Güzide şehrimizin bağrında yüzyıllar öncesinde iki adet üniversite vardı. Bunlar, Selçuklular döneminin şimdiki adıyla üniversite ayarında olan eğitim-öğretim yuvaları idi. Daha sonra Osmanlı döneminde de bu böyle devam etti.Onlar halâ mağrur ve dik duruşlarıyla aramızdalar; Şehrimizin dünya'ya açılan ve adıyla eş değer eserleri olan Çifte Minareli Medrese ve Yakutiye Medreseleri..O yıllar bir kültür,sağlık ve ticaret merkeziymiş şehrimiz.
Ta ki son elli yıla kadar şehrimiz ülkemizin en önde gelen şehirlerinden biriymiş.Öyleki Ahmet Hamdi Tanpınar'ın kitabına konu olan beş şehrinden biri Erzurum.
Her nedense son yıllarda bir geriye gidiş ve kan kaybı yaşanmaktaydı.Tüm hemşerilerimizle birlikte bende de bir karamsarlık ve korku vardı.Acaba halimiz ne olacak?
Bu gidiş nereye kadar? Yok mu bizi kurtaracak? diye soruları peş peşe soruyor ve cevabını bulmakta zorlanıyorduk.Ama son iki yılda gelişen bazı olaylar yüzümüzü güldürmeye başladı.
Artık, Erzurum’da da güzel haberler duyulmaya, şehrimizin dinamiğini ateşleyecek güzel gelişmeler olmaya başladı diyebiliyoruz.
2011 Üniversiad'ın kazanılması sonrası yapılan yatırımlar, TBMM'nin onayından geçen ve yeri konusunda mutabakata varılacak olan ikinci devlet üniversitesi.Yine şehrimizin hatta Bölgemizin en büyük özel şirketi Aşkale Çimentonun kuracağı Vakıf Üniversitesi.Ayrıca alınan haberlere göre Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) de Üniversite kuracakları sinyalini verdiler. 1957 yılından beri göğsümüzü Türkiye’ye hatta dünyaya karşı kabartmamızı sağlayan Atatürk Üniversitesi ve bağrında eğitim gören 50.000'ne yakın öğrencileridir. Şehrimizin bacasız fabrikası gibi 53 yıldır bizlere hizmet etmektedirler.İnşallah kurulacak olan bu Üniversitelerle öğrenci sayısını 100.000 lere taşırsa şehrimiz, yüzyıllar öncesinde bulunduğu konuma tekrar gelmiş olacaktır. Bunlar olurken Erzurumlu yatırımcılara da yeni yeni iş sektörleri gelişmiş olur ki, mesala; öğrenci apart ve butik otelleri sektörü v.s.gibi
Bu artık hayâl değil biraz daha gayret,çok çalışma ve günümüzün en etkili silahlarından olan pazarlama ve reklâm mekanizmasının iyi çalıştırılmasıyla çok daha kolay olacaktır.Aslında bu güzel şehrin bir çok dinamiği var.Meselâ şu an tarihi eserlerini saymaya kalksak bir çoğumuz zorlanırız sayısı konusunda...Hiç bir beldeye nasip olmamış bir kayak merkezimiz , kültürümüz ve folklorümüz var.Yadsınamayacak derecede sağlık tesisi potansiyelimiz var bir kaç tesisle daha Türkiye standartlarını aşacak konumdayız.
Sadece yapmamız gerken şehrin ileri gelenleri; Mülki idareden,Belediyelere,Sivil Toplum Örgütlerinden,muhtarlara kadar,tek tek tüm Erzurumlu hemşerilerimizin birlik içinde hareket etmeleri gerekmektedir.Her şeyden önce Acil eylem planları yapmamız gerekir.Haftalık,aylık, yıllık,beş yıllık,planlarla önümüzü gördükten sonra, sıra tatbikata gelir.Planın ve programın sağlamsa tatbikatta o kadar kolay olur.
Şehir olarak yolumuz belli;Erzurum bir Eğitim,Sağlık ve Turizm merkezi olacaktır.Sanayi şehri olmamız mümkün gözükmemektedir.Bu yüzden mümkün olanı yapmak akılcılıktır. Diğerini zorlamaya ilk etapta fazlada gerek yoktur.İşin başka bir boyutu daha var,son yılların moda işi kongrecilik...
Nedir kongrecilik? Şehrinizde var olan büyük oteller sayesinde Ülkemizin ve dünyanın ileri gelen firmalarının mesleki ve teknik Kongrelerini şehre taşımak ve ekonomiyi aktif hale getirmektir.2011'e kadar kurulacak olan çok yıldızlı oteller 15-20 günlük Üniversiad sonrası bunu fevkalâde yapabilirler.Bütün bunlardan önce Cumhuriyet Caddesine alternatif modern görünümlü bir kaç caddeyi şehrimize kazandırmamız gerekir.
Son sözümde spor alanında olacak,kayak merkezimizin potansiyelinden faydalanarak,diğer spor dallarında Erzurum’umuzda geliştirebiliriz.Meselâ ata sporlarımız cirit ve güreşi daha geliştirip,kurulacak olan buz paten salonlarını aktif hale getirebiliriz.Kış turizmi haricinde yaz'ın Palandökende çim kayağı,yamaç paraşütü, Çoruh nehrinde rafting gibi dalları yerli ve yabancı sporcularla buluşturabiliriz.
Ve gelelim Erzurumspor'umuza..Şehrimizin güzide kulübüne sahip çıkamadık top yekun suçluyuz.Dünyanın en fazla para getiren sektörünün heyecanını şehrimizde en kısa sürede görmek istiyoruz. Takımı ortalama 2.500.000 TL'ye batırılan bir şehre 15.000.000 TL harcanıp süper bir stat yapılıyor.Bir tezatlık yok mu? yanlış anlaşılmasın eleştirimiz yapılana değil,düşürülene....O stat kaç yıl sonra süper lig yüzü görecek...Yapacak bir şey yok biraz daha dişimizi sıkacağız galiba...Ama en çokta yenilenen Cemal Gürsel Stadının adının değiştirilmesine anlam veremiyorum.Siz yeni bir stat yapmıyorsunuz ki ismini de yeniliyorsunuz.
Sadece var olan üzerinde genişletilme ve kısmi bir tadilat.Ayrıca her yerde kullanılan ama kültürümüzle,Türkçemizle alakası olmayan bir ARENA furyasına ortak olmak hangi aklı evvelin fikridir anlayamadım.Bu özentiden ne zaman vazgeçip özümüze döneceğiz Allah aşkına...