Suudi Arabistan’a hareketinden önce İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özerklik tartışmalarına değinerek, “Bölücü örgütün siyasi uzantıları, mevcut konjonktürden istifadeyle, ağızlarındaki baklayı çıkarmaya başladılar. Bu süreç maskelerin düştüğü, gerçek yüzlerin görüldüğü bir süreçtir. Malum eş başkan, hafta sonu Rusya ziyareti sonrasında, kulaklarına üflenen suflelerin de etkisiyle olsa gerek, bir takım hezeyanlar ifade etmiştir. Bu eş başkanın yaptığı, açık ve net olarak provokasyondur, ihanettir. Türkiye üzerinde operasyon yapmak, ameliyat yapmak isteyen herkes boyunun ölçüsünü almıştır, bunlar da alacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz’in davetine icabetle resmî bir ziyaret gerçekleştirmek üzere Suudi Arabistan’a gitti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hareketinden önce İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bir basın toplantısı düzenleyerek ziyaretine ve gündemdeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu.
“TÜRKİYE-SUUDİ ARABİSTAN İLİŞKİLERİ ÇOK CİDDİ MESAFE KAYDETTİ”
“Dostumuz, kardeşimiz ve stratejik ortağımız olan Suudi Arabistan’la münasebetlerimize özel önem veriyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak gayretlerin sonucunda iki ülke arasındaki iş birliğinin hemen her alanda çok ciddi mesafe kaydettiğini belirtti. Ziyareti kapsamında Kral Selman, Veliaht Prens Muhammed Bin Naif ve Veliaht Vekili Muhammed bin Selman’la yapacağı görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkileri ve bölgeyle ilgili konuları ele alacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmelerdeki gündem başlıklarının; enerji, güvenlik iş birliği, terörle mücadele, ekonomik ve ticari meseleler olacağını söyledi.
Türkiye olarak, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine, arz güvenliğinin güçlendirilmesine büyük önem verdiklerine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan son hadiselerin bu konuda uzun süredir planladıkları bazı adımlara hız vermelerini sağladığını söyledi.
“AMACIMIZ, TÜM KRİZ BÖLGELERİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİR VE KALICI BARIŞ”
Görüşmelerinde; Suriye, Irak, Yemen, Libya başta olmak üzere, bölgedeki kritik konularla ilgili değerlendirmelerde de bulunacaklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan’ın; 8-10 Aralık tarihlerinde, bazı önemli kararların alındığı, Suriye muhalefetine ve bu konuda bir araya gelen ülkelere yönelik bir konferansa ev sahipliği yaptığını ve kendilerinin de bu toplantıya güçlü destek verdiklerini hatırlatarak Şunları söyledi: “Suriye’de siyasi çözüm için çabaların yoğunlaştığı bu süreçte, Suudi Arabistan’la dayanışma ve istişare halinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şunu bir kez daha vurgulamak isterim: Bizim amacımız; başta Suriye olmak üzere, tüm kriz bölgelerinde adaletli, sürdürülebilir ve kalıcı barışın tesisidir. Sorunun çözümü noktasında Türkiye’nin ortaya koyduğu tezler, teklifler ve tavsiyeler bellidir. Bölgenin dinamiklerini, sosyolojisini ve tarihini dikkate almadan atılacak adımların, sadece zulüm ve gözyaşı getireceği açıktır.”
“PYD-YPG’NİN ETNİK TEMİZLİK FAALİYETLERİNE GÖZ YUMMAK, BÖLGEDEKİ YANGININ ÜZERİNE KÖRÜKLE GİTMEKTİR”
Emrivakilerle yol alınamayacağını artık herkesin idrak etmesi gerektiğini ve 400 bin masum insanı konvansiyonel kimyasal silahlarla katleden bir rejime destek verilerek bir yere varılamayacağını ve buna destek verenlerin de rejimin ortağı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PYD-YPG gibi terör örgütlerinin etnik temizlik faaliyetlerine göz yummak, bu terör örgütlerini sırf DEAŞ ile çatışıyor diye makbul görmek, bölgedeki yangının üzerine körükle gitmek demektir. Aslında bunlar görünürde çatışıyor. Ama birbirinin destekçisi ve birbirini adata üreten, birbirine güç veren örgütler olduğunu da bir kenara koyamayız. Bu yanlışların bedelini de, öncelikle kardeş Suriye halkı, daha sonra da bölge ülkeleri ödemektedir. Biz, yaklaşık 5 yıldır, bu konularda ilkeli, tutarlı ve insani bir tavır ortaya koymak suretiyle yapılan tespitlerde ne kadar isabetli bir duruş sergilediğimizi ortaya koyduk. İnşallah bundan sonra da aynı duruşumuzu devam ettirmekte kararlıyız” diye konuştu.
SURİYE’DEKİ SON GELİŞMELER
Suriye’deki son gelişmelerin PKK terör örgütünün ülkemizin birlik ve beraberliğine yönelik iştahını da kabarttığını gördüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PKK’nın Suriye kolu PYD-YPG’nin elde ettiğini düşündüğü bazı kazanımları ülkemize taşıma gayreti, son terör olaylarının gerisindeki sebeplerden biridir” dedi ve buna izin vermediklerini ve vermeyeceklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik güçlerinin son derece başarılı operasyonlara imza attığına, yurt içinde ve yurt dışında etkisiz hâle getirilen terörist sayısı 3 bini geçtiğine dikkat çekerek, operasyonların; Türkiye’de terörü tamamıyla yok edene, bölgeye refah huzur getirinceye ve millî güvenliğimiz için bunu tehdit olmaktan çıkarıncaya kadar devam edeceğini açıkladı.
“NE ÖRGÜT, NE DE ONUN KUKLASI OLANLAR KENDİLERİNİ BEKLEYEN AKIBETTEN KURTULAMAYACAKLARDIR”
“Bölücü örgütün siyasi uzantıları, mevcut konjonktürden istifadeyle, ağızlarındaki baklayı çıkarmaya başladılar” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: “Evet, bu süreç maskelerin düştüğü, gerçek yüzlerin görüldüğü bir süreçtir. Malum eş başkan, hafta sonu Rusya ziyareti sonrasında, kulaklarına üflenen suflelerin de etkisiyle olsa gerek, birtakım hezeyanlar ifade etmiştir. Bu eş başkanın yaptığı, açık ve net olarak provokasyondur, ihanettir. Türkiye üzerinde operasyon yapmak, ameliyat yapmak isteyen herkes boyunun ölçüsünü almıştır, bunlar da alacaktır. Terör örgütü ve onun kuklası olan siyasetçiler bu noktada attıkları adımlarda bugüne kadar yaptığımız uyarılarla ‘dikkatli olmalıdır’ derken bunlar şu ana kadar tam aksini icra etmişlerdir. Biz, bu açıklamaların gerçek sebebini de biliyoruz. Bu tür açıklamalar, kazdığı hendeğe gömülen terör örgütünün başarısızlıklarını örtme çabasının ürünüdür. Bölgedeki kardeşlerimizin sağduyusu, güvenlik kuvvetlerimizin başarılı operasyonlarıyla adım adım yok olan terör örgütüne, bu tür provokasyonlarla suni teneffüs yapmaya çalışmaktadırlar. Ne örgüt, ne de onun kuklası olanlar kendilerini bekleyen akıbetten kurtulamayacaklardır.”
“BÖLGE İNSANI BU SİYASETÇİLERLE ARASINA MESAFE KOYMUŞTUR”
İlgili partinin eş başkanının açıklamalarıyla ilgili Diyarbakır ve Ankara Başsavcılıklarının gerekli soruşturmayı başlattığına ve partinin diğer eş başkanının da daha önce benzer açıklamaları olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölge insanı da, bu terörist ve siyasetçi güruhunun hangi senaryoların figüranlığını yaptığını gördükçe, onlarla arasına mesafe koymuştur. Ülkemizin birliğine, beraberliğine, huzuruna, kardeşliğine balta vuran bu ihanet şebekesinin, hak ettikleri dersi, milletimizden ve hukuktan en kısa sürede alacaklarına inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinin; Suriye ve Irak başta olmak üzere, tüm bölgede barışın, huzurun ve istikrarın hâkim olması için bir vesile teşkil etmesini dilediğini de sözlerine ekledi.
YPG’NİN FIRAT’IN BATISINA GEÇTİĞİ İDDİASI
Toplantıda basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir basın mensubunun, PYD’nin silahlı kanadı YPG’nin de içerisinde bulunduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin Tişrin Barajı’nı ele geçirerek Fırat’ın batısına geçtikleri ve hedeflerinin Cerablus olduğu yönünde iddiaları nasıl değerlendirdiği yönündeki sorusuna, Tişrin Barajı’ndan batıya doğru geçildiğine yönelik kesin bir haberinin söz konusu olmadığı belirterek şöyle dedi: “Bu, sizin de ifade ettiğiniz gibi bazı kaynakların yaptığı açıklamalardır. Biliyorsunuz özellikle Cerablus’da DAEŞ’e yönelik koalisyon güçleri olarak attığımız bir adım var ve birinci derecede hedef Cerablus’u DAEŞ’ten temizlemek… Bu adım devam etmektedir ve bu kesinlikle başarılacaktır. İşte görüyorsunuz Irak’ta da şu anda Ramadi’de mevcut gelişme DAEŞ’in oradan sökülüp atılması söz konusu. Diğer yerlerde de bunlar olacaktır. Yani terör örgütlerinin eğer o ülkenin millî güçlerinin sağlam durması karşında dayanmaya evvel Allah tahammülü yoktur. Türkiye’de de bu noktadaki kararlılığımız çok açık, net ortadadır, PKK’ya karşı verilen bu mücadele aynı kararlılıkla devam edeceği gibi, bölgede de koalisyon güçleriyle beraber atacağımız adımlar hepsi bunun bir yansımasıdır, bu adımları da yine kararlı bir şekilde atmaya devam edeceğiz.”
“ELE SAZ ALMAKLA VEYA NİŞANTAŞI’NDA TUR ATMAKLA TÜRKİYE PARTİSİ OLUNMUYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta sonu Diyarbakır’da yapılan Demokratik Toplum Kongresi’nde özerklikle ilgili yapılan açıklamaları nasıl değerlendirdiğine ilişkin soruya ise “Bu açıklamalar maalesef ismi demokratik, ama uygulamaları demokrasiyle yakından-uzaktan alakası olmayan bir yapı bunlar” dedi ve değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Bir defa şunu kendileri kesinlikle bilmesi gerekiyor: Halkın iradesi silahtan güçlüdür. Ama bunlar Parlamentoya inanmış değiller. Bunlar bir taraftan ‘Biz Türkiye partisiyiz veya Türkiyeliyiz’ demeye başladılar 7 Haziran seçimleri öncesinde. Bunların bir Türkiye partisi olmadığı ortaya çıktı. Yani ele saz almakla veya Nişantaşı’nda tur atmakla ‘Türkiye partisi’ olunmuyor.
Türkiye partisi olabilmek için tüm Türkiye’de halkımızın değerlerine saygı duymak gerekir. Bu değerlere saygı duymayanların, kandan beslenenlerin halkımızı sokağa dökmek suretiyle sadece 6-7-8 Ekim tarihlerinde bu eş başkanlardan bir tanesinin sokağa davetiyle benim Kürt kardeşlerim maalesef bir kısmı bu davete uydu ve bunun neticesinde 50 Kürt kardeşimiz öldü mü? Öldü. Ölenler Kürt’tü, öldüren de Kürt’tü. İşte şimdi dün Erzurum İspir’de bir kardeşimizin, bir uzman çavuşumuzun yanılmıyorsam şehit olması neticesinde babasının haykırışı vardı; ‘Ben de Kürt’üm, eşim de Kürt, anam da Kürt, babam da Kürt, nedir bu hâl’ diyor. Şimdi bunlar ademe mahkum ediliyorlar ve zaten ademe de mahkum edilecekler. Sen bir defa hangi hakla kalkıp da Türkiye’nin bu mevcut üniter yapısı içerisinde, yani Güneydoğu’da, Doğu’da, bu bölgelerde bir devlet kurmaktan bahsediyorsun?”
“AÇTIKLARI ÇUKURLARDA BOĞULMAYA DEVAM EDERLER”
Anayasa’nın 14’üncü maddesinin, atılan bu adımlara bu adımlara karşı konulmuş bir madde olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili değerlendirmesini şu cümlelerle tamamladı: “Siz böyle bir adımı bir defa atamazsınız, böyle bir şeye zaten bu ülkenin ne millî iradesi müsaade eder, ne de Silahlı Kuvvetleri’yle, polisiyle, köy korucularıyla güvenlik güçlerimiz müsaade eder. Bizler gereğini bugüne kadar nasıl yaptıysak bundan sonra da yaparız ve nasıl o açtıkları çukurlarda şu anda kendileri boğuluyorsa, bundan sonra da boğulmaya devam ederler, olay bu kadar açıktır, nettir. Şu anda zaten bunların camilere okullara olan saldırıları sonlarının geldiğinin göstergesidir” Bizim oradaki samimi esnaf kardeşlerimizin dükkanlarına saldıran bunlar, bu bölgenin veyahut da benim Kürt kardeşimin temsilcisi değiller. Tam aksine onları tehditle yıldırmak suretiyle onların oylarını gasp eden gasıplardır.”
YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI
Sorulan bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, yürütülen yeni anayasa çalışmalarında yeni anayasanın revizyon değil reform anayasası olacağına, ‘millî birlik ve beraberlik projesi’nin adının ‘demokratik bütünlük’ kavramı olarak değiştirileceği yönündeki iddialara ilişkin yorumlarını da paylaştı. Türkiye’de toplumsal mutabakatın sağlandığı bir yeni anayasa beklentisinin olduğunu ve hemen hemen bütün siyasi partilerin seçim öncesinde meydanlarda yeni Anayasa sözünü verdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerde verilmiş olan bu sözün yerine getirildiğini görmeyi temenni ettiğini belirtti ve başbakanlığı döneminde yeni anayasa ile ilgili yürütülen çalışmalarda yaşananları şöyle özetledi: “Parlamento içindeki 4 siyasi partinin kurmuş olduğumuz bir Uzlaşma Komisyonu’yla başlattığı çalışma vardır. Önce 47 maddede bir mutabakat sağlanmıştı ve o zaman ana muhalefet partisinin genel başkanı, ‘Bu 47 maddeyi Parlamento’dan geçirelim’ demişti. Ve ben de Gruptaki arkadaşlarıma hemen ‘Görüşmeleri yapın, bunu halledelim’ demiştim. Arkadaşlarımız gidip görüşmeyi yaptıklarında aldıkları cevap şuydu: ‘Bu yetmez, 4 tane siyasi parti liderinin buna evet demesi lazım.’ Tamam da, gönderdiğimiz temsilcilerin 4’ünün de burada parafları var, yani 12 kişinin parafının olduğu, Meclis Başkanımızın koordinesinde yürüyen bir çalışma bu. Her ne kadar ısrar ettiyse de arkadaşlarımız, ne yazık ki o süreçte CHP ve AK Parti ile rahatlıkla 15 gün içerisinde 47 madde çıkabilirdi, bilemediniz 1 ay içerisinde rahatlıkla çıkabilirdi, ama olmadı. Daha sonra 60 maddeye geldiğimizde, bu defa arkadaşlarıma ben söyledim; ‘Gidin bir söyleyin bakalım, şu 60 maddeyi hiç olmazsa bir görüşelim, 60 maddenin Parlamento’da çıkmasını sağlayalım. Ondan sonra oturalım her iki parti burada azami müşterek aramaya gerek yok, asgari müştereklerde bir araya gelelim ve asgari müşterekte birleşmek suretiyle şöyle yamalı bohça olmaktan çıkan, ama en azından toplumun kahir ekseriyetinin üzerinde ittifak ettiği bir sivil anayasayı çıkarmış olalım. Bu bir darbe anayasası olmaktan çıksın, bunu başaralım.’ Maalesef ona da ‘hayır’ cevabı alındı.”
“12 EYLÜL DARBE ANAYASASIYLA DEĞİL, YENİ ANAYASAYLA YAŞAYALIM”
Yeni anayasa çalışması ile ilgili Başbakanın iki partiye ziyaretleriyle başlayacak sürece değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah burada bir mutabakat sağlanır, en azından bir asgari müşterek sağlanır ve böylece artık 12 Eylül darbesinin bir anayasasıyla yaşamak değil, yeni, sıfır kilometre bir anayasayı tesis etmek suretiyle ülkemiz, yarınlara toplumsal mutabakatın veya milletin kendi iradesinin altında olduğu, güç verdiği bir anayasayı tesis etmiş olur” şeklinde konuştu.
İktidar partisinin ana muhalefet partisi ya da MHP ile oluşturacağı bir mutabakatla Meclis içi çalışmayla bunu yapabileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis’ten geçtikten sonra millete gitmek suretiyle sağlam iradenin tecelli edeceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Anayasa çalışmaları ile ilgili bir önerisini daha paylaşarak basın açıklamasını tamamladı: “Hatta daha da ileri gidiyorum; gerekirse halkla arama konferansı yapmak suretiyle oluşturulacak bir Anayasa maddeler manzumesinde bir adım atılabilir ve bu adımı attıktan sonra da artık milletçe hep beraber artık ‘Biz millî bir anayasa kurduk’ deriz ve güvenle de yarına inşallah yürürüz.”