AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "AK Parti hareketi, Anadolu'yu inşa eden Malazgirt'in, Rumeli'yi inşa eden Kosova'nın, Ortadoğu'yu yeniden inşa eden Mercidabık'ın önlerinden bugünlere bize büyük bir emanet olarak tebliğ edilen hareketin adıdır. Biz, bu kardeşliğin, adalet duygusunun, karşılıklı saygının adı olduk, olmaya devam edeceğiz" dedi.
Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'nde partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında bir konuşma yaptı. İl Başkanlarına hitap eden Başbakan Davutoğlu, özgürlük havasını teneffüs etmeyenlerin onurlarını hissetmelerinin mümkün olmadığını ifade ederek, AK Parti'nin her zaman özgürlük hareketinin sözcüsü ve öncüsü olacağını belirtti.
Davutoğlu, kendilerini otoriterleştirmeyle, baskıyla, kara propagandayla özdeşleştirmeye çalışanların 2002 Türkiye'si ile bugünü karşılaştırmaları gerektiğini, sonra da kendi özgürlük alanlarının dahi AK Parti tarafından yapıldığını göreceklerini vurguladı. 2002'den bugüne sadece demokrasi alanında değil, ekonomi alanında da toparlanma yaşandığını kaydeden Davutoğlu, bunun güçlü bir iradeyle yapıldığını anlattı.
Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'da, Kosova Savaşı'ndan sonra Rumeli'de başladığı gibi yeni bir yürüyüşün başladığını ifade eden Davutoğlu, Türkiye'nin ayağa kalkmaya başladığında da birilerinin bundan rahatsızlık duyduğunu ifade etti.
YÜREKLERİ BİRLEŞTİRDİK
Davutoğlu, şunları söyledi:"Yürekleri birleştirdik, akılları birleştirdik, bütün imkanlarımızı seferber ettik ve uyuyan dev uyandı, işte birileri bundan rahatsız oldu. Sadece bununla yetinmedik, kendimizi toparladıktan sonra adım adım etrafı da toparlamaya çalıştık. Türkiye-Sırbistan-Bosna Hersek üçlü mekanizmasını kurduk, Balkan barışı için. Hani şu an Türkiye'yi savaş kışkırtıcılığıyla suçlayanlara ve bunun içerideki sözcülerine sesleniyorum, bizim ne yaptığımız ortadır, hangi güç Sırbistan ile Bosna Hersek'i bir araya getirebilirdi, biz getirdik."
"SAYIN BAHÇELİ VE DİĞERLERİ ORTA ASYA NUTUKLARI ATARKEN..."
Türkiye-Suriye-Irak üçlü mekanizmasını kurduklarını, Türkiye-Suriye-Lübnan-Ürdün dörtlü serbest ortak pazar girişimlerini kendilerinin başlattığını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:"Madem ki dedik 'Hazar ve Orta Asya çocukları kardeştir', Türk Konseyi'ni biz kurduk. Sayın Bahçeli ve diğerleri Orta Asya nutukları atarken, bu konseye imzaları biz attık. Dün Dışişleri Bakanımız, Azerbaycan ve Türkmenistan ile üçlü mekanizma toplantısını yaptı. Madem ki dedik 'Horasan ile Hint kardeştir', Türkiye-Afganistan-Pakistan üçlü barış zirvelerini biz yaptık. Bunların hepsi barış hamleleriydi. Somali'ye ilk inen uçak biz olduk. Emin olun, Malazgirt'e yürüyen yiğitlerle, Kosova'ya adalet için yüreklerle, Somali'ye inen Türkiye Cumhuriyeti uçağının hızı, felsefesi, yüreği aynı yürektir."
Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Şimdi bizi savaşla terörle özdeşleştirmeye çalışanlar bu kara propagandayla bütün bunların üstünün örtüleceğini zannediyorlar. İşte o zaman harekete geçtiler. Malazgirt'te karşımızda kimler var idiyse, İstiklal Savaşı'nda karşımızda kimler var idiyse o ruhun uyanmaması için baktılar ki dev ayağa kalktı, sadece ayağa kalkmakla yetinmedi, etraf coğrafyaları de toparlamaya, onlara da özgürlük demokrasi, kardeşlik mesajı vermeye başladı. İstiklal Savaşı'nda arkasında kimler var idiyse, bütün o emperyalist çevreler bu yeni uyanışın önünü kesmek için harekete geçtiler."
Birilerinin ülkenin ilerlemesinden korktuğunu belirten Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İşte demin zikrettiğim tarihi perspektifi tehdit olarak gören birileri, madem ki 'yeni bir uyanış vardır, madem ki tekrar Ortadoğu, Kafkasya, Anadolu, Rumeli çocukları buluşmuştur, bu buluşmanın önüne geçmek lazım. Tekrar kardeşi kardeşe kırdırmak lazım' dediler. Bütün o özgürlük türkülerinin yerini bugün, Ortadoğu'da Arap coğrafyasında ağıtlar aldı, Rabia meydanındaki gençlerin ağıdı aldı, Libya'da, Irak'ta dökülen kanların ağıdı aldı. Biz, barış için, özgürlük için, kadim değerlerimizi çağdaş dünyaya anlatmak için yola çıkmıştık, onlar zulüm için, emperyalizmin sözcüleri olarak kardeşi kardeşe kırmak ve böl ve yönet için bütün bu hamlelerimize karşı hamle yaptılar."
Türkiye'yi, AK Parti'yi durdurmadıkça bu gidişin durdurulmasının mümkün olmadığının anlaşıldığına vurgu yapan Başbakan Davutoğlu, "2013'ten itibaren aynı anda düğmeye basıp, bir tarafta Mısır'da demokratik olarak seçilen cumhurbaşkanına karşı, diğer tarafta Gezi hareketleriyle 12 yılın mimarı Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza ve bize karşı harekete geçtiler" diye konuştu.
AĞUSTOS AYI ZAFERLER AYI
Başbakan Davutoğlu, Malazgirt, Kosova, Mercidabık ve Belgrad zaferlerinin, ağustos ayında kazanıldığını anımsatarak, AK Parti'nin de ağustos ayında kurulduğuna işaret etti.
Davutoğlu, "Tarihi seyir içinde Malazgirt'te buluşanlar, Kosova'da buluşanlar, Mercidabık'ta buluşanlar, Belgrad önünde buluşanlar saf saf şehadet şerbeti içmek andı ve ahdiyle Gazi Mustafa Kemal ile birlikte İzmir'e doğru yürüdüler. İkbal dua etti Hint topraklarından, Arap şairler şiirler yazdılar, şairimiz 'Muzaffer et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın' diye seslendi. 30 Ağustos Zaferi Türk-Yunan savaşının bitmesi değildir, kadim medeniyetin yiğitlerinin, kendilerini ve medeniyeti bitirmek isteyen emperyalistlere karşı bütün bir mazlum millet adına yürüyüşünün adıdır" diye konuştu.
AK Parti'nin de Malazgirt, Kosova, Belgrad, Mercidabık ve 30 Ağustos zaferlerinde yer alan yiğitlerin bir çınar altında buluştuğu hareket olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:"AK Parti hareketi, Anadolu'yu inşa eden Malazgirt'in, Rumeli'yi inşa eden Kosova'nın, Ortadoğu'yu yeniden inşa eden Mercidabık'ın önlerinden bugünlere bize büyük bir emanet olarak tebliğ edilen hareketin adıdır. Biz, bu kardeşliğin, adalet duygusunun, karşılıklı saygının adı olduk, olmaya devam edeceğiz. O zaferle birlikte Anadolu'da yeni bir umut yeşerdi ve bu umut adını Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak koydu. Her bir safhasında, adımında şehir şehir savunulan bir coğrafyanın Kahramanmaraş'ın, Gaziantep'in ve bütün Anadolu'nun yiğitlerinin Mezopotamya çocuklarının, efelerin, Karadeniz yiğitlerinin, Toros çocuklarının, Rumeli çocuklarının hepsinin adını şehadete yazdığı bir büyük destan yazıldı."
Başbakan Davutoğlu, Anadolu'da, Balkanlarda, Kafkaslarda herhangi bir şehitliğe gidildiğinde çok farklı memleketlerden şehitlerin mezarlarının görülebileceğini ifade ederek, "Bakü Şehitliği'nde Kosovalı görürsünüz, ne arar Üsküplü Bakü'de? Ya da Filistinli'yi, Nabluslu'yu görürsünüz. Ne arar Filistinli Bakü'de? Evet bir şey arar. Malazgirt'in, Kosova'nın, Mercidabık'ın ruhunu arar, kadim medeniyetimizin ruhunu ve geleceğini arar" dedi.
DEĞERLERE KARŞI AÇILAN SAVAŞLAR
Geçen yüzyılda ağustos ayında kazanılan zaferlerin kaynağını oluşturan değerlere karşı açılan savaşları gördüklerini, o savaşların, askeri darbelerle linç hareketlerine dönüştüğüne şahit olduklarını anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Tek parti dönemlerini gördük. Bütün o Kosova'ya, Malazgirt'e, Mercidabık'a, Belgrad'a ve 30 Ağustos Zaferi'ne ruhunu veren ezanı muhammediyi aslından çeviren tek parti zihniyetini de gördük. Acılar yaşadık, baskılar görüldü, başörtüsü zulümleri yanında Kur'an-ı Kerim okuduğu için mahkeme mahkeme süründürülenler görüldü. 30 Ağustos'un ruhuna aykırı olarak kadim medeniyetimizi 'köhne' diye adlandırarak, Batılaşma adına bütün değerlerden kopmayı teklif edenleri gördük. Çağdaş ideoloji adına Marksist ideolojiler çerçevesinde tevhid akidesine açılan savaşları gördük. Eskidir, terk edilmesi gerekir diye bütün kültürel değerlerimizle alay edildiğini gördük ve dahi nice zillet gördük, nice zulüm gördük."
"YAZIKLAR OLSUN Kİ BU ONURLU ÇOCUKLARA BÖYLE BİR KADER ÇİZİLDİ"
AK Parti'nin bütün bu geçmişin üzerinde yükselen bir aydınlık hareketi olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Anadolu çocukları, Mezopotomya çocukları, Kafkas çocukları, Rumeli çocukları onurla bu savaşları yapmış çocuklar, 1960'larda sanki Anadolu toprakları kendilerini beslemiyormuş, besleyecek gücü yokmuş gibi ellerine bavullar aldılar, Avrupa'ya, bu sefer medeniyet, Hazreti Mevlana'nın felsefesini götürmek için değil bir lokma ekmek için yürüdüler. Yazıklar olsun ki bu onurlu çocuklara böyle bir kader çizildi birileri tarafından. Değerlerimiz ayaklar altına alınırken, onurlarımız da ayaklar altına alındı" ifadelerini kullandı.
Her ekonomik krizin Anadolu'dan kaçmaya çalışan kitleleri ortaya çıkardığına işaret eden Davutoğlu, ekonomik geri kalmışlık ve çaresizliğin, insanlık onuruna yapılan en büyük darbe olduğunu söyledi. Davutoğlu, Anadolu çocuklarının Avrupa şehirlerine yürümesine, o dönemin iktidarlarının, Anadolu'nun bereketli topraklarında bugünkü nüfusun yaklaşık dörtte birini besleyecek kudrette bir ekonomi inşa edememesinin neden olduğunu dile getirdi.
"HİÇBİR SİYASİ HAREKET BU DERECE TOPARLAYICI, BELİRLEYİCİ, KUŞATICI OLMAMIŞTIR"
Davutoğlu, milletin değerlerine karşı açılan savaşların en son örneğinin 28 Şubat Sürecinde yaşandığını, 2001 ekonomik krizinin de Türkiye'nin diz çökmesi için ortaya çıkarıldığını belirterek, "AK Parti, 2001'de 14 Ağustos'ta yine Afyonkarahisar'dan Sayın Cumhurbaşkanımız, Kurucu Genel Başkanımız, Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde bir kadroyla harekete geçtiğinde ağustos ruhu harekete geçti, Malazgirt, Kosova, Belgrad, Mercidabık ruhu harekete geçti, en önemlisi İstiklal Savaşı'nın ruhu harekete geçti. Onun için 30 Ağustos'ta Afyonkarahisar'dan İzmir'e yürüyen ordunun içindeki bütün unsurlar AK Parti'de buluştu" diye konuştu.
AK Parti kadrolarının içinde Horasan, Rumeli, Karadeniz, Akdeniz, Kafkasya çocuklarının yer aldığına vurgu yapan Davutoğlu, şunları kaydetti:"Başka hiçbir siyasi hareket bu derece toparlayıcı, belirleyici, kuşatıcı olmamıştır. 'Milletimizin kaderi AK Parti'nin kaderiyle bütünleşti' derken aslında biz tam da bunu kastediyoruz. Her birinin yüzünde, gözünde bu kardeşliğin izlerini görüyoruz. Biz birbirimize baktığımızda, gözlerimiz gözlerimize değdiğinde, dillerimiz dillerimizle buluştuğunda, gönüllerimiz gönüllerimize hitap ettiğinde hep bu ortak çağrıya ses verdik. Ümidini kaybetmiş, karamsarlığa düşmüş büyük bir yeis içine girmiş halkı, AK Parti ayağa kaldırdı. Önümüzde dağ gibi meseleler vardı, ama o birikimden hız alanlar o dağı Ferhat gibi deler dendi ve Ferhat gibi deldik, delmeye de devam edeceğiz. Önümüze çıkan surları yıkmaya, önümüze konan engelleri aşmaya, önümüze dikilen dağları birer birer geçmeye kararlıyız."
"Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi" derken, sadece terör belasından kurtulmak için değil, bu topraklarda asırlarca konuştukları dille, ananesiyle, örfüyle bir araya yaşayanların omuz omuza bir araya geldikleri, gelecekleri bir Türkiye özlemiyle harekete geçtiklerini vurgulayan Davutoğlu, "Ret ve asimilasyon politikalarını, olağanüstü hali kaldırırken, insanların kendi ana dilleriyle türkü dinlemelerinin bile yasak edildiği bir ülkede herkes bu türküleri aslıyla ve ama kardeşlik bilinciyle dinler diyerek bütün yasakları kaldırdık. Derlenip toparlanmak için özgürlük gerekiyordu, özgürlük alanlarını tek tek genişlettik, başörtüsü zulmünü, katsayı zulmünü birer birer ortadan kaldırdık" değerlendirmesinde bulundu.