Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından Astana’ya 130 km uzaklıktaki Akmola ili Ereymentau ilçesi yakınlarında bulunan Kumay Arkeoloji Kompleksindeki kazılarda elde edilen Türk tarihine ait 2000 yıllık kalıntıların koruma altına alınması ve gelecek nesillere aktarılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor.
TİKA, Kazakistan’da gerçekleştirdiği projelerle faaliyetlerine devam ediyor. Bu kapsamda Kazakistan’da farklı sektörlerde önemli projelere imza atan TİKA tarafından özellikle Türk tarihinin gelecek nesillere aktarılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor.
TİKA’nın destekleriyle 2009 yılından bu yana Kazak arkeologlar tarafından Hun ve Göktürk devirlerine ait tapınak, mezar ve yerleşim merkezlerine yönelik çalışmalar başlatıldı. Astana’ya 130 km uzaklıktaki Akmola ili Ereymentau ilçesi yakınlarında bulunan Kumay Arkeoloji Kompleksinde kazılarda elde edilen ve dağınık halde bulunan Türk tarihine ait 2000 yıllık kalıntıların koruma altına alınması amacıyla TİKA tarafından 2013 yılında çevreleme (metal çitlerin kesilmesi, metal rafların kesilme, kaynatma işlemleri ile gri astar boyaması, çift ve rafların montajı) çalışmaları yapıldı. Ayrıca söz konusu projeye ek olarak, Kazakistan’da Batı Göktürk Kağanlığı’na ait kalıntılara dair belgesel çekildi.
Kazakistan’ın başkenti Astana’ya 120 km uzaklıktaki Ereymentau bölgesinde yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda, Türk tarihinin çeşitli dönemlerine ait heykeller, yerleşim birimleri ve mezarlar bulundu. Kazakistan Cumhuriyeti Nazarbayev Merkezi tarafından yapılan söz konusu arkeolojik çalışmalar bir araya getirilerek akademik dünyaya tanıtılmak amacıyla Dr. AimanDosımbayeva ve AbdinurNuskabay tarafından yazılan kitabın 1000 adet basımı TİKA tarafından gerçekleştirildi.
Kazakistan’ın başkenti Astana’ya 120 kilometre uzaklıktaki Kumay Nehri civarlarında yapılan arkeolojik kazılarda Türk dönemlerine ait tarihi buluntular inceleniyor.
Akdeniz Üniversitesinden yapılan açıklamaya göre, L.Gumilev Avrasya Milli Üniversitesi’nin “Türk Jeopolitik Fenomeni: Kökeni ve Süreklilik Uluslararası Projesi” çerçevesinde, Kumay Türk Arkeoloji - Etnografya Kompleksi anıtlarında Prof. Dr. Ayman Dosimbayeva başkanlığında kazı çalışmaları yapılıyor. TİKA tarafından desteklenen çalışmalara Türkiye’den de bilim adamları davet edildi. Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Karaçağ ile Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ömer Zaimoğlu da çalışmalarda yer alıyor.
GÖKTÜRKLER’DEN GÜNÜMÜZE
2012 yılında başlayan çalışmaların Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılacak EXPO 2017’ye kadar tamamlanması planlanıyor. 2012 - 2013 yıllarında yapılan çalışmalara Türkiye’den 5, Kazakistan’dan 35 olmak üzere 40 bilim adamı katıldı. Proje kapsamında yapılan çalışmalar ve bu çalışmaların Türkler açısından önemi konusunda açıklamalarda bulunan Yrd. Doç. Dr. Zaimoğlu, Kumay Nehrinin zengin arkeolojik verilere sahip, birkaç bin yıllık dönemin kültürel mirasını yansıtan, Buyratau Milli Parkı’nın sınırları içerisinde kalan bir bölge olduğunu belirtti.
Göktürkler döneminden günümüze ulaşan Bilge Kağan, Kültegin ve Tonyukuk anısına dikilen anıtlara kazınan Türkçe metinlerde, Türk milletinin refahının ve bekasının, birlik olma ve vatan toprağını kutsal bilip sahiplenmeye bağlı olduğunun yazıldığını anlatan Yrd. Doç. Dr. Zaimoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Altay, Sayan ve Tanrı Dağlarında yer alan Türkçe yazıtlarda, toprağın, dağın, ırmağın ve diğer kaynakların kutsandığı görülür. Bu anlayışla vatanına ve milletine kendini adamış kahraman atalarını abideleştirmişlerdir. Bunların arasında en çok tanınanları, Kazakistan’da Merke ve Jaysan ile Doğu Kazakistan Sarı Arka bozkırında bulunan çok sayıdaki Türk anıtlarıdır. Kumay kompleksinde, Prof. Dr. Ayman Dosimbayeva tarafından ilk defa bilim âlemine tanıtılan ve onun başkanlığında sürdürülen arkeolojik kazılarla, kültür katmanlarının farklı dönemlere ait örnekler serisi keşfedilmektedir. Tunç devrine ait kalıntıların, çit, kurgan gibi farklı tiplerde mezarların, dönemin tüm evrelerini aydınlatmaya imkân verecek nitelikte olduğu görülmektedir. Kazılarda erken demir çağına ait kurganlar, bıyıklı kurganlar, tekli ve çift taş heykellere sahip Türk tören çiftleri (Kuttören Anıtları) ve Orta Çağ’a ait mezar yapılarıyla büyük ölçekli olduğu anlaşılan binalara ait yapı kalıntılarıyla erken çağlardan günümüze, hemen her devrin kültürünü yansıtacak zenginlikte buluntular elde edildi.”
Bölgede günümüze ulaşmayı başaran ve Türklerin ortak mirası olan tören alanları ve taş heykeller ile çitlerin duvarlarına kazınan soy damgaları gibi özellikler, Türk topraklarının kutsallığı fikrine bir kez daha işaret ettiğini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Zaimoğlu, “Eserlerin bilimsel açıdan incelenmesi ve analitik olarak kavranmasıyla ilgili çalışmaların kapsamı genişletilerek sürdürülmektedir. Anıtların restorasyonu, korunması ve alanın açık hava arkeoloji ve etnografya müzesine dönüştürülmesi niyeti ve çabaları önemli adımlardır. Bu çalışmaların neticesinde Kumay Nehri bölgesindeki anıtların Türklerin kadim tarihlerinin tanıkları olarak geleceğe taşınmaları sağlanacaktır” diye konuştu.