Bingöl Üniversitesi Coğrafya Bölüm Başkanı, Yardımcı Doçent Doktor Vedat Avci, Genç’in bir köyünde oluşan insan boyundaki toprak yarıklarına ilişkin, “İlk izlenimlerimize göre yarılmaların meydana geldiği alanların eski bir heyelan sahası olmasıdır, yani burası eski bir fosil heyelan sahası” dedi.
Bingöl Üniversitesi Coğrafya Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Vedat Avci, Genç ilçesine bağlı Çaytepe köyü Duşmalan mezrasında 2 kilometrelik alanda oluşan insan boyundaki toprak yarıklarına ilişkin yaptığı açıklamada, yarıklara heyelanın neden olduğunu söyledi. Bölgede yaptığı izlenimleri paylaşan Avci, “İlk izlenimlerimize göre yarılmaların meydana geldiği alanların eski bir heyelan sahası olmasıdır. Yani burası eski bir fosil heyelan sahası. Bu sahanın gerisinde bir fay hattı bulunmaktadır. Fay hattına bağlı olarak ta heyelanlı bölgenin gerisinde eğimin çok yüksek olduğu diklikler var. Aynı zamanda bu sahada fay hatları üzerinde oluşmuş göller var bu göller ilkbahar mevsiminde suyla doluyor, yaz ayı mevsimlerinde ise kuruyor. Bu senede kış ve ilkbahar mevsiminin çok yağışlı geçmesi oluşan bu göllerin su seviyesini çok artırdı. Buna bağlı olarak da yer altına sızan su miktarı artmış, su miktarının artması da heyelan adını verdiğimiz kütle hareketini meydana getirmiş. Tabi ki bu olayın meydana gelmesinde belirleyici olan faktör bölgenin doğal koşullarının bu oluşumlara son derece uygun olmasıdır” diye konuştu.
Bölgede yapımı devam eden demiryolu ve baraj çalışmalarının toprak yarıklarıyla ilgisinin olmadığını da vurgulayan Avci, şunları söyledi:
“Köylülerden aldığımız bilgiler baraj inşaatı veyahut demiryolu tünellerinin açılması sırasında yapılan çalışmaların bu olaya neden olduğu şeklindeydi. Ama bizim yaptığımız incelemelere göre, bu olayın daha çok doğal nedenlerden kaynaklandığı şeklindedir. Yaptığımız ilk incelemelere göre bu kanaate vardık. Şunu da ifade etmekte fayda var, bu bölgenin heyelan ve kütle harekatı dediğimiz doğal olaylara son derece müsait olması nedeniyle yeni yollar yapılırken karayolu veya demiryolu güzergahları belirlenirken veyahut yeni yerleşim alanları tespit edilirken, muhakkak bu alanların kütle harekatı durumlarına maruz kalması önceden belirlenmelidir. Bu yapıldığı takdirde sağlıklı sonuçlar alınabilir. Ancak bunu yapmadan ve duyarlı alanları tespit etmeden bu adımları attığımız takdirde bu tip olayları yaşamamız kaçınılmaz oluyor.”