Televizyonlarda izlenme rekorları kıran “Aşk-ı Memnu” adlı diziye, Doç. Dr. Erdoğan Erbay tarafından eleştirel bir bakış getirildi. Halit Ziya Uşaklıgil’in, Aşk-ı Memnu adlı romanından uyarlanan televizyon dizisinde, yazar Uşaklıgil’in, neredeyse bir magazin yazarı gibi takdim edildiğini ileri sürdü.
//DİZİDEKİ HATALAR VE ROMAN GERÇEĞİ
Aşk-ı Memnu adlı romanın yazarı olan Uşaklıgil’in, 65’inci ölüm yıldönümü dolayısıyla bir açıklamada bulunan Erdoğan Erbay, yazarın hem hayat ve eserlerini anlattı, hem de kendisine şöhreti kazandıran Aşk-ı Memnu adlı esere dikkat çekti. Halit Ziya Uşaklıgil’in, Tanzimat sonrası edebiyat tarihi tasnif edilirken, Servet-i Fünan diye adlandırılan, yeni Türk edebiyatının ikinci adımını oluşturan ve bu adımın romandaki en önemli temsilcilerinden olduğunu anlatan Doç. Dr. Erdoğan Erbay, “Elbette Halit Ziya, roman türünün dışında da eserler vermiş isimlerdendir. Mesela; hikâyeler, mensur şiirler, hem telif, hem de uyarlanmış tiyatro eserleri, antolojiler, Batı edebiyatına dair çeşitli araştırmalar yayınlamış bir ediptir. Ayrıca sanat ve edebiyat meselelerine dair kanaatlerini dikkatlere sunan eserler ortaya koymuş, bir takım dergi ve gazeteler etrafında da Batılı anlamda gelişecek olan edebiyatımız için var olunacak bir meydanın açılması çerçevesinde öncülük yapmış şahsiyetlerdendir.” diye konuştu.
//HALİT ZİYA’YA HAKSIZLIK YAPILIYOR
Halit Ziya’nın; Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Ferdi ve Şürekâsı gibi romanlar, Kırk Yıl ve Saray ve Ötesi gibi hatıra kitaplarıyla hâlâ yaşamaya devam ettiğini anlatan Erbay, Uşaklıgil’in, roman ve romana dair meseleleri modern anlamda belirli bir yapıya kavuşturan yazar kadrosundan birisi olduğunu kaydetti. Doç. Dr. Erbay, “Halit Ziya'nın hayat ve eserlerine ilişkin bu kısa girişin ardından, sözü, onun hayatta iken hiçbir zaman ve zeminde yakalayamadığı, yakalamayı da asla tahmin edemeyeceği, 65 yıl sonra yakaladığı çağdaş şöhretine getirmek istiyorum. Bu şöhret, Halit Ziya'nın değil, Aşk-ı Memnu romanındır.” dedi.
Aşk-ı Memnu romanının, Batılılaşma sürecinin en kırılgan noktasını teşkil eden, 19. asrın sonunda yazıldığını vurgulayan Doç. Dr. Erdoğan Erbay, romanın, yıllardır devam eden Batılılaşma sürecinin, Osmanlı kimliğinde, dolayısıyla Osmanlı memleketinde, artık varlığını ispata mecal bulduğu devrin romanı olduğunu ifade etti. Erbay, “Bu nedenledir ki, Aşk-ı Memnu, temel Osmanlı kimliği ile iğreti Batılı kimliğin karşı karşıya geldiği, ancak Batılı değerler sistemi içerisine dâhil hayat tarzının galibiyeti ile sonuçlanan karşılaşmanın romanıdır.” ifadelerini kullandı.
“EDEBİ ESERLER VE MESAJLARI”
Halit Ziya’nın, 19. asrın sonunda, İstanbul'un eğlence ve mesire yerlerinde gördüğü aileleri yazdığını ifade ettiğini hatırlatan Doç. Dr. Erbay, “Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu romanındaki kıymet hükümleri, bugün için aynı şekilde geçerli olamaz, şeklinde olmamalıdır. Her edebi eser, yazarının muhayyilesindeki teşekkülü bir yana, yazarının da teneffüs ettiği bir takım sosyal, siyasi ve tarihi oluşumların toplamından ibarettir. Bu durum ise, edebe eserleri tarihi bir belge statüsüne taşımasa da, vücut buldukları devrin hem öncesi, hem de sonrası için, gündelik hayatın teferruatına aynalık edebilme görevinden alıkoymaz. Bu bağlamda düşünüldüğünde, Aşk-ı memnu romanı, bir metin olarak hemen her zaman, kitap olarak okuyucunun, film veya senaryo olarak seyircinin, malzeme olarak televizyon ekranlarının "metaı" sıfatını hâiz olacaktır.” diye konuştu.
“ESERE BÜYÜK HAKSIZLIK EDİLMEKTEDİR”
Diğer taraftan, her eserin zamanın seçiciliğinden kurtulduktan sonra, kalma hakkını elde etmişse, değişiklik ve farklılıklara da uğrayacağını dile getiren Erbay, “Ancak böyle bir değişiklik ve farklılığın bir takım ölçüleri olmalıdır. Halit Ziya, 1940'lı yıllarda kendi eserlerini sadeleştirmek üzere yola çıktığında bile, romanları meydana getirdiği devrin, ruh halinin ve anlatmak istediklerinin büyük bir kısmının ortadan kalkacağını düşünerek küçük bir kısım değişikliklerin dışında, dil ve üslûbuna dokunmamıştır. Hâl böyle iken, Aşk-ı Memnu romanı dizi olarak ekrana taşınırken, ne dil, ne üslup, ne fikir, ne devir, ne yozlaşma, kısacası, hiçbir değer yargısı gözetilmemiştir. Romanın bir misyonu varsa eğer, Aşk-ı Memnu bütün kıymet hükümlerinden arındırılarak seyircinin önüne konulmakta ve Halit Ziya, sanki ekranda görülen magazin yazarı gibi takdim edilmekte, esere ve yazarına haksızlık edilmektedir. Zira okumayı çok sevmeyen bir toplumun önüne, üzerinde istenildiği kadar oynanmış bir yapımın konulması, seyirlik hayatı tercih eden insanımızın muhayyilesinde boşlukların daha da çoğalmasını sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.