ENİSE YAPAR - TÜRKER BEKTAŞ
ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz, kızların erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik, etmiyoruz. Şu anda, yurtlarımızda kızlarımızın erkek öğrencilerle ayrıştırılması çalışmalarını devam ediyoruz. Şu anda yüzde 75 oranında bunu gerçekleştirdik. Bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyaca cevap veremediğimiz için bazı yerlerde evlerde kalma noktasında sıkıntılar yaşanıyor. Buralarda, bütün güvenlik güçlerimize, emniyetlerimize, valiliklerimize gelen istihbari bilgiler var" dedi.
KUTLAMA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Milletimizin ve İslam coğrafyasının yeni hicri 1435 yılının kanayan İslam coğrafyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Cumartesi ve pazar günleri Kızılcahamam'da partimizin 21. istişare toplantısını hep birlikte gerçekleştirdik. Dünyanın ülkemiz ve teşkilatımızın güncel meselelerini iki gün boyunca samimi bir ortamda her zaman olduğu gibi son derece özgür ve demokratik atmosferde istişare ettik. Öncelikle 21. istişare toplantımızın bir kez daha ülkemiz, milletimiz ve demokrasimiz için özellikle AK Parti Teşkilatı için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum" dedi. Toplantının, mümkün olduğunca kapalı bir ortamda yapılmasının nedenlerinin olduğunu anlatan Erdoğan, toplantının samimi bir havada gelişmesi, tam bir özgürlük, serbestlik ortamında gerçekleşmesi için 2 gün boyunca dışarıyla bağlantının kesildiğini ifade etti. Toplantıda konuşulan konuların dışarıya yanlış ve eksik şekilde sızdırıldığını söyleyen Erdoğan, "Yazılı görsel ve sosyal medyada istişare toplantımızda konuşulduğu söylenen bazı konular yer alıyor. Ben, karakteri itibarıyla farklı bir siyasetçiyim ve bir yerde konuştuğumu inkar etme anlayışına sahip bir insan değilim. Ne yapıyorsak bilerek yaparız, ne söylüyorsak da arkasında durarak söyleriz öyle eğilerek bükülerek omurgasız bir şekilde birşeyi sürdürmenin gayreti içinde olmadım. Bu ülkede başbakanlık görevini bu millet bize verdi, iktidarı da bize verdi" ifadelerini kullandı.
AK PARTİ TANIMLAMASI
AK Parti'nin muhafazakar, demokrat bir parti olduğunu belirten Erdoğan, "Partimiz olarak da partimiz olarak neler yaptığımızı neler yapmamız gerektiğini de biliriz. İlk defadan kimsenin yaşam tarzına karışmayacağımızı hep söylememize rağmen birçok yerde işte yaşam tarzımın şöyle değiştirildi, böyle değiştirildi' gibi ithamlarla da karşı karşıyayız. 4,5 yıl İstanbul'da büyükşehir belediye başkanlığı yaptım. Aynı ithamlarla hep karşı karşıya oldum ama 4,5 yıl yaptığımız bu belediye başkanlığında biz sonunda o söylenenlerden dolayı değil, bir şiirden dolayı içeri atıldım. Niye, suyu bulandırdın dediler bunu yaptılar. Şimdi, 11 yıldır biz Türkiye'ye hizmet ediyoruz. Türkiye yönetiminde hep yine buna benzer arayışlar devam ediyor. 11 yıllık şu yönetimde AK Parti iktidarı kimin yaşam tarzına müdahale etti, karıştı. Sen niçin böyle yaşıyorsun niçin böyle yaşıyorsun böyle bir durum mu söz konusu? Eğer bu ülkede birileri zulme uğradıysa o muhafazakar kesimdir. Zulme uğrayan, bu ülkede hep muhafazakar kesim olmuştur ve acımasızca bu yapılmıştır. Eğitimde, sağlıkta, emniyette yapılmıştır. Hep bunları yaşaya yaşaya bu günlere geldik. Şu anda bu devran değiştiği için birileri birşeyler kapmaya ve bunun gayreti içinde girmeye çalışıyor" şeklinde konuştu.
ÇOCUKLARI BİZE EMANETTİR
"Biz sorumluluk makamında olan muhafazakar demokrat bir kimliği sahip olarak, bu ülkede anne-babaların ebevenylerin çocukları bize emanettir" diyen Başbakan Erdoğan, açıklamasında şunları kaydetti:
"Biz, kızların erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik, etmiyoruz. Bazı gazeteler şöyle yazmış, köşe yazarları şöyle yazmış. Ne yazarlarsa yazsınlar dünyada eğitim-öğretim psikoloji içerisinde bile bunun verimlilik açısından bunun izahi yapılamaz ve biz buna da kesinlikle müdahil olduk. Şu anda, yurtlarımızda kızlarımızın erkek öğrencilerle ayrıştırılması çalışmalarını devam ediyoruz. Şu anda yüzde 75 oranında bunu gerçekleştirdik. Bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyaca cevap veremediğimiz için bazı yerlerde evlerde kalma noktasında sıkıntılar yaşanıyor. Buralarda, bütün güvenlik güçlerimize, emniyetlerimize, valiliklerimize gelen istihbari bilgiler var. Bu istihbari bilgilerden hareketle de valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyor. Bundan neden birileri rahatsız oluyor? Bazı köşe yazarları inadına bu tür şeyleri yazıp çizecekler diye' kusura bakmasınlar biz bu ihbarları bir kenara atamayız ve valiliklerimiz de emniyet teşkilatımız da bu tür ihbarları değerlendirir ve bunların üzerine gider. Aynı apartmanın içerisinde bakıyorsunuz daire komşuları bu tür şeylerin ihbarını yapıyor. Buralarda nelerin olduğu karmakarışık her tür şey olabiliyor ondan sonra anne babalar feryat ediyor. Devlet nerede diyor? Devletin burada olduğu anlatmak için bu adımlar atılacaktır. Bunlara da bir muhafazakar demokrat iktidar olarak bizler müdahil olmak durumundayız. Bu yaşam tarzına müdahale değildir, kimse bunu bu şekilde yorumlamasın. Yorumlayanlar varsa buyursunlar yorumlasınlar. O şekilde aynen devam etsinler ama biz böyle bir sorumluluğun manen altına giremeyiz. AK Parti kimliğinde böyle bir sorumluluğun altına girmek yok. Şahsen bulunduğum makam ve değerler asla buna müsaade etmez. Ben başbakan olarak bu ülkede bu tür işlere annelerin babaların asla müsaade etmeyeceğini bilen bir insanım. Damdan düşen bir insanım, nerede nasıl nidaların yükseldiğini bilen bir insanım. Bunun şikayetini sürekli dinleyen bir insan olarak, bu işte biz kararlı adım atmaya mecburuz."
"MARMARAY'DA YAŞANAN KÜÇÜK ÇAPLI AKSAKLIKLARIN BAZI ÇEVRELERDE ÇOK BÜYÜK BİR KEYİF VE HEYECAN YARATTIĞINI GÖRÜYORUZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Marmaray'da yaşanan küçük çaplı aksaklıklarının özellikle askıya tutunacağı yerde emniyet kollarının çekilmesiyle yaşanan duraksamaların' bazı çevrelerde çok büyük bir keyif ve heyecan yarattığını görüyoruz. 76 milyonunun tamamı Marmaray'ın gururunu yaşarken varsın bazıları da Marmaray'ın küçük aksaklıklarından dolayı sevinç yaşasınlar. Bu hazımsızlığın son bulması ve şu anda Marmaray gururunu yaşamayanların da bu gurura ortak olması aslında bizim en büyük temennimizdir" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Son grup toplantısından bugüne kadar yoğun bir programımız oldu. 23 Ekim'de Kosova'nın başkenti Priştine'ye gittik. Kosova Başbakanı ve Arnavutluk Başbakanı ile birlikte bir Türk firması tarafından inşa edilen Priştine Havalimanı'nın yeni terminal binasının resmi açılışını yaptık. Oradan Prizren'e geçtik, 3 Başbakan olarak Prizren'de çoğunluğu Türk ve Arnavut kardeşlerimizden oluşan Kosovalılara hitap ettik. Van'a depremin yaraları sarmak inşa ettiğimiz eserler ve yatırımların resmi açılışını yaptık. Van'a depremin ardından 5 milyarlık yatırım 2 yıl içinde yaptık" dedi. Marmaray'ın muhteşem bir törenle açıldığını anlatan Erdoğan, açılış töreninin ardından misafirlerle birlikte Marmaray'a bindiklerini, Asya'dan Avrupa kıtasına doğru hareket ettiklerini, ilk seferin 4 dakika bile sürmediğini dile getirdi. Boğazın tam altında kısa bir mola verdiklerini belirten Erdoğan, Marmaray'ın 15 gün boyunca ücretsiz olmasını sağladıklarını ve bunun bir hafta daha ücretsiz olarak devam edeceğini dile getirdi.
İlk gün Marmaray'ı kullanan sayısının 300 bine ulaştığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Pazar günü Marmaray'da 350 bin yolcu taşındı. Sadece İstanbul'dan değil Türkiye'nin dört bir tarafından vatandaşlarımız geldiler. Marmaray gururunu orada yaşadılar. Marmaray'da yaşanan küçük çaplı aksaklıklarının özellikle askıya tutunacağı yerde emniyet kollarının çekilmesiyle yaşanan duraksamalarının bazı çevrelerde çok büyük bir keyif ve heyecan yarattığını görüyoruz. Zevkleniyorlar, 'işte aradığımı buldum'. 76 milyonunun tamamı Marmaray'ın gururunu yaşarken varsın bazıları da Marmaray'ın küçük aksaklıklarından dolayı sevinç yaşasınlar. Bu hazımsızlığın son bulması ve şu anda Marmaray gururunu yaşamayanların da bu gurura ortak olması aslında bizim en büyük temennimizdir. Marmaray'a binmeyeceğini ifade edenlere Marmaray'ı seyirlik olsun diye değil, içine binip bir kıtadan diğerine hızlı, güvenli, konforlu şekilde geçmek için inşa ettiğimizi de hatırlatıyoruz. Onların da bir an önce trenleri tecrübe etmelerini yürekten arzu ediyorum."
“79 YILDA 15 MİLYAR DOLAR, 11 YILDA 131 MİLYAR DOLAR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Marmaray seferlere başladığında bazı çevrelerde Marmaray’ın başarısız olması yönünde hatta Allah korusun kaza yapması konusunda temennilerin açık açık dile getirildiğini gördük. Olur mu böyle bir şey şu hale bak. Biz Japonya Başbakanı da dahil olmak üzere Marmaray’ın açılışında hayır duaları yaparken birilerinin de bu hayır duaların aksine temennilerde bulunduğu üzülerek gördük. Ülkemizde maalesef sayıları az da olsa kendi ülkesinin başına gelecek felaketten haz duyacak kadar gözü dönmüş hazımlar var” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 31 Ekim 2013 tarihinde İstanbul’da Türkiye ekonomisi adına son derece önemli bir buluşma gerçekleştirdiklerini belirtti. 11 yıl boyunca Türkiye’deki yatırım ortamını iyileştirmek için önemli adımlar attıklarını ve önemli reformlar yaptıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, bu reformlara paralel olarak gerek yaptıklarını değerlendirmek gerek bir yol haritası çıkarmak üzere 2004 yılından itibaren her yıl Yatırım Danışma Konseyi adı altında bir buluşmayı sürekli tertip ettiklerini vurguladı.
Başta Dünya Bankası olmak üzere en üst düzeyde ekonomi otoritelerinin yanı sıra dünyanın çok büyük şirketlerinin üst kademe yöneticileri ağırlayarak bir tam gün boyunca değerlendirmelerini aldıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Bizzat ilk değerlendirmelere şahsım olarak katıldım. Değerlendirmelerini aldık. Soru cevap şeklinde bir müzakere yaptık. Öğleden sonra da Ekonomi Bakanım kendisi süreci devam ettirdiler. 2004 yılından itibaren her yıl yaptığımız bu danışma konseyi toplantıların tamamına bizzat başkanlık ettim. İlgili bakan ve bürokrat arkadaşlarımızla birlikte katılımcıların görüş ve tavsiyelerini dikkatle not ettirdik. Bu konuları takip ettik ve her yıl ilerleme raporlarını da toplantılarda müzakere ettik. Yatırım Danışma Konseyi toplantılarından uluslar arası yatırımlar noktasında çok ciddi şekilde istifade ettik” diye konuştu.
“79 YILDA 15 MİLYAR DOLAR, 11 YILDA 131 MİLYAR DOLAR”
Kendi hükümetleri dönemine kadar Türkiye’de bazı istisnalar dışında yıllık uluslar arası yatarım tutarı 1 milyar dolar seviyesini aşamadığına vurgu yapan Başbakan Erdoğan, 2002 yılına kadar Cumhuriyet tarihi boyunca 79 yıl içinde Türkiye’nin çekebildiği toplam uluslar arası yatırım tutarının sadece 15 milyar olduğunu söyledi. Erdoğan, 2002 yılı ile 2013 yılı Ağustos ayı içerisinde Türkiye’nin gerçekleştirdiği reformlar sayesinde 131 milyar dolar uluslararası yatırım çektiğini belirterek, “79 yılda 15 milyar dolar, 11 yılda 131 milyar dolar. Her yıl yaptığımız Yatırım Danışma Konseyi toplantısında Türkiye’nin bu performansından övgüyle söz edildi. Daha yüksek seviyelere ulaşa bilmesi için öneriler dile getirildi. Bu yıl 8.’sini gerçekleştirdiğimiz Yatırım Danışma Konseyi toplantısında Türkiye’de ekonomisine yönelik ilgi ve takdirin hiç yoğunluk kaybetmeden devam ettiğini de müşahede ettik. Gerek büyüme oranlarıyla gerek makro ekonomik göstergeleriyle gerekse sergilediğimiz disiplinle Türkiye küresel ekonomik kriz ortamında farklı bir istikamette ilerlemeye devam ediyor” dedi.
“MARMARAY’IN KAZA YAPMASI KONUSUNDA TEMENNİLERİN AÇIK AÇIK DİLE GETİRİLDİĞİNİ GÖRDÜK”
Merkez Bankası rezervinin yeniden rekor seviyeye ulaştığını belirten Başbakan Erdoğan, 2002 sonunda görev geldiklerinde iktidarda MHP-DSP-ANAP’ın bulunduğunu o dönemde Merkez Bankası’nın döviz rezervinin 27.5 milyar dolar olduğunu anımsattı. Merkez Bankası’nın döviz rezervinin 134 milyar dolar seviyesine çıktığını ifade eden Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “27.5 milyar dolardan 134 milyar dolara. Bu arada uluslararası para fonu ile görüşmelerde tamamlandı. IMF’nin Türkiye’den 5 milyar dolar borç alabilmesi için bu imkanı kendilerine sağladık. Gerektiğinde IMF bu borcu Türkiye’den alabilecek. Yani o borçlu olacak, biz alacaklı olacağız. Peki IMF ile durum neydi, işte yine DSP-MHP-ANAP iktidarından IMF’ye olan borç 23.5 milyar dolardı. 14 Mayıs itibariyle biz borcumuzu sıfırladık ve şimdi borç verir duruma geldik. Kim milliyetçi, kim milli değerlere sahip, kim ülkesine milletine daha düşkün. Hepsi ortada. Birileri lafını yapıyor biz icraatını yapıyoruz. Onlar borçlardı biz ödedik. Geldiğimiz nokta bu ve milli gelire oranla biliyorsunuz Türkiye’nin dış borcu yüzde 73-74 buralardaydı. Şimdi yüzde 36’ya düştü. Milli gelire oranla ne ona bakınız. Burada Türkiye’de her meselede olduğu gibi ekonomide de zaman zaman sergilenen bir art niyetin üzerinde özellikle durmak istiyorum. Marmaray seferlere başladığında bazı çevrelerde Marmaray’ın başarısız olması yönünde hatta Allah korusun kaza yapması konusunda temennilerin açık açık dile getirildiğini gördük. Olur mu böyle bir şey şu hale bak. Biz Japonya Başbakanı da dahil olmak üzere Marmaray’ın açılışında hayır duaları yaparken birilerinin de bu hayır duaların aksine temennilerde bulunduğu üzülerek gördük. Ülkemizde maalesef sayıları azda olsa kendi ülkesinin başına gelecek felaketten haz duyacak kadar gözü dönmüş hazımlar var.”
“SANDIKTA BAŞARI UMUDU OLMAYANLAR ÜLKENİN FELAKETİNDEN MEDET UMUYORLAR”
Marmaray’da sergilenen bu hazımsızlığın 11 yıldır Türkiye ekonomisine ilişkin olarak sürekli sergilendiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, aynı hazımsızlığı terör meselesinde de gösterildiğini ifade etti. Erdoğan, “Siyasi iktidarı sandıkta alt edemeyenler, bunun için de hiçbir çaba sarf etmeyenler, her alanda kriz çıkmasını temenni ederek iktidarın yıpranmasını istiyor, buradan nemalanmak istiyorlar. Sandıkta başarı umudu olmayanlar ülkenin felaketinden medet umuyorlar. Bakıyorsunuz terör bitmesin hatta terör eylemleri olsunda şehitler gelsin de böylece hükümet yıpransın diye temenni bulunanlar siyasi ikbalini böyle bir felakete bağlayanlar var. İşte bunu son Van seyahatimde açıkça net gördük. Orada yine vatandaşlarımızın bir çoğunun bu tür endişeleri hala yaşadığını gördük. Yani bir taraftan artık bu cenazelerin gelmeyişi orada bir umut ışığını yakıyor ama hala belli yerlere tehditler var. Hala… Şimdi biz parlamentoda bu işin mücadelesini verdiğini söyleyen partilere sesleniyorum; eğer teröre karşı iseniz bu konuda samimiyseniz lütfen şiddetin eşliğinde oy değil, silahın eşliğinde oy değil demokratik mücadele ile kalemin, sözün ışığında oy almaya gayret edin. Biz buna demokraside hodri meydan diyoruz” diye konuştu.
“CUNTAYA BİZ HAYIR DEDİK ONLAR DEĞİL”
Aynı hazımsızlığın dış politikada da görüldüğünü dile getiren Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin dış politikada başarısızlığından kendi ikbaline pay çıkaranların olduğunu belirtti. Türkiye’de 11 yıldır ekonomin çökmesi için, kriz çıkması için felaket tellallığı yapanların olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Bu tavır tehlikeli olduğu kadar hastalıklı da bir tavır. Ben iktidarda değilsem bu ülke batsın, bitsin, krizler içinde kıvransın tavrı bencilce bir tavırdır. Adeta bir ihanettir. Kendi istikbalini, kendi geleceğini başkalarının felaketine hele hele mensubu olduğu ülkenin mensubu olduğu milletin felaketine bağlayan millet nezdinde asla itibar görmezler. Bakın bizdeki muhalefetin temel sorunu aslında budur. Artık bunları yakından tanıyorsunuz. Bunlarda plan derseniz yok. Proje derseniz yok. Çözüm önerisi derseniz yok. Sandıkta rekabet kültürü hiç mi hiç yok. 11 yıldır bütün temennileri ülkenin başarısız olması böylece iktidarın yıpranması üzerine kurulu. Terörün bitmesini bunun için istemiyorlar. İşte bunun için ellerini taşın altını koymuyor bu mücadele de yer almıyor. Olimpiyatların Türkiye’ye gelmemesinden memnuniyet duyuyorlar. Hatta bunu açıkça söylüyorlar. Dış politikada Türkiye’nin başarılı olmasını istemiyor işte onun için Türkiye düşmanlarıyla aynı safta yer alıyor. Türkiye düşmanlarının dilini kullanıyor hatta onlarla fotoğraf bile çektiriyorlar. Türkiye’nin ekonomide başaralı olmasını hazmedemiyorlar. İşte onun için istikrar ve güven ortamını zedeleme noktasında her yola her yönteme başvuruyorlar. İşte bu tavır eski Türkiye’ye ait bir tavırdır. Türkiye bizim olsunda ne olursa olsun. Anlayış bu. Küçük olsun ama bizim olsun. Anlayış bu. Yeter ki Türkiye’yi biz idare edelim, müdahalelerle Türkiye’yi ele alalım, ne zarar verilirse verilsin hiç önemli değil. Çeteler bize dokunmasında varsın faili meçhuller olsun. Kışkırtmalar olsun. Baskılar dayatmalar olsun. Bizim zenginliğimiz artsın, bizim kazancımız artsında geri kalanı ne olursa olsun varsın halk yoksulluk içinde kıvransın dediler. Yıllarca böyle gitmedi mi? Bize, bizim çocuklarımıza dokunmasında varsın terör devam etsin, varsın yoksul halkın çocukları şehit olsun dediler. Biz özgür olalım da Türkiye’nin geri kalanı aman başını kaldırmasın aman bir talepte bulunmasın dediler. Hukuk her zaman lehimize karar versin geri kalanlara hukuk lazım değil adalet lazım değil, demokrasi lazım değil dediler. Yapılan buydu. Bu bizzat yaşadık. İşte biz AK Parti olarak en başta eski Türkiye’nin bu köhnemiz bencilliğine son verdik. Çetelere, mafya, karanlık suç örgütlerine, cuntaya biz hayır dedik onlar değil” şeklinde konuştu.
“20 YAŞINDAKİ GENÇ ‘VİTA YAĞI’ NEDİR BİLMEZ”
Türkiye’nin 76 milyonla birlikte zenginleşeceğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin büyümesi durumunda 76 milyon insanın da büyüyeceğini vurguladı. Sadece belli kesim için değil, belli zümreler için değil 76 milyon için adalet dedikleri, hukuk dedikleri ve demokrasi dediklerini belirten Başbakan Erdoğan, “Eski Türkiye’de belli zümrelerin, belli çevrelerin işleri tıkır tıkır yürüyordu ama halk kan alıyordu. Kızılcahamam’da da söyledik; şöyle eski Türkiye’ye dönün bakın. Allah aşkına benzin kuyruklarında bekleyenler biz değil miydik, ekmek kuyruklarında bekleyenler biz değil miydik, yağ kuyruklarında bekleyenler biz değil miydik bunlar bu ülkede yaşanmadı mı? Yaşandı… Ama şu anda 20 yaşındaki genç bunları bilmiyor. Onlar bu kuyrukları görmedi onlar sadece AK Parti iktidarını gördükler. Zannettiler ki Türkiye hep böyleydi. Şu anda 20 yaşındaki gençler hangi mağazaya girersem dünyanın en meşhur markalarını bulabiliyoruz zannediyorlar. Bırakın onu yerli ürünlerimizi bile bulamıyorduk. Bakın eskiden ‘vita yağı’ vardı. Şimdi gence sor ‘vita yağı’ nedir bilirmisin diye. İnanın yüzde yüze yakını bilmez. Sana yağı nedir diye sorun onu da bilmez. Bütün bunların karşısında yeni bir dönem ülkemizde başladı. Bu sağlıklı ürünlerin hepsi ülkemizde son on yılda üretilmeye başladı ve yeni Türkiye’de artık fakir zengin arasında ayrım ortadan kalktı. Ah benim 20 yaşındaki genç kardeşim şimdi sana sesleniyorum; bak biz kitabımızı bulamıyorduk. Defter kalem alabilmek için kırtasiyeci dükkanlarında sıralarda, kuyruklarda bekliyorduk. Sağlıkta hep söylüyorum söyleyeceğim şu andaki malum anamuhalefetin başındaki genel müdürlerinin de yaşattığı bir zulümdür. Kuyruk zulmü. O dönem de SKK’da, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun hastanelerinde kuyruklar yaşandı. Emekli sandığı hastanelerinde kuyruklar yaşandı. Soralım Emekli Sandığı Hastanesi nedir diye 20 yaşındaki genç bunu da bilmez. Çünkü o zaman bu hastaneler ayrıydı. Ama şimdi tüm bu hastaneler birleştirildi ve istediğin hastanelere gidiyorsun. Özel hastanelere gidiyorsun. Artık istediğin yerden istediğin hizmeti alıyorsun. Şimdi istediğin eczaneden gidip ilacını alıyorsun. Burada biz bedel filan düşünmedik. İnsanımızı düşündük, vatandaşımızı düşündük” dedi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN CHP’YE BAŞÖRTÜSÜ GÖNDERMESİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Hanım kardeşlerime sesleniyorum, kadınları başı örtülü, başı açık diye ayrımcılığa tabi tutan hiçbir zaman biz olmadık. Ama biz anamuhalefetin bu ülkede başörtüsüyle ilgili sorununu zaten bundan önceki seçimlerde de yaşadık, gördük. Bir taraftan rozet taktılar, öbür taraftan otobüsten attılar; bunları gördük” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni Türkiye’de eskisi gibi imtiyazların bulunmadığını ama öğrencilere imtiyazların bulunduğunu kaydetti. Öğrencilerin harçlarını kaldırdıklarını belirten Başbakan Erdoğan, “Bizden öncekiler niye kaldırmadı. Üniversite gençliğine 45 lira burs veriyorlardı. Şimdi ben üniversite gençliğine de sesleniyorum; ’45 lira burs.’ Biz ise şu anda 280 lira burs veriyoruz” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE’NİN FELAKETİ İÇİN ŞU ANDA GAYRET EDİYORLAR”
Şu anda devletten burs alanların sayısı 380 bin olduğunu açıklayan Başbakan Erdoğan, bu bursun karşılıksız olduğunu dile getirdi. Bunun yanında kredi alanların da olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, kredi alanlarla bu rakamın bir milyon 200 bini aştığını vurguladı. Bunları sağlayanın kendi iktidarları olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, “Bizden önce her müracaat edene burs veya kredi vermek diye bir şey yok. İlk defa bizim iktidarımızda oldu. Ve ben gençlerimizin özellikle bunu da bilmesini istiyorum. 10 yıllardır ellerinde tuttukları imtiyazları tek tek yitirenler Türkiye’nin felaketi için şu anda gayret ediyorlar. Allah’ın izni bu gayret ve bu temenni hiçbir zaman gerçeğe dönüşmeyecek. Milletin hayır duası tüm bu beddua ve temennilere inşallah galebe çalacaktır. Biz de işimizi sağlam tutacağız, sıkı tutacağız, yere sağlam basacağız, ülkesinin felaketinden medet umanlara fırsat tanımayacak, zemin hazırlamayacağız. Biz belli bir çevrenin, belli bir zümrenin ikbali için değil, 76 milyonun tamamının ikbali, tamamının çıkarı, faydası için çalışacak, 76 milyonu bir ve beraber olarak kucaklayacağız” diye konuştu.
“KADINLARI BAŞI ÖRTÜLÜ, BAŞI AÇIK DİYE AYRIMCILIĞA TABİ TUTAN HİÇBİR ZAMAN BİZ OLMADIK”
Partisinin grup toplantısında kadınlara seslenen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bakın burada şunun altını özellikle çiziyorum: Hanım kardeşlerime sesleniyorum, kadınları başı örtülü, başı açık diye ayrımcılığa tabi tutan hiçbir zaman biz olmadık. Her zaman ifade ediyorum; bizim için insan en başta insandır, en başta candır. Bizden önce gelen iktidarlar bu ülkede kadınımızı, kızımızı başı açık-başı örtülü diye ayrıma tabi tutmuştur. Başı örtülü olan okulların kapısından geri çevrilmiştir, bu ayrımcılık değil miydi? Başı örtülü olan kamudan geri çevrilmiştir, bu ayrımcılık değil miydi? Onlar insan değil miydi, onlar can değil miydi? Bunlar bu ülkede olmadı mı, bunları yaşamadık mı? Biz bunları hep yaşadık, ailelerimizde yaşadık. Okulların kapısında ailelerimiz gittiler nöbet tuttular, biz bunları yaşadık. Şu anda anamuhalefet çıkmış diyor ki; işte bak normalleşmeyi sağladık. Ne sağladınız ya? Sizin dönemlerinizde bunlar yaşandı, sizin iktidarlarınızda yaşandı. Bu anamuhalefet hala başka dünyada yaşıyor, nitekim işte yaptıkları konuşmalarda da bunu görüyorsunuz. Bunu özgürlük olarak hala nitelemeyenler o kadronun içinde, anamuhalefetin içinde. Bunlar hukuk tanımazdır, bunların hak-hukuk diye bir anlayışı yoktur. Ama AK Parti’nin böyle bir bu noktada sıkıntısı, derdi yoktur. Biz başı örtülü olanı da, başı açık olanı da aynı hakka, aynı hukuka sahip insan olarak görürüz ve kendilerine hizmet etmeyi de görev telakki ederiz. Ve bugüne kadar bu milletin mensupları olarak hepsinin hakkını savunduk, savunuyoruz ve savunacağız. Başı örtülü olarak okumanın, çalışmanın ve siyaset yapmanın önünü açarken hiç kimseye imtiyaz sağlamıyoruz. Ayrımcılık yapmıyoruz, tam tersine insanlık dışı bir ayrımcılığı ortadan kaldırıyoruz, yaptığımız budur. Şimdi bize şunu söylüyorlar: Başı açık olanların haklarını da savunacak mısınız diye soruyorlar; bu çok ayıptır ya, bu soruyu kime soruyorsunuz? 11 yıllık iktidarımızda başı açık olan acaba hangi hakkını kaybetti. Şu hakkını kaybetti desinler, gelsinler bize, biz o hakkı da verelim, hangi hakkı kaybetti. Kamuda görev almaktan mı men edildi, üniversitelerde, liselerde, şurada burada okumaktan mı men edildi, hangi özgürlükleri ellerinden alındı, bunu söyler misiniz? Bunu bize söylesinler. Cevabımız çok net; biz bugüne kadar böyle bir ayrımın tarafı olmadık, böyle bir ayrımı, böyle bir tasnifi asla kabul etmiyoruz. Biz bu soruyu soranlar gibi millete, vatandaşa, insana tepeden bakanlardan, insanlar arasında ayrım yapanlardan olmadık. Tekrar ediyorum; biz insana insan olarak bakarız, insana milletimizin bir mensubu olarak bakarız, vatandaş olarak bakarız.”
“BİR TARAFTAN ROZET TAKTILAR, ÖBÜR TARAFTAN OTOBÜSTEN ATTILAR; BUNLARI GÖRDÜK”
“Dili, dini, mezhebi, siyasi görüşü, yaşam tarzı her ne olursa olsun bizim nezdimizde insan insandır” diyen Başbakan Erdoğan, “Devlet karşısında eşit vatandaştır. Ama biz anamuhalefetin bu ülkede başörtüsüyle ilgili sorununu zaten bundan önceki seçimlerde de yaşadık, gördük. Bir taraftan rozet taktılar, öbür taraftan otobüsten attılar; bunları gördük. Ama şimdi bakın ne demeye başladılar, aday niçin olmasın demeye başladılar. İşte temennimiz, beklentimiz bizim de bu. Temenni ederiz ki, CHP’de de başörtülü kardeşlerimiz aday olmak istiyorlarsa aday olsunlar. Normalleşme budur. Şu ana kadar her ne yaptıysak Türkiye’yi normalleştirmek için, evrensel insan hakları normlarını Türkiye’ye egemen kılmak için yaptık. Bundan sonra da Türkiye’yi normalleştirmeye devam edeceğiz. Türkiye tam anlamıyla normalleşinceye kadar, yani evrensel insan hakkı normlarına kavuşuncaya kadar bu mücadelemizi kararlılıkla, samimiyetle sürdüreceğiz” diye konuştu.
SEÇİM SÜRECİ
Başbakan Erdoğan, 30 Mart seçimleri yolunda hazırlıklarında artık belli bir aşamaya geldiklerini söyledi. İlk seçim üst kurulu toplantısı çalışmasını dün akşam yaptıklarını belirten Başbakan Erdoğan, önceki hafta sonu mevcut 16 büyükşehirle ilgili çalışmalara başladığını, temayül yoklamalarının başladığını ve gerek büyükşehirlerde, gerekse ilçelerde temayülleri yaptıklarının altını çizdi. Bu hafta sonunda da 14 yeni büyükşehirde ve ilçelerinde temayülleri alacaklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, “Ardından 16 ve 17 Kasım’da diğer 51 şehrimizde temayül yoklamalarını yapacağız ve temayül sürecini bitireceğiz. Şunun altını çiziyorum: Temayül, aday belirleme araçlarımızdan yalnızca bir tanesidir. Yani, kesin hareket noktamız, karar noktamız değildir. Aday belirlerken yüzde 100 temayülü yahut yüzde 100 anketi gözetmiyoruz. Çok büyük bir hassasiyetle çok sayıda kriteri çok sayıda referansı dikkate alıyor, hiçbir siyasi partide olmadığı kadar ince eliyor, sık dokuyor ve adaylarımızı ona göre belirliyoruz. Bakın şu anda Partiler 81 vilayete, bütün ilçelere, beldelere aday bulabilme konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Birçok beldede, ilçede, hatta ilde sadece vitrin olsun diye, sadece formalite icabı aday ismi açıklıyorlar. AK Parti’de hiçbir aday vitrin adayı değildir. Şu ana kadar başkan adayları içerisinde sayı yaklaşık 6 bin 100’ü bulmuş vaziyette. Hiçbir aday formalite icabı belirlenmiş aday değildir. Aday adayları şu anda 6 bin 100, buraya kadar çıkmış vaziyette. Biz her bir adayımıza o beldenin, ilçenin, ilin, büyükşehrin müstakbel belediye başkanı olarak bakarız. Ona göre de liyakati, ehliyeti, birikimi olan adayları belirler, onları listemize alırız. Başkaları için aday belirleme kolay olabilir. Nasıl olsa seçilemeyecek diye onlar boşlukları doldurabilirler, bizde böyle bir şey yok. Kılı kırk yaran bir hassasiyetle tercih yapmak, doğru adayı tespit etmek zorundayız. Onun için de aday belirleme sürecinde çok sayıda kritere bakıyor, çok sayıda yöntem kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“ADAYLARIMIZI KADEME KADEME AÇIKLAMAYA BAŞLAYACAĞIZ”
Belediye, meclis ve il genel meclis üyelikleriyle ilgili başvuru süresini 1 Aralık tarihine kadar uzattıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, bir yandan başvuruları aldıklarını, bir yandan da değerlendirmeleri yaptıklarını belirterek, “İnşallah kademe kademe adaylarımızı açıklamaya başlayacağız ve adaylarımızla, teşkilatımızla daha yoğun bir şekilde sahaya çıkacağız. Bugün akşam saatlerinde beraberimde bakan arkadaşlarım olmak üzere milletvekili arkadaşlarımızla geniş bir işadamı heyetiyle üç ülkeyi kapsayan bir resmi ziyaret turuna başlıyoruz. Bu akşam inşallah Firlandiya’nın Başkenti Helsinki’ye gidecek, yarın orada temaslara başlayacağız. Finlandiya’nın Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakanıyla görüşecek, Helsinki Belediye Başkanının onurumuza vereceği yemeğe katılacak, ayrıca Türk ve Fin işadamlarının katılımıyla iş forumunu gerçekleştireceğiz. Yarın akşam İsveç’in Başkenti Stockholm’e geçiyoruz. Perşembe sabahından itibaren de İsveç temaslarımıza başlıyoruz; İsveç’te İsveç Kralı, Meclis Başkanı ve Başbakanla görüşecek, özellikle enerji alanında İsveç’in bazı önemli projelerini yerinde inceleyeceğiz. Burada da Türkiye-İsveç İş Forumuna katılacağız. Perşembe akşamı Polonya’nın Başkenti Varşova’ya geçiyoruz. Cuma günü de oradaki temaslarımıza başlıyoruz. Polonya’da da yine Cumhurbaşkanı, Meclis ve Senato Başkanları, Başbakanla görüşecek, orada da iş forumuna katılacağız. Polonya’da ayrıca Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde Türkiye-Avrupa ilişkileri konulu bir konferansa katılıp görüşlerimizi orada ifade edeceğiz. Aynı gün temaslarımızı tamamlayarak inşallah gece Türkiye’ye döneceğiz. Bu önemli ziyaretlerin ve yoğun programın da ülkelerimiz arasındaki ilişkilere katkı sunmasını, ekonomi başta olmak üzere her alanda ülkemiz için hayırla neticelenmesini özellikle Allah’tan niyaz ediyorum” dedi.