Srebrenitsa’da eşi ve oğlu Sırplar tarafından katledilen Saliha Osmanoviç, bir yılda 8 binden fazla masum Boşnak’ın katledildiği Srebrenitsa katliamını kabul etmeyen Avusturyalı yazar Peter Handke’e seslenerek, “Katliamın kanıtı işte bu mezarlık” dedi. Srebrenitsa annelerinin öfkeyle tepki gösterdiği Handke’nin inkar ettiği katliamın kanıtı anıt mezarlık havadan görüntülendi.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’da yaşanan en büyük katliam olarak kayıtlara geçen Srebrenitsa katliamının acıları, katliamın üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala yaşanıyor. Eşini, çocuklarını, hatta tüm yakınlarını kaybeden anneler, bugün tek başına hayatta kalma mücadelesi veriyor. Bir yılda 8 bin 372 kişinin öldürüldüğü katliamda geride kalan annelerden Şuhra Osmanoviç, Meyra Cogas, Feride Yusiç, Saliha Osmanoviç, Nura Mustafiç, Fatima Hasanoviç, Refiha Hacıboliç katliam ve sonrasında yaşanan acıların en büyük tanıklarından. Katliam esnasında bazıları eşini, bazıları çocuklarını, bazıları ise yakınlarının tamamını kaybetti. Bugün katliamın olmadığını iddia edenlerin karşısında duran anneler, yaşanan katliamdan sonra evlerinden, bir zamanlar çocuklarının yürüdüğü topraklardan ayrılmak zorunda kaldı. Yıllar sonra Srebrenitsa’ya geri dönen anneler, gözyaşları ile anlattıkları hayatta kalma mücadelesini anlatarak, unutulmamak istediklerini dile getirdiler.
"ELİNDE BİR POŞETLE GERİ DÖNDÜ"
Şuhra Osmanaviç, savaş sırasında eşini ve oğlunu kaybetti. Tek başına yaşam mücadelesi veren Osmanaviç, katliama kurban verdiği yakınlarının mezarı başında dua etti. Yine katliamın ardından yaşadığı topraklardan ayrılan Meyra Cogas ise, 2002 yılında Srebrenitsa’ya geri döndü. Yıllar önce yaşanan zorluklara rağmen topraklarına dönen kadın, bugün ne yazık ki evinde kalamıyor. Acısına rağmen bir zamanlar çocuklarının yaşadığı topraklara sığınan Cogaz, hala öldürülme tehdidi alıyor. Elinde bir poşetle evine dönen gözü yaşlı anne, öldürülme girişimi nedeniyle evinde kalamayarak bir başkasının evinde yaşıyor. Öldürme girişimini boğazı düğümlenerek anlatan Cogaz, bir komşusu sayesinde kurtulmayı başardığını söyledi.
“BİR YERDEN ÇIKACAKLAR GİBİ GELİYOR”
Feride Yusiç de eşini ve üç çocuğunu katliamda kaybetti. 2002 yılında evine geri dönse de bugün Bayramoviç köyünde tek başına korku dolu bir şekilde yaşamaya çalışan Yusiç, “Çocuklarım burada yürüyordu, geziyordu. Bir yerden çıkacaklar gibi geliyor” diyerek ne kadar zor olsa da çocuklarının anısına sahip çıkmaya çalıştığını boğazına düğümlenen kelimelerle anlattı. Yaşanan acıları dile getirmenin zorluğunu bir kez daha ifade eden anne, ne kadar zor olursa olsun böyle bir acının ancak anlatılarak bir kez daha yaşanmasının önüne geçileceğini söyledi.
EŞİ VE OĞLU SIRP ASKERLER TARAFINDAN KANDIRILARAK KATLEDİLDİ
Srebrenitsa'ya 40 kilometre uzaklıktaki Dobrak köyünde yaşayan Saliha Osmanoviç, eşini ve iki oğlunu kaybetti. 8 Mayıs 1992’de evini terk eden Osmanoviç, evine ancak 2010 yılında dönebildi. Çatısı, eşyaları olmayan evine yerleşmeye çalışan Osmanoviç, katliam sırasında Sırp ordusunun başkomutanı olan Ratko Mladiç’i de yakından gördüğünü ve hiçbir şeyden korkmadığını dile getirdi. Osmanoviç, savaş sırasında Sırp askerleri tarafından kandırılarak kendilerini güvende hissetmeleri sağlandıktan sonra eşi ve oğlunun katledildiğini başı dik ancak özlemle anlattı.
Srebrenitsa annesinden Nobel Ödüllü yazara: “Katliamın kanıtı işte bu mezarlık”
Cehennemi yaşadıklarını ifade eden Osmanoviç, Nobel Edebiyat Ödülü’nün Srebrenitsa katliamını inkar eden Avusturyalı yazar Peter Handke’ye verilmesine de tepki göstererek, “Herkes katliamın olmadığını söyleyebilir, burada katliam oldu. Her şey burada, göz görüyor. Katliamın kanıtı işte bu mezarlık" dedi.
“HEP BEKLEDİM AMA DÖNEN OLMADI”
İki oğlunu savaşta kaybettiğini söyleyen Refiha Hacıboliç ise, “Hep bekledim ama dönen olmadı” ifadesini kullandı. Nobel Ödüllü yazarın sözlerini hatırlatan Hacıboliç, “Katliamın olmadığını söyleyenler oluyor son zamanlarda. Çıksın bu tepeden bir baksınlar, görecekler katliamın olup olmadığını. Nobel Ödülü alan adam da katliamın olmadığını iddia etti. Gelsin baksınlar, anlayacaklar. Çok zor zamanlar geçirdim. Hastaydım, bana bakan olmadı. Geri döndüm, çünkü çocuklarımın yaşadığı yerleri, yürüdüğü toprakları görmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
KATLİAMIN KANITI MEZARLIK HAVADAN GÖRÜNTÜLENDİ
1995 yılında Sırplar tarafından katledilen 8 bin 372 Boşnak’ın kabrinin bulunduğu mezarlık havadan görüntülendi. Yakın tarihin utanç tablolarından biri olan katliamda hayatını kaybeden ve kimlik tespiti yapılan kişiler bu anıt mezara defnediliyor. Mezarlıkta geçtiğimiz Temmuz ayında kimlik tespiti tamamlanarak defnedilenlerin kabirleri de görüntülendi.