Peygamber Efendimiz "Allah’ım Recep ve Şabanı bize mübarek kıl ve bizi Ramazana kavuştur." diye dua ettiği mübarek Ramazan ayına bir kere daha kavuşmanın huzur ve mutluluğu içindeyiz.
Yine onun "Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş" olarak nitelediği bereketli ve manevi kazancı büyük olan böyle bir aya bizleri sağlık ve afiyet içinde kavuşturan yüce rabbimize hamd olsun. Bu ayın hepimize, millet ve memleketimize hayırlar getirmesini Yüce Allah'tan niyaz ediyorum.
Dini hayatımızda önemli bir yeri olan Ramazan ayını, diğer aylardan ayıran ve daha faziletli ve üstün kılan bir takım özellikleri ve manevi güzellikleri vardır. Pek çok manevi tecellilere sahne olan bu ayın taşıdığı ellikleri maddeler halinde kısaca özetleyecek olursak;
1 - İnsanlığın içine düştüğü karanlık ve huzursuz ortamdan çıkarıp aydınlığa kavuşturan yüce kitabımız Kur'anı Kerim bu ayda inmeye başlamıştır. Bu husus Kur'anı Kerimde şöyle bildiriliyor. "Ramazan ayı; insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur'an indirilen aydır."
Kur'anı Kerim miladi 610 yılının Ramazan ayında Mekke yakınlarındaki Hira dağında "Oku" emri ile inmeye başlamış ayetler ve sureler halinde 23 sene devam ederek Peygamber efendimizin veda haccı sırasında son ayetin gelmesiyle tamamlanmıştır. Beşeriyetin ufkunda batmayan bir güneş gibi doğan bu yüce Kitap dünya durdukça insanlığı aydınlatmaya devam edecektir.
2- Mübarek Ramazan ayına girer girmez diğer aylardan farklı bir yaşantı içine gireriz. Gündüzleri yemek içmek gibi hayati zevklerden ve her türlü aşırılıklardan çekinerek tuttuğumuz oruçlarla, geceleri dini bir vecd içinde kıldığımız teravih namazları ile okuduğumuz hatimlerle gönüllerimize iman nurunun ilahi izmeleri dökülmeye başlar. Ramazan sonuna kadar devam eden ve günden güne gönüllerde feyzi artan manevi neşe ile mümin kendisine, ailesine ve içinde yaşadığı topluma ve hatta bütün insanlara yararlı bir kişi olarak bayrama erişir.
Ramazan ayı rahmet ve bereketi bol bir aydır. Bu ayın gelmesi ile iyilikler çoğalır, kötülükler azalır, yoksullara ve düşkünlere yardım elleri uzanır. Evet bu ay rahmet ayıdır. Bin aydan hayırlı olan "kadir gecesi" bu ayın içindedir. Bu gece bizim için iyi değerlendirilmesi gereken büyük bir ilahi lütuftur.
Ramazan ayına mahsus ibadetlerimizin başında oruç gelir. İslamın beş temel ibadetinden biri olan oruç; kitap, sünnet ve icma ile sabittir.
Kur'anı Kerimde şöyle buyuruluyor:
"Ey İman edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı. Umulur ki korunursunuz" Bakara 183
İslamın beş temel ibadet üzerine kurulduğunu söyleyen Peygamberimiz bunlardan birinin de Ramazan ayı orucu olduğunu bildirmiştir. Her ibadette olduğu gibi oruç ibadetinde de fert ve toplum için pek çok yararları vardır. Kur'anı Kerimde oruçtan ve orucun hikmetinden söz edilirken " Umulur ki oruçla günahlardan korunursunuz" buyrulmuş; oruç sayesinde insanın günah işlemekten, başkalarına hile ve haksızlık yapmaktan sakınacağı duyurulmuştur. Çünkü sakıncalı olmayan yemeyi ve içmeyi Allah rızası için belli bir süre terkeden oruçlu, Onun yasakladığı söz ve işlerden de sakınmak durumundadır. Aksi halde orucunun bir anlamı kalmaz.
Nitekim Peygamberimiz:
"Oruç bir kalkandır; (Oruçluyu kötülüklerden korur) oruçlu kötü söz söylemesin, oruçlu kendisi ile itişmek ve dalaşmak isteyene iki defa "ben oruçluyum" desin. Ruhumu kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağzının açlık kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir." buyurmuştur.
Bir başka hadisi şerifte de şöyle buyurmuştur.
"Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa Allah Teala o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına değer vermez."
Oruç insanda başkalarına yardım etme duygularını geliştirir.
Çoğu varlıklı insanlar yoksulların çektiklerini bilmezler. Varlıklı kimse tuttuğu orucun nefse olan etkisini tadar da, yıl boyu açlık çeken ve yoksulluk içinde kıvranan yoksulları ve kimsesiz çocukları düşünür. Onlara karşı gönlünde şefkat ve yardım duygulan uyanır.
Oruç sağlığı korur;
Orucun sağlık ve tedavi yönünden de önemi büyüktür. Peygamberimiz "Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız." buyurmuşlardır.
Oruç insanı sabra alıştırır. İnsanın sahip olduğu nimetlerin kadrini öğretir.
Oruç toplum hayatını da olumlu şekilde etkiler; bunun yanında orucun burada sayamayacağımız kadar çok faydaları vardır.
Burada bir de oruç kimlere farzdır. Ona değinmek istiyorum.
Oruç, ergenlik çağına girmiş akıllı, müslüman erkek ve kadınlara farzdır. Ancak oruç kendilerine farz olanlardan hasta olanlar ile yolcu olanlar oruç tutmayabilir. Hasta olanlar iyileştiklerinde, yolcu olanlar da evlerine döndüklerinde yedikleri günler sayısı kadar oruç tutar, kaza ederler.
Nitekim Kur'anı Kerimde;
"Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (Orucu yer ve tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder.” buyurulmuştur.
Hasta bakıcılarının, gebe ve emzikli kadınların durumları da aynıdır. Oruç tuttukları takdirde kendileri veya çocukları zarar görecekse veya gereği gibi hastaya bakamayacaklarsa bunlarda sonradan tutmak üzere oruçlarını yiyebilirler. Çünkü dinde zorlama yok kolaylık vardır.
Oruç tutamayacak kadar yaşlı olanlar ve iyileşmesi mümkün olmayan hastalarda oruç tutmazlar yedikleri her gün için yoksula bir fidye verirler.
Adet gören veya loğusa olan kadınlar ise namaz kılamaz ve oruç tutamazlar ancak bu halleri geçtikten sonra, namazları değil sadece yedikleri günleri kaza ederler.
Bütün ibadetlerde olduğu gibi oruç içinde niyet şarttır. Niyetsiz oruç sahih olmaz. Ramazan ayında her günün orucuna niyet edilmesi gerekir.
Ramazan orucuna güneşin batışından başlamak ve imsakten itibaren yemek, içmek ve cinsi ilişkide bulunmamak şartıyla gündüz kuşluk vaktine kadar niyet edilebilir.
Ramazan ayı rahmet ve bereketi bol olan bir aydır. Bu ayın faziletinden ve bereketinden yararlanmak için elimizden geldiğince ibadetlerimizi eksiksiz yapmaya çalışmak; orucun, kötülüklere karşı koruyucu bir kalkan olduğunu dikkate alarak kötü söz ve davranışlardan sakınmalıyız. Kimseyi incitmemeye ve Rur'an okuyup anlamı üzerinde düşünerek değerlendirmeli, zamanın boşa geçmemesine çaba harcamalıyız. Anne-Baba ve büyüklerimizin hayır dualarını almaya, akraba ve komşularımızla olan ilişkilerimizi güçlendirmeye çalışmalıyız.
Dini bilgilerimizi artırmak için kitap okumak, dinin esaslarına ters düşen bid'at ve hurafelerden sakınmalıyız. Çocuklarımıza da zaman ayırmak, duygu ve düşüncelerinin olumlu yönde gelişmesine katkılarımızı artırmalıyız. Malımızın zekatım da vererek bu mali ibadetimizi de yerine getirmeli, yoksulları sevindirmek, toplum fertlerinin birbirleriyle sevişip kaynaşmalarına vesile olmalıyız.
Bütün bunlar, bir taraftan günahlardan arınarak Yüce Allah'ın rızasını kazanmamıza vesile olacak, diğer taraftan ahlakımızın güzelleşmesini sağlayacaktır.
Bu duygularla hepinizin ramazanını kutluyor bu ayın hepimize, millet ve memleketimize ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini ve daha nice ramazanlara sağlıkla eriştirmesini Yüce Allah'tan niyaz ediyor, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.