Erzurum’un özellikle son 20 yıl içerisinde hem beşeri, hem de mali sermayesini göçe kurban verdiğini vurgulayan Kıyas Daşkaya, bu durumun aslında bir enerji kaybı olduğunu belirterek, artık herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini kaydetti.
GELİN SORUNUN ADINI KOYALIM
Göçün önlenebilmesi için çözüm üretmesi gerekenlerin tek başına siyasiler olamayacağını vurgulayan Kıyas Daşkaya, “Siyaset, üzerinde görüş birliğine varılan ve atılması gerekli adımları uygulama mercidir. Bir kere biz kendi sorunlarımızın önce adını koyalım” dedi. Gelişmiş ülkelerde göç sorununun nasıl aşılabileceğine dair canlı örneklerin bulunduğunu anlatan Kıyas Daşkaya, içerisinde üniversitenin ve toplumun her kesiminin yer alacağı ortak bir platform oluşturulması çağrısında bulundu.
GÖÇ NEDENLERİNİN ÜZERİNDE DURMALIYIZ
Daşkaya, “Göçün bilimsel nedenleri zaten saptanmış durumda. Biz öncelikle Erzurum’da insanları göçe iten sebepleri öncelik sırasına göre belirlemeli; bu sebepleri, kısa, orta ve uzun vadede uygulanacak hangi politikalarla ortadan kaldırabiliriz, onun üzerinde kafa yormalıyız. İlimiz için bir yol haritası çıkardıktan sonra, konuyu bu kez siyasi iktidara aktarmalı ve onların yoluna da ışık tutmalıyız” şeklinde konuştu.
BU GİDİŞ GİDİŞ DEĞİL..!
Göç sorununun Erzurum’da yeni ortaya çıkmadığını, özellikle son 20 yılda bu kan kaybının kendini çok daha fazla hissettirmeye başladığını kaydeden Kıyas Daşkaya, şöyle dedi: “Erzurum kaybettiği beşeri ve mali sermayesini bünyesinde tutabilseydi, bugün Türkiye’nin en gelişmiş illerinden birisiydi. Fakat, sorunlar yıllar boyunca ötelendi, ertelendi. Çözüm önerileri dile getirildi, fakat bu öneriler üzerinde bir ahenk oluşturulamadı. Biz Yol-İş Sendikası olarak, göçün önüne geçmek için herkese ve her kesime işbirliği teklif ediyoruz. Bu işbirliği ve çalışma günler bile alsa, gerekeni yapmaya hazırız. Yeter ki bir araya gelip, nedenleri hep birlikte sorgulayalım. Hazırlayacağımız yol haritasında herkesin bir katkısı olmalı ki, sonuçtan da medet umabilelim. Aksi takdirde bu sorunu önümüzdeki yıl da, ondan sonraki yıllarda da yaşamaya devam edeceğiz”