İçişleri Bakanı Efkan Ala, "Bir yangın var. O ülke yanıyor. Biz burada oturmuş, siz diyorsunuz ki, ‘Bu yangının dumanı bize gelmesin’. Arkadaşlar bu böyle olmaz. Bununla mücadele etmek istiyorsanız, yangının yerinde söndürülmesine yardım edeceksiniz. Bize düşen, bizim medeniyetimize düşen bu yangını yerinde söndürmemizdir" dedi.
Bakan Ala, Ensar Vakfı’nın düzenlediği ‘Ensar Buluşmaları’na katıldı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen toplantıda Ala, zenginlik bakımından kuzey ve güney karşılaştırması yaparak, dünyanın kuzeyinin zengin, güneyinin fakir olduğunu söyledi. Ala, “Dünyanın üretiminin yüzde 80’ini Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, gelişmiş ülkeler sağlıyor. Diğer kesim güneyinde ise fakirlik diz boyu, ama yeraltı kaynaklarının elmasın, petrolün bol olduğu birçok doğal kaynağı olan alan. Birincisi böyle bir dağılım söz konusu. Doğal kaynak bir yerde, zenginlik başka yerde. Doğal kaynağınız varsa, zenginlik istiyorsanız üreteceksiniz. Bütün İslam ülkelerinin üretimini toplayın, bir Almanya etmiyor” ifadelerini kullandı.
Ala şöyle konuştu:
“Dünya bir de doğu-batı olarak kültürel değerler itibariyle tanımlanabilir. Batı'nın mukaddes olan değeri neredeyse kalmadı. Batı uygarlığı dediğimizde zenginlik kalkınma, ekonomi, çıkar, ülkenin çıkarı, kişisel çıkar, bunlar meşruiyetin kaynağı olarak gösteriliyor. Bir şeyin meşru olup olmamasını sağlayan şey o ülkelerin çıkarına mı, değil mi? Toplumsal olarak da, mukaddes olan hapsedilmiş. Her şeyin tartışıldığı, konuşulduğu, toplum, birey nasıl istiyorsa öyle kararların alınabildiği dünya. Doğuda ise mukaddes olmayanın değeri yok. Bir şey, canlı mukaddesse, çok kıymetli. Bu dünyalar birbirine uzak mı? Herkesin cebinde, televizyonunda. Birbiriyle tezat olanı biz cebimizde taşıyoruz. Evimizde yaşıyoruz, çocuklar, gençler bunlarla iç içeler. Gelecek nesil artık fiziki coğrafyanın anlamını yitirdiği dünyada kendi varlıklarını sürdürüyorlar. Belirleyici olan zengin olan toplumlar ve onların kültürleri. Onlar aşırı bireyselleşmeye doğru gidiyor.”
Suriye krizine değinen Ala, gelişmiş ülkelerin göç ve terör sorunuyla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. Ala, uluslar arası toplantılardan bahsederek, “Zenginlik kalkınmışlık aynı zamanda konformizmi beraberinde getiriyor. Daha çok dile getirilen husus, bu ülkelerde böyle olaylar oluyor ama konunun merkezinde diğer ülkeler, gelişmiş ülkeler nasıl etkilenmez veya en az etkilenir. Özet olarak söylediğim; Bir yangın var. O ülke yanıyor. Biz burada oturmuş, siz diyorsunuz ki, ‘Bu yangının dumanı bize gelmesin’. Arkadaşlar bu böyle olmaz. Bununla mücadele etmek istiyorsanız, yangının yerinde söndürülmesine yardım edeceksiniz. Bize düşen, bizim medeniyetimize düşen bu yangını yerinde söndürmemizdir” diye konuştu.
Türkiye tecrübelerini Avrupa Birliği’ne sunması gerektiğini aktaran Ala, “Evrensel barışa nasıl ulaşabiliriz. Çünkü barış olmazsa diğer faaliyetler yapılamıyor. Adı barış olan bir dine mensup insanlar olarak, insanların bu ihtiyacının giderilmesine en büyük katkıda bulunma yükümlülüğü bizlere düşmez mi? Yüzlerce yıl bulunduğu coğrafyada sadece bölgesel değil, küresel barışı sağlamak noktasında en iyi tecrübeyi yaşamış tarihin mirasçısı olarak söylüyorum. Bu tecrübe bizde var. Bizim inancımız bu küresel görevi yerine getirmek için lazım olan kendi iç barışını sağlamış insan tipiyle sağlayacağız” ifadelerini kullandı.
"İçerideki ittifakları dışarıdaki ittifaklar dahil oluyor. Biz bunları da aşacağız” diyen Ala şöyle konuştu:
“Bütün bu zaviyeden bakınca bizim içerdeki yol kesmeler, Türkiye’nin bu gidişatının yolunu kesmek isteyenler, bunu sabote etmek isteyenlerin bu meselelerde akli yetmezliklerine müdahale edip, onlarında hangi kültürün çocukları olduklarını hatırlatmak Ensar Vakfı’ndaki insanlara düşen bir görevdir.”