Hepsinin ayrı öyküsü vardı..Hepsinin özgün tarihi..Ve hepsinin ruhu..Onlar Ocaktılar..
Onlar Erzurum…
Bilir misiniz, bir adres tarif edilirken ne sokağı ne mahallesi söylenirdi önce
Her biri Erzurum üslubu, neşvesi ve mayasıyla şekillendirilmiş bir konak adı söylenirdi..
Yaşı 50’nin üstünde olanlar hatırlayacaklardır..
Sıradan değillerdi..Erzurumluluk tuğlaları arasına, adına Erzurum sevdası denilen, terkibi biraz Yesevi’den, Biraz Mevlana’dan alınmış bir harç konulurdu..
Yunus gönüllüler otursun diye..
Alkır’ın tatyanları, Kemertaş’ın mayaları gibiydiler..
Hacı Haşıl Efendi(Haşiizade Ali Efendi)’nin duası, Taşkesenli Sırrı Efendi’nin rahlesi, Alvarlı Efe’nin kalası …
Ve her biri ve hepsi, “Mevla’ya emanet olsun Erzurum” niyazındaydılar..
Onlar Ocaktılar..
Onlar Erzurum…
Dadaşlığın kutsal doğum sancılarını yaşamışlardı..
Ocaklarında ham gönüller pişmişti..
Ve Besmeleli zamanların eseriydiler..
Ve Erzurumluluğun..
Yeğenağa’dan Dervişağa’ya, Narmanlı’dan Cedit’e; Muratpaşa’dan Mumcu’ya, Alipaşa’dan Esatpaşa’ya, Ceferiye’den Lalapaşa’ya kadar birer emsalsiz ziynettiler..
Onlar Ocaktılar..
Onlar Erzurum..
****
Dadaşlık ilhamını veren Erzurum Evleri artık yok..
Her biri tarihin ardında, ruhsuz, mayasız beton yığınlarından oluşmuş Erzurum’a bakıp gözyaşı dökmekte..
Her biri Erzurum sevdalılarının boğazına dizilmiş birer hıçkırık..
Her biri Dadaşlık ülküsüne bağlanmış Erzurumluların yüreğinde bir ince sızı..
Erzurum yasta..
Erzurum matemli..
Erzurum öksüz..
Ve Erzurum, ruhunu arayan şehir..
Ve Erzurum tarifsiz…