"Hoca Ahmet Yesevi'nin İzinde''

Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Musa Yıldız, "Hoca Ahmet Yesevi, Peygamber Efendimizin Mekke'den yaymış olduğu İslam ışığına bir ayna tuttu ve Anadolu'ya yansıttı. Bu ayna Anadolu'da Hacı Bektaş-i Veliler, Yunus Emreler, Mevlanalar olarak, Balkanlarda ise, Demirci Babalar olarak tezahür etti. Bugün Anadolu'da Balkanlarda Türklük varsa bu Hoca Ahmet Yesevi sayesindedir" dedi.
UNESCO tarafından 2016 yılının Hoca Ahmet Yesevi yılı ilan edilmesinin ardından Ahmet Yesevi Üniversitesi yıl boyunca çeşitli etkinlikler düzenledi. Yıl boyu süren etkinlikler her ay düzenlenen sohbetlerle devam ediyor. Bu kapsamda Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız, Türk Ocakları Genel Merkezi'nde "Hoca Ahmet Yesevi'nin İzinde" konulu bir konuşma gerçekleştirdi. Hoca Ahmet Yesevi'yi anarken onu tanıtan Fuat Köprülü'yü de anmadan geçmemek gerektiğini ifade eden Yıldız, "Fuat bey çalışmalar yaparak büyük eserinde Hoca Ahmet Yesevi'yi ve onun yolundan giden Yunus Emre'yi yazdı. Her ikisini de rahmet ve minnetle anıyoruz" ifadelerinde bulundu.
Başkan Yıldız, "Hoca Ahmet Yesevi kimdir?" sorusundan hareketle Yesevi'nin hayatına dair bilgi verdi, babası Sayram’ın ünlü bilginlerinden İbrahim Şeyh, annesinin ise Kara Saç Ana olduğunu dile getirdi. Yıldız, Yesevi'nin Yesi şehrinde Arslan Baba'dan ilim aldığını, sonrasında Buhara'da bir müddet ders verdiği ve Yesi'ye döndüğünü ve burada talebe yetiştirmeye başladığını kaydetti. Yıldız, "Yesevi Peygamber Efendimizin Mekke'den yaymış olduğu İslam ışığına bir ayna tuttu ve Anadolu'ya yansıttı. Bu ayna Anadolu'da Hacı Bektaş-i Veliler, Yunus Emreler, Mevlanalar olarak tezahür etti ve Anadolu'yu mayaladılar. Balkanlarda ise, Demirci Babalar olarak tezahür etti. Bugün Anadolu'da Balkanlarda Türklük varsa bu Hoca Ahmet Yesevi sayesindedir" şeklinde konuştu.
Yesevi'nin zamanı çok iyi kullandığını, üçte birlik kısmını Allah'a ibadet etmek için geçirdiğini ifade eden Yıldız, diğer zamanlarında da öğrencilerine ilim verdiği, kaşık ve kepçe yonttuğunu kaydetti. Yıldız, Yesevi'nin "Zaman kan gibidir" sözünü anımsattı.