Şehit ve gazilerimizin fedakârlıklarıyla yaşadığımız bu vatan uğrunda dökülen tek damla kan, tek damla gözyaşı boşa gitmemiştir;” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, terörle ve teröristle mücadelesini, tek başına kalsa da sonuna kadar sürdüreceğini belirtti.
B20 AÇILIŞI
B20 Türkiye Konferansı’nın açılış oturumunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın en kadim medeniyetlerine beşiklik eden Akdeniz’i mülteciler için bir mezara dönüştüren Avrupa ülkeleri, hayatını kaybeden her mültecinin vebaline ortaktır” dedi.
Katılımcıları selamlayarak ve B-20 Türkiye Konferansı’nın başarılı geçmesini temenni ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sabah Mardin-Dargeçit'te, teröristlerin saldırısı sonucu şehit olan 4 emniyet görevlisine rahmet, yakınlarına ve emniyet teşkilatına başsağlığı diledi.
TERÖRLE MÜCADELEDE KARARLILIK
“Bin yıldır büyük mücadelelerle, şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakârlıklarıyla yaşadığımız bu vatan uğrunda dökülen tek damla kan, akıtılan tek damla gözyaşı boşa gitmemiştir; inşallah bugün de boşa gitmeyecektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, terörle ve teröristle mücadelesini, tek başına kalsa da sonuna kadar sürdüreceğini belirtti. Bazı ülkelerin kendi çıkarlarına göre terör örgütleri arasında ayrım yaparak, kimine karşı mücadele ederken, kimini de doğrudan veya dolaylı olarak desteklemesini şiddetle kınadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör ateşinin, ilk olarak nerede alev alırsa alsın, sonunda mutlaka tüm dünyayı yakıp kavuran bir felakete dönüşeceği asla unutulmamalıdır. Terörle mücadele konusunda Batı başta olmak üzere tüm dünyayı hassas olmaya, iş birliği yapmaya davet ediyorum” dedi.
1999 yılında kurulan ve 2008 yılında liderler seviyesine yükseltilen G-20 platformunun, tüm dünyayı etkileyen küresel mali krizin atlatılmasında önemli bir rol oynadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu yıl dönem başkanlığını yaptığı G-20’nin küresel ekonomik politikaların belirlenmesinde en etkili diyalog mekanizmalarından biri haline geldiğini söyledi.
“KÜRESEL SORUNLARA KÜRESEL ÇÖZÜMLER BULUNMASI GEREKİYOR”
2008 yılından beri G-20 zirvelerine katılmış birisi olarak, platformun kaydettiği ilerlemeyi yakından görme imkânı bulduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu platformu etkin kılan en önemli sebeplerden biri de, katılımcı ülke ve kuruluşların liderleriyle birlikte, iş dünyası başta olmak üzere, ekonomik ve sosyal tüm tarafları bir araya getiriyor olmasıdır” diye konuştu.
“G-20 ÇOK DAHA BÜYÜK GÖREVLER İFA ETME POTANSİYELİNE SAHİP”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak 2008 yılındaki küresel finans krizini, bu yaklaşımla aldıkları önlemler sayesinde, sınırlı bir kayıpla atlattıklarını vurgulayarak, “Dünyanın yeni bir küresel ekonomik sıkıntının eşiğinde olduğu şu günlerde, aynı yolu hep birlikte takip etmek mecburiyetindeyiz” şeklinde konuştu.
Bu ihtiyacı karşılayacak en önemli ekonomik iş birliği platformu olarak G-20’nin, önümüzdeki dönemde çok daha büyük görevler ifa etme potansiyeline sahip olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında; “Tabii, sadece bir ekonomik iş birliği zemini olarak işlemesi halinde G-20 arzu edilen etkiye sahip olamaz. G-20’nin, aynı zamanda küresel barış ve istikrara da katkı yapmasını sağlamak durumundayız. Çünkü küresel düzeyde barış, huzur, güven ortamı sağlanmadan ekonomik hedeflere ulaşılabilmesi mümkün değildir. Bu vasfıyla G-20, aldığı kararlar ve sergilediği duruşla dünyadaki her bir bireyin hayatına doğrudan etki etme gücüne sahiptir. G-20 liderleri olarak bu bilinçle hareket ediyoruz, etmek mecburiyetindeyiz” değerlendirmesinde bulundu.
“KARŞILIKLI UYUM VE İŞ BİRLİĞİ, KÜRESEL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNÜ KOLAYLAŞTIRACAKTIR”
G-20’nin en etkili ve en önemli unsurlarından olan B-20 açılım grubunun da aynı anlayışla çalışmalarını sürdürdüğüne inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Siyasi liderlerin ve iş dünyasının bu platformda gösterecekleri karşılıklı uyum ve iş birliği, küresel sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır. Bunun için platform mekanizmalarında geliştirilen politikaların ve gündeme getirilen önerilerin, birbirlerini tamamlayıcı mahiyette olması şarttır. G-20 platformunun en kapsayıcı açılım grubu olan B-20, bu yıl hem faaliyet alanını genişleterek, hem de üye sayısını artırarak başarılı bir performans ortaya koydu. Dünya KOBİ Forumu, bölgesel istişare toplantıları, zirveler ve diğer pek çok etkinlikle güçlendirilen B-20 Türkiye’nin, artık küresel iş dünyasının en önemli platformlarından biri haline geldiğini düşünüyoruz. Bu çalışmalardaki katkısı için, B-20 Türkiye’ye öncülük eden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu’na teşekkür ediyorum. Zor bir dönemden geçen küresel ekonominin yeni ve tüm dünya için umut vaden bir gelişme düzeyine bir an önce ulaşmasını samimiyetle arzu ediyoruz.”
PEKİN-İSTANBUL HATTININ STRATEJİK ÖNEMİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G-20’nin en önemli hedefinin, güçlü, dengeli ve sürdürülebilir bir küresel büyümenin sağlanması olduğuna, küresel ekonomideki kırılganlığın devam etmesinin de bu konudaki en önemli sorun olduğuna dikkat çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Yaşanan krizin gerisinde yapısal değişimlerin de rolü olduğunu biliyoruz. Yaşanan krizin fırsata dönüştürülmesi ve değişim için yeni imkânların oluşturulmasına vesile olması mümkündür. Bilhassa gelişmekte olan ülkeler ve Asya Bölgesi bu bakımdan tarihi bir fırsatla karşı karşıyadır. Açık söylüyorum, bugün Pekin-İstanbul hattını dikkate almayan hiçbir ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel projenin başarıya ulaşma şansı yoktur. Bilhassa önümüzdeki 10 yılda ulaşımda, enerjide, ticarette ve diğer alanlarda yaşanacak değişimin merkezinde bu hat bulunacaktır. Londra’dan başlayıp Pekin’e kadar uzanan tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması mahiyetindeki demir yolu projesini önümüzdeki yeni dönemin sembolü olarak kabul ediyoruz. Halen hizmette olan Marmaray ve Boğaz’da inşa edilen 3’üncü köprünün üzerindeki demir yolu hattı bu muazzam projenin iki kıtayı birleştiren unsurlarıdır. Bununla birlikte, büyümenin sadece rakamlardan ibaret görünmesi eksik, hatta yanlış bir anlayıştır. Dünyanın tamamını ve toplumların her kesimini içine almayan bir büyüme beraberinde sosyal dengesizlikleri ve huzursuzlukları getirecektir.”
GENÇ İŞSİZLİK ORANININ AZALTILMASI
Toplumların en dinamik kesimi olan gençler arasındaki işsizliği azaltmanın, bir diğer önemli hedefleri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, genç işsizliğinin 2025 yılına kadar yüzde 15 azaltılmasının, G-20 hedefi olarak kabul edildiğini; aynı şeklide KOBİ’leri G-20 gündemine almaları ve İstanbul’da Dünya KOBİ Forumu’nu oluşturmalarındaki en önemli sebeplerinden birinin bu olduğunu bildirdi.
“YATIRIMCILARA ÜLKEMİZİN KAPISI SONUNA KADAR AÇIKTIR”
B-20’nin, kadınların ve gençlerin iş hayatında daha etkin şekilde yer alması başta olmak üzere ‘kapsayıcılık’ konusunu gündemine almış olmasından memnuniyet duyduklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Liderler Zirvesine bu çerçevede getireceğiniz önerileri Türkiye olarak biz de destekliyoruz. B-20’ye üye küresel şirket sayısının Dönem Başkanlığımız sırasında 300’den 700’e yükselmiş olmasını da kapsayıcılık bakımından anlamlı görüyorum. Ve bugün bu salonda gerçekten çok sayıda ulusal ve uluslararası liderin, iş dünyasındaki liderlerin bulunmuş olması, bizler için memnuniyet vericidir. Ve şunu açıkça ifade etmek isterim ki sizlere yatırımlar noktasında ülkemizin kapısı sonuna kadar açıktır. Türkiye olarak her türlü güvenli liman olma anlayışımızla kapımızı açtık, her türlü desteği de vermeye hazırız.”
TÜRKİYE’DE YAPILAN REFORMLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakan olarak görev yaptığı dönemde; geçen 79 senede yapılmış olan 6 bin 100 km. bölünmüş yola, 12 senede 17 bin km. bölünmüş yol ilave ederek yatırımcının, girişimcinin özellikle ürünlerini uluslararası piyasaya sürme imkânını sağladıklarını, aynı sıçramanın demiryolu ve hava yollarında da gerçekleştirerek 26 havalimanına sahip olan bir Türkiye’ye 29 havalimanı daha eklediklerini aktardı ve şöyle dedi: “Bunlar tabii ki dünyadaki tüm iş adamlarının Türkiye’ye olan ilgisini, alakasını ciddi miktarda artırmıştır. Kamu-özel sektör ortaklığı modeliyle başlattığımız; yatırım bedeli 12 milyar dolar olan yeni İstanbul Havalimanı, 4,5 milyar dolar olan 3. Boğaz Köprüsü, 1,3 milyar dolar olan Avrasya Tüneli, 9 milyar dolar olan İstanbul-İzmir Otoyolu, yine yatırım bedelleri 7 milyar doları bulan 17 şehir hastanesi gibi pek çok proje planlandığı şekilde hızla devam ediyor.”
Mevcut finansman kaynaklarının doğru ve güvenilir mekanizmalarla büyüme ve istihdam sağlayacak projelere yönlendirilmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu çerçevede İslami finans gibi alternatif araçlarının da göz önünde bulundurulması yararlı olacaktır diye düşünüyorum. Enerji yatırımları konusunda Afrikalı Enerji Bakanları ile G-20 Enerji Bakanları ve özel sektör temsilcilerini buluşturacak konferansı 1 Eylül’de gerçekleştiriyoruz. İklim değişikliğiyle mücadele konusunda Birleşmiş Milletler çatısı altında devam eden süreç G-20 tarafından da destekleniyor. Ekonomik sorunların siyasi ve jeopolitik meselelerden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Bu bakımdan G-20 aynı zamanda küresel siyasi sorunların da tartışma ve çözüm üretme platformudur. Antalya Zirvesi’nde liderler olarak tüm bu hususlarda dünyaya güçlü mesajlar vereceğimize inanıyorum. Ve 2008’den bu yana edindiğimiz tecrübelerle öyle zannediyorum ki Antalya Zirvesi herhalde bu zirvelerin taçlandırıldığı bir zirve olacaktır. Hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz.”
“KÜRESEL TERÖR HUZUR VE GÜVENİ TEHDİT EDİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında küresel terör konusuna de değinerek, önemli açıklamalarda bulundu. Dünyanın ve Türkiye’nin güçlü firmalarının temsilci ve liderlerinin bu konferansta olduğuna atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonominin en önemli tehdidinin terör olduğuna dikkat çekti ve konu ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Küresel terör, sadece Ortadoğu bölgesinin değil dünyanın tamamının huzuru ve refahını tehdit eden ve giderek büyüyen bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Ülkemizin güney sınırlarından başlayarak Suriye ve Irak’la birlikte pek çok ülkeyi adeta ateşten bir gömlek gibi yakan bu sorun karşısında, Batılı ülkelerin gerekli duyarlılığı göstermediğini, gösteremediğini üzüntüyle ifade etmek durumundayım. Dünyanın en kadim medeniyetlerine beşiklik eden Akdeniz’i mülteciler için bir mezara dönüştüren Avrupa ülkeleri, hayatını kaybeden her mültecinin vebaline ortaktır. Bakınız Akdeniz’de mültecileri taşıyan bir botta ölen 3 yaşındaki bir yavru bizim sahillerimize vuruyor. Bizim sahillerimizdeki bu 3 yaşındaki yavrunun hesabını tüm insanlık vermeyecek mi? Savaşlarda mazotların içerisinde çırpınan o hayvanları farklı bir şekilde ananlar, bu 3 yaşındaki yavruyu, onun ağabeyini, annesini, babasını hatırlamayacak mı? Bunun hesabını neyle verecekler?”
“DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR”
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tesis edilen küresel güvenlik sisteminin işlemediğine; bu sistemin en önemli unsuru olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, daimi üyesi olan beş ülkenin çıkarları dışında hiçbir konuya ve soruna eğilmeyen bir yapı haline dönüştüğüne vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “İşte bunun için biz dünya beşten büyüktür diyoruz. 200’e yakın ülkenin kaderi, bu 5 tane ülkenin içinden bir tanesinin iki dudağı arasına mahkûm edilemez diyoruz. Öyleyse bunları birilerinin söylemesi lazım. Erdoğan söylediği için dünya medyası tarafından her zaman kötü olarak lanse ediliyor. Varın kötü lanse edin, ben hakkı hayatım boyunca söylemeye devam edeceğim. Eğer bizler inandığımız doğruları söylemeyecek olursak, o zaman bu noktada hiçbir zaman hak hâkim olmayacak; zalimler dünyada hâkim olacaktır. Bu itirazımız bizimle birlikte dünyadaki tüm az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin aslında ortak sesidir. Bu sese daha fazla kulak tıkanması, bu itirazın daha fazla duymazdan gelinmesi mümkün değildir. Mazlumu değil, zalimi kollayan küresel güvenlik sisteminin insanlığa güven vermeyen mevcut yapısının sürdürülebilirliği kalmamıştır.”
“BATI MERKEZLİ DÜNYA GERİDE KALDI”
Batı merkezli dünyanın geride kaldığını, artık çok merkezli bir dünyanın ortaya çıktığını hep birlikte kabul etmek mecburiyetinde olduğumuzu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa ülkeleri başta olmak üzere Batı’ya yönelik mülteci ve göçmen akını işte bu gerçeğin kabul edilip ona uygun yapısal dönüşümlerin hayata geçirilmemesinden kaynaklanıyor” dedi ve ekledi: “Akdeniz’in doğu kıyılarından botlara, köhne teknelere, hurda gemilere binen Avrupa’ya yönelen insanlar aslında sadece huzuru, refahı veya yaşama imkânı arıyor.”
“AKDENİZ’DE BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLER BOĞULMAKTADIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, II. Dünya Savaşı’ndan sonra temel insan hakları ve özgürlüklerin kriterlerini belirleyen, onların sembolü haline dönüşen Batı ülkelerinin, bugün aynı değerlere sırtını döndüğünü hatırlatarak, “Akdeniz’de boğulan sadece mülteciler değildir; Akdeniz’de boğulan insanlığımızdır. Akdeniz’de bizi biz yapan değerler boğulmaktadır. Avrupa kapılarında kaderlerine terk edilen, hatta kasten gemileri, botları batırılarak ölüme gönderilen, sınırlarda insanlık dışı muamelelere tabii tutulan her mülteci bu gerçeğin acı birer tescilidir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konu ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Huzura ve refaha kavuşmak isterken Akdeniz’de, Ege’de boğularak ölen ve cesetleri kıyılarımıza vuran erkek, kadın, çocuk, yaşlı, genç her insan için, bizim yüreğimizde derin bir yara açılıyor. Ama bu insanları Akdeniz’de, Ege’de ölüme terk edenlerden en küçük bir pişmanlık, vicdan azabı emaresi görmedik, duymadık. Merhametini yitirmiş bir dünya sistemi insanlığın hiçbir derdine derman olamaz. Biz sınırlarımıza gelenlerin niteliklerine, kökenlerine, inançlarına, imkânlarına asla bakmıyoruz. Ve bir başbakan olarak başbakanlığım döneminde şunu söyledim: Biz açık kapı politikasıyla Suriye’den, Irak’tan kim gelirse gelsin hepsini alacağız dedik. Niye? O bombalardan kaçan insanları, ölümden kaçan insanları biz ölüme terk edemezdik, o bombalara mahkûm edemezdik, etmedik ve şu anda 2 milyonu aşkın insan bizim ülkemizde. Biz insanız, insan olduğumuza göre insana biz aynı şefkatle, aynı merhametle yaklaşmayacaksak ne yapacağız? Çünkü bizim için onlar insandır, yani yaratılmışların en şereflisidir.”
“SINIRIMIZDAKİ HER GÖÇMENİ ALDIK”
Kimi Avrupa ülkelerinin mültecileri niteliklerine göre tasnif ederek bir kısmını kabul etme teşebbüsünün insani olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘şu ölçüye uyarsa alalım, uymazsa almayalım’ anlayışının yanlış olduğunu, insanların tornadan çıkmadığını, insan olduğu için değer verip ayırt etmeden alınması gerektiğini söyledi ve Türkiye’nin mültecilere olan tutumunu şu cümlelerle aktardı: “Biz Ezidi’sini de aldık, Sünni’sini de… Şii’sini de aldık, Kürt’ünü de… Türk’ünü de aldık, Arap’ını da… Hepsini aldık, reddetmedik, her türlü desteği de kendilerine veriyoruz. Türkiye, Suriye ve Irak’ta devam eden iç karışıklıklardan kaçan bunca insanı yıllardır sınırları içinde misafir ediyor. Bunların 275 bini tüm ihtiyaçları karşılanarak kamplarda, kalanı da kendi imkânlarıyla, vatandaşlarımızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın destekleriyle ülkemizin içinde değişik vilayetlerde muhtelif yerlerde ikamet ediyor.”
Türkiye’ye göre imkânları katbekat fazla olan Avrupa ülkelerinin tamamının kabul ettiği mülteci sayısının 200 bin civarında iken Türkiye’nin 2 milyonu aşkın mülteciyi misafir ettiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa kıtaya yakın zamanda gelen 20 bin mülteciyi 28 ülke arasında nasıl dağıtacağının tartışmasını yapıyor. Türkiye gerektiğinde bir hafta içinde 20 bin kişilik kamp kurabiliyorken, Avrupa’ya giden mülteciler gerçekten çok kötü şartlarda barınmaya çalışıyor. Kapısına dayanan mültecilere bile tahammül edemeyen Batının, Irak’a, Suriye, Libya’ya özgürlük, barış ve refah götürmek için çalıştığı iddiası inandırıcılığını kaybediyor” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE ELİNDEN GELEN HER TÜRLÜ YARDIMA DEVAM EDECEK”
Bölge ile ilgili Batı ülkelerinin tavrının, “ ‘Libya’da petrol var, Irak’ta petrol var, oradaki petrol kuyularına el koyalım’ şeklinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’ın petrol kuyularının yüzde 80’inin Batılı ülkeler tarafından işletilip kaymağının yendiğini, kalan yüzde 20’sinin de o ülkeye ‘al sen kullan’ dendiğini söyledi. Söylediği durumun aynısının Libya için de geçerli olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyadaki bu yapının kabul edilebilir olmadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konu ile ilgili değerlendirmelerini; Türkiye’nin bugüne kadar 6,5 milyar dolar harcama yaparak misafir ettiği mültecilere yardımcı olmaktan hiçbir zaman şikâyetçi olmadığını ve olmayacağını, huzura ve güvene kavuşana kadar Türkiye’nin elinden gelen her türlü yardımı yapıp gayreti göstermeye devam edeceğini, ancak dünyanın ortak sorunu olan bir hususta yükün tamamının Türkiye’ye bindirilmesinin de hakkaniyete uygun olmadığını söyleyerek tamamladı.
Türkiye’nin DAEŞ’le ve diğer terör örgütleri ile olan mücadelesine ve koalisyon gücü içerisinde yaptıklarına da dikkat çeken Cumhurbaşkanı konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Durum normale döndüğünde Türkiye insani ve ahlaki tüm görevlerini yerine getirmiş olmanın huzurunu yaşarken, diğer ülkelere aynı nazarla bakılacağını biz hiç sanmıyoruz. Buradan bir kez daha Avrupa başta olmak üzere, gelişmiş ülkeleri her geçen gün daha da tırmanan insani dramlar karşısında daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Özellikle dünya medyasını bu konuda taraflı değil, tarafsız ve bu konulara duyarlı olmaya davet ediyorum. Ve bu düşüncelerle bir kez daha B-20 Türkiye Konferansı’nın başarılı geçmesini diliyor, toplantının düzenlenmesinde emeği geçenleri özellikle kutluyorum. Daha müreffeh, daha güvenli, daha huzurlu, daha adil bir dünya için çalışan, katkı veren, fedakârlık yapan herkese şükranlarımı sunuyorum.”