Girişimci Kadınlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Yazar Çomaklı’nın, Erzurum mutfağını bölge ve Türkiye vizyonuna çıkarmak yolundaki çaba ve girişimler,i geçtiğimiz hafta Bitlis’de gerçekleştirilen “Anadolu Mutfak Kültürü” sempozyumunda oldukça geniş yankılar uyandırdı. Doğu Anadolu Mutfak Kültürü Sempozyumunda, “Geleneksel Erzurum Mutfak Kültürü Ve Yemekleri” başlıklı bir bildiri sunan Çomaklı, “Erzurum yaşadığı uygarlıkları bir mozaik olarak bu güne taşıyan muazzam bir kültürün mirasçısı olan bir şehirdir.” dedi.
Çomaklı bildirisinin giriş bölümünde şunları kaydetti: “Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan bir köprü olarak Anadolu’nun İpek Yolu üzerinde ki en önemli kavşaklarından biri olan Erzurum yaşadığı uygarlıkları bir mozaik olarak bu güne taşıyan muazzam bir kültürün mirasçısı olan bir şehirdir. Özellikle mutfak kültürümüzü diğer kültürlerle birlikte geleceğe taşıyarak bizden sonra ki nesle karşı oluşan sorumluluktan dolayı hepimizin elbirliği yaparak bu kültürel servetlerimizi sonsuza kadar yaşatmak ve bekçisi olmaya çalışmak bir görevdir.
Erzurum mutfağını farklı kılan özelliklerin başında coğrafi yönden İpek Yolu üzerinde bir kavşak oluşunun çok büyük bir önemi vardır. Erzurum Avrupa’ya, Karadeniz’e, İran’a Rusya’ya uzanan yolların kesişme noktasında bulunmaktadır. Bu yüzden etrafında ki Erzincan, Gümüşhane, Bayburt illerinin yanı sıra Kafkaslardan, Rusya’dan ve İran mutfak kültüründen de etkilenmiştir.Ne kadar çok tat, koku ve rayiha birbiriyle kaynaşırsa, ortaya çıkan yemek o kadar lezzetlidir. Soğanı, domatesi, sarımsağı cesurca ve özgürce kullanarak orijinal, yaratıcı ve vazgeçilmez lezzetler yaratmak Erzurum mutfağında önemlidir. Fakat yine de çok acılı ya da çok baharatlı yemeklerin Erzurum damak tadına uymadığını da belirtmek gerekir.
Erzurum’da iklimin oldukça sert oluşu ve kar örtüsünün en az 9 ay kalkmadığı düşünülünce geleneksel mutfak kültüründe et, bakliyat, tahıl, hayvansal yağlar, kurutulmuş sebze ve meyveler önem kazanmıştır. Hatta Ramazan ayında dadaşların sofrasının üçlü bir değişmezi vardır; “çorba, kıyma, kadayıf”. En garibanın sofrasında bile ramazan da bu üçlüyü bulursunuz. Bu durumu Erzurum’da kış aylarının uzun geçerek fazlaca sebze ve meyve kültürüne yakın olmamasına bağlamakta mümkündür.
Erzurum dışından gelenler kış yemeklerini biraz yağlı bulurlar. Hâlbuki yemek yağlı olmazsa kırk dereceye varan soğukla baş etmenin bünye için kolay olmayacağı düşünülür. Kış akşamlarında bile bu yemekler sobanın üzerinde veya tandırın kenarında sıcaklığını muhafaza ederek ev halkını beklerler.”