ÇİĞDEM KUMAŞ - ERHAN YILMAZ(İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın, "Gerekirse savaşarak ölürüm" sözlerini eleştirerek, "Kime karşı savaşacaksın? Ülkende yönettiğin Müslüman kardeşine karşı mı savaşacaksın?" dedi. Erdoğan, koltukların baki olmadığını çok kez dile getirdiklerini, ancak Esad'ın bunu anlayamadığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen "2. Afrika Kıtası Müslüman Ülke ve Toplulukları Dini Liderler Zirvesi"ne katıldı. Zirvenin açılışında Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve 46 Afrika ülkesinden temsilciler de hazır bulundu. Kuran-ı Kerim okunmasıyla başlayan zirvenin açılışında konuşan Başbakan Erdoğan, bugün tüm İslamcoğrafyasında karşı karşıya kalınan sorununun temelinde istişarenin terk edilmesi ve ihmal edilmesinin yattığını belirterek, "Bütün önyargılardan, bütün kişisel hesaplardan arınmış olarak temiz bir kalple ve samimiyetle yapılacak istişarenin ülkelerimizin, halklarımızın, bütün coğrafyamızın meselelerine kalıcı çözümler üreteceğine ben yürekten inanıyorum. Bu ve benzeri zirvelerin çoğaltılması istişare mekanizmasının en güzel şekilde işletilmesi, karşı karşıya olduğumuz birçok güncel, siyasi, ekonomik vesosyal meselenin çözümünü hızlandıracağında şüphe yoktur" dedi.
"MÜSLÜMANLARIN YAŞADIĞI COĞRAFYA, ÇATIŞMA, KAN VE HUZURSUZLUKLA ANILAN COĞRAFYA OLDU"
Kuran-ı Kerim'deki bazı ayetlerden örnekler veren Erdoğan, bu çok önemli referanslara, kaynaklara ve tarihin kazandırdığı tecrübeye rağmen İslam coğrafyasının ve dünyanın bu emir ve tavsiyeleri sergileyen bir manzara arz etmediğini söyledi. Bugün Afrika ve Ortadoğu başta olmak üzere Müslümanların yoğun olarak yaşadığı coğrafyanın çatışmalarla, sömürüyle, yoksullukla, baskı, zulüm, kan, gözyaşı ve huzursuzlukla anılan bir coğrafya olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu;
"Programın başında izledik ve Afrika'daki hali gördük. Ama bir tarafta da saltanatı gördük. Medeniyetler inşa eden bir coğrafya ama gel gör ki insanı yücelten hırsı, zulmü, baskıyı, öldürmeyi ve eziyeti men eden sistemler önümüzde duruyor ki böyle bir coğrafyada her ikisini de görüyoruz ve acımasızca görüyoruz. Az önce Komorlar'ın eski cumhurbaşkanını dinledik ve üzerlerinde oynanan Fransa oyununu dinledik. Onların da verdiği mücadeleyi kendisinden dinledik. Binbir gece masallarının yaşandığı Bağdat, ilmin merkezi Buhara, erdemin merkezi Şam, hoşgörünün merkezi Kurtuba, medeniyet merkezi Kahire, yazının merkezi Timbuktu, her biri mimarinin, sanatın, hoşgörünün zemini Mogadişu, Tanca, Dar-es Selam, Hartum ve daha niceleri, bugün sadece hatıramızda ve hafızamızda kalmıştır. Elbette şanlı, zengin, kadim ve görkemli bir tarihe mensubuz. Elbette burada bulunan her bir kardeşimizle birlikte bir sevgi medeniyetinin mensuplarıyız. Ancak tarihimizdeki zenginliği, derinliği gelecek tasavvurumuzu inşa etmek için
kullanmadığımız sürece geçmiş bir nostaljinin ötesine geçmeyecektir. Diğer medeniyetler karşısında gerileyen, bizim kendi medeniyetimiz değil, medeniyetimizin mensuplarıdır."
"MÜSLÜMANLARA YÖNELİK KARALAMA KAMPANYASI YÜRÜTÜLÜYOR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün tüm dünyada ortaya çıkan Müslümanlara yönelik olumsuz algının, İslam'ın değil, İslam'ı yanlış yorumlayan ve yaşamayan kişilerin oluşturduğu bir algı olduğunuifade etti. Batıda kimi art niyetli çevreler tarafından Müslümanlara yönelik olarak bir karalama kampanyasının yürütüldüğünün herkes tarafından bilindiğini belirten Erdoğan, "Birileri marjinal örneklerden çıkarak terörle, çatışmayla, hoşgörüsüzlükle, yoksullukla, İslam'ı ve Müslümanları eşdeğer göstermeyeçalışıyor. Bir dinin, bir toplumun mensubunun yaptığı yanlış asla ve asla tüm topluma ve o dine mal edilemez. Nasıl ki bir Musevi ve Yahudi'nin hatası, Hıristiyan'ın, Budist'in yanlışı bu kişilerin ait olduğu dini gölgeleyemezse, bir Müslüman'ın yanlışının, hatasının faturası da bütün Müslümanlara, İslam'a kesilemez" şeklinde konuştu.
İSLAMAFABYA LANETLENMELİ
Irkçılık ve antisemitizm kadar İslamafobya'nın da kınanması ve lanetlenmesi gereken bir suç olduğunun altını çizen Erdoğan, bunu bütün uluslar arası toplantılarda konuşup, tartıştıklarını, bütün bunlara rağmen uluslar arası camianın hala kara propagandayı sürdürmeye devam ettiğini anlattı. Başbakan Erdoğan, "Peki, onlar sürdürürken biz ne yapıyoruz? Biz hala birbirimizle uğraşıyoruz. Biz dayanışma içinde değiliz. Biz hala birbirimizi anlamıyoruz, anlamamak için elimizden ne geliyorsa onu yapıyoruz. Ancak Müslümanlar kardeştir ifadesini biz hala yaşamıyoruz. Bunu kendi ülkem için de söylüyorum, tüm İslam dünyası için de söylüyorum. Önce bunu çözmemiz lazım" dedi.
MÜSLÜMANLAR ÜZERİNDEN KARALAMA KAMPANYASI
Erdoğan, Müslümanlar üzerinde sistemli bir karalama kampanyasının küresel ölçekte yürütüldüğünü ve Hıristiyan misyonerlerin, İslam coğrafyası üzerinde nasıl cirit attığını, nasıl o ülkelerde dolaştığını gayet iyi bildiklerini söyledi. "Biz kendimizi önce bir çek etmemiz lazım" diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti; "Bizler başkalarını suçlama kolaycılığına kaçmadan, kendi kendimizi sorgulamak, kendi kendimizi sorguya çekmek zorunda olduğumuzu artık reddedilemez bir gerçek olarak görmeliyiz. Ülkelerimiz, halklarımız, topluluklarımız arasında ortaya çıkan ihtilafları, çatışmaları, sürtüşmeleri sadece ve sadece harici nedenlere bağlamak, kolaycılıktan, bahane üretmekten başka bir anlam taşımaz. Afganistan, Irak, Filistin, Somali dünyadaki tüm insanların vicdanlarında sorgulandığından daha çok bizlerin vicdanlarında sorgulanmalıdır. Tarih boyunca dünyaya insanlık dersi vermiş medeniyetin mensupları, insan haklarına saygıyı dışarıdan bir dayatmaya gerek kalmaksızın, ithal etmeksizin, kendi öz dinamitleriyle uygulama potansiyeline fazlasıyla sahip."
"ÜLKENDE YÖNETTİĞİN MÜSLÜMAN KARDEŞİNE KARŞI MI SAVAŞACAKSIN?
Ağustos ayında kalabalık bir heyetle Somali'nin başkenti Mogadişu'ya bir ziyaret gerçekleştirdiğini anlatan Erdoğan, orada "komşusu açken tok yatan bizden değildir" emrine muhatap bir medeniyet adına icap duyduğunu söyledi. Erdoğan, Müslümanların Müslümanlar tarafından katledilmesi, Müslümanların bizzat Müslümanlar tarafından aç ve açıkta bırakılması, kardeşlerin inadına değil, kör ideolojiler, çıkarlar ve iktidar adına birbirlerine silah doğrultmalarının kabul edilecek ve tahammül edebilecek bir yaklaşım asla olamayacağını vurguladı.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın, "Gerekirse savaşarak ölürüm" sözlerine de atıfta bulunan Erdoğan, şunları söyledi; "Bakıyorsunuz biri çıkıyor 'ölene kadar savaşacağım' diyor. Kime karşı savaşacaksın? Ülkendeki yönettiğin Müslüman kardeşine karşı mı savaşacaksın? Bakın biz Türkiye olarak Afganistan'da barışın yeniden egemen olması için çok yoğun bir gayret içindeyiz. Irak'ın yeniden imarı, istikrar ve iç barışa kavuşması için yoğun çaba içindeyiz. Ama şu anda Irak mezhepsel bir savaşa, bir çatışmaya doğru gidiyor veya götürülüyor. Birileri çıkıp diyor ki; dışarıdan bir müdahaleyle bunlar oluyor. Peki, sen ne işe yarıyorsun? Dışarıdan müdahaleye neden fırsat veriyorsun? Dışarıdan müdahaleye fırsat vermeden kendi problemini, kendi işini niçin halletmiyorsun? İşte bir tarafta Şia bir tarafta Sünni ne demek bu? Ast olan Şia mıdır ast olan Sünni midir? Yoksa ast olan İslam mıdır? Eğer İslam'dır diyorsak o zaman ortada böyle bir problem kalmaz. Ama acımazsızca Müslüman Müslüman'ı öldürüyor ve canlı bombalar görüyoruz Müslümanlar arasında. Biz Müslüman olmayanların canlı bomba olmasını anlayabiliriz ama bir Müslüman'ın
Müslüman kardeşine karşı canlı bomba olmasını anlayamayız. Çünkü onun bizim dinimizde kesinlikle yeri yoktur."
"LİBYA'NIN ÜZERİNDE OYNANAN OYUN PETROLDÜR"
Erdoğan, Filistin meselesinin barışçıl yollardan çözümü için aynı şekilde her türlü diplomatik, ekonomik sosyal desteği sağladıklarını ifade ederek, Mısır'da, Libya'da ve Tunus'ta yaşananlara seslerini yükselttiklerini ve yükseltmeye devam ettiklerini söyledi. Suriye'de akan kana ve artan baskı ve zulme karşı aynı şekilde net tavır aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Afrika'nın sömürülmesine, Afrika'da insanın değil, petrolün, madenlerin, elmasın görülmesine, yeraltı kaynakları için kan akıtılmasına aynı şekilde asla müsamaha göstermiyoruz. Şu anda Libya'nın üzerinde oynanan oyun nedir? Petroldür. Oraya gelenler Libyalı kardeşlerimizi kaşına gözüne hayran oldukları için değil, Libya'da barışı tesis etmek istedikleri için değil, Libya'nın petrollerini nasıl sömüreceğiz? Nasıl o petrolü alıp da kendi menfaatleri için kullanacaklar onun hesaplarını yapıyorlar. Onun için oradalar ama Türkiye onun için orada değil. Tam aksine Libya'nın ayağa kalkması Libya için orada Türkiye. İşte bizim farkımız bu" dedi.
AFGANİSTAN’IN DURUMU
Afganistan'da yaşanan acının sona ermesi için herkesin dua ettiği bir ortamda, Afganistan'daki bölünmüşlüğün herkesin içini acıttığını anlatan Başbakan Erdoğan, "Ben bu vesileyle değerli kardeşimizi üstadımız Burhanettin Rabbani'yi tekrar rahmetle anıyorum. Çünkü o bir barış insanıydı. Onun tek hedefi tek arzusu Afganistan'ı bir barış taşları üzerinde yükseltmekti. Ama böyle bir insanı şehit eden anlayışın Müslüman olması mümkün değildir. Hepimiz Filistin için seferber olmuşken, Filistin'de bölünmüşlükparçalanmışlık bize acı veriyor. Müslüman'ın Müslüman'a zulmüne artık tahammül edemiyoruz. Artık bir tarafta Hamas, bir tarafta El-Fetih görmek istemiyoruz. Biz Filistin'de sadece Filistinliyi görmek istiyoruz bunu başarmak istiyoruz. Suriye'de haklarını isteyen daha insanca bir yaşam talep edenlere karşı tankların topların silahların ateşlenmesini asla ve asla insani görmüyoruz. Aynı kıbleye dönen ve Allah'a onun peygamberine inanan insanların bu şekilde öldürülmesini kabul etmemiz mümkün değildir. Eğer
sen bir lider olarak kendine güveniyorsan, sandıkları açarsın herkes sandıklara yürür o sandıklar seni iktidara getirirse iktidar olursun. Ondan sonra orada o ülkeyi yönetirsin" ifadelerini kullandı.
"GÜN GELECEK SENDE GİDECEKSİN"
Erdoğan, tanklarla ve toplarla iktidarın bir yere kadar olduğunu belirterek, Beşar Esad'a, "Gün gelecek sende gideceksin. Çünkü o koltuklar baki değildir, o koltuklar geçicidir" diye seslendi. Bunu Esad'a çok söylediklerini, ancak Esad'ın anlamadığını belirten Erdoğan, "Şu anda acımasızca ülkesinde bir tarafına alıyor bir sarıklı hoca efendiyi onunla poz veriyor. Kimi kandıracak? O ülkedeki saf Müslümanlar varsa onları kandıracak. Biz bu oyunlara gelecek miyiz? Bizde güzel bir söz var; 'Dervişlik olaydı
taç ile hırka biz bile alırdık otuza kırka'. Bizim dinimiz şekil dini değil, onun için tacı ve hırkayı giymekle kimse işi bitirmiyor. Ast olan nedir? Ast olan bu inancımızı yaşamaktır. Kalkıp yanına o şekli koy, tam bir barış dini olan İslam'ın men ettiği ne varsa onları yap. Tankla topla git Müslümanları öldür, böyle bir şey yapamaz. Ben zülüm ile abad olunmaz diyorum. Zalimler kazanmayacak, er veya geç mazlumlar kazanacak. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü Allah hakkın ve haklının yanındadır" dedi.
AFRİKA’NUN DURUMU
Tarih boyunca büyük acılar yaşamış olan Afrika'da, ülkelerin ve halkların birbirine silah çevirmesini kabullenemediğini vurgulayan Erdoğan, bu bölünmüşlüğü ve parçalanmışlığı kardeşliğe, dayanışmaya tahvil etmenin en büyük arzusu olduğunu söyledi. Erdoğan, salondaki katılımcılara seslenerek, "Sizler bu çalışmayı Afrika'nın genelinde çok yoğun bir şekilde sürdürmeniz lazım. Türkiye olarak bizim tüm bu çabalarımızda haykırışlarımızda referans aldığımız tek bir nokta var. Biz Müslümanların kardeş olduğuna inanıyoruz. Yani Müslümanlar kardeştir. Sadece İslam coğrafyası ölçeğinde değil, küresel ölçekte de yeni bir anlayışı yeni bir bakış açıcını hakim kılmak için mücadele veriyoruz" şeklinde konuştu. Erdoğan, Afrika kıtasında yoksulluğunda etkisiyle misyonerlik faaliyetlerinin hız kazandığını ifade ederek, "Sadece gayrimüslimlerin değil, Müslümanların da bu faaliyetlerin hedefi olduklarını, Müslümanlara karşı ayrımcı tavırlar takınıldığını görüyorum. Dini duyguları istismar etmek suretiyle yapılan bu faaliyetlere karşı adım atmak hepimizin ortak sorumluluğudur. 5 gün sürecek bu zirvenin bu önemli meseleyi de etraflıca ele almasını, bu meseleyi de istişare etmesini temenni ediyorum" dedi.