Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan medeniyetler tarihinin İslam medeniyeti görmezden gelinerek yazılamayacağını belirterek, "Bilimi yalnızca batıya hasretmek, Müslüman alimleri yok saymak kasıtlı değilse, ancak cehaletle izah edilebilir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Havalimanı’nda düzenlenen “Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Kapanış Töreni” ne katıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışını yapılan Modern Bilimin Öncüleri İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Sergisi’nin önemine değinerek, “İnsanlık tarihi savaşlardan daha ziyade ilmi zenginliklerle şekillenerek bu günlere gelmiştir. Tarih bugün bize geçmişimizi kucaklamanın yanında geleceğimizi kurma fırsatı da veriyor. Büyük bir medeniyet inşa eden milletin mensubu olduğumuz aklımızdan çıkarmamalıyız. Asırlar boyu İstanbul’u, Kahire’yi, Şam’ı, Bağdat’ı bilim ve kültür merkezi haline getiren İslam dünyasının tarihine yaraşır bir dirilişi gerçekleştirmesi mümkündür. Binlerce yıldır insanlığın sahip olduğu birikimin en önemli taşıyıcılarından olan İstanbul’umuz İnşallah gelecekteki büyük atılıma da ev sahipliği yapacaktır. Sergiyi ziyaret edecek her yaştan kardeşimizin medeniyet perspektiflerinin gelişeceğine, zenginleşeceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“MEDENİYETLER TARİHİNİ İSLAM MEDENİYETİNİ GÖRMEZDEN GELEREK YAZMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Medeniyetler tarihi yazanların büyük bir yanlışa düştüğünün altını çizen Erdoğan, “Bilim tarihi bugünkü kaynakları büyük ölçüde Avrupa referanslarıdır. Oryantalist bakış açısı ürünüdür. Avrupayı bilimsel gelişme merkezine alan ve bilimler tarihini neredeyse 500 yıl öncesinin icat ve keşifleriyle başlatan bu bakış açısı, eksik ve yanıltıcıdır. Esasen Avrupalı bilim adamları da bilir ki kendileri bu birikimle tanışmamışken İslam şehirlerinin çoğunda kıymetli eserlerden oluşan kütüphaneler mevcuttu. Bu kütüphaneler hem İslami ilimlerde, hem pozitif bilimlerde binlerce alim yetiştirmiştir. İslam bilginleri bilimsel düşünceye kaynaklık edecek çok yönlü araştırmalar yapmış, başarılı sonuçlara ulaşmıştır. Örneğin algoritmaya ismini veren El Harzemi’dir. Açıların pergelle ölçümünü geometriye kazandıra El Kendi’dir. Ondalık kesirleri geliştiren El Kaşi’dir. Farabi El Medine-tül Fazıl Medinetü’l Fazıla eseri ile ilham kaynağı olmuştur. Modern tıp biliminin temelini atan İbni Sina, İbni Rüşt gibi binlerce İslam bilginin görmezden gelinmesi mümkün olabilir. Bilimi yalnızca batıya hasretmek, Müslüman alimleri yok saymak kasıtlı değilse, ancak cehaletle izah edilebilir. Medeniyetler tarihini İslam medeniyetini görmezden gelerek yazmak mümkün değildir. Türkiye olarak bu bilinçle bilim ve teknoloji sahasında ulusal ve uluslararası seviyede büyük atılımlar gerçekleştirme gayretindeyiz” diye konuştu.
İLİM ÇOK EMEK SABIR VE AZİM İSTER
Günümüzde insanlığın bilim ve teknolojide vardığı noktanın hayranlık uyandırıcı olduğun söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İlim çok emek sabır ve azim ister. Biruni boylam derecelerini ölçmek için Gazze’den Bağdat’a 2 sene yürüyüş yapmıştır. Fuat Sezgin hocamız günün 17 saatini çalışarak geçiren ve daha fazla çalışamadığı için hayıflanan bir ilim adamıydı. Fuat Sezgin hocamız bize neyi kaybettiğimizi hatırlatmıştır. Kendisi ‘Türkiye’de bir uyanma başladı’ derken sahip olduğu büyük birikime bakarak konuşuyordu. Ülkemizin Fuat Sezgin hoca gibi bir deryayı çok geç keşfetmiş olması en büyük kaybımızdır. Acımız ‘İslam medeniyetinin büyüklüğünü kendi insanımıza anlatmak, batılılara anlatmaktan zor’ tespiti acı bir gerçeği ifade eder. Yıllarca bu milleti aşağılık kompleksi bataklığında çırpınmaya zorlayanların istediği de buydu. Geçmişte ilim adına bir şey yapılmıyor muydu, Yapılıyordu. Ama ilk düğme yanlış iliklenince doğru sonuçlara ulaşılamıyordu. Üniversiteler başta olmak üzere bu konuda öncülük etmesi gereken kurumların asli işleri yerine, öğrencinin kılıf kıyafeti gibi meselelerle uğraştıkları için ilim adına mesafe kat etmek mümkün olamıyordu. Bize sergide rehberlik eden Sümeyye kızımız başörtüsü nedeniyle ülkemizde okuyamayıp, Avusturya’ya gidip orada üniversitesin bitirip, başarılı bir matematikçi olarak ülkemiz dönmüş ve bu güzel sergiyi hazırlayan kardeşlerimizden biri olmuştur. Biz bu yanlışlığı düzelttik. Ülkemizin ve milletimizin medeniyetiyle, tarihiyle, kültürüyle barışmasını sağlayarak başlangıcın doğru olmasını sağladık. Sonrası kendiliğinden geliyor” şeklinde konuştu.
“150 MİLYON YOLCU KAPASİTESİ HAZIRLIKLARINI HIZLANDIRMAK GEREKİYOR”
Türkiye’nin son 17 yılda bilim ve teknoloji alanında da önemli adımları attığını söyleyen Erdoğan, “
“Şu anda içinde bulunduğumuz İstanbul hava limanı bu başarının en güzel örneklerinden biridir. Türkiye bu abide esere sahip olana kadar içeride ve dışarıda pek çok engelle karşılaşmıştır. Yeri gelmiş projenin dış kredilerini iptal edilmiş, yeri gelmiş olumsuz kampanyalarla inşaat durdurulmak istenmişti. Ülke ve millet olarak kararlı duruşumuz sayesinde bugün herkesin hayran kaldığı bu eser ortaya çıkmıştır. Daha bu eserde yapılacak çok şeyler var. Onlar da bittiği zaman bu eser çok daha farklı bir konuma gelmiş olacak. Tam kapasiteyle nisan ayında hizmet vermeye başlayan hava limanımızda bugün 50 milyonuncu yolcuya ulaşıldı. Onu da Amerika’ya uğurlamak için kendileri ile bir merasim düzenlendi. Böylece ilk etabın kapasitesi olan 90 milyon yolcu hedefine kısa sürede varılacağı anlaşılıyor. Bu da bize 150 milyon yolcu kapasitesi ile ilgili hazırlıkları hızlandırmak gerektiğini gösteriyor. Ardından 200 milyon kapasiteye yürüyeceğiz” açıklamalarında bulundu.
Cuma günü Türkiye’nin yeri otomobil projesinin tanıtımı yapacaklarını vurgulayan Erdoğan, “Uzaydan denizlerin altında kadar her yerde Rabbimizin bize bahşettiği tüm zenginlikleri keşfetmenin çalışmaları içindeyiz. İnşallah 2053 ve 2071 vizyonlarımızla hedeflerimize ulaşmış, medeniyetimizi yeniden yükseliş müjdesini paylaşmış olacağız” dedi.