SU SAVAŞLARI
İnsanların hayatlarını devam ettirebilmeleri için en temel ihtiyaç maddesi olan su için, savaşlar yapıldığını, politikalar güdüldüğünü ve stratejiler hazırlandığını kaydetti. İlk çağda kentleşmeler ve daha sonra devletin çekirdeğini oluşturacak örgütlenmelerin, nehir boylarında yerleşmiş halklarda görüldüğünü vurgulayan Gül Geyik, “Büyük şehirlerin dışardan gelen ihtiyaçlarını karşılamak için ucuz ve hızlı bir taşıma aracı olan gemilerden faydalanmak amacıyla nehir veya deniz kenarlarında yerleşimler olmuştur. Yerleşik hayata geçmiş halklar için şehre veya sulama için araziye su temini de bütün medeniyetlerin ana problemlerinden birisi olmuştur. Su her zaman insan hayatının vazgeçilemez ihtiyacı olmuştur” diye konuştu.
SU TEMİNİNDE YAŞANAN GÜÇLÜK
Osmanlılarda temizlik ve su içme amacıyla yapılan çeşmelerin, kent mekânının estetiğine katkıda bulunan çarpıcı odak noktaları olduklarını kaydeden Arş. Gör. Gül Geyik, “Eskiden bütün evlere şimdiki gibi borularla su getirme imkanı olmadığından ve ancak saraylar, hamamlar, şadırvanlar, camiler, sebiller ve büyük konaklara künklerle su getirildiği için halk, evlerine lazım olan suyu mahalle çeşmelerinden alırdı.
OSMANLI DÖNEMİ ÇEŞME MİMARİSİ
Osmanlı çeşmelerinin en son tipinin birinci ulusal mimarlık döneminde oluşturulduğunu kaydeden Geyik, “Sivri kemerli niş, yazıt, rozet, mukarnaslı kornişle Kısıklı Çeşmesi, Klasik Osmanlı üslubunu yeniden yaşatma isteğini dolaysız olarak yansıtmaktadır. Sivri kemer ve kanatlı biçimlenişiyle Sultanahmet deki üç yüzlü çeşme, Klasik dönemin genel tasarım öğelerinden yararlanarak günün üslubuna uyarlama çabasını gösterir. Kent içi çeşme cepheleri üzerine, geliştirdiğimiz tipolojik çözümleme Osmanlı sanatında sanat derinliğinin gücünü göstermektedir. 18 yy başından Cumhuriyetin başına değin geçen süre içinde çok çeşitli tipler üretilmiştir. Tasarımda biçimsel değişmeler karşın özde Osmanlı karakteri sürekli olarak korunmuştur. Osmanlı’da batılaşma anlamında yapılan ilk çeşme, 3. Ahmed Çeşmesi’dir. Barok dönemine ait ilk çeşme ise, Hamidiye Çeşmesi’dir. Osmanlı Çeşmeleri, 15. yüzyılda karakter kazanmıştır. Daha çok Lale Devri özellikleri taşımaktadırlar. Batılılaşma döneminde ise, Barok tarzı göze çarpmaktadır” şeklinde konuştu.