa’nın Türk milleti için önemini şöyle ifade eder: “…Allah sanki onu vatanını kurtarması için yaratmış ve onu bu zorlu gün için saklamıştır, onların bozduklarını onun eliyle ıslah etmiş, yıktıklarını imar etmiştir. Nitekim işi çok çetin olduğundan iki kat çaba harcamak zorunda kalmıştır.” (s.25)
Eserin yazıldığı dönem göz önünde bulundurulduğunda, iletişim imkânlarının gayet sınırlı olmasına rağmen, özellikle de Milli Mücadele’nin tarihi hakkında doyurucu bilgiler sunulmaktadır.
Çok küçük birkaç maddi hatanın dışında yanlış yoktur. (Yanlışların basitliğini vurgulamak için örnek vermek istiyorum. Kaldı ki verilen bu örnekler eserin büyüklüğüne gölge düşürmez şüphesiz.
Gazi Paşa’nın liderliğinde Türk ordusunun İzmir’e girişini 14 Eylül olarak belirtir. Fevzi Paşa’dan (Çakmak) Başbakan ve Savunma Bakanı olarak bahseder. Mustafa Kemal Paşa’nın ilk olarak Samsun ya da başka rivayete göre de Trabzon’a çıktığını beyan eder) Yazarların gözleri ve kulakları Anadolu’dan gelecek haberdedir diyebiliriz. Sevr Antlaşması’nın yürürlüğe konulmamasını “Kemalistlerin kılıçlarıyla parçaladığı” şeklinde tasvir eder.(s.45) 
            Yazılan birçok eserde göz ardı edilen Mustafa Kemal Paşa’nın bir özelliğini Arap yazarlar belirtmeden geçmez. Paşa’nın kendisine verilen bazı emirlerde içine sinmediği görevleri üst rütbeli paşalara söylemekten çekinmemiştir. (Birinci Dünya Savaşı sırasında) Kendisini daha doğrusu makamını aşan tavırlara girdiği olmuştur.[3] Paşa’nın bu duruşuyla ilgili yazarların da anlatacakları ilginçtir, anlatılmak istenilen durumu yanlış anlaşılabilir kaygısıyla mecburen uzun alıntılama yoluna başvuruldu: “Gazi 1916 yılının kış mevsiminde Hicaz Hareketi için Şam’a geldi. 4. Ordu’nun Komutanı Cemal Paşa’yla bir araya geldiğinde ona Hicaz Harekâtı’nın dayandığı birimi sordu. O da cevaben, 4. Ordu Komutanlığı’na (yani bizzat Cemal Paşa’ya) bağlı olduğunu söyledi. Cemal Paşa da ona cevaben, ‘İstediğin gibi olsun, yarın ve birkaç gün sonra Enver Paşa buraya gelecek, arzunu ona söyle ve dilediğini yap.’ dedi. Bu rivayet toplantıya üçüncü şahıs olarak katılan sağlam bir kaynak tarafından nakledilmiştir.
İki gün sonra o günkü Osmanlı Ordusu umum kumandan vekili Enver Paşa Şam’a geldi. Mustafa Kemal ona uzak ve geniş bir bölge olan Hicaz’dan bir yarar umulamayacağı gerekçesiyle Hicaz’a gidemeyeceğini, bu bölgelerin tahliyesinin gerekliliğini, oradaki konuşlanmış kuvvetlerin de Suriye’ye nakledilmesinin dair talebini bildirdi. Kumandan bu görüşünü kabul etmedi ve onu Filistin seyahatinde refakatine aldı. Enver Paşa İstanbul’a döndüğünde onu merkezi Diyarbakır’da olup görevi Ruslarla savaşa münhasır kılınan 2. Ordu’nun komutanlığına atadı. Gazi, teklif ettiği şartlarının kabul edilmemesi durumunda oraya da gitmeyi reddetti.” (s.18)
[*] Eğitimci, E-posta: ikizkuyu@yahoo.com
[1]  Uzun süre Endonezya’da çalışmalar yapan Hollandalı sosyal antropolog Martin Van Bruinessen, Endonezya’da İsmet Paşa, Kemal Paşa adını taşıyan birçok kimseler olduğunu söyler. (Şahin Alpay, Türkiye’nin Tanıkları: Dışarıdan Bakanlar, s.130, İstanbul, 2002, Timaş Yayınevi)
İsveç’e yüksek lisans eğitimi almak için giden bir dostum da orada Kemal Paşa adında bir Pakistanlı ile öğrenci ile karşılaştığını ve çok şaşırdığını birkaç yıl önce söylemişti
[2] Emin Muhammed Said, Kerim Halil Sabit, “Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Hayatı: Anadolu’da Türk Milli Mücadelesi” Çeviren: Zekeriya Kurşun, 164 sayfa, Aralık 2010, İstanbul, Doğan Kitap, www.dogankitap.com.tr
[3] Erık JAN ZÜRCHER, Milli Mücadelede İttihâtçılık isimli çalışmasında konuyla ilgili çok güzel tespitlerde bulunur. İlgisini çekecekler için uzun bazı alıntılara müracaat ediyorum: “Mustafa Kemal’in üstleriyle ilişkileri çoğu zaman bozuktu. Doğrusu, devrim- sonrası yıllarda askerin siyasete karışması ilkesini şiddetle savunmasına rağmen, Mustafa Kemal bu dönemde (1917-1918 O.S.), cephede aktif görevde olan bütün subaylardan daha fazla siyasal olarak aktifti. Mustafa Kemal en azından beş kere İttihatçı hükümetin ve özellikle başkomutan vekili Enver Paşa’nın siyasetlerine açıkça karşı çıkmıştı. Ağustos 1915’te istifasını vermişti, ama bunun nedeni siyasal ya da askeri değil, duygusaldı. Enver, bu sırada Gelibolu’daki bazı birlikleri ziyaret etmiş, ama cephenin en önemli bölümünü komuta etmesine rağmen Mustafa Kemal’i ziyaret etmemişti, Mustafa Kemal’in komutanı Liman von Sanders istifasını kabul etmedi ve Enver’i Mustafa Kemal’e uzlaşmacı bir not yazmaya ikna etti.”(s.101)
“…Öte yandan, asıl şaşırtıcı olan şey, orduda bu kadar uzun süre önemli görevlerde kalabilmesidir. Başka hangi orduda, dört defa verilen görevi reddeden, Genelkurmayı yalnızca üstlerine değil, aynı zamanda dışişleri bakanına, kabineye ve devlet başkanına açıkça şikâyet eden ve adı bir hükümet darbesi girişiminde geçen bir subay, bir ordu grubunun başında kalabilir?
“…Bu çok yumuşak tavrın nedenleri arasında Mustafa Kemal’in Anafartalar Kahramanı olarak ün yapmasının onu korumuş olması- İTC’nin özellikle Alman nüfuzu bu kadar büyük ve hissedilirken, başarılı Türk generallerine, propaganda amaçları dolayısıyla son derece ihtiyaç duyması sayılabilir. Ama bence asıl neden, İTC’nin çeşitli fraksiyonlardan oluşmuş bir yapı olması ve bu yapıda, hiçbir fraksiyonun, örgüt içinde tehlikeli bir mücadele riskini göze almaksızın, mevcut dengeyi, örneğin başka bir grubun üyelerinden birini cezalandırarak, bozmaması olgusu aranmalıdır.” (s. 107) (Erık JAN ZÜRCHER, Milli Mücadelede İttihâtçılık, Çev: Nüzhet Salihoğlu, II. Baskı, 1995, İstanbul, Bağlam Yayınları.)
 
 
 
 

 
 
Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
tuncer 7 Mart 2011 Pazartesi 16:26

hocam güzel bir yazı olmuş gerçekten.şu notlar bölümü açıklayıcı olmuş.zaten oldum olası olayların perde arkasını açıklamaya yönelik yazıları severim.

Yorumu oyla      6      4  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Tecdit mi, Teceddüt mü?
Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz/Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı/ Her gün dünya ...
Türk Sporuna yeni vizyon
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından sosyal alanlarda olduğu gibi ...
Universiade 2011 Şubat’a damga vurdu
Medya Takip Merkezi'nin (MTM) yaptığı "Ayın Spor Gündemi" araştırmasına ...
 
Eroğlu, ‘Sigara ve Sağlık’ı anlattı
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı ...
Sosyal hayata internet darbesi
Son yıllarda sıkça kullandığımız hayatımızın vazgeçilmezi haline gelen ...
Mütefekkir Topçu panelle anıldı
Keçiören Belediyesi'nin periyodik olarak düzenlediği panellerin 4'üncüsünde ...
 
Sultan II. Abdülhamid’in Fotoğraf Arşivine Dair
Oğuzhan Saygılı [*]/Konuya vakıf olanlarca bilindiği üzere Osmanlı modernleşmesi ...
DES’ten Çocuk Hakları Uyarısı
Demokrat Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, "Çocuklarının ...
CHP Tarım Raporu açıklandı
Cumhuriyet Halk Partisi'nin ‘Yeni tarım Düzeni: Gelecek İçin Tarım' raporu ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kayyım uygulaması milletin ortak talebidir
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Onurun 41. Yılı
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Ehramlı kadınlar çiftçi olamaz mı yani?
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva