Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen İlim Yayma Ödül Töreni'ne katıldı. İlim Yayma Ödül Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Temelleri 68 yıl önce atılan cemiyetin bizlerde ekmeğini yedik. Onun tasından çorba içtik. Karavanasına her sabah çaydanlıkla oradan bardağından çayı aldık ve öyle yetiştik. Oradaki büyüklerimize ne kadar şükranla anarsak azdır. Allah onlardan razı olsun, mekanları cennet olsun. Bu harekat şehit başbakan merhum Menderes’in teklifiyle başlayan bir meyve olarak bu günlere geldi. Milletin iradesine saygının, milletin hukukuna riayetin ve sahip çıkmanın sembolü olan bu müessese ülkesinin ve milletinin hayrının yüz binler yetiştirmiştir. Kurulduğu günden bugüne kadar sönmeyen ocak giderek büyüyen iman ateşinin hak yolunda adı haline gelmiştir. Bu cemiyet ayrıştıran ve bölenlerin değil, birleştiren ve kucaklaştıranların yuvası olmuştur. Milli ve yerli aklın rehberliğinden memleket hayrına büyük hayallerin kurulduğu yerdir. Bütün kalbimle inanıyorum ki bu ocak bugüne kadar olduğu gibi inşallah milli iradenin yılmaz savunucusu olacaktır. Birlik ve beraberliğin bu numune kurumu değerlerimize bağlı nesiller yetiştiren bir çatı olarak nice yıllar hizmet verecektir” dedi.
“GEÇMİŞİN ACI TATLI DERSLER ALARAK İSTİKBALE ODAKLANACAĞIZ”
“Asırlar boyunca medeniyetimiz dünyanın bütün ilim pınarlarının memba olmuştur” diyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fikirle, yazıyla ve amelle ilim peşinde ömür harcayan ecdadın tıptan, astronomiye, mühendislikten sosyal bilimlere kadar her alanda sergilediği başarıları iftiharla yad ediyoruz. Peki buna rağmen nasıl olduğu da bugün ilmin her alanında geriye düştük. Bizden ilham alarak yola çıkanlar şimdi fersah fersah önümüze geçmişken biz nasıl oldu da bizim sahip olduğumuz mirasımızın farkına varamadık. Bu soruların üzerine cesaretle düşünüp doğru cevapları bulmadan coğrafyamızın ve kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntıları çözemeyiz. Çözümü kendi içimizde kendi ruhumuzda kendi zihnimizde kendi dünyamızda bulacağız. Bize düşen medeniyetimiz üç tasavvurunu kalbi selimi, zevki selimi, aklıselimi kendi geçmişimizde aramak bulmak, yeniden yorumlamak ve geleceğe taşımaktır. Hep aynı şeyleri yaparak her defasında farklı sonuçlar beklemek akıl ve basiret sahiplerinin hiçbir zaman çözüm yolu değildir. Dünyanın bizim karşı karşıya bulunduğumuz her yeni duruma uygun yeni duruşlar, yöntemler geliştirmeliyiz. Bunu yaparken Türkiye’nin yaşadığı FETÖ tecrübesi ve halen medeniyet coğrafyamızda şahit olduğumuz pek çok hadisenin bize verdiği mesajlarını doğru okumalıyız. Medeniyetimiz kültürümüzün kendi dinamikleri içinde doğmayan tek gayesi ümmete, millete hizmet etmeyen hiçbir güç, iktidar, yapı bize iki asırdır hasretini çektiğimiz şahlanışı yaşatamadı. Kökleri sağlam olmayan ağaç, gövdeye sıkı sıkı bağlı olmayan dal, ona güçlü tutunmayan yaprak varlığını sürdüremez. Mevlana’dan aldığımız ilhamla bir ayağımızı kültürümüze, değerlerimize sabitleyerek, diğeriyle tüm dünyayı tüm evreni kucaklayacağız. Geçmişin acı tatlı dersler alarak istikbale odaklanacağız. Sadece sorunlara sadece eşiklerimize değil bunları çözecek değil bunları çözecek ilaçları bulmaya yoğunlaşacağız” diye konuştu.
“SON 17 YILDA İLMİ FAALİYETLERDE DE ADETA BİR SİLKİNİŞ, BİR KABUĞU KIRIŞ BİR YENİDEN DİRİLİŞ DÖNEMİNE GİRDİĞİMİZİN İFADESİDİR”
Türkiye’nin son 17 yılda her alanda olduğu gibi ilim alanında da gelişme gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin bilhassa son 17 yılı diğer alanlarla birlikte ilmi faaliyetlerde de adata bir silkiniş, bir kabuğu kırış bir yeniden diriliş dönemine girdiğimizin ifadesidir. Elbette yapmamız gereken çok iş var ama hamd olsun istikamet çizilmiş ve kutlu yürüyüş başlamıştır. Sayıları 207’yi bulan üniversitelerimiz, bilimsel araştırma faaliyeti yürüten kurumlarımız, özel kuruluşlarımızı çalışmaları devam ediyor. Eskiden yurtdışına giden bilim ve araştırma insanlarımızın göçü artık tersine dönmüştür. İlmi ve akademik bakımdan olgunlaşmış kendi alanında çığırı açıcı eserler vermiş vatandaşlarımız ülkemize ve milletimize minnet borcunu ödemek için buraya geri dönüyor. Uluslararası lider araştırmalar programıyla TÜBİTAK’ımız son birkaç yıldır. çok büyük çabalar veriyor. İnşallah önümüzdeki dönemde insan yetiştirmek için öğrence akademisyen değişim programlarına ağırlık vereceğiz” şeklinde konuştu.
“KÜRESEL MÜLTECİ FORUMUNDA MÜLTECİLER İÇİN BULUNULAN 7,5 MİLYAR DOLARLIK TAAHHÜT DEVEDE KULAK MİSALİDİR.”
İsviçre ve Malezya ziyaretlerinden bahsederek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geride bıraktığımız hafta İsviçre ve Malezya’yı kapsayan yurtdışı seyahatimiz oldu. Cenevre’de Birleşmiş Milletler öncülüğünde ilk kez düzenlenen Küresel Mülteci Forumuna katılarak, eş başkanlık yaptım. En fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan dünyanın en cömert ülkesi olarak Cenevre’de Türkiye’nin mazlumlara sahip çıktığını anlattık. Her yıl milyonlarca insanı vatanların terk etmelerini zorlayan sebepleri ve bunların çözüm yollarını muhataplarımızla paylaştık. Meselenin imkan kısıtlığı olmadığını vicdan ve empati eksikliği olduğunu rakamlarla ifade ettim. Suriye’nin kuzeyinde hayata geçirmeyi planladığım güvenli şehirler gibi insani dramları hafifletecek ve mültecilerin geri dönüşlerini gerçekleştirecek projelere ağırlık verilmesinin gerekliliğini ifade ettim. Ayrıca Suriye’de attığımız adımların önemini ve Suriyeli mültecilerin geri dönüşleriyle ilgili pozitif gelişmeleri anlatma fırsatı buldum. Foruma katılan ülkeler dünyadaki mültecilerin yükünü paylaşma adına 7,5 milyar dolarlık bir taahhütte bulundu. İki trilyon doların silahlanmaya ayrıldığı bir trilyon doların ise lüks tüketime harcandığı bir dönemde bu rakam elbette devede kulak misalidir. Avrupa’nın mülteci sınırlarının dışarıda tutulması için tahsis ettiği miktar bile forum kapsamında ayrılan miktarın kat ve kat üstündedir. Sembolik meblağlarla mültecilerin sıkıntılarına çözüm bulunamayacağı gayet açıktır. Daha önce yerine getirilmeyen sözlerin acısını çok çekmiş bir ülke olarak biz vaatten ziyade icraata bakıyoruz. Bundan sonraki süreçte alınan kararların takipçisi olup, uygulamaya geçmesi için gayret göstereceğiz. Bilhassa Batılı zengin ülkelere artık denizin bittiğini mülteci sorunundan kaçmalarının daha fazla mümkün olmadığını söylemeyi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
”80 BİNİN ÜZERİNDE İDLİBLİ KARDEŞİMİZ ÜLKEMİZ SINIRINA DOĞRU GÖÇE BAŞLADI”
Türkiye’nin yeni bir göç dalgasını kaldıramayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Milli gelire oranlar dünyada özellikle en az gelişmiş ülkelere en fazla destek veren birinci sırada ülkemizdir. Diğerleri bunun sadece lafını yapıyor. Bir numara biziz. Türkiye Suriye kaynaklı yeni bir göç dalgasını kaldıramaz. 4 milyon insanın idlib’teki son katliamlarda sebebiyle bu bölgede tekrar ciddi bir hareketlilik oluştu. Bombardımandan kaçan 80 binin üzerinde İdlibli kardeşimiz ülkemiz sınırına doğru göçe başladı. İdlib halkına yönelik vahşet son bulmazsa bu sayı daha da artacaktır. Böyle bir durumda Türkiye bu göç yükünü tek başına taşımayacaktır. Bizim maruz kalacağımız baskının olumsuz yansımaları başta Yunanistan olmak üzere bütün Avrupalı ülkelerinde hissedeceği bir konu olacaktır. Bu durumda 18 Mart Mutabakatından önce yaşanan sahnelerin yaşanması kaçınılmazdır. Biz Rusya nezdinde saldırıların son bulması için her türlü çabayı gösteriyoruz. Nitekim yarın bir heyeti Moskova’ya gönderiyoruz. Görüşmeleri yapacaklar alınacak neticelere göre atacağımız adımları belirleyeceğiz. Avrupa ülkelerini Türkiye’nin attığı meşru adımları köşeye sıkıştırmak yerine enerjilerini katliamı engellemek için çaba harcamaya davet ediyoruz. Diğer türlü İdlib’teki yangının kendi topraklarına sıçramasına mani olamayacaklardır” diye konuştu.
“TÜM DÜNYAYA ANLAMLI BİR MESAJ VERDİK”
Malezya’da yapılan çalışmalarla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cenevre’den sonra Malezya başbakanıyla bu sene ilk kez liderler seviyesinde düzenlenen Kuala Lumpur Zirvesi'ne iştirak ettim. Malezya ile 14 iyi niyet muhtırası imzalayarak stratejik alandaki işbirliğimizi güçlendirdik. İnşallah önümüzdeki dönemde burada atılan imzaların meyvelerini inşallah toplayacağız. İkinci gününde İslam dünyasının dört bir ucundan zirveye katılan akademisyenler, STK, kanaat önderleriyle bir araya geldik. Müslümanların etnik ve mezhep eksenli iç kavgalarla yorulmak, yıpratılmak istediğinde bir dönemde İran, Katar, Malezya ve Türkiye olarak tüm dünyaya anlamlı bir mesaj verdik. Çatışmanın değil barışın, ayrışmanın değil vahdetin safında olduğumuzu dost düşman herkese gösterdik. Gerek açılış konuşmamızda gerekse zirvenin diğer toplantılarında İslam aleminin içinde bulunduğu duruma dikkat çektik. Malum bazı ülkeler ellerindeki imkanları Müslümanların güçlenmesi ve başarısı için değil adeta parçalanmışlıklarını devam etmesi için yapıyor. Kimi zaman diplomatik baskı yaparak, kimi zaman açıktan tehdit ederek İslam dünyasının kendi meselelerini konuşması ve çözüm üretmesi engelleniyor. Ne zaman Müslümanlar üzerindeki ölü toprağı temizlemeye çalışsa içeriden birileri sürekli bu süreci sabote ediyor. Müslümanlar ayağa kalkmaya çalıştıkça batılı ülkemizdeki gafiller paçamızdan çekiyor. Yemen’den Libya’ya kadar İslam alemindeki çatışmaları körükleyenler de bu çevrelerden başkanı değildir. 251 vatandaşımız şehit olduğu 15 Temmuz darbesinin finans ayağında bu odakları görüyoruz. Bunların sabotajlarına rağmen hedeflere yürümeye devam ediyoruz" diye konuştu.
“BİZDE GÜÇLENDİKÇE İSLAM DÜNYASININ MESELESİYLE DAHA FAZLA İLGİLENDİKÇE İÇERİDEN VE DIŞARIDAN SALDIRILARA MARUZ KALIYORUZ”
İlim Yayma Camiasının çalışmalarından dolayı gurur duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atalarımız yüksek dağın başı da dumanlı olur diyordu. Bizde güçlendikçe ekonomik bakımdan bağımsızlığı perçinledikçe İslam dünyasının meselesiyle daha fazla ilgilendikçe içeriden ve dışarıdan saldırılara maruz kalıyoruz. Son 17 yılda elde ettiğimiz başarıların gerisinde her aşaması zorluklarla görülü çetin bir mücadele vardır. Ne vesayete, ne teröre ne de uluslararası şer odaklarına karşı elde ettiğimiz hiçbir zafer bize altın tepside sunulmadı. Ne yaptıysak birlik ve dayanışmayla hareket ettiğimiz için başardık. Bu süreçte İlim Yayma Camiamızla beraber Türkiye davasına gönül vermiş diğer sivil toplum kuruluşlarımızın desteğini aldık. Sizler kendi alanlarınızda yürüttüğünüz çalışmalarla, ülkemizin yolunu ayrık otlarından temizlediniz. Sizler bilhassa beşeri sermaye için ciddi çabalar harcadınız. Varsın birileri İlim Yayma Camiasıyla bağını koparmayı marifet sansın. Varsın birileri makamları gereği bulundukları görevlerden imtina etsin. Biz sizlerin ne yaptığını ne tür fedakarlıklar gösterdiğinizi biliyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak daima iftihar ettim gurur duydum. İnşallah bundan sonra sizin yanınızda durmayı sürdüreceğiz. Sizlerden de aynı kararlılıkla yolunuzu devam etmenizi bekliyorum” ifadelerini kullandı.
İlim Yayma Ödülleri töreninde ödül alan isimler şöyle;
Mühendislik, Doğa ve Sağlık Bilimleri Ödülü: Prof. Dr. Mehmet Zahmakıran
Sosyal Bilimler Ödülü: Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu
İlim Yayma Büyük Ödülü Kategorisi: Prof. Dr. Fikrettin Şahin