Büyük İslam Mutasavvıfı Yunus Emre’nin aralarında Erzurum’un da yer aldığı 15 ilde makamı var. Erzurum Dutçu’da Yunus Emre ve Mürşidi Tapduk Emre’nin makamları yan yana. Aksaray, Karaman, Erzurum, Eskişehir, Kırşehir, Bursa, Ordu, Manisa, Isparta, Afyon, Sivas, İzmir, Tokat, Limni Adası ve Kuzey Azerbaycan’da makamları bulunan ve İslam Dünyasının ortak değeri olan Yunus Emre aslında yüreklerde yaşıyor.
YASİN CAN
AKSARAY (İHA) - Yunus Emre’yi anma etkinlikleri çerçevesinde Aksaray Valiliği, Aksaray Belediyesi ve Aksaray Üniversitesi (ASÜ) işbirliğinde "Bizim Yunus" isimli konferans düzenlendi.
Konferansın açılışında konuşan ASÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Acar, Yunus Emre’nin, Anadolu’da paylaşılamayan ve bu nedenle farklı yerleşim birimlerinde mezarları, makamları, türbeleri bulunan çok değerli, büyük bir sima olduğunu belirtti. Onun paylaşılamayan bir insan olmasının bile bu coğrafyada ne kadar sahiplenildiğini gösterdiğini kaydeden Rektör Acar, “Yunus Emre halk edebiyatının ve tasavvuf edebiyatının en büyük şahsiyetlerinden, Anadolu’nun manevi mimarlarından, İslam dünyasının ortak değerlerinden bir tanesidir. Yunus deyince akla çok şey gelir. Onun paylaşılamayan bir insan olması bile bu coğrafyada ne kadar çok benimsendiğini, ne kadar çok sahiplenildiğini gösteriyor” dedi. Prof. Dr. Mustafa Acar, açılış konuşmasının ardından Yunus Emre’nin "Benim Adım Derli Dolap" ve "İncitme Gönül" şiirlerini okudu.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Kemal Tavukçu, Yunus Emre’nin paylaşılamayan bir insan olduğunu ve onun gibi bir insanı herkesin sahiplenmek isteyeceğini kaydetti. Yunus Emre’nin Anadolu’da ve Anadolu dışında 15’ten fazla makamının olduğundan söz eden Prof. Dr. Tavukçu, Aksaray, Karaman, Erzurum, Eskişehir, Kırşehir, Bursa, Ordu, Manisa, Isparta, Afyon, Sivas, İzmir, Tokat, Limni Adası ve Kuzey Azerbaycan içinde en kuvvetli ihtimalin Aksaray olduğunu belirterek, şiirlere bakıldığında 5 farklı Yunus’un ortaya çıktığını söyledi. 663 manzume içinde 5 farklı Yunus olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tavukçu, “Bunlardan birisi 1348 yılında yaşanan bir veba salgınına şahit olan Yunus’tur. Bu Yunus, veba salgınında çocuklarını kaybetmiştir. Diğeri Kadiri Yunus’tur. Kadiri Yunus, eserlerinde Abdulkadir Geylani’den söz etmiştir. Ancak Kadirilik 14’üncü yüzyılın sonlarında Anadolu’ya girmiştir. ‘Bizim Yunus’ o tarihte hayatta değildi. Bir diğer Yunus ise Nakşibendî Yunus’tur ve dördüncüsü de Alevi/Bektaşi Yunus’tur. ‘Bizim Yunus’umuz 1240-1320 yılları arasında yaşamıştır” diye konuştu.
"YUNUS EMRE'NİN MEZARININ AKSARAY'DA OLDUĞU EN KUVVETLİ İDDİADIR"
Yunus Emre’nin bir tasavvuf erbabı ve Şeyh olduğunu, dervişliğinde Tapduk Emre’den ders aldığını ifade eden Prof. Dr. Tavukçu, “Yunus Emre, Tapduk’tan aldıklarını etrafına yaymaya çalışıyor. Yunus, bir tasavvuf ekolünün başında ve bunu tebliğ ediyor. Her gittiği yerde muhtemelen bu ekolün dergahları açılıyor. Sevilen bir insan olduğu içinde dergahların olduğu yerler makamı oluyor. Yunus Emre’nin mezarının Aksaray’da olduğu iddiası en kuvvetli iddiadır. Çünkü Yunus’un irtibatta olduğu insanlar Hacı Bektaş, Tapduk Emre, Ahi Evran, Aşık Paşa hep bu bölgededir” dedi. Prof. Dr. Tavukçu, Yunus’un Aksaraylı olduğunu mesafe, zirai ürünler, şiirler ve diğer etkenlerden örnekler vererek izah eden Prof. Dr. Tavukçu, şöyle konuştu:
“Kuş uçuşu Hacı Bektaş’la Yunus’un olduğu iddia edilen Eskişehir’in mesafesi 250 kilometre. Hacı Bektaş Menakıbı’nda 'Bir çuval alıç aldı, alıçları öküze yükledi ve Hacı Bektaş’a gitti’ deniliyor. Bu yol o günkü şartlarda öküzle kat edilecek olsa en az 1 ay sürer ve bu süre içinde alıçların ne hale geleceğini düşünün. Mesafe farkı bile Yunus’un Eskişehir’de olmadığını gösteriyor. Kaldı ki, alıç bugün bu yörede hala var olan bir yemiştir.”
Yunus Emre’nin Eskişehir’de bir mezarı olduğunu ancak o mezardan çıkan kemiklerin Yunus’a ait olmadığını aktaran Prof. Dr. Tavukçu, “1960’lı yıllarda bu mezarda bir kazı yapıldı ve mezardaki kemikler daha yukarı bir yere taşındı. Mezardan sağ eli başının altında, sağ tarafına yatmış bir iskelet çıktığı ifade edildi. Ancak etrafında yüzlerce müridi olan birisinin bu vaziyette gömülmüş olma ihtimali çok kuvvetli değil. İslam’da ölünün nasıl gömüleceği bellidir. Demek ki, oraya gömülen kişi yalnız başına ve muhtemelen donarak öldüğü için o şekilde gömülmüş. Bu durum Yunus’un Eskişehir’de olmadığını gösteriyor. Yunus Emre, Şeyhi Tabduk’un makamını görebilecek ve buğday istemek için gittiği Hacı Bektaş’a da makul mesafede bir yerde yani Aksaray’da, Ziyarettepe’de bulunuyor. Yunus eserlerinde ‘ahi’ diyor, çünkü etrafında ahiler var. Dil ve şiirlerde bahsi geçen zirai ürünler Yunus’un Aksaray’da olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Yunus’un bir şair değil, hoca olduğunu ve şiirlerinin de onun dersleri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tavukçu, konferansın sonunda soruları yanıtladı.
Etkinlik Vali Yardımcısı Kubilay Ant’ın Prof. Dr Tavukçu’ya plaket ve çeşitli hediyeler vermesinin ardından sona erdi.