TÜRKER BEKTAŞ
ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Benim enerji bakanım uluslararası enerji görünmeleri yapıyor. Bu görüşmeleri dinleniyor. Biz tahkime gideceğiz bu tahkimden ülkenin menfaati var. Bir milyar dolar bizim oradan almamız gereken para var. Adamlar bunu dinliyor. Onu ondan sonra kalkıp ona karşı kullanıyor. Niye kendileri o alanlarda yatırımlara girecek. Oraya adamlarını sokacaklar. Bunlar hakikaten yenilir yutulur şeyler değil” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, A Haber’de katıldığı programda A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün moderatörlüğünde, Sabah Gazetesi Yazarı Mehmet Barlas, Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür, Sabah Gazetesi Yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak’ın sorularını cevaplandırdı.
“Meydanları nasıl görüyorsunuz, seçim ortamını nasıl görüyorsunuz. Yasa dışı dinlemeler ve paralel yapı tartışmaları oy oranınızı nasıl etkiliyor. Aksaray’da önemli bir kitle BDP’lilere saldırdı. Dünde Başbakan Yardımcısı İşler Van’da saldırıya uğradı. Seçim öncesi bir provokasyon riski görüyor musunuz?” sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Bugün tabi Elazığ ve Malatya’daydık. Gerek Elazığ’daki vatandaşlarıma, gerekse Malatyalı vatandaşlarıma özellikle çok çok teşekkür ediyorum. Hakikaten Elazığ’da bugün bambaşka bir heyecan bambaşka bir coşku vardı. Benim Elazığ’a bugüne kadar başbakan olarak 14. veya 16. gidişimdi. Bütün bu girişlerimde gördüğüm ilgi alakanın çok çok fevkinde bir ilgi vardı, alaka vardı. Biliyorsunuz Gakgoşların coşkusu, heyecanı farklıdır. Gakgoşlar da bize bugün onu caddelerde, yollarda çok açık net genciyle, yaşlısıyla, erkeğinle, kanıyla gösterdiler. Tabii o coşku o heyecan bir şeyi gösteriyordu. Yani bu paralel yapı meselesi halkı birbirine çok farklı bir şekilde kenetlemiş. Yani bayanların coşkusuna bakıyorum çok ciddi kenetlenmişler, gençler öyle. Diğer baylar öyle. Malatya’ya geldik. Malatya tarih yazdı bugün. Resmi rakamlara bakılırsa emniyetin söylediği rakam 100 bin dediler. Uçsuz bucaksız gerçekten tıklım tıklım dolu bir meydan. Malatya’da da benim çok sık yaptığım mitingler vardı. Bu meydanı yanılmıyorsam ikinci defa kullandık ve bu meydanda da bundan önceki mitinge göre çok daha farklı bir katılım vardı. Çok daha büyük bir coşku vardı. Daha zaten paralel yapıya girmeden yani birinci, ikinci dediğiniz zaman üç kafadarın üçüncüsünü zikretmeden meydan hemen tepkisi hemen ortaya koyuyor. Orda da coşku, heyecan çok çok farklı. Bugün Mahmut bey bizimle beraberdi ve vatandaş enteresan sloganlar uydurmuş. Nereden bulmuşsa onları. Pankartlar çok çok farklı. Yine bakıyorsunuz kendileri pankartlar hazırlıyorlar. Onlarla meydana geliyor. Tabii insan hakikaten bunları görünce o duygu o tepki çok çok farklı. Öbür taraftan da bakıyorsunuz muhalefet ikide bir işte fotomontaj, photoshop filan diyor. Montaj, shop ortada işte. Hepsi Malatya’da meydanda, Elazığ’da meydanda. Demek ki bunların montaj tekniği çok çok farklı. Bulamadıkları şeye hemen montaj diye yakıştırma yapıyorlar. Photoshop diye yakıştırma yapıyorlar. Fakat onlar onunla oyalana dursunlar biz yolumuza aynı şekilde devam ediyoruz. 30 Mart akşamı zaten montajı da görecekler, photoshop da görecekler. Milli irade sandıkta en güzel şekliyle tecelli ederek gerekli cevabı oradan gerekli şekliyle verecek.”
“SEN DAHA İLK ELDE BİR DEFA KAYBETTİN İŞİ”
Provokasyon riski ile ilgili soru üzerine Başbakan Erdoğan, “Yani ben bu tür şeyleri beklemiyorum ama olmazda diyemeyiz. Niye? Çünkü gittikçe hırçınlaşma var. Örneğin İstanbul’da Trabzonlular gecesi. Trabzonlular gecesinde düşünün yani sizi kabullenmiyor toplum siz çıkarken oradan birisi belki size lafta atmış olabilir ama kalkıp siz ona yumruk atarsanız bir siyasetçi olarak bunun nasıl bir hazımsızlığı meydana getirdiğini, ortaya koyduğunu orada görmüş oluyor. Bu şunu getirir. Demek ki yaptığı kamuoyu araştırmaları vs. beklediği neticeyi göremeyince artık bir hırçınlaşma başladı. Ertesi gün Eyüp’te yine konuşma yaparken bir tane vatandaş alkışlamıyor. Alkışlamayınca ‘teneke gibi orada niye duruyorsun, çek git’ diyor. Alkışlar veya alkışlamaz. Sen Trabzonlular gecesine geliyorsun ondan sonra da bugünkü açıklamaları gazetelerden okuyoruz. Diyor ki o zaten AK Partili diyor. Fatih Belediyesi’ndeki AK Parti’li Belediye Başkan Yardımcısının kardeşi diyor. O olabilir. Adam Trabzonlu. Trabzonlular gecesine geldi. CHP’liler gecesine gelmedi ki. Dolayısıyla Trabzonlular gecesinde orada her siyasi partinin mensupları vardır. Ama sen İstanbul’a eğer belediye başkanı olmaya karar vermişsen sen tüm İstanbulluların belediye başkanı olacaksın. CHP’lilerin belediye başkanı olmayacaksın. Dolayısıyla mesajını buna göre vermek zorundasın. Ama sen daha ilk elde bir defa kaybettin işi. Niye? ‘Dedin ki o AK Partililerin.’ Sen AK Partililerin belediye başkanı olmayacak mısın? Böyle bir mantık olmaz. Böyle bir gidiş olmaz. Bu tabii bir sertleşmeyi getiriyor. Ama o bazı illerden verdiğiniz örnek ki aynı şekilde Karadeniz’de de olmuş, Rize’de, Trabzon’da olmuş. Tabii nasıl oldu, niye oldu. Neden böyle bir tablo orada meydana geldi bilemiyorum. Siyasetin içinde zaman zaman bazı yerlerde biz bunları yaşadık. Bende mesela bundan önceki seçimlerde Hopa’da benzer bir şeyi biliyorsunuz yaşamıştık. Bunlar oluyor. Temenni ederim ki bu tür şeyleri yaşamayız. Gayet güzel demokratik bir şekilde sandıklara gitme fırsatını buluruz ve sandıklardan da en güzel şekilde, en güzel neticeyi layıkı neyse sağlam irade olarak alırız” dedi.
“Sizden randevu isteyen bir takım insanlar kuyrukta bekliyor. Mesela ünlü bir medya patronuna randevu vermeyeceğinizi söylediniz. Bu arada Mustafa Koç’a şuana kadar hiç randevu vermiyordunuz. Talebe rağmen. Sonra Pazar günü Mustafa Koç’un Fetullah Gülen’le neler konuştuğunu anlattığı röportajı Hürriyet’te yayınlandığı gün sizde onu Ankara’da kabul ettiniz. Koç kardeşleri. Bir söylendi duydum. Doru olabilir mi? Sizden randevu almak için bir dış ülkede güçlü kişiden aracılık istemişler. Doğru mu?” sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, “Doğru ama ismini benden almayın” dedi.
“DEDİM BUYURSUN GELSİN RANDEVUYU VERİRİZ DEDİK”
“Mustafa Koç’un sizle görüşmesi için Barzani aracı olmuş” sorusu üzerine Başbakan, şunları söyledi:
“Kendileri de böyle bir ricada bulundular. Meğerse oda bundan dolayı bir ricada bulundu. Tabi şöyle bunu söyleyeyim. Koç Grubu’nun Kuzey Irak’ta da yatırımları var. Dolayısıyla bu yatırımlar sebebiyle orada bağlantıları oluyor. Ama bizim tabi randevu olayı Ali beyden geldi ve Ali beyden gelince dedim büyük ihtimalle herhalde Ali bey bu son zamanlarda gerek Fenerbahçe vs. bu konuları benle görüşecek dedim. Tabi Mustafa beyle ilgili konuda daha önceden olunca ben özel kalemime iki abi kardeş beraber gelsinler dedik. Geldiler tabi biz açıkçası Hürriyet’teki o söyleşiye de hiç girmedim. Hiç o konuya da ‘bugün böyle böyle dediniz’ bu tür şeylere girmedim. Sadece orada bizim şeyimiz özellikle yapacakları yatırımlar noktasında konuşmalarımız oldu. Hatta Kuzey Irakla ilgili konulara da girmedik. Ağırlı olarak şuanda Kocaeli Yeniköy’de bir büyük bir yatırımlarından bahsetti. O da 400-500 milyon dolar civarında bir yatırım. Mayıs ayında açılışını… Yani ısrarla şahsımı olmadığı takdirde tensip edeceğiniz bir bakan arkadaşım orada olması veya malum Ford’un başındaki zat şuanda ismi aklıma gelmiyor. Oda gelecek dediler. Bir randevu hiç olmazsa ona verilir mi? Dedim buyursun gelsin randevuyu veririz dedik. Özeti bu.”
“YARGIYI DA O ŞEKİLDE DİZAYN ETMİŞLER”
“Başbakan dinleniyor, bakanla konuşması dinleniyor. Meydanlar siz bunu casusluk diye nitelendiriyorsunuz. Peki karşısında ne yapıyorsunuz?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Bunun müeyyidesi çok ağır. Casusluk, ajanlık. Bunlar hepsine giriyor bu. Fakat şuanda yargı henüz adil bir karar verecek bir kısmı yargı adil bir kararı verecek durumda değil. Çünkü yargıyı da o şekilde dizayn etmişler. Şimdi bir defa bunun belli bir düzene sokulması lazım. Niye biz olayı HSYK’dan başladık. Çünkü alt derece mahkemelerde herhangi bir cezai müeyyide uygulayamıyorsunuz. Bir defa kapanın elinde kalıyor. İşte istediğini isteği zaman dinleye biliyor. Sadece dinleme değil bu. Bu tam görüntüleme hepsi var. Şimdi bunların hepsini yaptılar ve yapıyorlar. Açıklanan bakın 10 binlerce, 100 binlerce insan dinlendi bu arada. Bunun tam rakamı ilgili kurumlarda vardır ama benim açıklamam doğru olmaz. Ama biliyorum ki 10 binlerce insan bu ülkede dinlendi. İşte geçenlerde biliyorsunuz Başsavcının yaptığı açıklama 3 bin filan değil dedi. Bunun geleceği var dedi. Yine açıldıkça ve yaptıkları atamalar neticesinde göreve başlayan savcılar bir de bakıyorlar ki karıştırdıkça başka şeyler çıkıyor. Emniyette bakıyorsunuz başka başka dosyalar ortaya çıkmaya başladı. Bunlara ortaya çıkıyor. Birçok şeylerde bu arada CD’ler vs. kaçırılmış durumda. Yani bunlarda var. Bir taraftan da iz sürülüyor. İş burada bitmiyor ki. Birde üst mahkeme var. Şimdi yargıda durum ne olacak. Şimdi yargıya geldiğiniz zaman orada da farklı bir düzenleme var. Dolayısıyla burada adil bir düzenleme yapmadığınız sürece bir defa netice almak mümkün değil. Şimdi adam kalkıp diyor ki hakarete ağırlaştırılmış eleştiri diyor. Veya bu dinlemelerle ilgili adam dinlemedi de diye bilir. Çok zor bir şey değil. Bizim başımızda bilirkişi denilen bir bela var mesela. Yani nasıl bir bilirkişi gönderecek bunu. Gönderdiği o bilirkişi kalkıp istedikleri istikamette bir rapor hazırladığı anda her şey bitmiştir. Kendini de kurtarıyor, ajanı da kurtarıyor. Casusu da kurtarıyor ve casusluk olayının müeyyidesi tabi çok ama çok ağır. Bu bakımdan bizim şuanda 30 Mart’tı hayırlısıyla bir atlatıp, atlattıktan sonra önümüze bu noktada çok farklı bakmaya mecburuz. Yani yargıda bir düzenlemenin yapılması şart. Bunun adımları tabii ki atmadığımız sürece ben yine çok açık net söylüyorum ulusal güvenliğimiz tehdit altındadır. Ulusal güvenliğimizi bu tehditten kurtarmak için alacağımız tedbirlerin başında yargıdaki düzenlemelerdir. Biz şimdi ilk adımını bunun attık. Ama şimdi bunun devamı mahiyetinde olan adımlar var ki bunları da atmak zorundayız. O zaman ben inanıyorum ki vatandaşlarım rahatlayacaktır. Benim enerji bakanım uluslararası enerji görünmeleri yapıyor. Bu görüşmeleri dinleniyor. Biz tahkime gideceğiz bu tahkimden ülkenin menfaati var. Bir milyar dolar bizim oradan almamız gereken para var. Adamlar bunu dinliyor. Onu ondan sonra kalkıp ona karşı kullanıyor. Niye kendileri o alanlarda yatırımlara girecek. Oraya adamlarını sokacaklar. Bunlar hakikaten yenilir yutulur şeyler değil.”